GAZZE - AKABE
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Ortadoğu maraton gezisinin son bölümünü, bir günde iki ülkede - Filistin ile Ürdün'de - yaptığı görüşmelerle tamamladı.İsrail'den sonra, gene benzer bir yakınlıkla karşılanan Demirel'in Başkan Arafat ve Kral Abdullah ile görüşmelerinin ağırlık noktasını Ortadoğu barış süreci konusu oluşturdu.
Cumhurbaşkanı Gazze ve Akabe'de aynı mesajları verdi: Barış sürecinin yeniden başlaması için ortaya çıkan fırsat muhakkak yakalanmalı, mevcut tıkanıklık giderilmelidir. Türkiye bunun gerçekleşmesi için, hem İsrail, hem Arap tarafı ile temaslarını sürdürerek, gereken katkıyı yapmaya hazırdır.
Arafat ve Kral Abdullah, Türkiye'nin böyle bir rol oynamasından duydukları memnuniyeti ifade ederken, yeni İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın yeni politikası sayesinde bölgede beliren barış umutlarının gerçekleşmesine yardımcı olacaklarını belirttiler.
* * *
DÜN sabah Gazze'de coşku ile karşılanan Demirel, Arafat ile görüşmesinde, Barak ile önceki günkü buluşmasından edindiği bilgileri ve izlenimleri aktardı. Arafat'ın da İsrail Başbakanı ile görüşmesi sonunda benzer bir kanaate sahip olduğu anlaşılıyor.
Filistin yönetimi, Barak'ın barış sürecinde Suriye'ye öncelik verip Wye mutabakatının uygulanmasını geciktirebileceği (diğer bir deyişle İsrail'in şimdi Arafat'a karşı "Suriye kartını"
oynayabileceği) endişesini taşıyor. Demirel, Barak'ın kendisine söylediklerinin ışığında, bu kaygısının yersiz olabileceğini, ancak Türkiye'nin de İsrail'in barış sürecinde önceliği mutlaka Filistin'e ve Wye anlaşmasını uygulamaya vermesi gerektiğini savunduğunu vurguladı...
Demirel ve yanındaki heyetle Filistin tarafı arasındaki müzakerelerde, ikili ilişkiler de ele alındı. Arafat, İsrail seçimleri nedeni ile Filistin devletinin bağımsızlığını ilan etmeyi (herhangi bir tarih belirlemeden) ertelemişti.
Ancak Türkiye, Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin "varlığını" meşru sayıyor ve fiilen tanıyor. Ankara'nın bu tutumu, Arafat'ın Türkiye'yi kendisine yakın hissetmesinin baş nedenlerinden biri.
Dün Gazze'de bu ziyaret vesilesi ile imzalanan turizm işbirliği anlaşması (pratikte fazla bir maddi değer taşımamakla beraber) Türkiye - Filistin ilişkilerini pekiştiriyor ve Ankara'nın sembolik desteğini gözlerin önüne sürüyor...
Cuma namazını Arfat'la birlikte kılan Demirel, El Halil'deki Hazreti İbrahim Camii'ne bir halı hediye etti. Ebadı 2200 metrekare olan bu 7 ton ağırlığındaki halının değeri 70.000 dolar...
Bu vesile ile Türkiye'nin daha önce vaat ettiği 50 milyon dolarlık kredi konusu da gündeme geldi. Bu yardımın gerçekleşmesi, Filistin yönetiminin proje sunmasına bağlı. Bu konuda hızla bir çalışma yapılmasına karar verildi...
* * *
ÜRDÜN'ün Kızıldeniz sahillerindeki Akabe'de gerçekleşen Demirel - Kral Abdullah görüşmesi, iki liderin ilk resmi teması. Bu sıcak buluşmada Demirel, genç Kral'ı Türkiye'ye davet etti. Demirel, müteveffa Kral Hüseyin ile olan samimi diyaloğun, Abdullah ile devam edeceğini umuyor.
İsrail ile "sıcak barış" içinde yaşayan Ürdün'ün Barak'ın yeni girişimine de sıcak baktığı, Akabe'deki görüşmede açıkça ortaya çıktı. Bu konuda Türkiye ve Ürdün aynı görüşleri ve birlikte barış sürecine yardımcı olmak arzusunu paylaşıyor.
Demirel önceki gece Türk gazetecileri ile yaptığı sohbette, barış sürecinin geleceğinden şimdi daha umutlu olduğunu belirtti ve şu önemli saptamayı yaptı:
"Önemli olan, barış sürecinin başlaması kadar, devam etmesidir. Yani bu süreç kopmamalıdır. Atılan her müspet adım - küçük adımlar da olsa - kazanç sayılmalıdır. Bizim bu gezide ilgili taraflara mesajımız bu olmuştur"...
Demirel'in barış sürecinin Türkiye açısından yararları ve etkisi konusundaki değerlendirmesi de şöyle:
"Bizim hiçbir arka hesabımız yok. Barış sürecine desteğimizin amacı parsayı toplamak değil... Barış süreci Ortadoğu'ya çok şey getirecektir. Bu bölgedeki halkların yararına olacaktır. Türkiye de elbet bundan yararlanacaktır. Ekonomik ve ticari alanda yararlanacaktır. Ve elbet bölgede siyasal etkinliği de artacaktır..."
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr