MHP’de algı operasyonu

10 Aralık 2015

Google’a “Devlet Bahçeli reddetti” diye yazdığınızda farklı konularda parti dışı ya da içinden MHP liderine önerilen ama kabul edilmeyen sayfalar dolusu örnekler geliyor. Hatta aralarında “Onu da reddetti” diye başlayanlar bile var. O nedenle olağanüstü kongre çağrısı yapan Sinan Oğan, Koray Aydın ve Meral Akşener’in yürüttüğü imza toplama girişimi çok anlamlı. Çünkü bu kez Bahçeli daha baştan “hayır” demesine rağmen her aday tarafından ayrı ayrı delegelerden toplanan noter onaylı yetki belgelerinin sayısı artıyor. Yani MHP’de Bahçeli’ye yönelik “Hayır havuzu” doluyor. Buna karşın genel merkez cephesi ise MHP’de muhalif adaylar arasında “öne çıkma, en fazla imzayı toplama” krizi yaşandığı havası vererek delegelerin kafasını bulandırma peşinde. Buna MHP’deki “algı operasyonu” da denilebilir.Dün bir zamanlar Bahçeli’nin çok yakınında olan bir isimle yaptığımız görüşmenin ışığında bu operasyonda gelinen nokta ise şu:

Olağanüstü kurultay için gereken 240-250 delegenin imzasına çoktan ulaşıldı. Ancak adaylar hem toplam hem de kendi hanelerindeki imza sayısını artırmaya çalışıyor. Nedeni açık. Genel merkeze gözdağı vermek ve birbirlerine karşı ellerini kuvvetlendirmek. Tabii aynı durum

Yazının Devamı

‘AB, Suriyelileri geri gönderemez’

7 Aralık 2015

Avrupa Birliği-Türkiye zirvesinde insan hakları ve basın özgürlüğü gibi konular hiç gündeme gelmedi. Tek konuşulan konu mülteciler sorunuydu. Bir başka deyişle bu zirvede AB sadece kendi çıkarları üzerine yoğunlaştı. Nitekim alınan kararlar da o yönde oldu ve AB 3 milyar euro’luk (2 yıl için) katkı karşılığında Türkiye’den mültecileri tutmasını, ayrıca 2013’te imzalanan “geri kabul” anlaşmasına harfiyen uymasını istedi. Bu da “Türkiye toplama kampı mı olacak?” tartışmasıyla birlikte “Geri dönüş şartı Suriyelileri de kapsıyor mu?”, “Sayıları 2.5 milyonu bulan ve hala da gelmeye devam eden mülteciler için 3 milyar euro’luk katkı yeterli mi ya da bu para nerede, nasıl kullanılacak?” gibi soruları gündeme taşıdı. Yani kafalar hepten karıştı. Biz de kafa karışıklığını gidermek amacıyla o soruları Türkiye’nin sayılı göç uzmanlarından, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi ve AB Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Kaya’ya yönelttik. İşte yanıtları:

Suriyeliler AB sınırlarına ayak bastıkları anda sığınma için başvurma hakkına sahipler. Türkiye’den gitmiş olsa bile geri gönderilemezler. Burada önemli olan şu; AB’nin güvenli ve güvenli olmayan ülke listeleri var. Eğer AB’nin nin güvenli

Yazının Devamı

Matruşka soruşturma

3 Aralık 2015

Tahir Elçi’yi öldüren kurşun kimin silahından çıktı bilinmiyor. Polis, PKK ya da önceden mevzilenmiş bir suikastçı gibi çok sayıda olasılık var. Yani olay tam anlamıyla bir bulmaca. O nedenle de polis günlerdir çözüm anahtarı mermi çekirdeğinin peşinde ve deforme olmuş bir tane de bulunduğu söylendi. Diyelim ki o çekirdek üzerindeki kan ve doku izleri (varsa) Elçi’nin DNA karşılaştırmasıyla tuttu. Katliam aydınlığa kavuşmuş olacak mı? Hayır. Tetiği çekenin kim olduğunu söylemek için o merminin çıktığı silahın ruhsatlı ya da sabıkalı olması şart. Yoksa hikâye. Peki, varsayalım HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın iddia ettiği gibi merminin polis silahından çıktığı kesinleşti. Tamam olay çözüldü diyebilecek miyiz? Yine hayır. Çünkü bu sefer de olayda kasıt var mı yoksa Elçi bir kaza kurşununa mı kurban gitti sorusu gündeme gelecek. Ve tüm soruların yanıtları Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı’nın incelemeleriyle aydınlığa kavuşacak. Ancak bu noktada da ciddi tartışmalar ve kafa karışıklıkları kaçınılmaz olacak. Açıkçası bir “matruşka soruşturma” yaşanacak. Nedenlerini ve yaşanacak süreci İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan şöyle

Yazının Devamı

Faili meçhulle son bulmasın

30 Kasım 2015

1990’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdur avukatlığı yapan ve önceki gün katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’yle geçen yıl zaman aşımına uğrayan ya da sınırda olan soruşturmalarla ilgili konuşmuştuk.(03 Temmuz 2014)Şöyle demişti:

“Bölge ve Türkiye’nin her tarafındaki 3 - 4 bin cinayet ya da gözaltındaki kayıplardan söz ediyoruz. Bu rakamın daha da fazla olma ihtimali var. Ve şu ana kadar Türkiye’de açılmış dava sayısı sadece 12. Diyarbakır’da özel yetkili ağır ceza mahkemesi varken, kayıtları kontrol edebiliyorduk. Şimdi o mahkemelerin kapatılmasından sonra dosyalar değişik illere ve mahkemelere dağıtıldı. Baro olarak kontrolümüzden çıktı. Hangi dosyanın nerede olduğunu ve sayısını bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey aslında insanlığa karşı işlenmiş olarak kabul edilmesi gereken bu suçlarla ilgili dosyaların zaman aşımından düşmesi. Sadece son 15 günde takipsizlik kararı çıkan dosya sayısı 20’yi buldu.”

O konuşmamızdan sonra Elçi’nin bu talebine dönük olumlu bir gelişme yaşanmadı, aksine zaman aşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilen dosyalara yenileri eklendi. Bu arada dava açıldığı için zaman aşımı kesilen

Yazının Devamı

18 Mart 2018 Bahçeli geçilmez!

26 Kasım 2015

MHP’de “olağanüstü kongre” talepleriyle birlikte ortaya çıkan genel başkan adayları da netleşmeye devam ediyor. İlk açıklama Iğdır eski milletvekili Sinan Oğan’dan geldi. Koray Aydın hafta sonu (28 Kasım) Meral Akşener ise önümüzdeki hafta başı(30 Kasım) kararını açıklayacak. Buna karşın parti tüzüğünden aldığı güçle kurultay tarihinin Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne denk gelen 18 Mart 2018 olduğunu açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “koltuk verilmez” havasında. O nedenle MHP’de öncelik olağanüstü kongrede genel başkanlık yarışına izin vermeyen parti tüzüğünün değişmesi. Bunun için de ilk adım 1240 delegeden beşte birinin onayını alarak tüzük kurultayının önünü açmak. Tabii genel başkan tüzüğün bu konudaki gereğini yerine getirirse. Çünkü parti kurmaylarından gelen sinyaller Bahçeli’nin “Hayır” tutkusunun devam edeceği yönünde. Peki bu mümkün mü? Ya da Bahçeli yeterli imza toplansa dahi yolu tıkayabilir mi? Bu soruları ve MHP’ye dönük düşüncelerini genel başkan adaylığını açıklayan Sinan Oğan’a sorduk. İşte yanıtları:

Koltuk koruyan tüzük

Öncelikli hedefimiz tüzük kurultayını toplamak, mevcut tüzüğümüz demokrasi açısından maalesef çok iç açıcı bir durumda değil. Olağanüstü

Yazının Devamı

Suriye topraklarında de facto guvenli bölge

23 Kasım 2015

2.5 milyona yakın Suriyeli sığınmacının yaşadığı Türkiye yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Türk Kızılayı’nın lojistik desteğiyle Kilis’in ve Reyhanlı’nın karşısında Suriye topraklarında ilk aşamada 50 bin kapasiteli iki yeni kamp oluşturuldu. Yeni kamplar, hatta kentler yapılması gündemde. Böylece göçmenlerin ülkelerinde kalması sağlanacak

Rus uçaklarının bombaladığı Hama ve Hama ve İdlib’den kaçarak Türkiye’ye doğru yola çıkan 150 bin kişi IŞİD’in Hama-Halep yolunu kesmesi nedeniyle dağlarda konaklıyor. Yolun açılması durumunda 700 bin kişinin daha Türkiye’ye doğru yola çıkması bekleniyor. Yani Suriye savaşının başladığı günden bugüne kadar sayıları 2.,5 milyonu bulan mültecilerin sığınağı haline gelen Türkiye, yaklaşık bir milyon kişilik yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Bu nedenle sınırın Suriye tarafında Türk Kızılayı’nın lojistik desteğiyle ilk aşamada 50 bin kapasiteli iki kamp oluşturuldu. Daha yoğun nüfusu kalıcı barındırmak amacıyla da yine Suriye topraklarında sınıra yakın yerlerde yeni kentler yapılması gündemde. Aslında bunlara “de facto (fiili) güvenli bölgeler” demek daha doğru. Çünkü savaşın başından bu yana çok konuşulan güvenli bölge konusunda resmen

Yazının Devamı

Sallandık ve depreme döndük

19 Kasım 2015

Terör ve politikadaki sıcak gelişmelere odaklanmışken, Marmara Denizi ve Yunanistan açıklarında art arda gelen sallantılarla, beklenen “İstanbul Depremi”ni anımsadık. Hemen sonrasında da bildik tartışma vizyona girdi:

Sallantılar büyük depremin habercisi mi? Ya da Kuzey Anadolu Fayı’nı tetikler mi?

Bu soruların yanıtları vatandaşı rahatlatmak açısından elbette ki önemli ama beklenen sonu değiştirecek bir gösterge değil. Çünkü bunlar 1999’dan bu yana söylenen büyük deprem beklentisinin boşa olmadığını gösteriyor. Nitekim deprem bilimciler de uzunca bir süredir Marmara’daki aktif faydan gaz çıkışları olduğunu uyarıyor. Yani o korktuğumuz fay günün birinde tek ya da parçalı olarak kırılacak. O nedenle anlık rahatlamalarla durumu geçiştirmek yerine “depreme hazırlıklı olma” noktasına odaklanmak daha doğru. Ancak o konuda da sınıfta kaldığımız ortada. Evet, kentsel dönüşüm diyerek çok sayıda bina yenilendi ama onların da doğru yerde ve doğru amaçla yapılmadığına, daha doğrusu rant odaklı olduğuna yönelik tartışmalar söz konusu. Dahası, aradan 16 yıl geçmesine rağmen devlet daireleri, okullar, hastanelerin tamamı elden geçmiş değil. Oysa Kobe bunların tamamını 10 yılda bitirmişti...

Bunlar,

Yazının Devamı

Müsellim Boğazı’ndaki ölüm - yaşam çizgisi

18 Kasım 2015

Ülkelerindeki iç savaştan kaçıp insanca yaşayabilmek umuduyla ölümü bile göze alan göçmenler, her türlü engellemeye rağmen bir yolunu bulup Yunan adalarına geçiyor. 24 saat canla başla görev yapan Türk Sahil Güvenlik botları, göçmenlerin büyük bölümünü engelliyor ancak arada kaçanlar da oluyor

Ege sahillerimiz Yunan adalarının yakınlığı nedeniyle göçmenlerin ve insan tacirlerinin en gözde bölgesi... İki kıyının daha yakın olması nedeniyle Kuzey Ege’de yoğun olarak lastik botlar kullanılırken, Güney Ege’de ise daha çok çalıntı ya da hurda teknelerle kaçakçılık yapılıyor. Yani Ege sahillerimizdeki birçok noktadan yüzlerce tekne ya da lastik botlarla her gün binlerce göçmen hedeflerindeki 7 Yunan adasına ulaşmayı deniyor.

Bu hedeflerin başında da lastik botla geçiş denemelerinin en yoğun görüldüğü Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi sahillerine 5 mil uzaklıktaki Midilli Adası var. Bu nedenle Behramkale sahillerinde hergün, sabah saatlerinden başlayarak gün boyunca büyük hareketlilik yaşanıyor. Kaçakçılar kıyılara getirdikleri lastik botları şişirip üstüne çalıntı bir motor takıyor. Şişme bot denize indirildikten sonra çakma can yelekli göçmenler balık istifi üzerine bindiriliyor.

Yazının Devamı