Görevler ve sorumluluklar

18 Ocak 2025

Ahmed Emin Yalman’ın “Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim” ismiyle yayımladığı anılarında ABD’deki Gazetecilik Okulu müdürü Dr. Williams’ın tavsiyeleri öne çıkıyor. Williams “Fakir memleketin seni okuman, yetişmen, kendisine hizmet etmen için Amerikalara göndermiş, ona olan borcunu hiçbir zaman unutmayacaksın. Yalnız hükûmetine karşı değil, tarlasında çalışarak tahsil paranı ödemeğe yardım eden her köylü vatandaşa ayrı ayrı kendini borçlu bileceksin” diyor.

Ahmed Emin Yalman, 1970 yılında dört cilt hâlinde “Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim” ismiyle anılarını yayımlar. Yakın tarihimiz için ibret alınması gereken gerçekler dizisi olan bu kitabın yazarı, 14 Mayıs 1888 günü Selânik’te dünyaya gelir. Babası “Hızır Mehmed Efendi” ünvanıyla anılan Osman Tevfik Bey, annesi ise Hasibe Hanımdır. İlkokula Rufai Tekkesi Şeyhi Maruf Efendi’nin kurduğu özel bir okulda başlar, bir yıl sonra Feyz-i Sıbyan Mektebi’ne

Yazının Devamı

‘Avrupa’nın Kökleri’

11 Ocak 2025

Avrupa dışa kapalı bir ada olarak varlık gösteremez. Yalnızca güney bölgelerinde oluşan kültürden değil, kuzeyden gelen pagan kültüründen, doğudan gelen Ortodoks ve İslam kültüründen de büyük oranda etkilenir. Umberto Eco’nun günümüz Avrupa kültürünün esas mayası olduğunu söylediği Yunan-Roma kültürü, İslam vasıtasıyla Avrupa’ya geçer. Peki, sekiz yüz yıl süren İspanya hâkimiyeti sonrası, Sicilya ve İtalya’nın bazı bölgelerinde varlığını sürdüren Müslüman gelenek ve göreneklerine ne demek gerekir?

Pax Romana / Roma Barışı’nı unutmamak gerekir. Barışın egemen olduğu, çatışmaların ortadan kalktığı yıllar boyunca insanlık refah dönemi yaşamış, kültür, sanat ve bilim gelişmiştir.

Umberto Eco, İtalya’nın en önemli haber dergisi L’Espresso’nun Eylül 2003 tarihli sayısında “Le radici dell’Europe / Avrupa’nın Kökleri” adlı bir makale yayımlar. Bu makalenin yayımlanma amacı, o sırada çalışmalarına devam edilen

Yazının Devamı

Çatalhöyük

4 Ocak 2025

Çatalhöyük ve benzeri ören yerlerinde ortaya çıkan kültürel birikimleri araştırıp, değerlendirmemiz önemli. Geçmişten günümüze ulaşan bu birikimleri çağdaş beklentilere cevap verecek şekilde üretim alanına kazandırmalıyız. Anadolu’nun sahip olduğu pek çok birikime yabancı gibi durmaktayız. Onun bize söylemek istediği veya söyleyip bizim duymazdan geldiğimiz zenginliğin acilen farkına varmamız gerekiyor.

“Dünyanın en eski şehri neresi?” diye araştırdığımızda karşımıza çok sayıda şehir ismi çıkmakta. İlk şehirlerin Dicle Nehri ile Fırat Nehri’nin oluşturduğu Mezopotamya’da, Nil Nehri çevresinde Mısır’da, İndus Nehri’nin oluşturduğu uzun vadide, Sarı Nehir ve Yangtze Nehri çevresindeki alanlarda oluştuğu söylenmekte. Mezopotamya’da Uruk, Ur, Babil, Mısır’da Memphis, Thebai, İndus Vadisi’nde Mohenjo-Daro, Sarı Nehir ve Yangtze Nehri çevresinde Linzi ve Xianyang gibi yerleşim alanları da ilk şehirler olarak belirtiliyor. Bu arada Lut Gölü çevresinde bulunan Eriha gibi

Yazının Devamı

EĞİTİM ÜZERİNE: Kulak ile işitmek yetmez

28 Aralık 2024

İnsanlığın varoluşundan beri her düşünürün amacı insanın özgürleşmesi, korkularından kurtulması değil midir? Peki bunca çabaya rağmen bunun için gerçekten çözüm üreten bir yol bulunabilmiş midir? Her tür davet kısa süre sonra insanın özgürleşmesinin önünde aşılması imkânsız bir set oluşturup, onun bazı düşünce kalıpları içinde hapis olmasına yol açmıştır

“İnsanları korkutarak özgürlüklerini ellerinden  alıyorlar.”

Jiddu Krishnamurti

Jiddu Krishnamurti, fakir bir Brahmanın sekizinci çocuğu olarak 17 Mayıs 1895 günü Hindistan’ın Andhra Pradesh eyaletinin Madanapelle şehrinde dünyaya gelir. O sıralarda Teosofik bir topluluk olan Adyar Madras’da merkez kurma çalışmaları yapmakta ve evrensel boyutlu yeni bir dinsel hocanın reenkarnasyonunun Hindistan’da olacağı düşünülmektedir. Topluluğun başkanı Annie Besant alışılmamış özverisiyle dikkatleri çeken 14 yaşındaki Jiddu Krishnamurti’ye sahip çıkarak onun eğitimini üstlenir. Kısa

Yazının Devamı

Bilge ile iyi vatandaş arasındaki ayrım

21 Aralık 2024

Roma İmparatorluğu’nun en önemli düşünür, devlet adamı ve yazarlarından Lucius Annaeus Seneca, “Ahlak Mektupları” adlı kitabında yer alan mektuplarında fakirlik, bilgelik, zenginlik, mutluluk gibi insanlık var oldukça değişmeyecek konuları ele alır. Ayrıca bilge ile iyi vatandaş arasındaki ayrıma, özgürlük çalışmalarının değerine, eski çağlarda ve kendi döneminde yaşayan bilgelerin niteliklerine de değinir

Roma İmparatorluğu’nun en önemli düşünür, devlet adamı ve yazarlarından biri olan Lucius Annaeus Seneca (MÖ 4-MS 65), aynı zamanda “Genç Seneca” olarak da bilinmektedir. Cordaba’da dünyaya gelen Seneca, Roma’da eğitim alır. “Yaşlı Seneca” adıyla tanınan babası Marcus Annaeus Seneca’nın (MÖ 54-MS 39) karşı çıkmasına rağmen felsefeyle ilgilenmeye başlar. Pompei ve Mısır’a yaptığı seyahatler sonrası, yirmi sekiz yaşında Roma’ya döner ve avukatlık yapmaya başlar. Zaman içinde imparatorluğun mali işlerinden sorumlu olur ve en yüksek makama kadar yükselir. İmparator

Yazının Devamı

Sebatkâr olmak becerimizi artırır

14 Aralık 2024

Sebat nedir? Yılmak bilmeyen bir çaba içinde olmak, hata yapmaktan korkmamak, mücadeleden yılmamak, cesaretli olmak, kendini yaptığı işe adamak ve elbette bıkıp usanmadan ulaşmak istediği gaye için çalışmak.

“Muvaffakiyet senin, hayat sebat edenin”

Enis B. Koryürek

Geçen günlerde çalışma arkadaşım Belma Barış Kurtel, “Sebat üzerine de bir yazı yazar mısınız?” dedi. “Sebat” sözcüğü çocukluğumdan beri duyduğum ve dikkate almaya çalıştığım bir kelime. Arapçadan dilimize aktarılan ve “Kararlılık, dayanma, devam etme, sabır, kararlarından dönmeme” anlamında kullanılan bir kelime. Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’inde ise “Yerinde durma, kımıldamama, sözünden, kararından vazgeçmeme” karşılığı olarak kullanıldığı belirtiliyor. Bence, “Sebat” sözcüğü “Bir kişinin ya da bir şeyin zorlukları karşısında yılmadan, pes etmeden belirlenen hedefe doğru ilerlemektir.” Bir de karşıtı var: Bî-sebât / sebatsız.

Yazının Devamı

Mirasımız tehdit mi ediliyor?

7 Aralık 2024

Ülkemiz prehistorik dönemden günümüze çok sayıda korunması gerekli kültür varlığına sahiptir. Bu kültür varlıklarının elbette tümüne değil, ama bazılarına asli fonksiyonlarını iade etmek gerekir

“İnsanın ilk görevi doğru olanın peşinden gitmek ve doğruyu araştırmaktır.”

Cicero

Geçen aylarda yayımlanan bir gazete haberi dikkatimi çekmişti. Kültür turizmi yapan gelişmiş ve turizm sektöründe rakibimiz olan ülkeler “Bu konuda neler yapmaktalar?” konulu bir haberdi. Bu haberde adı geçen bir dostumu aradım, “Neler oluyor?” diye sordum. Kendisine aylar önce Kapadokya’da yapılan bir parti görüntüsünün gönderildiğini, tasvip etmediği görüntüler içerdiği için fikrini ifade ettiğini söyledi. Ancak haberdeki açıklaması farklı bir çağrışım yapıyordu.

Giorgio Grassi

Kültürel açıdan gelişmiş ve zengin taşınmaz kültürel mirasa sahip ülkeler, giderek artan bir hızla tarihi yapılarını onarıp, gelir kaynağı olarak kullanıma

Yazının Devamı

Notre Dame Katedrali

1 Aralık 2024

Beş buçuk yıl süren çalışma sonucu restorasyonu tamamlanan Notre Dame Katedrali 7 Aralık’ta düzenlenecek bir törenle kapılarını yeniden halka açıyor. Bugüne kadar onarım süresince yapılan açıklamalar, yarışmalar, film çekimleri, üç boyutlu animasyonlar dünyanın ilgisini hep canlı tuttu.

Sen Nehri üzerinde yer alan Île de la Cité Adası’nda bulunan Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre Dame de Paris), Gotik mimarinin en önemli eserlerinden biri olduğu kadar, Paris’in de en ünlü binalarındandır. Muhtemelen Pagan döneminde Zeus / Jupiter Tapınağı’nın bulunduğu alanda, farklı dönemlerde yapılmış iki ayrı bazilikanın birleştirilme düşüncesiyle yola çıkan dönemin Paris Piskoposu Maurice de Sully’nin girişimiyle Meryem Ana’ya adanan bu yapının 1163 yılında yapımına başlanır.


 

Notre Dame’ın Kamburu 

Yapımına VII. Louis’in hükümdarlığı döneminde (1137-1180) başlanan yapı, zaman içinde çeşitli bölümler hâlinde ibadete açılır.

Yazının Devamı