Yeni CHP’nin ayarları

14 Mayıs 2015

Seçim stratejisini rakibiyle polemikler yerine sokaktaki insanın ekonomik sorunlarına dönük kuran CHP’nin ilk kez konuşan değil konuşulan parti haline geldiğini daha önce de yazdık. Hatta ana muhalefet için yeniden “Halk partisi olma yolunda” dedik. Çünkü 17 milyon yoksul, 11 milyon emeklinin de aralarında bulunduğu ve bugüne kadar partinin kapsama alanı dışında kalan kesimler için öyle net mesajları verdi ki başta iktidar partisi olmak üzere herkesin kafası karışmış durumda. O nedenle de CHP lideri gittiği her yerde yoksullukla mücadele söylemlerine tam gaz devam ediyor. Yani rakibini köşeye sıkıştırmış boksör gibi aynı noktaya vuruyor. Bu durumda da ekonomi dışındaki demokrasi, hak ve özgürlükler gibi mesajlar ikinci planda kalıyor. Bunu fark eden CHP kurmayları da yerinde ataklarla bu açığı kapatıyor. Genel başkan yardımcıları Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ve CHP Ankara Milletvekili adayı Şenal Sarıhan’ın önceki günkü gazetecilerle buluşması işte böyle bir hamleydi. Gündemi de ekononomi dışında “CHP’nin demokrasi,hak ve özgürlükler” konusundaki duruşuydu... Önce masalara bırakılan bilgi notları ve sorulara verilen

Yazının Devamı

Siteye siyasi parti giremez!

11 Mayıs 2015

Ülke seçme-ninin 5’te 1’i İstanbul’da...Yani “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” diye boşuna denilmiyor. O nedenle de tüm partiler gibi CHP’de İstanbul’daki kampanyası için ayrı bir strateji belirlemişti. Bunun odak noktasında da sık lider turları ve mitinglerin yanı sıra kapı kapı İstanbul ya da ev ev dolaşarak yakın markaj vardı.Hedef de şuydu:
40 bin kişilik bir orduyla 4 milyon konutun kapısı çalınacak, 10 milyon İstanbullu’nun eli sıkılacak...
Bu strateji doğrultusunda CHP’nin lider ve aday turları tamgaz devam ediyor. Örneğin Kılıçdaroğlu
hafta sonu da İstanbul’daydı ve bol “alkışlı”, oldukça da çoşkulu bir ikinci bölge turu yaptı. Ayın 24’ü ve haziranın 4’ünde de birinci ve üçüncü bölge turları var. Kazlıçeşme ya da Kadıköy olarak düşünülen 31 mayıstaki miting ise Gezi olaylarının yıldönümü nedeniyle başka bir güne kaydırılıyor. Ancak gel görki aynı hareketliliği stratejinin diğer ayağı olan kapı kapı İstanbul konusunda söylemek zor. Çünkü şu ana dek 500 bin konutun kapısı çalınmış...Nedenlerini İstanbul il Başkanı Murat Karayalçın’dan dinleyelim:
“Dört milyonluk hedefi tutturmaya çalışıyoruz ama sitelerin güvenlikleri gibi fiziki engeller nedeniyle zorlanıyoruz.

Yazının Devamı

Gaziler özel kimlik ve plaka istiyor

7 Mayıs 2015

7 Haziran seçimleri sonrasına dönük toplumun her kesiminin farklı beklentileri var. Bu hem siyasilerin girdiği vaat yarışı hem de seçimler nedeniyle ertelenen bazı yasal düzenlemelerden kaynaklanan bir durum. Bugün dikkat çekmek istediğimiz de bunların en hassaslarından biri olan şehit ve gazilerimizle ilgili. Daha doğrusu bu ülke için canını veren ya da kolunu, bacağını,gözünü yitiren “kahramanlarla”... Çünkü daha önce de yazdığımız gibi onların durumları gerçekten çok “özel”... Şöyle ki;
Savaş, vazife malulü ve terör kapsamında olmak üzere 76 bin gazimiz bulunuyor. Bunların 5 bin 500’ü ise terör olaylarında bir ya da birden fazla uzuvlarını yitirmiş ve bugün çok zor şartlarda yaşamlarını sürdüren insanlar. Örneğin ayakları protez olan bir gazi gece tuvalet ihtiyacı olduğunda sizce ne kadar sürede bunu giderebilir dersiniz? En az yarım saat. Protezlerini tek tek takması. ihtiyacını giderdikten sonra yeniden aynı işlemi yapıp geriye yatması. Tabii bu eğer elleri sağlamsa...
Yine ellerini kaybetmiş bir gazi... Çorbasını kâseyi bileklerinin arasına alarak bardaktan su içer gibi içebiliyor. Öncesi ve sonrasında da ekmeğini yiyerek karnını doyurabiliyor.
Bir başka gazinin

Yazının Devamı

Gel vatandaş gel beğenmezsen oy verme

4 Mayıs 2015

Sandık demok-rasinin gereği, seçim süreci ise demokrasi şöleni ya da karnavalı..Ancak 7 hazirana dönük süreç şölenden ziyade pazar yeri havasında. Çünkü sırayla seçim bildirgelerini açıklayan hemen tüm siyasi partiler asgari ücret, emekli aylıkları, mazot fiyatları gibi halkın en duyarlı konularında öyle bir vaat rekabetine girdiler ki, görüntü pazar tezgahlarındaki etiketlerden farksız. Örneğin asgari ücret konusunda vaatler 1400-1500 ile 1800 lira olarak değişiyor, hatta 5 bin lira vereceğim diyen de var. Yani herkes “gel vatandaş gel” diyor. O nedenle de hem sokaktaki insanın hem de siyasilerin kafası karışmış durumda...
Kafa karışıklığa yol açan bir başka etken ise siyasi kutuplaşma...Ülkede öyle bir hava varki insanların gözleri görmüyor, kulakları duymuyor ya da duymak istediğini duyuyor. Bu da kampanyaları ve partilerarası oy geçişliliğini zorluyor. İşte bu durumda da “vaatler sandığa nasıl yansır? sorusu akla geliyor.Yanıt kamuoyu araştırmacısı Adil Gür’den:
“Vatandaşa gel kardeşim en yükseği bizde demekle olmaz burası pazar yeri değil. Pazarda en ucuz kim satıyor benzeri en yükseği kim söylüyorsa vatandaş akın akın oraya gitmez. Ama yapılacağı yolunda bir algı

Yazının Devamı

Olay duyulunca hatırlanan Çocuk Cezaevleri...

30 Nisan 2015

Kamu-oyunda “Şakran Cezaevi” olarak bilinen İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yine işkence ve tecavüz iddialarıyla gündemde... Hani şu daha önce de tecavüzcüsüyle, mağdurunun aynı çatı altında tutulduğu iddialarıyla çalkalanan ve CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’nın gidip gördüğü ve çocuklarla görüştükten sonra “acil çözüm” önerdiği (26 Şubat 2015) Çocuk Cezaevi var ya, işte orası...Neydi tespitleri Atıcı’nın:
- 2012 yılının Haziran ayında bir çocuğun diğer bir çocuğa tecavüz ettiği ve bu nedenle yargılanarak ceza aldığı ve halen aynı cezaevinde kaldığı.
- Çocukların zaman zaman aynı odalara girdikleri ve benzer cinsel istismarların olabileceği
- İki yıl öncesine kadar yoğun olarak fiziksel (hortum ve süpürge sapı ile dayak) ve sözel şiddete maruz kalındığı, son zamanlarda zaman zaman sözel şiddet yaşandığı.
- Sinirlenen ve kavga eden çocukların Mavi Oda denilen ve duvarları mavi süngerle kaplı tecrit odalarına kondukları ve burada birkaç saate kadar bekletildikleri.
- Kamera olmayan yerlerde görevlilerin dayak attığı, sıkça küfür edildiği.
Yetkililere ulaştırılan ve sümenaltı edilmesin diye de kamuoyuyla paylaşılan bu raporun üzerinden

Yazının Devamı

Bağımsız adayların bölgesel barajı...

27 Nisan 2015

7 Haziran’da siyasi partilerin yanı sıra 49’u İstanbul’dan 165 bağımsız aday da Ankara vizesi alabilmek için yarışacak. Bu da bulundukları seçim bölgesine göre 30-35 bin ile 85-110 bin arasında değişen oy demek. Bir başka deyişle de bağımsız adayın sandıktan çıkabilmesi için seçmen sayısıyla bağlantılı olarak yüzde 3 ila 30 arasında farklılık gösteren bir oy oranını yakalaması şart.Örneğin son genel seçimde (2011) Hakkari’den seçilen Selahattin Demirtaş,Adil Zozani,Esat Canan’ın aldıkları oy oranları yüzde 26.1 ile 26.9 arasında değişirken, üçünün toplam oyları 94 bin küsurdu. Buna karşılık yüzde 3,5 ila 5,5 arasında değişen bir oy oranıyla İstanbul’dan milletvekili seçilen Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel’de kişi başına 95 ila 130 bin arasında değişen oy almışlardı...Yani her birinin oyu, Hakkari’deki üç adayın toplam oyundan fazlaydı...
2007 genel seçimlerinde de İstanbul 1. bölgede yüzde 3.8’lik oran ya da 82 bin civarında oyla Ufuk Uras Ankara vizesi almıştı.Aynı seçimde yoğun bir kampanya ve ciddi bir medya desteğine rağmen Baskın Oran ise İstanbul 2. bölgede 31 bin oyda kalmış ve seçilememişti. Dün Baskın Oran’a İstanbul’dan bağımsız aday olan birinin

Yazının Devamı

Sandık kuralarından başkanlık kaosu çıktı

23 Nisan 2015

Kamuoyunda partilerin seçim bildirgeleri tartışılırken, süre gerisinde de “sandığa sahip çıkma” kavgası var. Malum YSK, 7 Haziran’daki seçime dönük ilk kez sandık kurulu başkanlarının kurayla belirlenmesini öngördü. Yani “İktidar yanlısı başkan” tartışmalarının son bulmasını istedi. Bu karar uyarınca da İlçe Seçim Kurulları’nda üyesi bulunan dört siyasi parti adaylarını bildirdi ve ülke genelindeki 957 ilçede kuralar çekildi. Ancak yine de tartışma yaşandı, kaos çıktı. Çünkü usule aykırı işlem yapıldığı iddiasıyla İl Seçim Kurulları’na çok sayıda itiraz geldi. Bunların başında da bir partinin aynı sandığa 3-4 başkan adayı önermesi var. Bu ne demek? Diğerleri birer isimle torbaya girerken, uyanık(!) olan parti birden fazla adayla şansını katlamış. Peki, kurayı yapan hâkim ya da yetkili bunu düşünmedi mi?Soruya yanıt YSK’nın CHP’li üyesi Av.Mehmet Hadimi Yakupoğlu’ndan geliyor:
“Düşünüyor ama bunu bilerek yapıyorlar. Zaten bu uygulamadan hiç hoşlanmamışlardı. Ankara’ya gelen 957 ilçenin seçim kurulu müdürleriyle yapılan eğitim toplantılarına katıldım. Hepsi de koro halinde ‘bu uygulamayı kaldırın’ diye şikâyet etmişlerdi.”
Yapılan itirazlarda bunların ne kadarı dengelendi

Yazının Devamı

12 Eylül öncesinin düşman kardeşleri

22 Nisan 2015

‘Faşist ağabey’ Yaşar Okuyan ile ‘komünist kardeş’ Arif Ekim Vatan Partisi’nde omuz omuza...

Terörün toplumu kamplara ayırdığı 12 Eylül öncesinde MHP’nin Genel Sekreter Yardımcısı olan Yaşar Okuyan ülkücü hareketin yetkili ve etkili isimlerindendi... Kendisinden 4 yaş küçük kardeşi Arif Okuyan ise o yıllarda Türkiye Komünist Partiliydi... Hatta “faşist”diye nitelendirdiği ağabeyiyle aynı soyadı taşımak istemediği için mahkeme kararıyla soyadını “Ekim” olarak değiştirmişti... Bu nedenle de tam 10 yıl boyunca iki kardeşin yolları kesismemiş, dahası birbirleriyle hiç konuşmamışlardı. Ta ki, darbe sonrası idamla yargılanan Yaşar Okuyan’ın cezaevinden tahliye olduğu 1982 Ağustos’una dek...

EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ
Sonra ne mi oldu? Yalova’da anne evindeki o ilk karşılaşmanın, Yaşar Okuyan’ın deyimiyle “serin, serin” konuşmanın ardından uzun yıllar geçti, köprülerin altından çok sular aktı, ülkede sağ-sol yerine daha çok ilerici, gerici, bölücü ya da liberal sosyal demokrat, muhafazakar gibi kavramlar konuşulmaya başlandı. Ve eskinin “faşist” ağabeyi ile “komünist” kardeşinin siyasi yolları önce Anavatan (ANAP) Partisi’nde şimdi de Doğu Perinçek’in Genel Başkanlığı’nı yaptığı Vatan

Yazının Devamı