Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çıta baştan alçak tutulduğu için, görünüşe göre işler iyi gidiyor.
Ankara'da başlayan ve Atina'da devam edecek olan Türk - Yunan diyaloğunun seyri, şimdilik umut verici.
Bunun iki nedeni var:
Birincisi, yıllar sonra yeniden başlayan Türk - Yunan görüşmeleri için, bu kez iki tarafın da ihtiyatlı davranması ve beklentileri fazla yüksek tutmaması. Bunda önemli olan, Ankara'nın da, Atina'nın da böyle bir diyalog arzusunu duyması ve bunu nihayet gerçekleştirmesidir.
İkinci neden, "teknik düzeyde" yapılan görüşmeler için nispeten "mütevazı" sayılan bir gündemin seçilmesidir. Ankara'da ele alınan konular; turizm, çevre ve ticaret. Bu alanlarda işbirliği konusunda, Ankara'daki görüşmelerde iki tarafın da "yapıcı ve istekli" davrandıkları anlaşılıyor...
* * *
AYNI tavır Atina'da da devam edecek mi?
Yeni sürecin ikinci aşamasında ele alınacak konular Ankara'dakilere oranla, "daha az kolay"dan "daha zor"a kadar değişiyor: Kültürel temaslar, uyuşturucu ile mücadele, kaçak göçün denetimi ve... teröre karşı işbirliği gibi...
Kuşkusuz üzerinde mutabakat sağlanması en güç konu, bu sonuncusu. Türkiye'yi böyle bir diyalog önerisinde bulunmaya sevkeden esas konu da bu idi zaten.
Öcalan olayı ile gündeme oturan terör meselesi, iki ülke arasında son zamanlarda (bazı Ege sorunları kadar) bir sürtüşme ve gerginlik potansiyeli yaratmıştı. Atina'nın sonunda bu konuyu tartışmaya razı olması, kuşkusuz önemli bir gelişme. Ama bu alanda anlaşmak hiç de kolay olmayabilir.
Çünkü açıkçası Türkiye'nin istediği, Yunanistan'ın PKK'ya karşı net bir tavır almasıdır; hatta (Suriye'nin yaptığı gibi) PKK militanlarının veya yandaşlarının her türlü faaliyetini yasaklaması, bu yönde Türkiye ile - ikili bir anlaşma çerçevesinde - işbirliği yapmasıdır.
Yunan hükümetinin buna ne kadar hazır olduğu belli değil. Daha doğrusu şimdiye kadar Yunan liderleri, teröre karşı olduklarını beyan etmekle beraber, ülkedeki "Kürt faaliyeti"ni "terör kategorisi"ne dahil etmekten kaçındılar.
Atina'daki görüşmelerde, "terörün tanımı" dahi, iki taraf arasında ciddi görüş ayrılıklarına yol açabilir. O takdirde "terörle mücadele" alanında işbirliği de pratikte mümkün olmaz.
Neyse şimdiden karamsarlık ifade etmeyelim ve Atina'daki temasların sonucunu bekleyelim...
* * *
ANKARA ve Atina'da girişilen bu egzersizin amacı, "kolaydan zora" doğru gitme yöntemi ile, bir güven ortamı yaratmaktır. Turizmden ticarete, çevreden kültüre kadar çeşitli alanlarda işbirliği sağlanabilirse, bu iki ülke arasındaki "esas meseleleri" gündeme getirmek imkanını da sağlayacaktır. Esas meselelerden kastedilen de, Ege ile ilgili çeşitli anlaşmazlıklardır.
Şimdi diyalog, böyle bir yöntemle "kriz yönetemi"nin ve hatta "anlaşmazlıkların çözümü" (conflict resolution) şanslarının ne olduğunu ortaya koyacaktır. Bu konuda kafa yoran siyaset bilimcileri ve diplomatlar için, ilginç bir "deney" bu...




Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr