İnsanın içini açan, ferahlık veren bir selam: Merhaba

10 Mayıs 2025

Modern yaşamın yalnızlaştırdığı insanlara küçük ama güçlü bir selam: “Merhaba”. Cevat Şakir’in izinden giden bir gelenekle, toplumun yeniden yüz yüze bakmasını ve birlikte yaşama kültürünü hatırlatmanın tam zamanı…

Merhabâ ey cân-ı cânan, merhabâ

Merhabâ ey derde dermân, merhabâ

Süleyman Çelebi

“Merhaba”, sözlüklerde “Genişlik, bolluk” anlamına gelen “Ruhb” fiil kökünden türetilmiş olup, mecazi olarak “Rahatlık, ferahlık, huzur” gibi anlamlarda kullanılan Arapça bir kelimedir. “Merhaba”, bir insanla, hatta bir canlıyla karşılaştığımızda, “Allah sana bolluk ve rahatlık, huzur ve âfiyet versin, günaydın” anlamında bir selamlama ifadesi olarak kullanılır.

Merhabâ Günü

Beş yıl önce Bodrum Belediyesi, “Halikarnas Balıkçısı” adıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın doğum günü olan 17 Nisan’ı, “Merhabâ Günü” olarak kutlamaya başlar. Bu vesileyle

Yazının Devamı

Jack London’un fırtınalı yaşamı

3 Mayıs 2025

Okumayı bilen ama ödüllendirilmeyen bir çocuğun hikâyesi... Jack London’un fırtınalı yaşamı, bir dönemin toplumsal yaraları ve bugün hâlâ geçerli olan sorular: Özgürlük ne? Farklı düşünene tahammül neden bu kadar zor?

Jack London

Okumaya ilkokul öncesi başladığımı hatırlıyorum. Çünkü bizim dönemimizde, okumayı öğrenen çocukların önlüğünün yakasına kırmızı kurdele takılırdı. Bir süre sonra sınıfta hemen herkesin yakasında kırmızı kurdele varken, benim yakama kimse bir şey takmamıştı. Bir gün öğretmenimize “Benim niçin kırmızı kurdelem yok?” diye sordum. “Sen okumayı biliyorsun, onlarsa yeni öğrendiler” dedi. Çok üzüldüm. Bazı arkadaşlarım, zor da olsa okumayı öğrendikleri için ödüllendirilirken, ben okumayı bildiğim için ödül dışı tutulmuştum.  O akşam durumu anneme anlattım ve ondan, benim yakama da kırmızı kurdele takmasını istedim. Ertesi gün önlüğümün yakasında büyük bir kırmızı kurdele

Yazının Devamı

Birleşik kaplar

26 Nisan 2025

Bir toplumu oluşturan bireyler bileşik kaplar gibidir. Hiçbir grubun genel kalitesi diğer gruplardan farklı olamaz. Bazı bireyler farklı olabilir ama onlar çoğunlukla toplum dışına itilirler. Genel olarak toplumların farklı şeyler düşünen insanlara tahammülü yoktur. İster bilim insanı olsun ister bir yazar veya marjinal yaşantı süren bir kişi. Çoğunlukla görmezden gelinir ve aynı ortamda bulunulmaktan kaçınılır

Geçtiğimiz gecelerin birinde uykum kaçtı, bir türlü uyuyamadım. “En iyisi mi, yatakta dönüp duracağıma biraz çalışayım” diyerek kütüphaneme çıktım. Çoğu kişi kahve içince uykusunun kaçtığından şikâyet eder; ben ise, uykum kaçınca bir kahve içip, biraz kitap okur ya da çalışır, sonrasında da deliksiz uyurum. Kitap okumaya başlamıştım ki, odanın kapısı tıklandı. “Ne oluyor?” diye merak ettim. Kapı açıldı, içeriye, elinde cam tüpler olan, üstü başı sefilane, çirkin suratlı biri girdi. “Bu da nereden çıktı?” diye düşünürken,

Yazının Devamı

Yaşadığımız ülkeyi daha iyi tanımak

19 Nisan 2025

Bazı kişiler merak edip soruyor: “Nasıl oluyor da binlerce yıldır bir arada yaşayan bu insanlar, birbirlerine karşı bu kadar acımasızca davranabiliyorlar?” Pek az kişi, son yüz yılda özellikle Kırım ve Balkanlar’dan başlayan büyük toprak kayıpları yaşadığımız sürecin ne kadar büyük acılara yol açtığını hatırlıyor. Yüzyıllardır farklı bölgelerde yaşayan insanlar, bu kayıpların ardından önce Osmanlı İmparatorluğu’na, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne göç etmek zorunda kaldı. Bu zorunlu sığınmanın yarattığı travmanın sonuçlarını görmezden gelmek mümkün mü?

Ülkemizde yaşayan çok az kişi, yakın geçmişte meydana gelen olayların; bu coğrafyanın nasıl karmaşık bir yapıdan ulus devlete geçiş yaptığının veya yapmaya çalıştığının farkındadır. Ne yazık ki geçmişi bilmeyenlerin gelecek oluşturmasının çok zor olduğunu hâlâ kavrayabilmiş değiliz. Son yüz yılı aşkın süredir bir kimlik ve mensubiyet kavgası yaşamaktayız. Peki, sözde bu kavgaya karışmayan, ama gerçek kimliğini gizleyen

Yazının Devamı

Galatlar

12 Nisan 2025

Ataları, Ren Nehri’nin kuzeyindeki uçsuz bucaksız ormanlardan gelen Galatlar, Anadolu da dahil olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde izler bırakır. Galatlar hakkında günümüze kadar en geniş araştırmayı yapan Fernand Lequenne, “Eski çağ insanları arasında, ölümü, özellikle şehit olarak ölmenin mutlu bir olay ve daha iyi bir hayata kaynak olduğuna gerçekten inanan tek kavim belki de Keltlerdir” demektedir

Anadolu, binlerce yıl boyunca çeşitli kavimlerin yurdu olmuştur. Dünyanın hemen hemen hiçbir coğrafyasında olmadığı kadar karmaşık bir insan yapısına sahiptir. Zaman içinde çeşitli toplulukların katkısıyla oluşan bu zengin kültürel yapı, bizim yaşantımızı da etkilemektedir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde yaşayan çok az insan bu zenginliğin farkında olup, onu değerlendirmek için çaba sarf etmektedir. 

Tektosaglar 

Ataları, Ren Nehri’nin kuzeyindeki uçsuz bucaksız ormanlardan gelen Tektosagların, Galatlar adıyla anılan bir bölümü Pireneler’i aşarak günümüz

Yazının Devamı

Bu coğrafyada yalnızlaşmanın kime faydası var?

5 Nisan 2025

2024 yılı ağustos ayında üç günlük bir Ermenistan Gezisi yaptım. Her iki ulusun insanlarını yan yana koysanız, kendi dillerinde konuşmadıkları takdirde kim Türk, kim Ermeni anlamak mümkün değil. Peki, yıllar önce meydana gelen olayları öne sürerek bu coğrafyada yalnızlaşmanın kime faydası var?

23 Ekim 2020 tarihli yazımda, “The New York Herald” muhabiri Sidney Whitman’ın “Ermeni kıyımı” iddiaları dolayısıyla gerçekleri yerinde tespit etmek amacıyla gerçekleştirdiği Trabzon’dan başlayan Anadolu gezisine ait “Bir İngiliz Gazetecinin Türkiye Anıları” isimli kitabından bahsetmiştim. Sidney Whitman kitabında bahsetmez ama bu gezide yanında bir gazeteci daha vardır: George H. Hepworth. 1833 yılında Boston’da dünyaya gelen Hepworth, ilk eğitimini bir Latin okulunda tamamlar, ardından ilahiyat eğitimi almak için Cambridge’e gider ve papaz olarak mezun olur. Bir dönem New England’ın çeşitli yerlerinde din adamı olarak görev yapar. Amerikan İç Savaşı sırasında orduda papaz olarak bulunur. 1872 yılında Presbiteryen

Yazının Devamı

Milion Taşı için konkur çağrısı

29 Mart 2025

Her ne kadar Milion Taşı günümüze ulaşmasa da yazılı kaynaklarda sözü edilmeye devam etmektedir. Ek olarak, günümüze erişen küçük bölümü, bulunduğu yer konusunda şüphe duyulmasının gereksizliğini göstermektedir. Yeniden yapımını gündeme getirerek hem Milion Taşı’nı hem de İstanbul’u dünya gündemine taşımak için uluslararası bir konkur yapılamaz mı?

İstanbul’da çoğu kişinin farkına varmadığı, görmezden geldiği bir anıt Sultanahmet Meydanı’nın girişinde yer alır. “Milion Taşı” adıyla anılan bu anıtın, Roma’daki Milliarium Aureum’dan ilham alınarak yapıldığı söylenmektedir. İmparator Augustus döneminde (MÖ 27-MS 14), Antik Roma’nın merkezinde, MÖ 20 yılında inşa edildiği bilinen Milliarium Aureum’un, Roma’nın diğer önemli şehirlerden uzaklığını gösteren yazılarla kaplı olduğu düşünülmektedir.

Yeni Roma

Milion Taşı’nın, şehrin Constantinus tarafından Roma’nın başkenti ilan edilmesinden sonra inşa edildiği konusunda bazı iddialar olsa da bu anıtın neden

Yazının Devamı

Yapı yapan kişi bir ikon hâline gelir

22 Mart 2025

Tüm yaşamı boyunca birlikte çalıştığı çok sayıda mimar olmasına rağmen yapılan yapılar için biz sadece Carla Scarpa’nın adını bilmekteyiz. Bu projelere imza atan ve birlikte uzun süreli çalışmalar yapan kişileri ise hatırlamıyoruz. Bu da bize hemen her zaman üzerine basa basa söylemek zorunda kaldığım bir gerçeği hatırlatıyor: Önemli olan yapılan yapıdır; altında imzası olan kişi unutulabilir, ama yapıyı yapan kişi bir ikon hâline gelir.

Bazı insanlar vardır ki, onların eserlerinin zaman içinde öncesi ve sonrası yoktur. Elbette onlar da geçmişin kültüründen ve eserlerinden ders almış, onları incelemiş ve kendi eserlerine yön vermek için faydalanmışlardır. Onların eserlerini gören sonraki kuşaklar da bu kez onların yaptıklarından ders çıkartmış, eserlerinden esinlenmişlerdir. Ancak bu eserleri incelediğimizde, çok özgün ve akıl dolu çözümler içerdiğini, kolay kolay tasnif edilmelerinin mümkün olmadığını görürüz. Örneğin Leonardo Da Vinci, Mimar Sinan daha yakın bir tarihte

Yazının Devamı