YÖK, af ve TBMM

6 Mayıs 2000


       Yüzbinlerce ailenin aylardır dört gözle beklediği öğrenci affı, nihayet TBMM Milli Eğitim Alt Komisyonu'ndan geçti. Bu haliyle yasallaşması halinde, ilk bakışta sevindirici bir gelişme gibi görünse de, uzun vadede kalıcı bir çözüm getirmesi mümkün değil.
       Af, en iyi ihtimalle haziran'da yasallaşır. Öğrenciler de, iki sınav hakkından ilkini haziran sonu, temmuz başındaki final sınavlarında, ikincisini de eylül'de kullanabilirler.
       İşte birkaç rahatsız edici nokta:
       * Öğrenciler, atılmalarına neden olan ortamlarda değil iki, iki yüz defa sınava girseler değişen birşey olmuyor. Madem ki öğrenciler kazanılmak isteniyor, o halde geriye dönüşte biraz esneklik tanınarak, eş değer başka üniversitelerde sınava girmelerine olanak verilebilir.
       * Akademik yükselmelerde en önemli ayak bağı olan yabancı dil sınavı konusunda barajı aşağı çekmek yerine içerik konusunda yeni düzenlemeler getirilebilirdi. Örneğin her bilim dalına kedi alanıyla ilgili sorular sorulsa barajın doktorada 50'ye,

Yazının Devamı

Malum rektör

5 Mayıs 2000


       Meğerse bizim rektörler ne de marifetlilermiş. Duygu Asena'nın gündeme getirdiği karısını döven rektör günlerdir akademik kulislerin en çok konuşulan konularından biri oldu. Asena, dayakçı rektörümüzün eşine söz verdiği için haklı olarak ismini açıklamıyor. Ama diğer rektörler de zan altında kaldıkları için çok rahatsızlar. En iyisi mi, sevgili rektörümüz, kendisi ortaya çıkıp eşinden özür dilese de şu iş tatlıya bağlansa. Yoksa daha epey can sıkmaya devam edecek...
       Bu arada marifetli rektörlerle ilgili bilgiler yağmaya devam ediyor. Çok önemli görevlere aday gösterilen bazı rektörlerin de üç eşli olduğu iddia ediliyor. Anlaşılan hocalar vitrine çıktıkça, haklarında daha konuşulacak pek çok konu gündeme gelecek...

Vitrindeki kolejler
       Kolejlerde gelecek öğretim yılı için kayıt dönemi çoktan başladı. 8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra liselere olan ilgi azalınca, dikkatler tamamen ilköğretim okullarına yöneldi.
       İşte bu aşamada peş peşe yeni kolejler açılmaya başlandı. Alternatif çok olunca da velilerin kafası

Yazının Devamı

Çabuk unutuldular

4 Mayıs 2000


       Deprem doğal bir felaket. Tamam. Ama depreme hazırlıksız yakalanmak, hele hele deprem sonrasında depremzedeleri kaderleriyle baş başa bırakmak felaketlerin en büyüğü...
       İnsanlar umutlarıyla yaşarlar. Umutların bittiği yerde yaşama sevinci de yok oluyor. Tıpkı Düzce'de olduğu gibi.
       Arsal Anadolu Lisesi öğrencileri ile önceki gün uzun uzun başta üniversiteye giriş olmak üzere gelecekle ilgili beklentilerini konuştuk.
       Depremi artık kabullenmişler ama onlara daha acı gelen ondan sonra yaşananlar. Bundan sonra yaşanacaklar...
       Kimi annesini, babasını kardeşini, kimileri de akrabalarını, öğretmenlerini, arkadaşlarını yakınlarını, kaybetmiş.
       Hala çadırda ders yapıyorlar. Soğuk havalarda donduran, sıcak havalar da ise terleten çadırlarda. Tabi yapılana ne kadar ders denilebilirse...

Yazının Devamı

Akademik hülle

3 Mayıs 2000


       Siyasette hüllenin, yani kılıfına uydurmanın her türlüsüne alıştık. Üniversitelerde de uzun süredir unutuldu diye seviniyorduk. Çünkü; bu işin piri hocalardı...
       Başta Çiller olmak üzere pek çok doçent, Anadolu'daki gelişmekte olan üniversitelere gitmeden profesör olunmaz koşulunu kağıt üzerinde tayinlerle gerçekleştirerek, hayallerine kavuşmuşlardı.
       Şimdi önümüzde yine çok çarpıcı iki örnek var...
       Doç. Dr. Cevat Yakut ve Doç. Dr. Fikret Turan. Biri, Sağlık Bakanlığı'na bağlı Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi'nde başhekim. Diğeri de Kardiyoloji Klinik Şefi.
       Devlet hastanelerinde çalışan diğer tüm doçentler gibi onların da en büyük hayali, bir an önce profesör olmak. Ama bunun için üniversitelerden birinin kodro ilan etmesi, ilgili doçentlerin de bu kadroya başvurmaları gerekiyor...
       İşte hüllecilik operasyonu bu aşamada başlıyor.

Yazının Devamı

Eğitim misyoneri Süleyman Demirel

2 Mayıs 2000


       Türkiye'nin öncelikli sorunlarının en başında eğitimin geldiği kesin.
       Cumhurbaşkanı Demirel, şu anda bunu en iyi anlayanların başında geliyor.
       Eğitimin önemini bugün değil de, kırk yıl önce kabullenmiş olsaydı, Türkiye'nin konumu bugünkünden çok farklı olurdu...
       Ama onun meşhur sözünde olduğu gibi dün dündür, bugün de bugün.
       Demirel, dünü dünde bırakıp bugün neler yapabilir?
       Onu tartışalım.

Yazının Devamı

Demirel / Kocabıyık

30 Nisan 2000


       Cumhurbaşkanı Demirel, artık veda turlarında. Dün bu çerçevede Asım Kocabıyık'ın yapıp Milli Eğitim'e devrettiği iki okulun imza törenindeydi. Eski keyfi yoktu. İzleyicileri eskisi gibi coşturmadı. Oysa o alkış adamıydı. Onu hayata bağlayan, onu kırk yıldır siyasette ayakta tutan hep o alkışlardı. Ama bir türlü törene katılanları alkış kıvamına getiremedi. Sonunda dayanamadı alkış beklediğini açık açık söyledi. Halbu ki eskiden nerede olursa olsun her cümlesi izleyenleri coşturur, 10 dakikalık konuşması yarım saatlik alkışla süslenirdi...
       Borusan'ın patronu Asım Kocabıyık, milyonlarca dolar harcıyarak yaptırdığı okulları Milli Eğitim'e devrederken, 76 yıllık yaşamının bir değerlendirmesini de yaptı. Yakın tanığı olduğu çarpıcı olayları gelecek kuşaklara ders olsun diye bir bir anlattı. Dahası okul akadaşı Demirel'e yaşamının bundan sonrası için önemli bir öneride bulundu.
       Mutlu olmak istiyorsan benim gibi, işlerden elini ayağını mümkün olduğunca çek ve zamanını ülkenin eğitim meselesi için harca...
       İşte Kocabıyık'tan

Yazının Devamı

Gürüz istifa...

29 Nisan 2000


       Yeni cumhurbaşkanı hemen hemen belli oldu. Umarız aylardır kilitlenen devlet, artık çalışmaya başlar...
       Tabii yeni seçim, yeni sorunları da beraberinde getirmezse...
       Örneğin Demirel'in göreve atadığı başbakan, YÖK başkanı gibi kilit görevlerde bulunan isimler nezaketen de olsa, yeni cumhurbaşkanına istifalarını bildirecekler mi?..
       Başbakan Ecevit'in durum değerlendirmesi yapacağı belirtiliyor. YÖK Başkanı'nın çevresinden gelen sinyaller de yeni cumhurbaşkanına istifa mektubu sunmanın etik açıdan doğru bulunduğu yönünde...
       Bu arada ortak isim arayışı sırasında bazı kilit koltukların pazarlık konusu olduğu artık açıktan açığa konuşuluyor...
       Ecevit'i bilmem ama benim 20 yıla yakındır tanıdığım Gürüz, yeni cumhurbaşkanına istifasını sunarsa hiç şaşmam! Yeniden aynı göreve atanır mı atanmaz mı onu bilmem. Ama eğer söylendiği gibi kararını verdiyse, yeniden atanıp atanmayacağını hiç düşünmeden istifasını cebine koyup Çankaya'ya çıkabilir. Hem de

Yazının Devamı

YÖK Komisyonu

28 Nisan 2000


       YÖK'ü ve üniversiteleri araştırmak amacıyla kurulan TBMM YÖK Araştırma Komisyonu, aylarca süren çalışmalarını tamamladı. Hazırladıkları rapor da güya geçen hafta yayınlanacaktı. Ama öğreniyoruz ki, hala ortada rapor falan yok. Komisyon üyeleri bile altlarına imza koyacakları rapordan habersiz.
       Kemal Gürüz'e kin duyan üyelerden oluştuğu için İntikam Komisyonu olarak da anılan TBMM YÖK Araştırma Komisyonu'nun yaptığı çalışmalarla ilgili olarak dağ fare doğuracak izlenimi hakim. Hatta rapor yayınlandıktan sonra YÖK Başkanı Gürüz yıpranacağına, daha da güçlenecek deniliyor...
       Komisyon Başkanı Mustafa Gül ve YÖK eski Başkanı Mehmet Sağlam gibi bazı komisyon üyelerinin ise ava giderken, avlandıkları ve haklarında unutulan pek çok iddianın yeniden gündeme geldiği akademik kulislerin en çok konuştuğu konuların başında geliyor...

Deprem Komisyonu
       Cumhurbaşkanlığı seçimi elbette çok önemli. Ama ondan daha önemli konular da var. Örneğin deprem. Bilim adamlarının "her an deprem olabilir" demekten dillerinde tüy bitti. Zaten

Yazının Devamı