Bizim çocuklarımız

17 Mart 2008

Biz sorgulamasak da, bizim çocuklarımız bazı şeyleri sorgulayacaklar. 2000 yılından önce yapılanları öğrenince gülecekler. Hatta, kahkahadan yere yıkılacaklar.
-  Bankaların özellikle, bankacılıktan anlamayan kişilere neden verildiğini bir türlü anlayamayacaklar.
-  Bir zamanlar banka kurmanın kredi almaktan daha kolay olduğunu da onlara anlatamayacağız.
-  Hatta, bir zamanlar moda olduğu için banka alanlar olduğunu söylersek bize inanmayacaklar.
-  Kendi paralarını yönetmek için bile banka sahibi olmak isteyenlerin varlığını öğrendiklerinde, kahkahalar başlayacak.
-  Seçim masraflarını karşılamak için, hükümetlerin tam seçim öncesi banka izinleri verdiğini öğrenince kahkahaları artacak.
-  Devletin neden bankacılık yaptığını kavrayamayacaklar.

Yazının Devamı

Geri dönüş istemiyoruz

16 Mart 2008

Şimdi yeniden getirilmek istenilen “Fon” uygulamasına, ilk kez 1984 yılında rahmetli Özal tarafından başlanmıştı. Bu uygulama sayesinde, ne kadar teknik heyet karar veriyor dense de, başbakanlar kendilerini bütçeyle kısıtlamadan istedikleri harcamayı yapabiliyorlardı.
Enflasyonu artıran en önemli nedenlerden biri olan “Fon” uygulaması, Çiller tarafından kaldırıldı. 1993 yılından itibaren, 73 fonun yüzde 83’ünü ifade eden 63 en önemli fon bütçeye dahil edildi. IMF’nin de baskısıyla, diğer fonların da zaman içinde, sonraki yıllarda bütçeye dahil edilmesi sağlandı.
Çiller tarafından bütçeye devredilen fonlar arasında, Kamu Ortaklığı Fonu, Toplu Konut Fonu, Destekleme ve Fiyat İstikrarı Fonu, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Akaryakıt Fiyat İstikrarı Fonu, Belediyeler Fonu ve Mahalli İdareler Fonu gibi fonlar vardı.

Bol keseden ‘taban fiyat’
Fon uygulaması sayesinde, başbakanlar, bütçede yeri olup olmadığına bakmaksızın, fonlardaki paraları kullanıp, “pasta dağıtımı” yapabiliyorlardı. Fonlar, ek bir

Yazının Devamı

Markayı korumak yaratmaktan zor

26 Şubat 2008

Çözüm Bu markanın sattığı malı aldıktan 30 gün sonra bile geri getirebilir, paranızı geri alabilirsiniz. Eğer fatura veya fişinizi kaybettiyseniz, yine 30 gün içinde, malı başka bir ürünle değiştirebilirsiniz. Geri getirilen ve değiştirilen ürünler, durumları ne olursa olsun atılır ve bir kez daha satılmaz. Size her zaman yepyeni ve taze bir ürün verilmesi garanti edilmiştir.Mağazaların sıcaklığı yaz-kış 20 ila 21 derecede ve nem oranı yüzde 55-65 arasında tutulur. Bu sıcaklık ve nem oranı çok önemlidir. Sıcaklığın ve nem oranının birkaç dakika için bile belli bir derecenin altına düşmesi veya üstüne çıkması halinde, ürünler paketleri açılmadan atılır ve bu ürünler kesinlikle müşteriye satılmaz. Oysa, malın paketinde ve hatta, paket açılsa dahi içinde, çoğu zaman müşterinin fark edebileceği bir değişiklik olmamıştır. Ama, bu marka için ürünün tadının değişmemiş olmasının önemi büyüktür.Çalışanlar, dükkânın içinde özel giysilerini giyerler. Cep telefonları kapalıdır. Mağazalarda tütün içilemez. Yeni başlayan personel, satışı yapılan her türlü üründen bir miktar yiyerek, tadarlar. Doğal olarak, çalışacak her seviyedeki personel bir eğitim sürecinden geçirilmiştir. Belli aralıklarla

Yazının Devamı

İslam gerçeği

25 Şubat 2008

Çözüm Bunları 6 temel başlıkta toplayabiliriz:1) İslam dini gerçek savaşlar yapılarak yayılmıştır. Yapılan 27 savaşın 9'una Hazreti Muhammed bizzat katılmıştır. İsteğini, barış yoluyla değil savaşla elde etme uygulaması, İslamda yaygındır. "Cihat" geleneği de bu temelden kaynaklanmakta ve zaman zaman terörizme bile hizmet eder duruma gelmektedir. 2) İslam ülkeleri, karşılaştırmalı olarak geri kalmıştır. Müslümanlar, geri kalmışlıklarının nedenini, kendilerinde değil başkalarında aramaktadır. İslam ülkelerinde, kendi ülkelerinin "özellikle geri bırakılmış" olduğu kanısı yaygındır. Bu nedenle de, gayri müslimlere karşı bir hınç beslenmektedir.3) Hıristiyanlar ve Yahudilere karşı hoşgörü ve müsamaha yoktur. Bunlar genellikle, "kâfir" olarak görülmüş ve dışlanmıştır. Dikkat edilirse, İslam ülkelerinde, Müslümanlar dışındakiler rahatça yaşayamamaktadır(Doğal olarak, Türkiye bunun dışında bir örnek kalmaktadır). 4) Hâlâ bazı İslam ülkelerinde "şeriat" kuralları uygulanmaktadır. El kesme, taşlanarak öldürme gibi kurallar, halen bazı ülkelerde uygulanmaktadır. Ortaçağ zindanlarından kalma bu cezalar, çağdışıdır. Ancak, bazı Müslüman ülkelerde, bu uygulamaların değişmesi konusunda ciddi

Yazının Devamı

Yabancılar yalan söylemez

23 Şubat 2008

Çözüm Türkiye'de bir pazar potansiyeli olduğuna inananlar, geçen yıla göre, % 6.42 düşmüş durumda. Ama, şirketlerin % 51'i pazar potansiyelinin halen devam ettiği görüşünde. Şirket yöneticilerinin % 67'si Türk Lirası'nın fazla değerli olduğunu düşünüyor.Yöneticilerin % 65'i, yüksek faiz oranlarının, şirketlerinin karlılığını olumsuz yönde etkilediği düşüncesinde.Yöneticiler, iş aleminde politize olma durumunun arttığı, buna bağlı olarak insan kalitesinin de düştüğü görüşündeler.Yabancıların sadece % 20'si gümrüklerin iyi çalıştığını düşünüyor. Bu oran, geçen yıla göre, % 1.67 gerilemiş.Yabancıların % 47'si resmi dairelerde, özel istek veya yasaya aykırı ödemeler talep edildiğini söylüyor. Üstelik geçen yıla göre, bu oran % 6.48 artmış.Yabancılar, yeni yatırımcı çekilebilmesi için, şeffaflık ve daha iyi düzenlenmiş süreçlerin olmasını istiyor.Yabancılar, geçen yıla göre, havaalanları konusunda % 6.06; haberleşmede % 7.99; elektrik altyapısında % 5; limanlarda % 4.73; karayolları alt yapısında % 8.49; elektrik ücretlerinde % 3.16; çevre yasalarında % 2.99 bozulma olduğunu söylüyorlar.Yöneticiler, vergi mevzuatının çok karmaşık ve yoruma açık olduğu fikrindeler. Kayıt dışı

Yazının Devamı

Bankalarda yabancı payı daha ne kadar artabilir?

19 Şubat 2008

Çözüm 2050 yılında, bu ülkelerin toplam gayri safi milli hasılalarının "G7" olarak adlandırılan en gelişmiş 7 ülkenin toplamının üzerine çıkacağı öngörülüyor. Bu durumun farkında olan gelişmiş ülkeler de, "E7" ülkelerindeki bankalara rağbet gösteriyorlar. Çünkü: Bankacılık sektörü bu ülkelerdeki genel büyümeden çok daha hızlı büyüyecek.Önümüzdeki 40 yıl içinde, "E7" ülkelerinde kullanılan toplam krediler, "G7" ülkelerinde kullanılan seviyeleri geçecek.Çin'de, bankacılık sektörü büyüklüğünün önümüzdeki 10 yıl içinde, İngiltere ve Almanya'yı geçebileceği senaryoları var. Hindistan'da bankacılık muhtemelen Çin'den bile hızlı büyüyecek.Brezilya, Endonezya, Meksika, Rusya ve Türkiye'de de bankacılık sektörü, 2050 yılından önce Fransa ve İtalya'dan daha büyük olacak. Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Meksika, Endonezya ve Türkiye "E7" olarak adlandırılıyor ve önümüzdeki yıllarda ciddi gelişmeler gösterecek ülkeler olarak gösteriliyor. "E7" ülkelerinde, bankacılık sektörü kârları da 2050 yılına kadar, "G7" ülkelerindeki kârları ikiye katlayacak. PriceWaterhouseCoopers'ın araştırmalarına göre, gelişmiş ülke bankaları halen, şu soruların cevaplarını arıyorlar: Hızla gelişmekte olan bu

Yazının Devamı

İstanbul oyuncak müzesi

18 Şubat 2008

Çözüm Sunay Akın 6 yaşında ailesi ile birlikte İstanbul'a yapmış olduğu bir seyahatte Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret ettiğinde, o kadar etkilenmiş ki, müzeciliği en çok sevdiği oyun haline getirmiş.Dünyadaki oyuncak müzelerinin bir çoğunu gördüm. Bizdeki, bunların hepsinden daha mükemmel. Müzede, sadece, bizim oyuncaklarımız değil, dünyanın her ülkesinden oyuncaklar var. Örneğin, Miki Fare'nin Amerika'da bile göremeyeceğiniz, ilham kaynağı oyuncak bu müzede. Oyuncak müzesi fikrinin temelleri, Akın'ın 15 yıl önce Almanya'nın Nürnberg kentine yapmış olduğu seyahatine uzanıyor. İlk kez o zaman böyle bir müzeyle karşılaşan Akın, kendini oyuncaklardan saatlerce alamadığını itiraf ediyor. Akın daha sonra, tüm dünyadaki oyuncak müzelerini gezmeye başlamış. Bu gezilerin sonunda gelişmiş her ülkenin mutlaka oyuncak müzesi olduğunu ve teknolojik açıdan kendini geliştiren ülkelerin oyuncak sanayisinde lider olmayı başardıklarını fark etmiş. Müzeciliğin, üretimle olan ilişkisini anlamış. Müze gezilerinin ve özellikle oyuncak müzeleri ziyaretlerinin, gelişmiş ülkelerin eğitim programlarının bir bölümü olduğunu görmüş. İstanbul Oyuncak Müzesi, dünyanın en geniş oyuncak koleksiyonlarından birine

Yazının Devamı

AKP Türkiye'ye vakit kaybettiriyor

16 Şubat 2008

Çözüm Artık, belli oldu. Üniversitelerde türban takılamayacak. Cumhurbaşkanı, korktu; anayasa değişikliğini veto edecek. Etmezse, yasa, Anayasa Mahkemesi'nden dönecek. Dönmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden geri gelecek. Türban taraftarı ve Atatürk düşmanı yazarlar bile, çark ettiler. Şimdi, Cumhurbaşkanı'ndan, değişikliği veto etmesini istiyorlar. Karısının türban uğruna, ülkesini Avrupa'ya şikâyet ettiği Cumhurbaşkanı, Başbakan'la bir araya gelip hatadan şimdilik dönme çareleri arayacak. Bu kafalar, ülkeye boş yere aylar kaybettirdiler. Ülkeyi boş yere gerdiler. AKP iktidarında, yenilik, yaratıcılık, bilimsellik engelleniyor. Darwin'e karşı çıkanlar çoğalıyor. Bilim adamları dışlanıyor.AKP iktidarında, sanat ve kültür yok ediliyor. Açılma, yerini kapanmaya bırakıyor.AKP iktidarında, basın özgürlüğü katlediliyor. Başbakan, neredeyse her gün medyaya çatıyor. Eleştiri kabul edilemiyor. RTÜK, işlerine gelmeyen her şeyi engelleme peşinde.AKP iktidarında, müsamaha ve hoşgörü yok. İnsanlar, bizimkiler-sizinkiler diye ayrılıyor. Karısının kafası açık olmayan hiç kimse göreve getirilmiyor. Aylardır bir metre bezle uğraşıyoruz. Başbakan, ülkenin bağımsızlığı için değil, türban

Yazının Devamı