Denizcilik sektörüne ilaç aranıyor

27 Eylül 2000


      Atatürk, 1 Kasım 1937'te 'En güzel ve coğrafi vaziyette üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporuyla en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız' diyordu.
      Aradan tam 63 yıl geçmiş. Geldiğimiz noktaya bakıyoruz; tatsız... Vasiyette belirtilen alanların hiçbirinde potansiyelimize uygun, uluslararası rekabette hak ettiğimiz yere ulaşmamızı sağlayacak düzeyde değiliz. Tek sorumlusu bugüne dek ülkeyi yönetenler, yönetime talip olanlar...
      Devlet Bakanı Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, '2000'li yıllarla birlikte Türkiye önemli bir dönüm noktasına gelmiştir. Denizcilik alanında da hayati kararlar vermek ve daha önemlisi bunları süratle uygulamaya geçirmek zorundayız' diyor.

Yapılacak çok iş var
      Buna yönelik olarak yarın İstanbul'da 2000 uzmanın katılımıyla 2. Ulusal Denizcilik Şurası toplanıyor. İki gün boyunca 11 komisyonun tespitleri ve çözüm önerileri

Yazının Devamı

Okul komedisi

26 Eylül 2000


      Hayırsever vatandaş Halil Türkkan, cebinden milyarlar harcayarak 30 derslikli okul yaptırmış ama; öğretmeni yok. Müdürü çevre okullardan alınan emanet masa ve sandalyede oturuyor. Okulun tek öğretmeni tek sınıfta 32 öğrenciye ders veriyor. Okul müstahdeminin maaşını veliler arasında topluyor. Ve yüzlerce öğrenci nakil için öğretmen ataması bekliyor.
      Bu görüntüler Doğu ya da Güneydoğu'nun ücra köşesinden değil, İstanbul'un tam göbeğinden. Kadıköy Koşuyolu'ndan... Üstelik İstanbul'da böyle 5 - 6 tane okul var!..
      Aslında bu her yıl yinelenen senaryo... Tek nedeni de Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen atamalarında gecikmesi. Daha doğrusu öğretim yılının başında sınıfta çakması...

Yokluklar zinciri
      Olayı okurumuz bir veliden duyduk. Adını saklı tutuyorum çünkü; ilkokul üçüncü sınıfa giden oğlunu öğretmen dayağı (!) yüzünden okuduğu okuldan almak zorunda kalmış. Şimdi bu okula vermek için öğretmen yolu gözlüyor. Çocuğu da iki haftadır evde oturuyor... Bu da eğitim sistemimizdeki bir başka çarpıklık. Sözüm ona dayak yok...

Yazının Devamı

Kuraklık Zeugma'ya yaradı

24 Eylül 2000


      Barajlardaki su seviyesi vahim. Kapasite hızla eriyor. Birecik Barajı'nın su tutması ise yavaşladı. Enerji politikamız adına kötü gelişmeler. Zaten hükümet de tasarruf için düğmeye bastı. GAP İdaresi Başkanı Dr. Olcay Ünver ile konuşuyoruz:
       Gerçekten vahim mi?
      "Doluluk oranında çok kötüyüz. Hem kuraklık hem de geçen sene yapılması gereken tasarrufun uygulanmaması etkiledi."
      Kış yaklaştı, yağışlar başlayacak.
      "Ne kadar yağmur yağarsa o kadar iyi ama, sorunu çözmez. Atatürk ya da diğer barajların çoğunun suyu yağmurdan değil karın erimesinden gelir."
       Antik kent Zeugma'da son durum nedir? Su altında kalması gecikecek mi?

Yazının Devamı

F tipi çağdaş mı, çağdışı mı?

23 Eylül 2000


      Adalet Bakanlığı F tipi cezaevlerini 'çağdaş, insan haklarına saygılı' diye tanımlıyor, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt ise ortaçağ zihniyeti olarak yorumluyor. Pişkinsüt, 'Bu anlayış modernize edilerek de 21. yüzyılda yer alamaz' diyor. ABD'deki cezaevlerini inceleyen Pişkinsüt, 'Orada mahkumlarla infaz memurları bir arada yaşıyor. Yaptırım, mevzuat çok net. Biz hücreye koysak yalnızlaştırmaya, koğuşlara koysak aralıklı olarak denetime tabi tutmaya yöneliyoruz. O zaman da karşılıklı bir gerilim meydana geliyor' şeklinde konuşuyor.
      Erzurum, Erzincan, Tunceli, Şanlıurfa cezaevleri ve Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi hakkındaki tespitleriyle Türkiye'yi sarsan İnsan Hakları Komisyonu şimdi de F tipi cezaevlerini inceliyor. Binaların dahi önyargılı yapıldığını savunan Pişkinsüt, şunları söylüyor:
      "Örneğin; F tiplerinde iki ya da üç kişilik odalara avlu da koymuşuz. Yani baştan diyoruz ki; bu nasılsa çalışmaya, eğitime gitmeyecek ya da tehlikeli olacak o zaman ben kapısını kapattığımda insan hakları bakımından da 'işte avlusu da var'

Yazının Devamı

Otobüs Kaptanlığı Yüksek Okulu

20 Eylül 2000


      Akademik kariyerli otobüs şoförleri geliyor. Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Meslek Yüksek Okulu bünyesinde kurulan Karayolu Taşımacılığı Hizmetleri bölümünde kaptanlık, host ve hosteslik eğitimi veriliyor. Öğrenciler genel kültürün yanı sıra matematik, fizik, tarih, coğrafya gibi temel dersler de görüyor. Ayrıca psikolojik testten geçiyor. Okul Müdürü Doç. Dr. Şerafettin Sevim, 'Trafik kazalarının boyutunun bu denli ürkütücü olmasının baş nedeni eğitim eksikliği' diyor.
      Doğru... Bugün Türkiye'deki toplam araç sayısı yaklaşık 9 milyon... Diğer ülkelere bakıyoruz. Örneğin Japonya'da 85, Fransa'da 75, İtalya'da 45, ABD'de 150 milyon. Belçika'da bile bizim üç katımız (veriler Kütahya Meslek Yüksek Okulu) araç var. Buna karşın; yıllık kaza sayısında dünya rekoru bizde. Sadece 1998 yılında 440 bin 159 kaza meydana gelmiş. Ölümlü kazalar içinde de otobüslerin payı büyük. O nedenle bu okul son derece önemli. Sevim, şunları söylüyor:
      "Türkiye'de yılda 150 milyon insan taşınıyor. Ve de dünyanın hiçbir yerinde olmayan ulaşım sistemiyle. İnsanları 1000 - 1500

Yazının Devamı

Sınavzedeler...

19 Eylül 2000


      İşe girişte torpili - rüşveti önlemek amacıyla yapılan devlet memuru sınavının yankıları sürüyor. Sorunları çözmek amacıyla yayımlanan Başbakanlık genelgesine rağmen; hala sınavzedeler var. Ve ne olacakları da meçhul...
      Soruna daha önce de değinmiştik. Düşünce son derece iyiydi. Ama devlet, böyle bir işte yeterli ciddiyet ve titizliği gösteremedi. Başvuru şartları doğru dürüst anlatılamadı, 325 bin memur adayının verileri bilgisayara hatalı işlendi. Sonuçta 22 Haziran 2000 tarihinde Devlet Personel Başkanlığı 19 bin 783 memur adayının işe yerleştirilmesini uygun gördü. Kıyamet de bundan sonra koptu. Askerliğini yapmamış ya da özürlü insanlar başarılı oldukları halde açıkta kaldılar. Elektronik mühendisi arayan kuruma elektrik mühendisi yollandı. Kadın koruma, itfaiyeci sorun oldu. Ve sonunda Başbakanlık devreye girdi.

Annenin gözyaşları
      Ama hala feryat var. İşte emekli öğretmen Nermin Türkmen'in oğlu için Başbakan Bülent Ecevit'e gönderdiği mektup:
      "Sayın Başbakanım; sınavın torpili kaldırmak, adaletli olmak

Yazının Devamı

Canavara yeşil ışık

17 Eylül 2000


      Karayollarında akan kan durmaz. Nedeni de ciddiyetsizlik... Daha kayıplar hakkında doğru dürüst bilgimiz yok. Herkes yılda 6 bin kişinin trafik canavarına kurban gittiğini söylüyor ama; gerçek rakam on binlerde. Çünkü hastanede ölenler dikkate alınmıyor. İstatistiklere göre; onlar hala yaralı. Ya milletvekillerimize ne demeli... Ankara'ya yürüyen acılı baba Boray Uras'ı karşılamada varlar, 'çözüm' deyince yoklar. TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu üyesi olup da toplantıya (İstanbul) katılmayan milletvekilleri dahi var... Bakalım salı günü Ankara'daki toplantıda tam kadro olacaklar mı? Vatandaş ise işi kadere bırakmış...
      Gelelim bir başka nedene; o da koordinasyonsuzluk. Trafik denilince akla gelmeyen bakanlık, yetkili yok. İçişleri, Ulaştırma, Bayındırlık, Milli Eğitim, Sağlık bakanlıkları, belediyeler... Hatta jandarma... Komisyonun üstlendiği bir görev de bu sorunu çözmek. O nedenle 81 ilin yetkilileri tek tek dinleniyor. Sorunlar nokta nokta tespit ediliyor. Komisyon başkanı Ahmet Tan, 'Sahipsiz, koordinasyonsuz görünen trafik sorununu bir mekanizma içinde ortaya çıkarmak istiyoruz'

Yazının Devamı

Hülya'dan destek!

16 Eylül 2000


      Yetim, yoksul, yetenekli...
      Bunlar Darüşşafaka'nın 3 Y'si, daha doğrusu anayasası...
      Burada okumak için sadece babasız ya da fakir olmak yetmiyor. Mutlak başarı da aranıyor. Ve Darüşşafaka tam 137 yıldır bu nitelikteki çocuklara kucak açıyor. Hem de hiç ödün vermeden...
      İşte dün ülkenin geleceği olan bu çocukları aydınlık yarınlara ulaştırmak için omuz omuza vererek 'yok'ları özverileriyle 'var' edenlerin gecesiydi. Maslak'taki okulun havuz başında kimler yoktu ki; politikacılar, sanatçılar, gazeteciler, bürokratlar, işadamları... Ve de bu dev çınarı bağışlarıyla ayakta tutan hayırseverler...
      Darüşşafakalılar gururla yaptıklarını anlattılar. Okulda halen 900 öğrenci eğitim (öğrencinin cep harçlığı dahil her şeyi karşılanıyor) görüyor. Ancak kapasite daha yüksek. Ama Anadolu'daki anneler çocuklarından ayrılmak istemedikleri için İstanbul'a yollamıyorlarmış. Varsın yollamasın demek yok... Darüşşafaka oralara gitmeyi planlıyor. İlk hedef Diyarbakır ve Erzurum'da yatılı okul (300'er

Yazının Devamı