Kültür Sanat Her çağa sesleniyorlar

Her çağa sesleniyorlar

21.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

William Shakespeare, Moliere ya da Haldun Taner... Tiyatronun klasikleşmiş metinlerine imza atan isimler, hikâyelerinin bunca yıl sahnede olacağını tahmin eder miydi bilinmez. Yıllara meydan okuyan metinlere hayat veren oyuncular bu oyunların söylediği sözün neden hiç eskimediğini anlattı.

Her çağa sesleniyorlar

Seyhan Akıncı - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları kısa bir aranın ardından seyircilerin çok sevdiği klasikleşmiş tiyatro eserleriyle tiyatroseverlerle Harbiye Açıkhava’da buluşuyor. Şehir Tiyatroları yazın sonunun vazgeçilmez etkinliklerinde Açık Hava Yaz Oyunları’nda “12. Gece”, “İki Efendinin Uşağı”, “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi” ve “Hastalık Hastası” olmak üzere dört klasik oyun sahnelenecek. William Shakespeare’in yazdığı, Serdar Biliş’in yönettiği “12. Gece” 23-24 Ağustos’ta; Carlo Goldoni’nin yazdığı, Aslı Öngören’in yönettiği “İki Efendinin Uşağı” 26-27 Ağustos’ta; Cengiz Toraman’ın yazıp yönettiği “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi” 28 Ağustos’ta ve Moliere’in yazdığı, Tolga Yeter’in yönettiği “Hastalık Hastası” 30 Ağustos’ta saat 21.00’de sahnelenecek. Biz de tiyatronun vazgeçilmezi olan klasik eserleri neden bıkıp usanmadan izlediğimizi, onları neden bu kadar sevdiğimizi İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever ve Şehir Tiyatroları oyuncuları Bennu Yıldırımlar ile Sevinç Erbulak’a sorduk.

Haberin Devamı

Ayşegül İşsever: “Tarihi değil aksine güncel bir metin”

Klasik kelimesi, üzerinden zaman geçmesine rağmen değerini kaybetmemiş eserler için kullanılır. Tiyatro edebiyatı olarak baktığımızda, yerli ve yabancı klasiklerden bahsedebiliriz. Aynı şekilde edebiyat, mimari gibi farklı alanlarda da belirli bir türün özgün özelliklerini taşıyan ve kalıcı olmuş eserlere klasik unvanını veriyoruz. Sorunuz üzerine biraz düşünecek ve kendi ilgi alanımızdan cevap verecek olursam, insanlığın temel problemlerine değinen, insanlık değerleri bakımından kendi çağından sonraki çağlara da seslenebilen eserlere klasik demek mümkündür. Biz ödenekli bir sanat kurumu olarak, yerli ve yabancı klasikleri seyircimizle buluştururken, yeni oyunlar ve yazarlar üzerinden kurduğumuz repertuarla bir anlamda geleceğin klasikleşecek eserlerine de yer vermeyi sürdürüyoruz. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın 108 yıllık tarihine ve repertuarına baktığımızda, bugün klasikleşmiş birçok yazarın ilk oyunlarının bizim tiyatromuzda seyirciyle buluştuğunu görürüz. Bugün de bu misyonumuzu titizlikle sürdürüyoruz. Bu yaz Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda 75. yılımızı kutluyoruz. 1947 yılında bu sahnenin açılışından günümüze, oyunlarımızı yaz aylarında, İstanbul’un yıldızlı gecelerinde seyircimizle buluşturduk. Ve repertuarımızda bir Shakespeare klasiği “12. Gece”, bir Moliere klasiği “Hastalık Hastası”, bir Goldoni klasiği “İki Efendinin Uşağı” ve seyirciyle buluştuğu andan itibaren klasik olmaya aday, Cengiz Toraman’ın kaleminden çıkan güçlü bir metin, “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi”, usta aktör Levent Üzümcü’nün yorumuyla yer aldı. Bir eserin nefes alması önemlidir. Hele bu bir tiyatro metniyse, tıpkı insan gibi, uzun yıllar sahnede kalması yani ömrü, sağlıklı olmasına bağlıdır. Böylesi metinleri oyuncu sever, yönetmen sever, seyirci sever. Her defasında farklı bir bakış için ve yeni bir seyirlik için güçlü bir yanını keşfedersiniz. Ve ne kadar çok sahnelenirse sahnelensin, her zaman doğurgan bir alan oluşturur. Bu anlamda klasik bir tiyatro metni, tarihi değil aksine güncel bir metindir. Bugün bu eseri sahneye koyduğunuzda, yazılmasının üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, günümüz insanına söyleyecek bir sözü varsa klasikleşmiş demektir. Bizim mesleğimiz seçiciliğin zirvesindedir. Yönetmeninden oyuncusuna, seyircisine ve yapımcısına bu seçiciliğin izlerini görürüz. Bu anlamda bu süzgeçlerden geçmiş olması da o esere bir nişan ve rütbe katar. Zamana meydan okumak, arenadaki dövüşçü gibi o esere de görünmez bir zırh giydirir. İşte bütün bunlar bir eserin klasikleşmesini sağlar.

Haberin Devamı

Her çağa sesleniyorlar

Haberin Devamı

“İki Efendinin Uşağı”

Bennu Yıldırımlar: “Klasik eserle sahnede olmanın sorumluluğu ayrı”

Tiyatro oyuncusu için klasik bir eserde sahneye çıkmanın ayrı sorumluluğu vardır. Öncelikle seyircimizle olabilmek, bizleri bugünlere taşımış tüm ustalarımıza layık olabilmek, hâlâ bu mesleği yapabilmenin gururu ve sınav heyecanı… Bunların tümü, oyuncuyu ayakta tutan önemli unsurlardır. Açıkhava Yaz Oyunları’mızla yeniden seyircimizle birlikte olabilmenin keyfini yaşayacağız. Dopdolu, heyecanlı ve keyifli… Oyun süresince de olsa, başka bir dünyanın içerisine girebilmeye kimse hayır demez sanırım. Sanat hepimiz için, birlikte daha keyifli yaşamak.

Haberin Devamı

Sevinç Erbulak: “Oyuncu için büyük bir armağan”

Klasik eserlerde oynamak bir şans. Bana çok uzun soluklu klasik oyunlar kısmet oldu hep. Bir oyuncu için büyük bir armağan olduğunu düşünüyorum bunun. Bu sene yine yıldızlı gecelerde üstelik Moliere’in 400. yılında yeniden seyirciyle buluşacak olmak da heyecan verici. Bir de sahnedeki ekip muhteşem olunca insan başka ne ister diyorum kendi kendime. Şehri tiyatrosu seyircilerine iyi seyirler dilerim şimdiden.