Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Amerikan havacılık tarihinde benzeri nadir görülen bir dolandırıcılık vakası, Tiron Alexander adındaki bir adamın yıllar boyunca adeta görünmez kalarak gerçekleştirdiği usulsüzlüklerle gün yüzüne çıktı. Güney Florida’da yaşayan 35 yaşındaki Alexander, kendisini çeşitli hava yolu şirketlerinin kabin görevlisi olarak tanıtıp en az 120 uçuşu ücretsiz olarak gerçekleştirdi. 6 yıl boyunca planlı, dikkatli ve şaşırtıcı derecede inandırıcı bir yöntemle sistem açıklarını kullanan Alexander, havacılık güvenliğinin ne denli kırılgan olabileceğini de kanıtladı.
SAHTE BİLGİLERLE YÜZLERCE REZERVASYON YAPTI
Sahte personel rozetleri, kurgu işe giriş tarihleri ve uydurma çalışan numaralarıyla donattığı profilleri sayesinde uçuş görevlilerinin kullandığı iç rezervasyon sistemine erişim sağlayan Alexander, yıllar boyunca hem hava yolu şirketlerini hem de ulaşım güvenliğini denetleyen kurumları yanıltmayı başardı. Üstelik bu sürede hiçbir görevli ya da sistem yöneticisi şüphelenmedi ta ki dijital izler ve geride bıraktığı belgeler, onu adım adım yakalanmaya götürene kadar.
ABD Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı resmi açıklamalara göre Alexander, uçuş personeline özel rezervasyon sistemlerini kullanarak sahte görevli bilgileriyle yüzlerce uçuş rezervasyonu yaptı. En az 34 uçuşa fiziksel olarak bindiği belirlenen Alexander, geri kalan rezervasyonları da gerçek personel izlenimi yaratarak oluşturdu. Yedi farklı görevli ismiyle kayıt oluşturan sanığın, personel kıyafetleriyle güvenlikten geçip uçaklara bindiği tespit edildi.
GÜVENLİK KONTROLLERİNDE HER ŞEY OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ
Olay yalnızca bir kişinin uçuş sistemini nasıl istismar ettiğini değil, aynı zamanda Amerikan havacılık güvenlik altyapısında bulunan ciddi açıkları da gözler önüne serdi. Ulaşım Güvenliği Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Alexander’ın tüm güvenlik kontrollerinden normal bir yolcu gibi geçtiği ve yolculuk sırasında herhangi bir tehdit oluşturmadığı vurgulandı. Ancak uzmanlar, sistemin Alexander gibi kişilerin istismarına nasıl bu kadar uzun süre açık kaldığını sorguluyor. Özellikle kimlik doğrulama süreçlerinin dijitalleştiği bir dönemde, kağıt üzerinde yapılan beyanlara dayanarak sistem içi erişim sağlanması, ciddi bir güvenlik açığı olarak değerlendiriliyor.
Soruşturma dosyasına göre Alexander, rezervasyonlarını çoğunlukla şirket içi erişime sahip personelin kullanabildiği özel yazılımlar üzerinden yaptı. Yetkililer, sanığın bu erişimi nasıl elde ettiğine dair teknik soruşturmaların sürdüğünü açıkladı. Savcılar, Alexander’ın dolandırıcılık suçlarından yargılandığını belirtti. Mahkeme süresince Alexander, suçlamaları reddetse de jüri, delillerin kesinliği karşısında suçlu olduğuna hükmetti. Miami’de görülen davada yargıç Jacqueline Becerra’nın, Ağustos 2025’te sanığın cezasını açıklaması bekleniyor. Federal yasalar gereği Alexander’ın her suçlamadan 20 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor. Özellikle kamu ulaşım sistemine yönelik yapılan dolandırıcılıkların, cezai yaptırımlarının daha ağır olması bekleniyor.
EN KAPSAMLI DOLANDIRICLIK GİRİŞİMİ OLARAK TARİHE GEÇTİ
Savcılık, bu olayın benzer vakalara karşı caydırıcılık oluşturmasını umuyor. Açıklamada, "Kamu güvenliğini tehlikeye atmayan ama sistem güvenliğini açıkta bırakan bu tür eylemler ciddi sonuçlar doğurur" denildi. Olayın ortaya çıkmasının ardından dolandırıcılığın hedefi olan hava yolu firmaları kamuoyuna resmi bir açıklama yapmadı. Ancak şirket içinden sızan bilgilere göre, dolandırıcılığın birçok şirkette aynı yöntemle gerçekleşmiş olması, sistem açıklarının şirketler düzeyinde de benzer olduğunu gösteriyor. Bazı firmalar, personel kimlik doğrulama prosedürlerini yeniden gözden geçirmeye başladı. Ayrıca, rezervasyon sistemlerinin yalnızca şirket ağı içinden erişilebilir hale getirilmesi de gündemde.
Tiron Alexander davası sosyal medyada da geniş yankı uyandırdı. Bazı kullanıcılar, kurnazlık olarak gördükleri olayı hafife alırken, büyük çoğunluk bu olayın çok daha büyük riskler taşıdığı konusunda birleşti. Yorumların çoğu, güvenlik sistemlerinin bu denli basit yöntemlerle aşılabilmesini korkutucu olarak nitelendirdi.
Havacılık sektöründe sahte görevli kılığına giren kişilerle ilgili daha önce de benzer vakalar yaşandı. Ancak bu olay, sayı bakımından en geniş kapsamlı dolandırıcılık girişimi olarak tarihe geçti. 2003 yılında Chicago’da bir kişi, sahte pilot kimliğiyle üç kez uçuş gerçekleştirmiş ama daha fazlasına fırsat bulamadan yakalanmıştı. Tiron Alexander’ın yöntemi ise hem daha sistematik hem de daha uzun süreliydi. 6 yıl boyunca kimse tarafından fark edilmemesi, olayın ciddiyetini daha da artırıyor. 1960’lar da Frank Abagnale Jr, pilot, doktor ve avukat gibi farklı meslek kimlikleriyle birçok sahtekarlık yaptı. Leonardo DiCaprio’nun başrolünde yer aldığı 'Catch Me If You Can' filmine ilham olan Abagnale, sahte kimlik ve kıyafetlerle 250’den fazla ücretsiz uçuş yaptı. Üstelik uçağı hiç kullanmadan, sadece pilot gibi görünüp seyahat ederek bunu başardı. Philippe Jernnard, 2013 yılında Philadelphia Havalimanı'nda Air France pilotu gibi davranarak bir kokpite girmeye çalıştı. Sahte rozet, pilot ceketi ve yedek pilot koltuğu için bilet talebi ile yakalandı. Jernnard sadece bir kez uçmaya çalıştı ama yakalanması, sistemi yeniden gözden geçirme gereği doğurdu.
Bu dava, yalnızca bir bireyin giriştiği dolandırıcılığın ötesinde, havacılık sistemlerindeki açıkların ne derece tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Gerek kamu kurumları gerekse özel şirketler, bu tür açıkların kapatılması için önümüzdeki dönemde yeni güvenlik adımları atmak zorunda kalacak gibi görünüyor.