05.12.2020 - 21:51 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Dağlık Karabağ savaşında 44 günde hezimete uğrayan Ermenistan'da şok dalgaları yayılıyor. Başbakan Paşinyan'a karşı bugün büyük bir gösteri bekleniyor, eski liderin sözleri ise depreme yol açtı.
Dünyada hiçbir devlet tarafından kabul edilmeyen, hatta Ermenistan'ın bile tanımadığı kağıt üstündeki Dağlık Karabağ'ın tanınması için Fransa parlamentosuna getirilen tasarı onaylandı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, hükümetin çağrıyı kabul etmeyeceğini belirterek "Ermeni dostlarımızın kendisi bunu istemedi. Böyle bir karar alınırsa kendi kendimizi (AGİT) Minsk Grubu'ndan çıkarmış oluruz ve arabulucu rolümüzden vazgeçmiş oluruz" dedi.
Fransa, AGİT Minsk Grubu Eş Başkanı ülkelerden biri olarak Dağlık Karabağ sorununda tarafsızlığını yitirmekle ve Ermenistan'a destek vermekle eleştiriliyor.
Senato'dan sonra parlamentodan da geçen tasarı, Paris yönetimine Dağlık Karabağ'ı tanıma çağrısı yapıyor ancak hiçbir bağlayıcılığı bulunmuyor.
Minsk Grubu'nun diğer üyesi ve 10 Kasım anlaşmasında imzası bulunan Rusya'nın bu konudaki tavrına ilişkin en net açıklama ise, Cuma günü Kremlin'den geldi.
Gazeteciler, Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov'a savaşı sona erdiren üçlü anlaşmadan bu yana Rusya'nın Dağlık Karabağ'ın statüsüne yönelik tutumunun değişip değişmediğini sordu.
Peskov, Moskova'nın Dağlık Karabağ'ın statüsü konusundaki tutumunu değiştirmediğini açık bir şekilde söyledi, bölgenin mülkiyetinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarıyla belirlendiğini vurguladı.
Peskov, basın toplantısında verdiği yanıta şöyle devam etti: "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Karabağ'ın kendisinin Ermenistan tarafından bile tanınmadığını söyledi."
Kremlin sözcüsü Peskov, Ermenistan'ın bile tanımadığı Dağlık Karabağ yönetiminin Rusça'yı resmi dillerden biri yapma planını yorumlamıştı.
Peskov, Moskova'nın Karabağ'da Rus dilinin kullanılmasını memnuniyetle karşıladığını ancak ona 'devlet' statüsü verilmesinin bir iç mesele olduğunu söylemişti.
BM kararlarına göre Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ yaklaşık 30 yıl boyunca Ermenistan tarafından işgal altında tutuldu ve 27 Eylül'de başlayan savaşla kurtarıldı.
Bakü TV'ye röportaj veren Ermenistan'ın eski lideri Robert Koçaryan ise, Nikol Paşinyan'ı hedef alıp savaşın nasıl kaybedildiğini anlattı. Erivan yönetiminin müzakereleri askıya aldığını belirten Koçaryan, şöyle dedi:
"Ermenistan Türkiye'yi doğrudan savaşa sokmaya çalıştı ancak başarısız oldu. Erivan yönetiminin adımları nedeniyle Azerbaycan uluslararası meşruiyet kazandı."
Üzerindeki istifa baskısı gittikçe artan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, hafta içinde Facebook hesabından paylaştığı videoda Dağlık Karabağ'ın statüsüne ilişkin Azerbaycan'ın geri adım atmadığını söylemişti.
Erivan yönetiminin 2011 yılından bu yana Dağlık Karabağ'a statü verilmesi ve referandum yapılması için çaba harcadığını aktaran Paşinyan, savaşın sonucuyla birlikte Bakü'nün istediğinin gerçekleştiğini aktarmıştı.
Ülkede ise Paşinyan'a öfke dinmiyor. Anlaşma imzalandığından beri halk Paşinyan'ın istifası için her gün sokağa çıkıyor.
BBC Azerbaycan'ın aktardığına göre bugün de yüzlerce kişi öfkeyle sokaklara çıkarak Paşinyan'ı protesto etti.
Ermenistanlılar anlaşmanın duyurulmasının ardından meclis binasını basıp Paşinyan'ı aramışlardı. Anlaşmayı imzaladıktan sonra Paşinyan bir süre görünmemişti. Ermenistanlılar ise hemen hemen ger gün Paşinyan karşıtı gösterilerine devam ediyor.
Öte yandan Azerbaycan'da yas günüydü. Dağlık Karabğ savaşında şehit olanların cenazeleri kıyıldı.
Cenaze törenleri yürek burkan manzaralara sahne oldu. Azerbaycan, savaşta 2783 şehit vermişti.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyordu. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımadı.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyordu. 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlı başına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlandı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında.