Gaziantep karşısında, son iki haftadır başarılı futboluyla göz dolduran Beşiktaş’tan eser yoktu. Tanınmayacak kadar kötü bir futbol oynayan siyah- beyazlılar, bunun faturasını mağlubiyetle ödediler.
Sergen Yalçın, kazanan takımı bozmamak adına, cezasında indirime gidilen Josef’e ilk on birde yer vermedi. Gelgelelim Josef’siz orta saha kurgusu hem çok etkisiz kaldı hem de diğer bölgeleri olumsuz etkiledi. Nitekim ikinci yarıda oyuna giren Josef, siyah- beyazlıların en iyi oyuncusu oldu. Lakin kırmızı kart, yapılan basit hatalar ve Beşiktaşlı oyuncuların inanılmaz derecede kötü futbolları ikinci yarıda Josef ile düşünülen planların da etkisiz kalmasına neden oldu.
Beşiktaş’ı olumsuz etkileyen bir başka faktör de siyah- beyazlı futbolcuların oyun planlarındaki problemdi. Beşiktaşlı oyuncular, kalabalık ve disiplinli bir şekilde takım savunması yapan ve oyun sistemine sıkı bir şekilde bağlı kalan Gaziantep duvarını aşamadılar. Oysa böyle sıkı bir savunma karşısında yapmaları gereken şeyler belliydi. Bunlar oyunu daha fazla kenarlara yaymak ve daha fazla şut denemesi yapmaktı. Nitekim ilk yarıda bunu deneyen Larin’in şutu direkten dönerken ikinci yarıda Rosier’in sağ çizgiye
Yine futbol yazmanın zor olduğu bir dönem yaşıyoruz. Güzel İzmirimiz çok şiddetli bir depremle sarsıldı. An itibariyle 39 yurttaşımız hayatını kaybetti. 885 yaralımız var. Pek çok insanımız da enkaz altında. En büyük dileğim, enkaz altındaki yurttaşlarımızın sağ salim bir şekilde kurtulmaları ve yaralılarımızın da en kısa sürede sağlıklarına kavuşmaları.
Söyleyecek söz, yazacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Kelimeler boğazıma düğümleniyor…
Depremi bizzat yaşadım. İnsanların yüzlerindeki korkuya, yaşadıkları şoka şahit oldum. Ölümle yaşam arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu bir kez daha gördüm…
Depreme dışarıda yakalandım. 27 saniye bitmek bilmedi. Önce büyük bir gürültü koptu. Ardından ağaçlar, binalar gürültüyle sallanmaya başladılar. Ayağımızın altındaki yer öyle şiddetli sallanıyordu ki, biz dışarıdakiler bile ayakta durmakta çok zorlandık.
Ardından insanlar çığlıklar içerisinde sokaklara fırladılar. Solmuş benizleri ve titreyen elleriyle telefonlara sarılıp yakınlarına ulaşmaya
Lige kötü bir başlangıç yapan Beşiktaş için 22 günlük bir aranın ardından çıkacağı Denizlispor maçı çok büyük önem taşıyordu. Nitekim siyah- beyazlılar, maçın başlamasıyla birlikte ne kadar iyi hazırlandıklarını ve karşılaşmayı ne kadar ciddiye aldıklarını, sahaya yansıttıkları oyunla gösterdiler. Bununla birlikte Denizlispor’un etkisiz futbolunun da Beşiktaş’ın istediklerini ve hatta daha fazlasını sahaya yansıtmasını kolaylaştırdığını belirtmek gerekiyor.
Yeni transferlerinin takıma uyumuyla oyunu tamamen kontrol altına alan Beşiktaş, Josef’in oyundan atıldığı 67. dakikaya kadar oldukça rahat bir maç çıkarttı ve 3-0’lık bir fark yakaladı. Yeni transferlerden Rosier, hem savunmada hem de hücumda etkili oldu ve siyah- beyazlıların üçüncü golünde Larin’e güzel bir asist yaptı. Aynı şekilde Ghezzal da iyi bir maç çıkarttı ve henüz tam hazır olmamasına rağmen ilerisi için oldukça umut verdi.
Josef, Beşiktaş orta sahasına adeta ilaç olduğu gibi Sergen Yalçın’ın Atiba’yı ileride daha rahat kullanmasını da sağladı. Nitekim Denizlispor karşısında da Atiba’yı Aboubakar’ ın arkasında hatta çoğu zaman yanında ikinci bir santrafor gibi izledik. Bu verimli ortaklık da kendisini skor
Galatasaray, Erzurumspor galibiyetiyle nefes aldı. Ancak bu, küçük bir nefes, bir soluklanmanın ötesine geçmiyor. Çünkü Erzurumspor, çok etkisiz bir futbol ortaya koydu. Bu nedenle Galatasaray’ın gerçek anlamda hayat bulması için Ankaragücü maçını da kazanması gerekiyor. Kaldı ki Erzurumspor karşılaşmasında saçma sapan bir şekilde oyun dışı bırakılan Falcao, Ankaragücü mücadelesinde forma giyemeyecek.
Gerçekten de Erzurumspor bırakın Galatasaray’a rakip olmayı, sarı- kırmızılıları rahatsız edecek bir futbol dahi oynayamadı. Nitekim buldukları gol, kaleci Farnolle’un tek topla Gomes’i görmesi ve Marcao’nun bu oyuncuya penaltı yapması sonucunda oluştu. Bunun dışında oyunun hakimi, on kişi oynadığı 21 dakika da dahil olmak üzere Galatasaray’dı.
Erzurumspor, diğer takımların yaptığı gibi stoperlere ve Taylan Antalyalı’ya baskı yapmadı. Böyle olunca da Taylan çok rahat bir şekilde top yapabildi. Bunun dışında Belhanda ileride etkili oldu. Bekler de hücuma çok katkı verdiler. Babel de daha diri bir görüntü sergiledi. Sarı- kırmızılıların ikinci golünde Falcao’ya gönderdiği tek top gerçekten güzeldi.
Stoperlere baskı olmamasına rağmen Marcao kötü bir maç çıkarttı. Nitekim hatalı
Tartışılan isimler Belhanda ve Feghouli’yi kulübede oturtarak maça başlayan Galatasaray, Alanyaspor karşısında da istediği sonuca ulaşamadı.
Konuk Alanyaspor, Galatasaray’ın oyununu çözen diğer rakiplerinkine benzer bir oyun planı uyguladı. Bunlar:
‘’ 1- Marcao’nun oyun kurmasını engellemek için ona baskı yaparak topun Luyindama’ya geçmesini sağlamak ve onu hataya zorlamak,
2- Orta sahada Taylan’a ( ve de Etobo’ya ) baskı yaparak oyun kurmasını engellemek ‘’ idi.
Alanyaspor bunlara ek olarak bir de Galatasaray defansının arkasına ve Luyindama ile Linnes’in arasına atılan toplarla pozisyon yaratmaya çalıştı.
Bunlardan özellikle ilk ikisi, Galatasaray’ın oyun kurmasını engelledi. Böyle olunca da sarı- kırmızılılar oyunda üstünlük kuramadılar ve sahaya Alanyaspor hakim oldu. Ayrıca orta sahada yapılan top kayıpları bazı futbolcuları kontrolsüz müdahalelere yöneltti ki, Etobo bu şekilde gördüğü iki sarı kartla ilk yarının uzatma dakikalarında oyun dışı kaldı. Ancak ne olursa olsun Etobo daha dikkatli olmalıydı. Takımını koca bir ikinci yarı eksik bırakmasının hiçbir izahı yok. Nitekim Galatasaraylı futbolcular, yorgunluğun etkisiyle son bölümde oyundan düştüler ve bu da
Hafta içerisinde İskoçya’da Rangers karşısında aldığı yenilgiyle UEFA Avrupa Ligi’ne veda eden Galatasaray, ligde de Kasımpaşa’ya mağlup olmaktan kurtulamadı. Dikkat çeken nokta ise Rangers maçının ardından Kasımpaşa karşısında da oynanan kötü ve dağınık futboldu.
Gerçekten de sarı- kırmızılılar, Diagne’nin ilk yarının başlarında kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyon ve ikinci yarıda Babel’in yarattığı tehlike dışında herhangi bir pozisyon üretemedikleri gibi oyuna da hakim olamadılar.
Kasımpaşa ise özellikle ilk yarıda futbolun doğrularını yerine getiren ve oyunda da her anlamda üstün olan taraftı. Nitekim Yusuf Erdoğan ile buldukları harika gol de bu doğru oyunun bir sonucuydu.
Galatasaray’da Rangers maçının getirdiği moral bozukluğu ve yorgunluk olduğunu kabul ediyorum. Ama yine de hiçbir şey Kasımpaşa karşısındaki çok kötü futbolun ve dağınık görüntünün bahanesi olamaz. Sarı- kırmızılılarda stoperler Luyindama ve Marcao ile Taylan, Etobo ve kaleci Fatih dışında iyi oynayan, mücadele eden futbolcu yoktu. Arda Turan hastalıktan çıktığı için mazur görülebilir. Ama Belhanda ve Feghouli’nin Rangers maçının ardından Kasımpaşa karşısında da inanılmaz derecede kötü
Derbi öncesi her ne kadar kağıt üzerinde ağır basan taraf Galatasaray olsa da sahada daha farklı bir görüntü ortaya çıktı.
Takım savunmasını iyi yapan Fenerbahçe, rakibine önde basarak sarı- kırmızılıların istedikleri gibi oyun kurmalarını engelledi. Geriden ise hızlı çıkışlarla tehlikeler yaratmayı düşündü ve bunda da başarılı oldu.
Santrafor arkasında görev verilen Ozan Tufan, çok başarılı bir performans sergiledi. Caner, hücuma çok katkı verdi. Gustavo da orta sahada göz doldurdu. Lakin sarı- lacivertlilerin kanat oyuncuları Thiam ve Deniz Türüç, bence istenilen düzeyde değillerdi.
İlk yarıda iyi oyuna rağmen kaleyi bulan şutları olmayan sarı- lacivertliler, ikinci yarıya çok daha iyi başladılar. Yaklaşık 70. dakikaya kadar da oyunda üstün olan taraftılar. Galatasaray’ın bu dakikada yaptığı oyuncu değişiklikleri ve takım dizilişindeki değişiklik, sarı- kırmızılıları oyunda yeniden etkin bir hale getirdi.
Kısacası ilk on birinde yedi yeni oyuncusuna görev veren Fenerbahçe, geçmiş iki maçına göre çok daha olumlu bir görüntü sergiledi. Tartışılan konu olan Valencia’nın oynayacağı bölge ise ileriki haftalarda netlik kazanacaktır.
Aynı Fenerbahçe gibi takım savunmasını
Galatasaray, şu an itibariyle geçen sezona göre çok farklı bir havaya sahip. Sarı- kırmızılıların konsantrasyonları, mücadeleleri, kazanma hırsları ve istekleri üst seviyede. Nitekim bu sezonun üçüncü resmî maçı olan Medipol Başakşehir karşılaşmasında da buna bir kez daha şahit olduk.
Gerçekten de sarı- kırmızılılar, özellikle ilk yarıda sahanın tek hakimiydiler. Medipol Başakşehir, ikinci yarının başında yaptığı oyuncu değişiklikleri ve Galatasaraylı futbolcuların ilk yarıdaki yoğun tempoları nedeniyle biraz yorgunluk yaşamalarının etkisiyle ikinci devreye iyi başladı ve oyunda etkili oldu. Ama Galatasaray bu bölümde de defansta sağlam durdu ve Fatih Terim’in zamanında yaptığı oyuncu değişiklikleriyle yeniden ivme kazandı. Nitekim bir süre sonra da ikinci gol geldi.
Kaleci Fatih yine başarılı bir maç çıkarttı. Saracchi, geldiği günden beri en beğendiğim performansını sergiledi. Ancak sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Taylan Antalyalı da gerek ofansif gerekse de defansın anlamda görevini çok iyi yaptı. Özellikle ilk yarıda harika tek toplar attı. Keza Belhanda da bu maçta resmen harikalar yarattı. Galatasaraylı taraftarların görmek istedikleri Belhanda nihayet sahadaydı.