Piyasalaşma enflasyon kadar önemli

19 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Bedii Ensari Borsa Aracı Kurum Yöneticileri Derneği ve Takasbank Yönetim Kurulu üyesi. Kendisini sermaye piyasasının gelişimine adamış, yaratıcı bir isim. Türk sermaye piyasasının, gelişmiş değil gelişmekte olan diğer ülkelerle bile kıyaslandığında, ekonomi içindeki payının çok düşük olduğunu tespit etmiş. Şimdiye kadar bu konuda yapılan hataları ve diğer sorunları belirleyip, çözüm önerilerini de beraberinde hazırlamış.
Ensari'nin görüş ve önerileri tarafsız ve ülkeye hizmet amacı taşıyor. Önerilerin, benim de katıldığım şekliyle ana başlıkları şunlar:
a) Piyasada güven unsurunun sağlanması ve devam ettirilmesi,
b) Piyasalaşmanın geliştirilmesi ile arz ve talebin artırılması,
c) Piyasa altyapısının güçlendirilmesi.

Yazının Devamı

Dünyanın yeni düzeni ve karşıtları

17 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Aslında Suriye doğumlu olan ve Türkiye'ye de çeşitli konferanslar için gelmiş bulunan Bassam Tibi'nin New York'taki 11 Eylül 2001 terör saldırısından sonra elden geçirerek yeniden yayımladığı The Challenge of Fundamentalizm - Political Islam and the New World Disorder (Fanatiklerin Meydan Okuması - Siyasi İslam ve Dünyanın Yeni Düzen Karşıtlığı) isimli eseri, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyada kurmak istediği demokratik düzeni ve İslam dünyasının buna karşı duruşunu anlatıyor.
Kitap, Türkiye'nin de temelde diğer İslam ülkelerine benzer özellikler taşıdığını söyleyip, birçok konuda bize haksızlık yapıyor. Kemalizmde bir laiklik anlayışı olduğunu, fakat Türk toplumunda bir laikleşme yaşanmadığını savunuyor. Cezayir, Mısır ve Türkiye'nin insan hakları ihlallerinin en yüksek olduğu ülkeler arasında olduğunu söylüyor. Kendisinin laik olduğunu söyleyen Türkiye'de bile, din karşıtı aydınların öldürülmesine seyirci kalındığı anlatılıyor.
Kitapta, Osmanlı devletinin çöküşünün bazılarının savunduğu gibi Batı dünyasının bir oyunu ve Atatürk'ün halifeliği kaldırmasının da bu komplonun parçası olmadığı tespit ediliyor. Buna rağmen, bazı Müslümanların Türkiye'yi

Yazının Devamı

Yeni bankalar kanunu tasarısı

12 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Bankalar Kanunu 4 yılda 4'üncü defa değiştiriliyor. Ama, bu kez değişiklik tasarısı Adalet Bakanlığı tarafından hazırlandı. Oysa, Bankalar Kanunu'na yeni maddeler eklenmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nca (BDDK) çalışmalar yapılmış; değişiklikler bankaların görüşüne sunulmuştu. Şimdi yapılması öngörülen değişiklikler, sorunları çözmek veya bir daha suç işlenmeyecek ortamı yaratmak adına değil, suç işleyenleri en ağır biçimde cezalandırmak ve BDDK'nın alacaklarını bir an önce tahsil etmek amacını taşıyor.
Yakıştırma tabiriyle "hortumcu" adı verilen kamu malına el koyan kişilerden, bu paraların bir an önce tahsilini biz de istiyoruz. Ancak, bu tahsilat mutlaka anayasal düzene ve hukuk kurallarına uygun yapılmalı. Aksi takdirde, "hortumcu" dediklerimiz haksız oldukları halde bir gün, kendilerine haksızlık yapıldığını, hukuki haklarını eşitlik ilkesi doğrultusunda kullanmadan yargılandıklarını iddia edip kendilerini aklama yoluna gidebilirler. Yavuz hırsız, ev sahibini bastırabilir.
Tasarıda ilk bakışta göze çarpan hukuksuzluklar şunlar:
a) Fon veya Fon'a intikal eden bankalar tarafından eski yönetici ve denetçiler aleyhine açılacak

Yazının Devamı

Çapak sileyim derken göz çıkarmak

10 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Geçen hafta değindiğim "Teftiş Kurullarının Lağvedilmesi" konusu üzerinde, büyük çoğunluğu olumlu yüzün üstünde tepki aldım.
Teftiş ve denetim sistemi hakkında en sert eleştirileri yapan, bunu defalarca yazılarına konu eden kişi benim. Teftiş ve denetim sistemindeki en büyük eksiklik, yeterince objektif olmayan kural ve değerlendirmelerden kaynaklanıyor. Müfettiş ve denetçiler genellikle bu işlevi, "aklamak" değil, "kusur bulmak" için yaptıklarını zannediyorlar. Soruşturması yapılmayan konularda haksız yere suç duyurusunda bulunulabiliyor. Sonunda bu iddiaların yargıdan dönmesi "teftiş ve denetim sisteminin sorgulanması"nı gündeme getirebiliyor. Ayrıca, az da olsa, "yönlendirilmiş" raporlarla karşılaşılabiliyor.
Ama, bütün bu bozukluklar "teftiş kurullarını lağvetmek"; "teftiş, denetim, gözetim görevlerini yok edip, bu görevleri bir kontrol işlevi olarak göstermek" ve "tek merkezde toplanma sonucu, müfettiş ve denetçilerin ihtisaslaşmalarını engellemek" için yeterli değil. Hele, teftiş, denetim, gözetim ve kontrol hizmetlerini "bir danışmanlık hizmeti" saymak çok sakıncalı. Teftiş ve denetim sistemini yolsuzlukları önleyemedi diye yok etmeye kalkmak,

Yazının Devamı

Teftiş kurulları neden lağvediliyor?

7 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Bu kararın amacı belli. Teftiş kurullarına yönlendirilmiş kişiler giremiyor. Bu kadrolardaki ekibin neredeyse % 99'u özgüvene sahip, cesur, bağımsız ve laik kişiler.
Hazırlanan "Kamu Yönetimi ve Kontrol Kanunu" tasarısı ile kamudaki tüm müfettişlerin işine 31.12.2007 tarihine kadar son veriliyor. Bunların bir bölümü, "denetim elemanı" veya "iç denetçi" adı ile tekrar atanıyor. İç denetim, bir "danışmanlık hizmeti" olarak düşünülüyor ve bu görüş yasada aynen yer alıyor. Müfettişlere verilmiş olan "Bakan adına teftiş" gücü tamamen kaldırılıyor. Denetçiler "müsteşar"a bağlanıyor. Müfettişlerin "Resen soruşturma yetkisi" yok ediliyor. Bu yetki, yeniden oluşturulan denetim elemanlarına da verilmiyor. "İç Denetim Koordinasyon Kurulu" adı altında devletin tüm denetim faaliyetini kontrol edecek çok güçlü bir bürokratik yapı oluşturuluyor ve bu kurulun 7 yönetim kurulu üyesinden başkanı dahil 3'ü Maliye bakanı, biri de başbakan tarafından 5 yıl süreyle atanıyor. Yani, kurul pratik anlamda Maliye bakanı tarafından yönlendiriliyor ve yeni gelecek iktidar 5 yıl süre ile bu üyelere dokunamıyor.
Teftiş kurullarının lağvedilmesinin gerekçesi şu: Devlette 57.000

Yazının Devamı

Teftiş kurulları lağvediliyor

5 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Hükümet, "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu" tasarısını hazırladı; bugünlerde Meclis'e sunuyor. Bu tasarı ile:
a) Muhasebe - i Umumiye Kanunu kaldırılıyor.
b) Merkez Bankası, kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu şirketleri dışında kalan tüm kurumlar, Sayıştay denetimine tabi tutuluyor. Bu 3 grup kuruluş zaten yasa kapsamı dışında tutulmuş.
c) Sermaye Piyasası Kurulu, Rekabet Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Telekomünikasyon Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Şeker Kurumu, Tütün - Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Düzenleme Kurumu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu dışındaki tüm devlet kurum ve kuruluşlardaki teftiş ve denetim kurulları lağvediliyor.
d) "İç Denetim Koordinasyon Kurulu" adı altında, BDDK'dan sonraki Türkiye'nin en güçlü bürokratik yapısı oluşturulup, bu kurum pratik anlamda Maliye Bakanlığı'nın kontrolüne veriliyor.

Yazının Devamı

SPK atılım peşinde

3 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Geçtiğimiz günlerde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Doğan Cansızlar, İktisadi Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen bir konferans verdi. Konferans, SPK'nın son birkaç yıl içinde yaptıklarının ve önümüzdeki yıllarda yapacaklarının anlatılması yönünden ilginçti. Sermaye piyasasını ve dolayısıyla mali sektörün önemli bir bölümünü düzenleyen ve denetleyen bir kurumun, piyasalaşma ve yenilikler bakımından neler yapmayı planladığı profesyonel biçimde anlatıldı.
SPK'nın son yıllarda başarıyla tamamladığı düzenlemelerden önemlileri şöyle:

Yazının Devamı

Türk mali sektörünün büyüklüğü

29 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Türk mali sektörünün rakamsal büyüklüğü 200 milyar dolar civarında. Mali sektöre dahil alt sektörleri ve onların büyüklüklerini şöyle sıralayabiliriz:

Yazının Devamı