Digitürk’ü kim alacak? D-Smart CEO’su Ali Güven, Digiturk’e talip olduklarını söyledi. Türk Telekom, Doğuş Grubu, Ciner Grubu diğer adı geçenler. Canal Plus de var. Ali Güven ortaya bir öneri attı, “Biz alsak da almasak da bu Lig TV, alt lisans yoluyla internet ortamına yayılmalı” dedi.
Yani D-Smart ihaleyi kazandığı takdirde, Lig TV maç yayınlarını diğer platform, paralı yayın kurumlarıyla (Tivibu, kablolu TV, bazı şirket pay televizyonları, web ortamları ) paylaşmayı düşünüyor. Bunu son futbol ihalesi öncesi Digitürk’e önerdiklerini söylüyor Güven, “Bu sayede yaklaşık 5 milyon aboneliği olan bir futbol endüstrisi ortaya çıkar. Bu da dünya üzerinde bu abonelik sayısıyla ilk 10’a girmiş olmamız demek olur. Türkiye ligi dünya markası olur” diye ekliyor.
D-Smart’ın durumu Rekabet Kurulu’nun onay vermesine bağlı. UEFA Şampiyonlar Ligi, Euroleague Basketbol, La Liga, NBA, Formula 1 gibi spor karşılaşmalarını yayın haklarına bir de Lig TV ve İngiltere Ligi’ni katarak ‘tek kutudan bütün spor karşılaşmalarını izle’ sloganını getiriyorlar. Rakiplere bakarsak; Türk Telekom da altyapısıyla bu işe hazır. Daha önce de futbol ihalesine girdiler.
Peki bu işte siyaset olur mu? Neden
Bir ürünün ‘yüzü’ olunca yırttın. Reklamlarla dizi oyuncuları arasındaki kuvvetli bağ 2008 yılında kuruldu. ‘Avrupa Yakası’ karakterleri Binnur Kaya, Gazanfer Özcan, Tolga Çevik, Ata Demirer, o sene reklamlarda oynamaya başladı. Tesadüf Gülse Birsel’in senaryosunun yazdığı ‘Yalan Dünya’nın karakterleri de bir bir reklam yüzü oldular.
Ünlü markalar 67 dizi yıldızını seçti
67 isim farklı ya da birden fazla ürünün yüzü olarak reklamlarda boy göstermiş. Peki bu reklamın yüzü olan dizi oyuncularıyla ilgili konuyu işlemek nereden aklıma geldi?
Bizim gazetede reklam dünyasına üzerine yazıla yazan Fatoş Karahasan’ın ‘ Gezi olayları reklamcılara hangi mesajları verdi?’ başlıklı yazısı oldu. Karahasan yazısında, madde madde dikkat edilmesi gerekenleri yazmış. Onlardan biri de, “Hangi mecrayı kullanırsanız kullanın, gerçekçi, samimi ve hakiki olmaya özen gösterin. Dizi oyuncularının tuluat gibi oyunlarıyla dolu reklamların hiçbir işe yaramadığını kabul edin” tavsiyesiydi. Karahasan, ‘tembel reklamcıların maden kaynağı’ olarak da görüyor dizileri ve haklı.
Kobal, beş ürünün reklam yüzü oldu
Enteresan geldi açıkçası, Sinem Kobal tam beş ürünün reklam yüzü olmuş. Merak ettiği
‘Tiene Arreglo’ (Yoluna Koyabilir’), ‘Salvados’ (Kurtarıcı)... Bunlar şu sıralar İspanyol televziyonlarında en cok izlenen programlar. ‘Yoluna Koyabilir’ bizde bir zamanlar yayınlanan ‘’Yetiş Bacım’ tarzına yakın. İspanya işsizliği dibine kadar yaşıyor. Bu programda “Noel geldi torunuma hediye alamıyorum”, “Emekli maaşım yetmiyor”, “Üç çocuğuma bir tuvalet kağıdı alamadım” (Bizdekinden biraz farklı ama yiyecek bulamadığını söyleyenler de listede) diyenler ekranda.
Sunucumuz, ‘duygusal’ sunumuyla bu insanları ekranda tanıtıyor. Büyük çoğunluğu işsiz İspanyol seyircisi iki göz iki çeşme bu programı izliyor. Eh, tabii ki sonuç alınıyor. İş bulanlar, tuvalet kağıdı temin edenler, Noel hediyesine kavuşanlarla program, kendi yayın saatinde yüzde 20 izlenme payıyla birinci sırada.
‘İki yavrusunun aç kalmasını istemiyor’ altyazısıyla ‘Tienen Arreglo’ programından bir sahne.
Endülüs bölgesinin televizyon kanalı Canal Sur Television’da 10.30-14.00 arasında canlı ekrana gelen program, 2011 yılında yayına başlamış. Yani bir ‘işsizlik dönemi programı’.
YOLSUZLUKLARI ANLATIYOR, 3 MİLYON KİŞİ İZLİYOR
‘Sıcak bir haziran’ geçiyor Türkiye’de. Ay biterken Lice’den geldi haber; Kayacık Köyü’ndeki jandarma karakolunun ek inşaatının yapımına karşı çıkan köylülerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı... İlk gelen bilgilere göre; 1 ölü, aralarında ağır yaralılarında bulunduğu 9 kişi bulunuyordu. Çok izlenen ana haber bültenleri bu ‘sıcak’ gelişmeyi nasıl gördü?
Kanal D Ana Haber Bülteni birinci haber olarak verdi. Muhabiri Ferit Aslan’a bağlandı. Atv Ana Haber; ‘Çözüm Süreci Hangi Aşamada’yla girdi habere. Devamında bu konuda bir haber yoktu. Show TV, Cizre’de 7 kişinin gözaltında olduğunu ilk haber olarak verdi. FOX TV’de bu konuda bir habere rastlamadım. ‘BDP’den hükümete adım at mitingleri’ ilk haberiydi. Samanyolu Ana Haber Bülteni olayı verdi; “BDP’lilerin inşaatı bastığına ilişkin bilgiler ulaşıyor. Jandarma müdahale etmeye çalışıyor. İnşaat işçilerinin taşlarla saldırıp molotof kokteyli atarak çadır ve konteynırları ateşe verdiği yönünde gelişmeler var” diyerek ‘enteresan’ bir giriş yaptılar. Uğur Dündar’la Ana Haber Bülteni de Lice’deki gelişmeleri ekrana taşıdı artı 1 kanalında.
GEZi ÜZERiNE EN ÇOK ONLAR KONUŞTU!
Taksim Gezi Parkı’nda yaşananları bir çok haber
U-20 Dünya Kupası, kendi halinde devam ediyor. Arada bizim maçlar varsa tribün doluyor. Bu akşam gruptan çıkıp çıkmayacakları kesinleşecek. Çıkarsak işte gittiği yere kadar tribünler dolar. Seyircinin bildiği tanıdığı ülke takım maçları olursa, eh onlar da biraz dolar o kadar. Bu iş muhtemelen futbol simsarları için yapılıyor; genç futbolcu seçimi. Gelelim bugüne kadar bu kupada en çok tribün dolduran maça; Türkiye-Kolombiya. Maç, Rize’de oynandı, 13 bin kişi geldi. Şöyle de bir durum vardı; seyirci gelse de olurmuş gelmese de... Çünkü çekirdek çitleyip sahayı seyretmekten öte bir işleri olmadı. Maçın televizyon ayağına gelirsek; bizim gençler aynı Ömer Üründül yorumları gibi oynadı desem...
Beraberlik yeter
Maç başladı yorumlar bu yönde; “Beraberlik yetiyor, hatta galip gelirsek yeme de yanında yat” yaklaşımı. Bizim takımda sahada sanki böyle bir havada. Ama rakip öyle değil, belli ki bizden güçlüler ya da bizimkilerin içi geçmiş...
En kötü ikincilik maçı oynarız
Kolombiya, ikinci devrenin başında golü attı. Ömer Üründül yorumu; “Beraberlik yetiyor. Avustralya’yla grup ikincilik maçını oynayacağız...” Takım sahada aynen bu havada. “Aman bir tane yedik, atarız.
UEFA iki takımımıza ceza yağdırdı. Önemli bir konu. Türk futbolunda bir dönem kapanıyor sanki. Tabii ki haber kanallarımız bu konuya eğilecekler. Nitekim NTV, UEFA’nın kararı açıklamasının hemen ardından Güntekin Onay’la masayı kurdu. Baktım aynı şekilde A Haber de ekibi kurmuş. TV8’de Serhat Ulueren, “Ben bu kanalda spor programı yapıyorsam, haberciysem böyle bir günde öncelik benim” diyerek ‘Telegol’ü devreye soktu. Demek ki oluyormuş. Hızlı hareket etme kabiliyeti mevcutmuş. Ortada futbol olunca topa giriliyormuş.
HER HABERE YORUM YAPILMIYOR
Fehmi Koru, Kanal 7 ana haber bülteninde günün gelişmeleri üzerine yorumlar yapıyor. UEFA, Beşiktaş ve Fenerbahçe’yle ilgili iki önemli karar aldı.
Günün manşeti bu konu. Fehmi Koru’nun da alanına galiba pek girmiyor futbol. Şöyle bir hava vardı; “Nereye başvuru yapılması gerekiyorsa oraya başvurular yapılır (yani bundan sonra izlenecek yol). Yok eğer bir yanlışlık yapılmışsa buna katlanırlar...” Özet böyle. Siyasi konulardaki birikimi ve tecrübesi futbolda aynı cümlelerle karşılığını bulamadı. Haber bu, hep siyaset, önde olmaz. İşin içine futbol da girer!
‘KAHİRELİ PALAS’TA ÇOCUK ALDIRMA HİKAYESİ
FOX’un yeni
Bana göre hayli hoş ve akılda kalıcı bir programdı ‘Neler Oluyor?’ Çünkü burada bir konuk ve ona soru soran TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni yoktu. Burada ikili bir muhabbet vardı. Hatta zaman zaman konuğuna dert yanan; “Mesleği bırakırım, neler diyorlar” diye üzülen bir Ahmet Böken izledik. Şov programı olarak algıladım. Kime benzettim mesela; TV8’de sevgili Murat Özarı’yla Fikret Engin’in yaptıkları ‘Bay Tahmin’.
Bence TRT Haber’de Ahmet Böken ve Melih Gökçek birlikte program yapabilirler. Melih Gökçek’in ‘cin fikirli’ hali, Ahmet Bey’in de ‘hafif saf hali’yle hayli ilgi çekerler diye düşünüyorum.
Mesela programda bikinisiyle Taksim’de eylem yapan genç kız üzerine muhabbetleri... Melih Gökçek, fotoğrafı gösteriyor buzlu; “Bizim arkadaşlar buzlamışlar” (yani ne kadar muhafazakâr olunduğu üzerine ince bir ayrıntı) diyerek genç kızın nasıl eylem yaptığını anlatıyor; “Kulağında müzik şeyi var dans ediyor, özgürlük istiyorum diye bağırıyor...”
Ahmet Böke; “Oldukça özgür görünüyor. Sonuna kadar, dibine kadar...” Melih Bey devam ediyor; “Lan orada bas bas bağırıyorsun neyin özgürlüğünü istiyorsun...”
Bir başka fotoğraf; TOMA’ların önünde duran siyah elbiseli kadın
Ülke TV’de ‘Sıradışı’ programında yapılan bu tespitin ucu, Dallas’tan başlayıp Dolmbahçe’de Valide Sultan Cami’nde içki içme iddialarına kadar uzandı. İlginç bir saptama olarak geldi bana. Tek başına aldığımızda, bir yazı konusu olabilecek durum bu; ‘ayakkabıları kapıda bırakılmayan dizilerin hali’.
‘Bu toplumda eve ayakkabıyla giren insan sayısı yüzde kaçtır? Yüzde bire tekabül eder mi? Dizilerin tamamında eve ayakkabıyla mı girilir?’ Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, aynı kanallarda gösterilen ‘aşiret’ dizilerinde bile ayakkabıyla eve girildiğini öne sürdü.
Bu bir ‘dejenerasyon’du. Asıl gelinen nokta Dolmabahçe’deki Valide Sultan Cami’ne ayakkabıyla girilmesi! Eh biraz insaflı davrandı konuşmasında daha sonra Öztürk; “Orası revir gibi kullanıldı” dedi. Ama oraya ayakkabıyla girilmiş, içki içilmiş, kola da içilmişti diye devam etti! Dizilerin bizlere dayattığı bir insan projesiydi. Bu projenin insanları da camiye ayakkabıyla girmişlerdi. Yani yan yana koyunca ortaya böyle bir şey çıkıyordu.
Tek başına evlere ayakkabıyla girme durumu üzerine konuşmak hoş olabilir. Doğrudur, toplumun çok büyük bir bölümü ayakkabılarını dışarıda çıkarır eve öyle girer.