SiyasetPapa suikastı nedeniyle infaz indirimi yapılamaz

Papa suikastı nedeniyle infaz indirimi yapılamaz

16.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kazan, "Biz Türkiye'de Ağca'ya Papa'yı vurduğu için ceza vermedik. O yüzden Papa suikastı nedeniyle infaz indirimine gidilemez. Bu madde daha çok uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgilidir" diyor

Papa suikastı nedeniyle infaz indirimi yapılamaz

İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan: TURGUT KAZAN: Aslında korunan tek kanlı katil Ağca değil. Sistem, aydın cinayetlerini işleyen tetikçilerin hepsini korudu. Katliamların bir kısım failleri yakalanmış olsa da, devlet içindeki örgütlenme aydınlatılamadı. Ağca soruşturmasının sıkıyönetim savcısı Refik Karaa'dır. Karaa, beni arayarak hatırlattı: Abdi İpekçi davasına başladıktan sonra Ağca, 'Gelecek oturumda her şeyi açıklayacağını' söyledi. Ama o oturumdan önce Ağca askeri cezaevinden kaçırıldı. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün, Ağca tahliye edildikten sonra söylediğini düşünmemiz gerekir. Ağca, sıkıyönetim koşullarında Maltepe Askeri Cezaevi'nden nasıl çıkarıldıysa şimde de hukuksal formüller kullanılarak, çıkarıldı. DERYA SAZAK: Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'nın bayramda tahliye edilmesi kamu vicdanını yaraladı. Adalet Bakanı Çiçek, 'yazılı emir' yoluyla dosyayı Yargıtay'a götüreceğini açıkladı. Dünya kamuoyu da Papa suikastı tetikçisinin salıverilmesini şaşkınlıkla karşıladı. Ağca'yı kimler serbest bıraktırdı? Yargı, MİT, 'derin devlet' Derin devletin bu isimleri kullandığı apaçık görülüyor. Ağca'yı kurtarma 2000'de de denendi. O zamanki karar, tam aksi yöndeydi. 4616 sayılı Rahşan Ecevit affından yararlanamayacağı şeklindeydi. Peki ne değişti?Bir derin devlet varsa şimdi bunun her yerde etki alanı olacaktır. Yargı da etkilenecektir. Neşter operasyonunun ardından patlayan Çakıcı skandalında Yargıtay Başkanı ile kim görüştü? Yargıtay Başkanı ile görüşen MİT yöneticisi değil miydi?Doğan Öz'ün öldürülmesi olayında, İbrahim Çiftçi idama mahkûm oldu. Askeri Yargıtay Daireler Kurulu inanılmaz bir kararla, hiç görmediği sanığı teşhisle ilgili bir tartışmadan dolayı bıraktı. Mahkeme son kararında katilin kim olduğunu açıkça belirtmesine karşın, suçun TCK'nın hangi maddesine gireceğine ilişkin tartışmadaki anlaşmazlık sırasında itirazı inceleyen kurul, sanığı tahliye etti. O davayı izlediğim için, 'koruma' mekanizmasının nasıl işlediğini biliyorum. Ağca kararı da bizi şaşırtmamalı. Çeteler yargıyı da etki altına alıyor. Hesap hatası olmanın ötesinde 'derin devlet'in yargı içindeki uzantılarından kuşkulanmak mı gerekiyor? 1970'lerde 'vatansever' diye arka çıkılan bu kişiler, 'Türk Gladio'su Özel Harpçiler tarafından kullanıldı. Ağca'lar, Çatlı'lar. Bütün yollar Roma'ya çıkar misali bunların yolları da Papa suikastında kesişti. Mahkemenin nasıl yorumladığını bilmiyorum. Müddetname elimde. 36 yıla göre düzenlenmiş. Eski TCK'ya göre aynı türden hapis cezaları 36 yıl olur. Savcının 36 yılı Papa suikastından bulduğu anlaşılıyor. Bu da yeni TCK'nın 16. maddesine dayandırılıyor. Oysa hiçbir şekilde dayandırılamaz. Madde şöyle: 'Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı yabancı ülkede gözaltı, tutukluluk veya hükümlülükte geçen süre aynı suçtan dolayı Türkiye'de verilecek cezaya mahsup edilir.'Papa suikastından dolayı Ağca Türkiye'de ceza almamış. Yargılanmamış bile. Ağca'yı serbest bırakma tertibinin bir parçası olarak belki önümüze bir örnek de çıkacak. İşte o zaman nasıl bir tertiple karşı karşıya kaldığımız apaçık anlaşılacak. Öyle bir yargılama olsa bile orada hüküm verilmiş olması gerekir. Onun infazıyla ceza indirimine gidilebilir. Dolaylı yoldan, Türkiye İtalya'daki yargılamayı tanıdı diye, aynı suçtan cezası düşmez. Tahliyeye yol açan süreler hesaplanırken, diyelim ki Kartal Cezaevi Savcısı 'müddetname'de yanlış yaptı, Adalet Bakanı Çiçek'in verdiği bilgiye göre Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16 Aralık 2005'te verdiği karar var, Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi 5 Ocak 2006'da tahliyenin uygun olacağı sonucuna varıyor. Sizin telgrafla yaptığınız itiraz reddediliyor. Mahkeme İtalya'daki cezaevi sürecini Ağca lehine nasıl yorumluyor? 36 yıllık tavanı mı esas alıyor? Dava açılsa duyulurdu Hayır. Dava açılmış olsa Türk İtalyan medyası bunu duyardı. Çünkü herkes için haberdi. 1988'de Yargıtay'ın bir yorumundan hareketle mahkeme kararı olduğu şeklinde haberler dolaştırılıyor. Papa suikastını da dikkate alarak 36'yı buluyorlar. Oysa şu anda bizde 36 yıl cezası yok. Müebbet hapis, 10 yıl çektirilir deniyor. Birinci yanlış, yeni TCK'nın 16. maddesine dayanarak İtalya'daki cezanın 36 yıldan düşülmesidir. Ne diyor 16. madde: 'Aynı suçtan dolayı Türkiye'de verilecek cezadan mahsup edilir!' Biz Türkiye'de Ağca'ya Papa'yı vurduğu için ceza vermedik. O yüzden Papa suikastı nedeniyle infaz indirimine gidilemez. Bu madde daha çok uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgilidir. Ağca, Papa suikastından Türkiye'de yargılandı mı? Özal dönemindeki 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın geçici 1. maddesi ceza '10 yıla inmiştir' demiyor. '10 yıl olarak çekilir' diyor. İnfaz yasasındaki indirimlerin ayrıca uygulanmayacağı yasaya konulmuş. Rahşan Ecevit affı çıkarılırken, Ağca ve Haluk Kırcı'yı kurtarma hesapları yapıldı. Meclis'ten geçen 4616'nın son haline, 'daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananlar bu madde hükmünden yararlanamaz' şartı konuldu. Buna itiraz edenler, 3713 'af değil, şartlı salıverilmeydi' diyorlar. İdam cezasını on yıla indirmek aftır. 4616'nın bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması sonucu değiştirmez, iki yasadan hangisi hükümlünün lehineyse o uygulanır. Yargıtay'ın görüşü de bu yöndedir. Tek yorum farkı, İtalya'daki cezanın 36 yıldan düşülmesi değil, iki aftan yararlanma sürelerinde de tartışma var. Müddetnameyi gördünüz işte, savcı elyazısıyla not düşmüş, 36'dan 20 yılı düşürüyor yetmedi, 10 yıl daha yazıyor. Bakkal, manav hesabı yapar gibi 19 yıl bir ayın karşısına 20 yıl yazmışlar. Türkiye'de cezaevinde kaldığı 5 yıl 7 ayı da hesaba katıp tahliye tarihi veriyor: 12 Ocak 2006. Ağca'yı tahliye eden savcı ve yargıçlar bunu bilmiyorlar mı? 'Ağca olayı da Susurluk'un uzantısı' Hepimiz bu gelişmeyi bayramın ortasında gazete haberlerinden öğrendik. Telgrafla itiraz ettim, Kartal Cezaevi Savcısı Alpay Göçmen'e iletilmiş. Ağca Türkiye'ye geldiğinde 4616'ya göre durumu tartışılmıştı. Mahkeme o zaman reddetmişti. Bugün de değişen bir şey yok. Yanlış yapılmıştır. Mahkemenin bizim itirazımızı ret gerekçesini şu anda bilmiyorum. Büyük olasılıkla 'müdahil olamazsınız' diye reddetmiştir. Çünkü Türk adalet sistemi, genellikle mağduru taraf saymaz. Sanık mahkûm olduktan sonra devletle hükümlü arasında bir sorun olarak görür. Hicap duyuyorum. Avrupa Birliği veya AİHM sopasını kaldırmadan sağlıklı hukuksal yorum yapamıyoruz. Ben mağdurum. Yargılama boyunca müdahil oluyorum, falanca kişinin en ağır cezaya çarptırılmasını isteyebiliyorum, görevimi yapıyorum, sonra kesinleşince devlet olarak sen bu cezayı çektirmezsen itiraz hakkım olmaz mı? Ben figüran mıyım, duruşmada bunları söyleyeceğim hüküm verildikten sonra sen istediğini yapacaksın, katilleri serbest bırakacaksın, ben seyirci kalacağım. Bu hesaba Ağca serbest kalmadan itiraz edilemez miydi? Evet, hakkımızı her yerde aracağız. Türkiye'de sadece Adalet Bakanı'nın itiraz yolu açıktı. Sayın Cemil Çiçek Yargıtay'a başvuracağını açıkladı. Biz de İpekçi ailesi adına Nükhet İpekçi ile birlikte Adalet Bakanı ile görüşerek bu mağduriyet karşısında itirazlarımızı ileteceğiz. Ağca tekrar cezaevine konulmazsa AİHM'ye gideceğinizi açıkladınız. Hayır ben Ağca'yı hiç görmedim. Başlangıçta Uğur Alacakaptan giriyordu davaya. Rahmetli Uğur Mumcu'nun aracılığıyla Sibel Hanım'la (İpekçi) ile tanışıp dosyayı takip etmeye başladım. Oral Çelik Türkiye'ye geldikten sonra devam ettim. Ağca Türkiye'de çok kısa süre yargılandı, çünkü kaçtı. Devlet içinde bu ilişkilerin devam ettiğini Susurluk'ta gördük. Ağca olayı da bunun uzantısıdır. Ağca, cezaevinden kaçırılmayıp İpekçi davasında konuşmuş olsaydı Türkiye'de karanlık pek çok olay ve tetiğini çektiren eller ortaya çıkarılabilirdi. 27 yıl sonra Ağca'yı koruyan güçler bu desteği nereden alıyor? Siz Ağca'yı mahkemede dinlemiş miydiniz? Özbey'in ifadesi kayboldu Hayır. Bu isimler, Türkiye'deki 'derin devlet'le, uluslararası başka gizli, kirli ilişkileri yürüten 'Gladio' türü güçler tarafından en iyi kullanılabilecek kişiler. Ağca'yı 'derin devlet' dediğimiz kesimler kullanmıştır. İpekçi suikastında adı geçen Yalçın Özbey olayını yaşadık. Avrupa'da tutuklandı. Cezaevi yetkililerine çok önemli şeyler açıklayacağını söylemiş. Onlar da bunu Türkiye'ye bildirmişler. İfadesi alınmış. Kimse bilmiyor. Mahkemedeki dosyasında yok. Sistem açık çalışmazsa, bunlar gizlenirse kim nasıl bilecek? Yalçın Özbey'in itirafları Dışişleri üzerinden Ankara'ya, İçişleri Bakanlığı'na bildiriliyor. Emniyet Müdürü Mehmet Ağar. Oraya MİT ve Emniyet'ten görevliler gidiyor. Biz bunu Fikri Sağlar'ın soru önergesi üzerine tesadüfen öğrendik. Birileri gitmiş Yalçın Özbey'in ifadesini almış. Mahkemeden istedik. Ne yanıt geldi dersiniz: 'İmha edilmiş!'Bir gün Ankara'dan bir avukat arkadaş telefon etti, acele gelmemi istedi. Yalçın Özbey'in ifadesiyle ilgili kapalı bazı şeyler söyledi. Türkiye'de seçime gidiliyordu. İfadeler hâlâ duruyormuş. Bize nasıl alacağımız konusunda yol gösterecekmiş. Seçimden sonra dengeler değişti. O arkadaş ne dedi biliyor musunuz: 'Artık MHP ile DSP iktidar oluyor, hiç kimse buna cesaret edemez." Yalçın Özbey'in ifadesi kayboldu. Susurluk uzantısında 1996'da Abdullah Çatlı'nın rolü ortaya çıktı. Çatlı, Ağca 1979'da cezaevinden kaçtıktan sonra kendisini saklayan kişi. Papa suikastına da adı karışmıştı. Ağca o kadar da sıradan bir tetikçi değil... Gladio'nun hesabı sorulsa bunlar olmazdı Türkiye'de geçmişte, 'Gladio' türü bir örgütlenmeye gidildiği çok açık, bu tür merkezleri bertaraf etmedikçe olayları çözemezsiniz. Devleti o güçlerden arındırmak gerekir. Her şey şeffaf olmalı ki demokrasi ve hukuk devleti işleyebilsin. Uğur Mumcu ailesinin de avukatısınız. 1993'te Mumcu suikastından sonra bu cinayeti aydınlatmanın devletin 'namus borcu' olduğu söylenmişti, o sözler de unutuldu. Mehmet Ağar, Güldal Mumcu'ya olayın üzerine neden gidemediğini açıklarken, 'bir tuğla çekilirse herkesin altında kalacağından' çekindiğini anlatmıştı. Rahmetli Uğur, Papa suikastını çözmek için çok uğraştı. Ağca ve benzeri anti komünist, para militer grupların içerde ve dışarda kullanıldığı açık. Avrupa cezaevlerine hep uyuşturucudan girdiler. Hep de korundular. Papa suikastında bir fail yeter denildi, Ağca yakalandı. Ötekilerin üzerine gidilmedi. İtalya'da Gladio'nun hesabı soruldu. Türkiye'de biz de sorabilseydik, belki bu kadar aydın suikasta kurbana gitmez, faili meçhul cinayetler işlenmezdi. Mumcu, Papa suikastında yıllarda Ağca'nın izini sürdü. 1992'de Milliyet'te çalıştığı kısa dönemde İpekçi'nin anısına şöyle bir makale yazmış: 'Ağca bilmecesi çözülemezse, siyasal cinayetler önlenemez' Ertesi yıl Mumcu'yu suikastta kaybettik. Kardeşi tehdit ediyor, İçişleri Bakanı susuyor Evet, bunun hakkını verelim, kamuoyu Gladio türü örgütlerin hesabının sorulması konusunda bir kararlılık, baskı kuramadı ama Adalet Bakanı'nın yazılı emirle Yargıtay'a gideceğini açıklaması da bir kanlı katile bu kadar kolaylık gösterilmesine karşı duyulan tepkinin sonucudur. Bakan kamu vicdanını yaralayan durumun politik olarak zarar vereceğini düşünerek Yargıtay yolunu açtı. Biz bunun işletilmesini zaten isteyecektik Ağca'nın serbest kalışına dönersek, kamuoyu her şeye karşın tepki gösterdi ve bir baskı oluşturdu. Yargıtay, bu hesabın yanlış olduğuna karar verirse infaz yeniden başlar. Ağca tekrar cezaevine girer. Ağca'nın çıkar çıkmaz 'izini kaybettirmesi' tuhaf değil mi, bu rahatlık karşısında yeniden cezaevine döner mi? Rahşan Ecevit affı çıkarken Cezaevleri Genel Müdürü'nün bir açıklaması vardı, hesap ettik Haluk Kırcı ve Ağca 2017'ye dek kalacak, diyordu. Burada sorun Ağca'nın üç yıl beş yıl daha yatması değil. Bir kanlı katile gösterilen bu koruma anlayışı demokrasi için kötü bir örnek olacağı için hukuk mücadelesi veriyoruz. Ağca'nın kardeşi, cezaevi önünde 'Daha çok can yanacak' diyor. İstanbul Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı susuyor. Ağca'nın normal olarak ne zaman çıkması gerekiyor?

KEŞFETYENİ
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!

Cadde | 15.06.2025 - 13:44

Kanal D ekranlarında yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Yargı dizisinde canlandırdığı “Ceylin” karakteriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan başarılı oyuncu Pınar Deniz, anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.