Muhalefet bazı şeyleri ne çabuk unutmuş!

1 Ağustos 2005

Sorun, Kıbrıs Protokolü'nün imzalanmış olması değil. Türkiye'de bugün neyin mücadelesinin verildiği ortada. Yoksa, farklı bir iktidar işbaşında olsaydı, o da Türkiye'nin AB perspektifini yok sayamaz, aynı yoldan ilerlemek zorunda kalırdı. Zira ortada 40 yıllık bir politika var. Sonuçta, "AB üyeliği devlet siyasetidir" diyen biz değil, devletin ta kendisidir.En garibi ise Türkiye'yi "Gümrük Birliği cehennemine" sürükleyen DYP'nin tutumu. Bizde siyasi hafıza pek derin değildir. Onun için hatırlatmakta yarar var. 1995 yılında Türkiye ile Gümrük Birliği Anlaşması'nı onaylayan AB Konseyi, bunun paralelinde Kıbrıs Rum Kesimi'yle, daha doğrusu, kendi ifadeleriyle, "adanın tek temsilcisi Kıbrıs Cumhuriyeti" ile üyelik müzakerelerinin başlatılmasını da kararlaştırmıştı. Doğrudur, dönemin Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın, "Bunu tanımıyoruz" diye bir açıklama yapmıştı. Ama bu AB'yi bağlamamıştı. Sonuçta Türkiye, "Al Gümrük Birliği'ni ve AB üyeliğini başına çal" diyememişti. Gümrük Birliği'ni "kotaran" ve bu yüzden Ankara'da kurbanlarla karşılanan Başbakan ve DYP Başkanı Tansu Çiller ise bu ayrıntıyı kamuoyunun dikkatinden kaçırmak için büyük "başarı nutukları" atmış, karşılığında

Yazının Devamı

IRA'nın son kararı ve PKK'nın çıkmazı

30 Temmuz 2005

Terörü her zaman kınamış olsa da, geçmişte milliyetçi bakış açısına prim vermiş olan İrlanda, Londra ile ilişkilerinin gelişmesiyle, Kuzey İrlanda üzerinde hak iddia etmekten de vazgeçmiştir. İrlanda'nın bu "hakkı" zamanında anayasasına işlemiş olması, bundan vazgeçmiş olmasının önemini ortaya koyuyor. IRA'nın "silahlara veda" kararı, milliyetçi terörün modern çağdaki anlamsızlığını gösteriyor. Bunca yıl sürdürdüğü kanlı şiddet kampanyasına rağmen, IRA, İngiltere'ye bağlı olan Kuzey İrlanda'nın İrlanda Cumhuriyeti'ne ilhakı açısından hiçbir ilerleme sağlayamadı. İngiltere-İrlanda ilişkilerinin AB şemsiyesi altında gelişmesi, bu örgütün on yıllarca sürdürdüğü terör kampanyasının boşa çıkmasının en önemli nedenlerinden biri. Öte yandan, IRA'nın bu kararı karşısında bir ihtiyat payı bırakmakta yarar var. Zira, Kuzey İrlanda'da "milliyetçi ülkülerine" sonuna kadar sadık olan kesimler hâlâ mevcut. Milliyetçi terörün hortlamayacağı bu nedenle kesin olarak söylenemez. Başarısız olacağı ise söylenebilir. IRA'nın kararı bunu gösteriyor.Bu arada, IRA'nın bu kararını getiren süreci ilginç olduğu kadar önemli kılan unsurlar da var. Her şeyden önce bu süreç çok tartışılacak bir emsali ortaya

Yazının Devamı

"Risk" ile "bedel" arasında sıkışmak

28 Temmuz 2005

Onlar da, "Nedir bu bedel?" diye sorduklarında, "Türkiye'nin Avrupa'dan uzaklaştırılması, mevcut dünya konjonktüründe size yarar mı, zarar mı sağlayacak, bunu çok iyi değerlendirmek zorundasınız" diye yanıt veriyordum. Nitekim Avrupa sonunda bedeli ödemeyi göze alamadı ve riske girmeyi tercih etti. Sıra şimdi benzeri bir soruyu kendimize yöneltmeye geldi. "Kıbrıs Protokolü'nün" imzalanmasının bazı riskleri olduğu malum. Bunu kimse inkâr edemez. Ancak, imzalanmamasının bedelini yeterince düşündük mü? AB'nin 17 Aralık zirvesi öncesinde Türkiye'ye müzakere tarihinin verilmesine karşı çıkan Avrupalılara sürekli olarak şunu soruyordum: "Bu tarih verilirse sizin açınızdan bazı risklerin söz konusu olacağını kabul ediyorum. Ancak, tarihin verilmemesi halinde bunun bir bedeli olacağını hiç düşündünüz mü?" Tabii, bazı kesimlerden anında gelecek olan yanıt malum. "Kıbrıs davası kutsaldır. Bedeli neyse ödenir." Güzel de, bu bedeli ödeyecek olanlar bunu söyleyenler değil ki. Ödeyecek olanlar Kıbrıslı Türklerdir. Zira bu "bedel" onların dünyadan tecrit edilmişlik hallerinin daha da derinleşmesidir. Oysa, tecrit edilmişlik halleri bugün, yavaş yavaş da olsa, kalkıyorsa; ABD'li

Yazının Devamı

Sınır ötesi harekât, ABD ile çatışmaya götürebilir

25 Temmuz 2005

Washington ile Londra'nın konuyu en yakından takip eden başkentler olması bu koşullarda doğal sayılmalı. Çünkü bu ülkeler şu anda askeri olarak Irak'ta bulunuyorlar. Ancak, AB de işin içinde. Zira böyle bir operasyonun Avrupa'daki yaygın Kürt lobisini devreye sokacağına kesin gözüyle bakılıyor. Türkiye'nin AB yolunu tıkamaya çalışanların bu operasyondan yarar sağlamaya çalışacakları da aşikâr. Tıpkı Ermeni soykırımı meselesini kullandıkları gibi. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK kamplarına karşı bir operasyon yapıp yapamayacağı konusu Ankara'daki yabancı diplomatların sıcak yaz gecelerine heyecan katıyor. Başbakan Erdoğan'dan sonra, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un da bu olasılığı telaffuz etmesi nedeniyle konu son derece ciddiye alınıyor. Dahası, Araplar da işin içinde. Bizde nedense bir şey fazla dikkate alınmıyor. Arapları fazla ciddiye almadığımızdan olsa gerek. TSK'nın geçmişte Kuzey Irak'a düzenlediği tüm operasyonlar Arap Birliği tarafından kınanmıştır. ABD'nin bile "haklı gerekçelere dayandığını" belirttiği bu operasyonlar, El Hayat, Şark el Avsat gibi en saygın Arap yayınlarında, "Osmanlı-Türk emperyalizmi tekrar depreşiyor" yorumlarına neden olmuştu.

Yazının Devamı

Ermenistan'ın demiryolu telaşı

23 Temmuz 2005

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı için Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan devlet başkanlarının katılımıyla mayıs ayında yapılan açılış töreni sırasında tekrar gündeme getirilen Kars-Ahılkelek demiryolu projesi, gerçekleşmesi halinde, bu üç ülkeyi Ermenistan'ı by-pass ederek Avrupa ile bağlayacak. Ermenistan Ulaştırma Bakanı Andranik Margaryan, Ermeni basınına geçen günlerde verdiği bir demeçte, bu projenin gerçekleşmesi halinde ülkesine karşı uygulanan ekonomik kuşatmanın tamamlanacağını söyledi. Margaryan, bu nedenle, söz konusu projeyi engellemek için var güçleriyle çalıştıklarını belirtti. Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerini başlatacağı 3 Ekim tarihi yaklaşırken Erivan'ı yeni bir telaş sardı. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının hayata geçmesiyle bölgenin en önemli projesinin dışında kalan, bu nedenle de ekonomik izolasyonu daha da derinleşen Ermenistan, diasporasının da yardımıyla, bu kez tüm enerjisini Kars-Ahılkelek demiryolu projesini engellemeye yöneltiyor. Projenin 600 milyon dolar gibi yüksek bir maliyeti olması ise Ermenistan'ı bu konuda cesaretlendirmiş bulunuyor. Zira, hem Erivan'da, hem de diaspora önderliği arasında yapılan hesaplara göre, bu projenin gerçekleşmesi için

Yazının Devamı

Erdoğan adres gösterdi

22 Temmuz 2005

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Türkiye'nin gerekirse Kuzey Irak'a operasyon düzenleyeceğine ilişkin sözleriyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, "Onlar zaten bizim de düşündüğümüz kanaatlerimizin örtüştüğü, bundan sonra da tedbirler noktasında ortak stratejiler geliştireceğimiz ve geliştirdiğimiz konulardır" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu'daki sorunları insani olarak ve hukuki çerçevede halletmek istediklerini söyleyerek, "Ben hiçbir zaman Kürt vatandaşımı dışlayan bir insan olmadım. Bundan sonra da olmam" dedi. Moğolistan ziyareti dönüşünde Ana uçağında gazetecilerle sohbet eden Erdoğan, Rusya'nın PKK'yı terör örgütleri listesine almamasının fazla bir şey ifade etmediğini çağrıştıran sözler kullandı. Avrupa'nın bunu yapmış olmasına karşın söz konusu terör örgütüne karşı tedbir almadığını belirten Erdoğan, tam aksine bazı Avrupa ülkelerinin bu örgüte yataklık ettiğini kaydetti. Türkiye'nin PKK konusunun üzerine gitmek zorunda olduğunu, çünkü bir devletin en önemli görevinin halkının can güvenliğini sağlamak olduğunu da kaydeden Erdoğan, "Bunun için alınması gereken tüm tedbirler alınacaktır" dedi. Erdoğan bu konuda şunları söyledi:"Biz

Yazının Devamı

Moğolların yüzde 40'ının dini inancı yok

21 Temmuz 2005

Önce temel bazı istatistikleri ele alalım: Rusya ve Çin arasında sıkışmış olan Moğolistan'ın toplan nüfusu 2.8 milyon kadar. Ülkenin bütçesi ise 500 milyon doları geçmiyor. Başkent Ulan Bator'un belediye bütçesine gelirsek, bu da sadece 2 milyon dolar civarında. Yani hem küçük hem de fakir bir ülkeden söz ediyoruz. Ama mutsuz görünen bir millet değil. 'Irk' açısından olmasa da "dil" açısından köklerimizin geldiği Moğolistan'ı ziyaret etmek herkese nasip olmaz. Biz de zaten bu şansı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bu ülkeye yaptığı resmi ziyaret sayesinde yakaladık. Yoksa burası öyle, "Atlayıp gidelim" denecek bir yer değil. Karakurum Dağları, Orhun, Bilge Kağan ve Kul Tekin anıtları elbette ki kültürümüzde yer edinmiş kavramlar. Buna karşın bu küçücük ülke hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu da bu vesileyle gördük. Oysa bu ülkeyle ilgili çok ilginç ve şaşırtıcı bazı gerçekler var. Halkın yüzde 95'i Moğol olmasına karşın, dinlerin dağılımı açısından da dikkat çekici bir görüntü var. Müslümanlık nüfusun sadece yüzde dördü için geçerli. Şamanist ve Hıristiyanlar ise nüfusun yüzde altısını temsil ediyorlar. Lamaist Budistlere gelince, onlar yüzde 50 oranıyla nüfusun en kalabalık

Yazının Devamı

Erdoğan'dan Myers'a yanıt: K. Irak'a gerekirse sormadan gireriz

20 Temmuz 2005

Kendisini resmi bir ziyaret için Rusya'nın Soçi kentinden Moğolistan'ın başkenti Ulan Bator'a getiren Ana uçağında özel olarak konuştuğumuz Başbakan Erdoğan, çeşitli konulardaki sorularımızı yanıtladı. Erdoğan, General Myers'ın sözlerine ilişkin sorumuzu yanıtlarken konuya, "Ben burada terörün mağduru bir ülkenin başbakanı olarak konuşuyorum" diye girdi.Türkiye'de bugüne kadar 40 bin insanın terör saldırıları nedeniyle yaşamını yitirdiğini anımsatan Erdoğan, "Dolayısıyla bizim burada canımız yanıyor. O yüzden hassasiyetimiz var" dedi. Erdoğan Türkiye'nin 11 Eylül sonrasında ABD'ye nasıl destek çıktığını, buna karşın Washington'dan aynı desteği göremediğine ilişkin görüşlerini ise şu sözleriyle dile getirdi:"11 Eylül terörü Amerika'yı vurduğu zaman bütün dünya ayağa kaldırıldı ve Türkiye, canı yanan bir ülke olarak, hemen dedi ki 'Teröre karşı ortak mücadelede üstümüze ne düşüyorsa biz varız. Afganistan'a adım atıldığı zaman ISAF komutasını ilk Türkiye aldı. Niye? Çünkü bu iş lafla olmaz icraatla olur' dedi ve oraya 1400-1500 askerini gönderdi. ABD Genelkurmay Başkanı General Richard Myers'in, Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesi konusunda Bağdat yönetiminin söyleyecekleri olacağına

Yazının Devamı