Merkez Bankası ve Hazine şimdi ne yapmalı?

15 Mayıs 2006

Dövizin olması gereken kurunu bir tarafa yazın. Ama, kimseye söylemeyin. En kritik kararınız budur. Fiyatı yanlış tespit ederseniz, kaybedersiniz. Döviz fiyatı bu kurun üzerine çıktığında döviz satışına başlayacaksınız. Gerekirse, 50 milyar dolar satmaya hazır olun. Bütün talepleri karşılayın. Olması gereken fiyatı söyleyemem ama hissedebiliyorum. Fiyat, hesaplanan kadar yüksek değil.Döviz fiyatının olması gereken seviyeye gelmesini beklemeden piyasaya "doğrudan" döviz satmayın. Piyasayı doyurmayacak her satış döviz fiyatını daha da artırır. Ben olsam, istek olursa, bankacılık sistemine olan döviz borçlarımı öderdim. Açık piyasa işlemleriyle piyasadan çektiğiniz Türk liraları karşılığında, bankalara Türk lirası borcu verin. Ancak, borç verdiğiniz ve halen sizde bulunan paraların vadeleri birbirini tutmalıdır. Bu paralar döviz talebi olarak karşınıza gelecektir. Bu paralar karşılığındaki dövizi, piyasa fiyatından bankalara satın. Doğal olarak, bu operasyon, döviz fiyatı "olması gereken kur"a ulaşmadan yapılacaktır. Böylece, parasal genişleme yaratmadan ve dengeleri bozmadan bankalara döviz sağlamış olursunuz. Belki, bu seferki sıkıntı bu kadarlık bir operasyonla bile

Yazının Devamı

Döviz yükselişe mi geçti?

13 Mayıs 2006

Mart-nisan-mayıs ayları TL'nin en sıkışık olduğu aylardır. Haziran ayından itibaren de yoğun döviz girişleri başlar. Buna rağmen, dövizde kıpırdanma var. Demek ki, dövizde olması gereken kadar giriş yok. Ancak, yine de ani bir kıpırdanma yaşanma olasılığı düşük. Hisse senedi piyasasında yabancı çıkışı var. Ancak, bu çıkış ani hareketlilik getirecek kadar yoğun değil. Endekslerin oynaklığı devam edecek gibi görünüyor. Endekslerde düşüş olasılığı daha yüksek.Cari açık, son üç ayda 8.6 milyar dolara tırmandı. Böyle giderse, yıllık 30 milyar doları aşar. Bu durum, yabancı basına da yansıdı. Yabancıların dövize dönüşü bu gelişmeyle açıklanabilir. Mevduatta dövize dönüş eğilimi artıyor. 24 Nisan-4 Mayıs tarihleri arasında döviz tevdiat hesaplarında 1.1 milyar dolar artış oldu. Ancak, hâlâ TL mevduatı oransal olarak, döviz mevduatlarından yüksek. Yani, hızlı bir değişim yaşanmıyor. Ama, dövize dönüş başladı. Erdemir özelleştirmesinin durdurulması, Avrupa Birliği ile ilişkilerde yaşanan sıkıntının medyaya yansıması ve sosyal güvenlik yasasının yeniden Meclis'te görüşülecek olması tedirginliği artırdı. Döviz girişini yavaşlattı. Gelişmekte olan ülkelerin döviz bonoları "spread"lerinde

Yazının Devamı

İlaç geri ödeme sistemi

11 Mayıs 2006

Oysa sorun, yalnızca bu tedbirle çözülecek kadar basit değil: Jenerik ilaçların fiyatlandırılma sistemi nedeniyle, bunlara olması gerekenden yüksek bedeller ödeniyor. Ülkenin ihtiyacına uygun bir geri ödeme politikası geliştirilmesi gerekirken, bu konuda yeterince araştırma yapılmadan karar alınabiliyor. Maliyetleri ve fiyatları kontrol ederken, tedbirlerin ne derece etkili olduğu, kaliteyi düşürüp düşürmediği, sağlık hizmetlerine erişimi zorlaştırıp zorlaştırmadığı ve hakkaniyet ilkesini bozup bozmadığı fazla araştırılmıyor. Ruhsatlandırma, veri koruması ve fikri mülkiyet hakları hâlâ dünya standartlarına ulaşabilmiş değil. Bu durum, yeni ilaç geliştirilmesini engelliyor. Bu hakların dünya standartlarında uygulanması sayesinde, ilaç fiyatlarında ciddi indirimler ve yabancı yatırım sağlanabilir. Reçetesiz, serbestçe satılabilen ilaçlar listesi titizlikle hazırlanmalı ve reçetesiz satılan ilaçlar için yapılan harcamalar, kabul edilen istisnalar dışında geri ödenmemelidir. Boots, Duane Reade, CVS gibi zincir eczanelerin yabancı yatırım veya Türk ortakla birlikte ülkeye girmelerine izin verilmelidir. Geri ödeme politikası, sağlam, esnek ve şeffaf olmalıdır. İlaçların ve tedavilerin

Yazının Devamı

En büyük alıcı ve fiyat belirleyici devlet

8 Mayıs 2006

Sağlık sektöründe büyük paralar dönüyor. Bu nedenle, taraflar hem birbirleriyle çatışırken hem de kurulu düzeni bozmak istemiyorlar. Sektörde, devlet hastaneleri, özel hastaneler, devlet doktorları, özel hastane doktorları, özel doktorlar, eczaneler, yabancı ilaç firmaları, yerli ilaç firmaları, ilaç depoları, jenerik ilaç üreten firmalar, tıbbi araç-gereç üreten veya ithal edenler gibi çok çeşitli taraf var. Üstelik, bütün tarafların bol paraları, propaganda güçleri ve lobileri mevcut. Bu nedenle de, bakanlık kolay karar alamıyor. Çünkü, alınan her karar birinin canını acıtıyor. Canı acıyan da, kendisinden hiç bahsetmeden alınan kararın ülke ve halk sağlığı için ne gibi zararları olacağını anlatıp, anlattırıp duruyor. En büyük sağlık harcamasını devlet yapıyor. Sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi ve özel hastanelerdeki harcamaların da belli ölçüde ödenmeye başlanmasıyla, bu harcamalar daha da arttı. Zaten, değişimin ilk aşamasında bu artış öngörülüyordu. Sağlık harcamalarının artması, sektördeki herkesin ağzını sulandırıyor. Sektör, alınan her tedbiri boşa çıkaracak biçimde, karşıt tedbir alıyor. Değişim sırasında alınacak kararları, kendi çıkarları doğrultusunda

Yazının Devamı

Rakibinizi kontrol altında tutabilseniz...

4 Mayıs 2006

Yukarıdaki prensibi, değişik biçimlerde yorumlayabiliriz: Rakibinizi kontrol edebilirseniz, istediğinizi elde edebilirsiniz.Düşmanınızla işbirliği yapabilirseniz, her ikiniz de istediklerinize kavuşabilirsiniz.Adayların hepsini birden kontrol edebilirseniz, seçen kim olursa olsun, iktidar sizindir.Adayların sayısını ne kadar azaltırsanız, kontrol imkânınız o kadar artar. Adaylardan sizin tuttuğunuz dışındakileri başarısız gösterir veya kendi kendilerini yok etmelerine izin verirseniz, sizin adayınız, seçen kim olursa olsun seçilir, diyebiliriz. Karşıtlıkları kontrol altında tutabilirseniz, akıbetin mahiyetine hükmedebilirsiniz. Amerika'da Başkanlar çıkaran bir örgütü anlatan Antony C. Sutton, bu örgütün yıllar boyu ülkeyi neredeyse sürekli idare etmesindeki başarısının sırrını böyle özetliyor. Amerika'da, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi parti liderlerinin aynı örgütlerin üyesi olması üzerine açılmış bir tartışma nedeniyle, incelenen bir konu bu. Bir ülkede, başkanlık için sadece iki aday bulunuyor ve bu adayların ikisi de aynı değerler sistemini paylaşıyorlarsa, bir büyük üçüncü gücün sistemi yönlendirme olasılığı olduğu tartışılıyor. Yukarıdaki prensiplerin değişik biçimlerde

Yazının Devamı

En iyilerin sırları

27 Nisan 2006

Aşağıda konu ettiğim "iş sırları" o denli önemli ki, bizdeki birçok büyük şirket bu bilgileri elde etmek için uluslararası danışman firma tutmuş ve binlerce dolar ödemiş durumdalar. Raporlar gizli tutuluyor. Doğal olarak bu tecrübelerin edinilmesi yıllar almış ve bu uğurda büyük para harcanmış. Amerika'da bu konuyu inceleyen "Business 2.0" kapışıldı. Dünyanın en iyi 25 şirketinin "iş yönetimi" konusundaki sırları açıklandı. Şimdiye kadar çoğu hiç bilinmeyen bu sırlar, iş dünyasında devrim yaratacak nitelikte. Üstelik, bu prensiplerin uygulamasına bizim şirketlerimiz de hemen ve kolaylıkla başlayabilirler. Gelelim, firmaların en güncel "iş sırları"na: Hewlett-Packard: İş birimlerini ve bunların fonksiyonlarını bir matrikse yazdı. İlgilenilecek 72 konu çıktı. Bu konular için hedefler konuldu. Bu sayede 2008'e kadar 3 milyar dolar tasarruf yapılacak. Artık rakiplerin geçilmesi hedef değil. İşin kendisinin hedefleri var. Ideo: Yeni icatlardan bir kütüphane kurdu. Bu yeniliklerin her biri, yapılan beyin fırtınası sonucu oluşan yeni fikirlerle, daha da geliştiriliyor. Ayakta duran diş macunu tüpünü onlar buldular. Palm Treo'nun yaratılmasına yardım ettiler. Toro: Firmaları

Yazının Devamı

Kredi kartları yasası masaya yatırıldı

22 Nisan 2006

Basına tamamen kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıda, açılış konuşmasını Tevfik Altınok yaptı. BDDK Düzenleme Dairesi Başkanı İhsan Delikanlı şu bilgileri verdi: Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı (Finans Kulüp) ile VISA tarafından hafta içinde düzenlenen panelde ülkemizdeki kredi kartı sorunları ele alındı. Kredi kartlarıyla ilgili sorunlar ve yeni mevzuat Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankalar, Kredi Kayıt Bürosu, Bankalararası Kart Merkezi ve hukukçular tarafından tartışıldı. Tartışmaya, Avrupa Birliği mevzuatını ve Birlik'teki gelişmeleri anlatmak üzere VISA Başkan Yardımcısı Peter Jensen de katıldı. Kredi kartları kayıt dışılığı azaltıyor. Ekonomik aktiviteyi canlandırıyor. Kredi kartı borç bakiyesinin milli gelire oranı gittikçe artıyor. 2002 yılında bu oran 1,6 iken, 2005'te 3,6'ya yükseldi. Sektörde, kredi kartları limit toplamındaki artış dururken, "kullanılan limit" bölümü artmakta. Kredi kartı sayıları gittikçe artıyor ama 2005 yılından itibaren artış hızı yavaşlamakta. Artış hızı 2004'te % 34,3 iken, 2005'te % 12,4'e gerilemiş. Takipteki kredi kartı alacaklarının % 82,4'ü için karşılık ayrılmış. Takibe dönüşme oranı 2005 itibariyle % 7,2. Bu

Yazının Devamı

Merkez Bankası'nın yeni başkanı

19 Nisan 2006

Durmuş Yılmaz'ı en iyi tanıyanlardan biriyim. Yılmaz'ın kişiliği ve bundan sonraki güdeceği politika aşağıdaki değerlendirmelerde gizlidir: Merkez Bankası ve bankacılık konusundaki tüm mevzuatı Türkiye'de en iyi bilen kişilerden biridir. Bu konuda tüm arkadaşları arasında haklı bir yer elde etmiştir. Yerleşik Merkez Bankası uygulamalarını ve işin pratiğini, halen Merkez Bankası içinde en iyi bilen kişidir. Tecrübesi, mevcut arkadaşların hepsinden üstündür. Merkez Bankası'nı tanır. Herkesin geçmişini ve neler başarabileceğini bilir. Ama, etrafının şimdiden çıkarcılarla dolduğunu görür gibiyim. Bunlara pabuç bırakmamalıdır. Mütedeyyin bir kişiliği vardır. Ancak, dini inançlarını başkalarına baskı yapmak amacıyla kullanmaz. Herkesin inancına ve dünya görüşüne saygılıdır. En önemli özelliği "uyum"dur. Kurulu düzeni değiştirme amacı yoktur. Kimseyle bir problemi olmamıştır. Kimseye bir zararı olmaz. Söz dinler. Gereksiz çıkışlar ve aşırılıklar yapmaz. Şaka kaldırır. Espri gücü vardır. Dürüsttür. Kurallar dışında iş yapmak aklının ucundan bile geçmez. Tarafsızdır. Aşırılıkları yoktur. Çalışanlar arasında sevilir. Tayinlerde liyakate ağırlık vereceği inancındayım. Merkez Bankası

Yazının Devamı