İnsanlık tarihinin başlangıç noktası bizim topraklarımızda: Alacahöyük

8 Kasım 2025

Yurdumuzun hemen her karışında, insanlığın geçmişine ait çok sayıda yerleşim ve kültür izi bulunmaktadır. Ülkemizin, insanlık tarihine ait izler bakımından zenginliği inanılması güç boyutlardadır. Bugün varlığını sürdürmekte olan hiçbir ülke, böylesine bir zenginliğe sahip değildir. Gerek imparatorluk döneminde gerekse Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren çok sayıda bilim insanı, tüm olanaksızlıklara rağmen bu zenginliğin farkına vararak onu gün yüzüne çıkarmak ve bilgi edinilmesini sağlamak için çalışmışlar ve hâlen de çalışmaktadır.

Alacahöyük, Çorum’un Alaca ilçesinin 15 kilometre kuzeybatısındaki Alacahöyük Köyü’nde bulunan bir höyüktür. Burada dört ayrı kültür döneminden kalma on beş yerleşim ya da yapı katı bulunmaktadır. İlk olarak 1835 yılında İngiliz jeolog William John Hamilton tarafından keşfedilen bu alanda, 1907 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden Theodor Makridi tarafından ilk kazı çalışmaları başlatılmıştır. Ancak

Yazının Devamı

Bodrum yoksa risk var!

6 Kasım 2025

İlgili ilgisiz hemen her konuşanın aksine, Gebze’deki bina çökmedi; devrildi. Çünkü zeminle bağlantısını sağlayan ve yapının ağırlık merkezinin taban alanı içinde tutulmasını sağlayan bir bodrum katı yoktu.

Yedi katlı, yani en az 21 metre yüksekliğindeki bir yapının, en az 4 metre derinliğinde bir bodrum katı olması gerekir. Gerek mimarlık gerekse inşaat mühendisliği eğitiminde okutulan statik ve betonarme derslerinde, hocalar sık sık bir yapının yüksekliğinin en az beşte biri kadar bodrum kat yapılması gerektiğini söylerler.


Kocaeli’nin Gebze ilçesinde çöken 7 katlı binada 5 kişilik aileden sadece 18 yaşındaki çocuk sağ kurtulabildi.

Gerek 1999 depremleri gerekse 2023 depremleri sırasında yıkılan çok sayıda binanın ne yazık ki bodrum katı yoktu. Özellikle Antakya’da bir binanın çökmeyip yanındaki binaların üzerine doğru devrildiğini görmüştük; çünkü bu binaların zeminle olan bağlantıları neredeyse hiç yoktu. Gebze’de devrilen binanın fotoğraflarına baktığımızda ise, yapının çok ince bir zemin

Yazının Devamı

Homeros’un mirası

1 Kasım 2025

Gerçek kültür, birlikte yaşamanın doğurduğu zenginliktir. Homeros’un mirası da Anadolu’nun çok sesli tarihinin en güçlü yankısıdır…

Antik Hellen’in en büyük destanları “İlyada” ve “Odysseia”yı oluşturduğu kabul edilen Homeros’un yaşamına dair hemen hiçbir bilgi yoktur. Ancak çoğu tarihçi, onun MÖ VIII. ya da IX. yüzyılda yaşamış bir “İon” olduğu konusunda fikir birliği içindedir. Büyük bir olasılıkla sözlü geleneğe dayanarak “İlyada”yı oluşturduğu, “Odysseia”nın oluşmasına da esin kaynağı olduğu söylenir. Bu görüş ne kadar doğrudur bilinmez. Homeros’un yaşadığı dönemde böylesine büyük bir destanın yazılı hâle getirilmesinin mümkün olmadığını; bu destanları anlatanların ezberinde bulunduğunu ve sözlü bir gelenek olarak varlıklarını sürdürdüklerini kabul etmek gerekir.

Bazı bilim insanları, Anadolu’nun batı bölgesinde gelişen bu destanların MÖ VI. yüzyılda İonya’dan

Yazının Devamı

Dede Korkut: Bozkırın bilgesi, halkın sesi

25 Ekim 2025

Hânım hey! Bir gün Kamgan oğlu Han Bayındır yerinden doğrulur…

Orhan Şaik Gökyay’ın Azra’ya ithafı

19 Temmuz 2025 tarihli yazım “Oğuz Kağan Destanı” ile ilgiliydi. Bu kez “Dede Korkut Hikâyeleri”ne dikkatinizi çekmek istedim. Hilmi Ziya Ülken “Destanlar” adlı kitabında, insanlık tarihi içinde destanların ne kadar önemli olduğunu belirtir: “İnsan tarih şuuruyla öteki varlıklardan ayrılır. Tabiat, tarihi olmadığı için değil, bir tarihi olduğunu bilmediği için insandan ayrı tetkik edilmelidir. İnsanların hayatı hatıraları nispetinde zengin olduğu gibi, cemiyetlerin hayatı da müşterek hatıralarının zenginliği nispetinde derin ve kuvvetlidir.” Geçmişimize ait ne kadar çok şey öğrenirsek, geleceği oluşturmakta da o kadar başarılı oluruz. Bizim kuşağımızın ilkokul ve ortaokulda okuduğu “Dede Korkut Hikâyeleri”, hem eğlenceli hem de eğitici olması açısından hayatımıza yön vermiştir. Acaba kaç kişi eğitim hayatı sürecinde veya sonrasında “Dede Korkut Hikâyeleri”ni okumuş,

Yazının Devamı

Töre bozulunca

18 Ekim 2025

Câhiz’in “Türklerin Faziletleri” adlı kitabı, sadece bir tarih metni değil; bugün yeniden hatırlamamız gereken bir ahlâk çağrısıdır. Töre bozulunca toplum da bozulur…

Türk süvarilerinin disiplinli savaş düzeni

Arap edebiyatının en büyük yazarlarından ve Mu’tezile kelamcılarından biri olan Ebû Osmân Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Câhiz el- Kinânî’nin 767-777 yılları arasında Basra’da dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Uzun bir ömür süren Câhiz, Ocak 869 tarihinde Basra’da vefat eder.

Arap düzyazısının ustası

İslâm düşünce tarihinde önemli bir yeri bulunmakla birlikte, onun esas şöhreti yazarlığından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar kendisinden önce bazı isimler bulunsa da Arap düzyazısına mükemmel biçim veren kişinin Câhiz olduğu kabul edilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren ilim öğrenmeye büyük bir arzu duyan Câhiz’in döneminde, büyük bir ticaret merkezi olan Basra’da son derece canlı bir ilim ve

Yazının Devamı

Güvercinden insanlığa ders

11 Ekim 2025

Güvercinler bize örnek olmalıdır. Çoğunlukla cami avlularında ve meydanlarda sürüler hâlinde aylak aylak dolaşan, amacı yalnızca karnını doyurmak ve barınmak olan bu kuş; eğitilip emek verildiğinde insanlığa nasıl fayda sağlayabileceğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir

“Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun.” Matta 10:16 İstanbul’da doğup, büyümüş biri olarak güvercinlere karşı özel bir sevgim vardır. Hele de bir güvercin türü olan “Kumru”ları çok severim. Bir dönem evimizin arka penceresine yuva yapan ve zaman zaman “Huu huuu” diye seslerini duyduğum bu kuşların benim gönlümde apayrı bir yeri vardır. Londra’daki Trafalgar Meydanı’nda uçuşan güvercinlere “Uçan fareler” denilmesi beni çok üzmüştü; çünkü bu kuşların benim ülkemde özel bir önemi vardı. Özellikle camilerin avlularında ya da önlerinde kümelenen bu kuşlar zaman zaman hep birlikte havalanır ve gökyüzü onların kanat sesleriyle

Yazının Devamı

Adalet olmadan huzur olmaz!

4 Ekim 2025

Bin üç yüz yıl önce kaleme alınan “Yönetim Sanatı”, devlet yönetiminde başarı için gerekli erdemleri bugüne taşıyor. Tang Hanedanı İmparatoru Taizong’un öğütleri, adaletin, eleştiriye açıklığın ve bilgelikle yönetimin önemini bir kez daha hatırlatıyor…

20 Eylül 2025 tarihli “Doğruluğu âşikar olanın saltanatı” başlıklı yazımda Wu Jing’in yazdığı “Yönetim Sanatı” adlı kitabından yaptığım alıntıları sizlerle paylaşmıştım. Bu kez aynı kitabın başkaca bölümlerine değinmek gerektiğini düşünerek bu yazıyı yazmak istedim.

Çin Sarayı, devlet yönetiminde görev alacak insanları özel olarak seçmektedir. Asırlar boyunca süren devletin büyüklüğü de bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bir dönem saray görevlisi olarak çalışan Wu Jing (669-749), VIII. yüzyıl başında kendinden önceki dönemde imparatorluk yapmış olan Tang Hanedanı’nın ilk imparatoru Taizong’un (626-649), vezirleri ve danışmanları arasındaki konuşmaları derleyerek bir kitap

Yazının Devamı

Tarihi sevdiren adam: Şeref istersen şerefli ol, mezar taşıyla iftihar olmaz…

27 Eylül 2025

Popüler tarihimizin öncü isimlerinden biri hiç şüphesiz Ahmed Refik Altınay’dır. Gerek kaleme aldığı yazılardaki akıcılığı gerekse tarihe ait geniş birikimiyle zevkle okunan yazarlarımızdandır. 1881 yılında Beşiktaş’ta, Ürgüplü Ahmed Ağa’nın oğlu olarak dünyaya gelir. İlk öğrenimini Vişnezâde İlkokulu’nda, ortaöğrenimini ise Beşiktaş Askerî Ortaokulu ve Kuleli Askerî Lisesi’nde tamamlar. 1898 yılında Harp Okulu’ndan piyade birincisi olarak mezun olur. Henüz on yedi yaşında teğmen rütbesi alır, ancak yaşı küçük olduğu için kıtaya gönderilmez. Toptaşı Askerî Ortaokulu ve Soğukçeşme Askerî Ortaokulu’nda dört yıl boyunca coğrafya öğretmenliği yapar.


Tarihi Sevdiren Adam Ahmed Refik Altınay

1902 yılında Harp Okulu’nda Fransızca öğretmeni, 1908 yılında ise tarih öğretmeni olarak görev alır. Bu arada dönemin önde gelen gazetelerinden “Tercümân-ı Hakîkat” ve “Millet”te başyazar olarak çalışır. 1909 yılında Genelkurmay Başkanlığı

Yazının Devamı