Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yeni hükümetin protokolünde dış politika konusunda yer alan ifadeler arasında en dikkat çeken husus, uygulamaya konacağı bildirilen yeni bir kıstas ile ilgilidir.
Kullanılan ifade şöyle: "Herhangi bir yabancı ülkeyle veya uluslararası kuruluşla ilişkilerimizde gözetilecek başta gelen koşul, ülkemizdeki bölücü teröre destek olunmamasıdır."
Bu "koşul" - veya dış ilişkilerde bundan böyle esas alınacak kriter - Öcalan davasının başladığı şu sırada, ayrı bir önem kazanıyor.
İmralı'da dün başlayan yargılama sürecinde - ve özellikle sonunda - dışardan birtakım tepkilerin, çatlak seslerin ve hatta baskıların geleceği kuşkusuz.
Daha duruşmalar başlamadan dışardan yargılamanın "adil" biçimde yapılması, davanın DGM'de değil sivil mahkemede görülmesi, idam cezasının verilmemesi, hatta Kürt sorununa "barışçı çözüm" bulunması gibi, "telkinler"in geldiği malum. Bu tür görüşler ve istekler, önümüzdeki dönemde daha da artacaktır.
Bu arada Avrupa'daki PKK yanlılarının ve onlara yakın yabancı çevrelerin Türkiye'yi "yargılama" girişiminde bulunması, gösteri ve yayın yolu ile yoğun bir propaganda kampanyası açması muhtemeldir...
* * *
KOALİSYON protokolünün açıkladığı yeni koşul, aslında bir süredir Ankara'nın uygulamaya koyduğu bir kıstastır. Hatırlanacağı üzere, 3 ay önce Dışişleri üst düzey yetkilileri Milliyet yazarlarına yaptığı açıklamada, dış politikadaki bu "yeni parametre"den söz etmişti. Ancak yukarda belirttiğimiz gibi, şimdi Öcalan davası nedeni ile bu "koşul"un önemi artıyor.
Peki, bu pratikte ne demektir? Örneğin Öcalan davasında veya daha genel olarak Kürt sorununda, Türkiye'ye karşı tavır alan herhangi bir devlete veya uluslararası kuruluşa karşı nasıl bir karşılık verilecek? Ankara'nın tepkisi, ilişkilerin dondurulmasına kadar gidebilir mi?
Koalisyon hükümetinin, böyle bir durumda nasıl davranacağını şimdiden kestirmek olanaksız. Ancak Dışişleri yetkilileri, yeni kıstasın uygulanmasında "ölçülü" hareket edilmesi gerektiğinin bilincindeler. Yoksa, bir yetkilinin deyişi ile, bölücülerin ekmeğine yağ sürülmüş olur.
Gerçekten bu gibi durumlarda zorluk, yabancıların gösterdiği tepkinin sınırını belirlemektir.
Örneğin, Öcalan'ın yargılanması sırasında Türkiye'yi her eleştiren veya hoşumuza gitmeyen bir tavır sergileyen her yabancı ülke veya kuruluşa düşman gözü ile mi bakılacak?
Bu arada PKK'ya destek verdiğinden kuşku duyulan ülkelerin de bunu ne ölçüde bir "devlet politikası" olarak benimsediklerini iyi teşhis etmek gerekir.
Aksi halde, gene bir Dışişleri yetkilisinin dediği gibi, PKK'nın oyununa gelinmiş olur...
* * *
YENİ hükümetin dış politikası, protokolün ifadelerine bakılırsa, bir "devamlılık" arzediyor. İsmail Cem'in Dışişleri Bakanı olarak görevini sürdürmesi, bunun bir unsuru. Ayrıca çeşitli konularda ifade edilen görüşler ve belirlenen hedefler de, bundan önceki politikaların devamı niteliğini taşıyor.
Koalisyonun MHP kanadının - daha önceki bazı söylemlerinden farklı olarak - bu çizgiyi benimsemesi, aslında sevinilecek bir gelişmedir. Şimdi temenni edilecek şey, bu uzlaşma ve uyum havasının devamlı olmasıdır...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr