Bu da Şevval’dan ‘Has Arabesk’

6 Mayıs 2010

Türk sanat müziği, Karadeniz şarkıları derken, şimdi de Şevval Sam’dan ‘Yalnızım Dostlarım’, ‘Bir Kulunu Çok Sevdim’ gibi arabeskleri dinleyeceğiz...

Işın Karaca’nın ‘Arabesque’ adlı albümünden sonra Şevval Sam’ın da arabesk şarkılar okuduğu bir albüm çıkaracak olmasının “Şevval Sam, Işın Karaca’yı taklit etti” şeklinde yorumlara sebep olacağı kesin.
Bu işi ilk akıl edenin Işın Karaca mı, yoksa Şevval Sam mı olduğunu bilmiyorum, ama şunu biliyorum. Şevval Sam’ın ‘Has Arabesk’ adlı albümü bir ay içinde çıkacak, ama Kalan Müzik’in bu proje için şarkıcıyla bir yıl öncesinden anlaştığını belirtmeliyim. Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık bana bu projeden aylar önce söz etmişti. Şevval Sam’ın Türk sanat müziği eserlerini yorumladığı ‘Sek’ ile repertuarının tamamı Karadeniz parçalarından oluşan çalışmasından sonra ‘arabesk’i tercih etmesi ilginçti. Aslında o günlerde yazacaktım bunu. Ancak, ha bugün, ha yarın derken unuttum gitti. Çok geçmeden bir de baktım ki arkadaşımız Asu Maro yazdı ve konu elimde patladı!
Önceki gün Unkapanı Plakçılar Çarşısı’ndaydım...
Kalan Müzik’e de uğradım ve Hasan Saltık’a albümün akıbetini sordum. Saltık, repertuarı tamamladıklarını ve bir aya kadar

Yazının Devamı

Uğur’un başarısı ve Ebru’nun cinliği

5 Mayıs 2010

Gündeş’le Zarrab’ın evlilik sonrası yan yana ilk fotoğrafının aynı gün tüm medyada yer alması tesadüfün değil, bir planın ürünü


Ebru Gündeş’le Azeri işadamı eşi Reza Zarrab’ın evlilik sonrası birlikte çekilmiş tek kare fotoğrafı medyada yer almamıştı. Geçen haftaya kadar bu böyleydi. Ancak geçen cumartesi günü çiftin evlilik sonrası birlikte çekilmiş fotoğrafları magazine yer veren her gazetede yer aldı.
Biri hariç tüm gazetelerdeki fotoğraflar aynıydı. Çünkü hepsi çifti, Etiler’e yemeğe gittikleri bir restoranda çekti. Habertürk ise Uğur Soysal’ın gündüz Bakırköy’de bir büfede sandviç yerken çektiği fotoğrafları ‘özel haber’ diye verdi.

Armağan olsun!
Hal böyle olunca Sabah’ın Magazin Müdürü Şengül Balıksırtı, Günaydın’daki köşesinde dün, Habertürk’ün fotoğrafları yayınlarken yaptığı, ‘Yan yana ilk fotoğraflar. Bu da Türk basınına armağanımız olsun’ vurgusuyla şöyle dalga geçti: “Güzel ve heyecan verici bir işti. Tebrikler. Ve fakat ne büyük tesadüf! Cumartesi günü Ebru ile Rezza’nın yan yana çekilmiş fotoğrafları tüm gazetelerde yer aldı. Bu da magazin basınının Habertürk’e armağanı.”

Yazının Devamı

Onun artık villası var!

4 Mayıs 2010

Mustafa Sandal hayatında ilk kez ev sahibi oldu. Çubuklu Vadi Evleri’nden, bir buçuk milyon dolara aldığı villa, tıpkı yıllar önce dilimize pelesenk ettiği şarkı gibi ‘güzel mi güzel’


Yıllarca ‘yaşam kalitesi’nden ödün vermemek için yüksek kira ödeme pahasına da olsa İstanbul’un en güzel semtlerinde oturmaya özen gösteren Mustafa Sandal, sonunda kiradan kurtulup ev sahibi oldu.
Yıllarca Boğaz’a nazır evlerde oturmaya özen gösteren Sandal, evlendikten sonra Şişli’deki Astoria Recidence’a taşınmıştı. Sandal’ın her ay 10 bin dolar kira ödediği evin sahibi de Mehmet Ali Erbil’di. Erbil’in boşanırken eşi Tuğba Coşkun’a nafaka olarak verdiği gayrimenkullerden biri de Sandal’ın oturduğu daireydi. Sandal, ev sahibinin değişmesinden kısa bir süre sonra Çubuklu’da bir villa aldı ve oraya taşındı. Hayatında ilk kez ev sahibi olduğunu söyleyen Sandal’ın villası Çubuklu Vadi Evleri’nde. Bu villalar; Kavacık’tan Riva’ya doğru gidenlerin mutlaka dikkatini çekmiştir. Beykoz Konakları’na gitmeden yolun sağ tarafındaki bu villaların legoya benzeyen kutu gibi tipleri ve ahşap kaplama dış cepheleri var çünkü.
Yıllar önce dilimize pelesenk ettiği ‘Araba’ şarkısında, ‘Onun arabası var, güzel

Yazının Devamı

Şov programı böyle olmalı!

3 Mayıs 2010

Son ‘Beyaz Show’ bu işin nasıl olması gerektiğine en iyi örnekti. Beyaz bu çabayı her hafta göstermeli yapmalı ve çıtayı yükseklerde tutmalı


Beyaz’ın artık bir ekran klasiği olan ‘Beyaz Show’u için zaman zaman şöyle eleştiriler yapılıyor: “Beyaz’ın şovu, albüm tanıtımlarına döndü.” Bu eleştiride haklılık payı var mı? Bence var. Üstelik Beyaz’ın şov programını sadece şarkıcılar, en ideal albüm tanıtım mecrası olarak kullanmıyor. ‘Beyaz Show’u kimi zaman filmleri vizyona girenler, bazen de yeni dizileri başlayanlar işgal ediyor. Hem de ‘cümbür cemaat’ halinde.
Televizyonda konuğa dayalı iş yapanların en büyük açmazıdır bu. Programcılar, konuklarıyla reyting almanın, konuklar da yeni projelerini o program sayesinde daha geniş kitlelere tanıtma peşindedir çünkü. Karşılıklı çıkara dayalı bu tür ilişkilerde ‘kantarın ayarı’nı her zaman dengede tutturmak zor. İşin ayarı kaçtığı zamanlarda da böylesi eleştiriler kaçınılmaz oluyor.
“Peki bu işin ideali ne?” diyecek olursanız yanıtım hazır: Televizyonda şov programının nasıl olması gerektiğine en iyi örnek son ‘Beyaz Show’. Beyaz’ın bu haftaki konukları Star TV Haber’in patronu Uğur Dündar, Star TV Haber’in beyni ve Hürriyet

Yazının Devamı

‘Ezel’deki bir dizi hata

1 Mayıs 2010

Daha önce de yazdım; ilk başlarda “Ezel”i izliyordum ama bıraktım... Tanıdığım birçok insan da benim gibi yaptı. Dizideki reyting düşüşü de haklılığımızın göstergesi.
Ancak her şeye rağmen “Ezel”i takip etmeye devam eden arkadaşlarım var ama onlar da dizideki hatalardan dert yanmaya başladı... Onlardan biri de, yıllarca polis - adliye muhabirliği yaptıktan sonra İstihbarat Şefliği’ne terfi eden meslektaşım...
Geçen hafta izlediği “Ezel”de yarım saat içinde şu hataları yakalayıp, e - posta olarak bana gönderdi:
“Polis, cinayet şüphesiyle gözaltına aldığı ‘Cengiz’e soruyor: ‘Bu araba senin mi?’ ‘Cengiz’, ‘Evet’ deyince polis, ‘Arayın’ talimatı veriyor. Hemen kapıyı açan polis, elinde kırbaçla geliyor. (Kırbaç, öldürülen kişiye ait. Cinayeti işleyen ‘Ali’ yanına alıyor ve ‘Cengiz’in aracına koyuyor anlaşılan) Hiçbir polis delilleri öyle avuçlayıp getirmez. Bir cinayet delili eldiven giyilip poşete konulur ve parmak izi vs. gibi incelemeler için kriminal laboratuvarına gönderilir.

Bari o yazıyı gösterme?
‘Cengiz’ bir karakola götürülüyor ama gidilen yer Deniz Şube’ye bağlı Sualtı Polisi... Cinayet Şube neresi, Deniz Polisi neresi? Bunu da kahramanlarımız binaya girerken, kapının

Yazının Devamı

Yeşilçam’ın içler acısı hali

30 Nisan 2010

Herkes İ.Ö.’nün onca insanı neden kandırdığını soruyor. Oysa düşündürücü olan yılların oyuncularının bir umut tacirinin ağına nasıl düştüğü


‘Yeşilçam böyle oyuncu görmedi’ başlıklı yazımın çıktığı gün Yeşilçam’a gittim. Star Ana Haber’in kamerası ve muhabiri sokağın bir köşesinde, ATV Ana Haber’in ekibi bir başka köşede almışlar karşılarına bir gencin “Sizi Kütahya Porselen’in reklamlarında oynatacağız” diye kandırdığı yılların oyuncularını. Serdar Gökhan, Nuri Alço gibi Yeşilçam’ın ünlüleri yaşadıkları şoku anlatıyor. Sadece onlar değil, sokakta herkes bu konuyu konuşuyor. Birçok insan da olayı ortaya çıkardığım için bana soruyor: “Bu çocuk bunu niye yapmış olabilir?”
İlyas Ö., 300 civarındaki insanın umutlarıyla oynadı, ama hiçbirinden bir kuruş almadı. Yani bu işten maddi bir çıkarı olmadı. Aksine dört beş gün boyunca cep telefonundan yüzlerce insanı aradı, yüz yüze görüştüklerine ha bire çay kahve ısmarladı. Peki İlyas Ö., bunca masrafa ve zahmete niye katlandı? Gün boyu yaptığımız fikir jimnastiğinden çıkardığımız olasılıklar şunlar: Birincisi; bu kişi şizofren olabilir.

Şöhret var, ama para yok
İkincisi; gizli kamerayla olan biteni kaydetmiş olabilir. ‘Kamera

Yazının Devamı

Biri çıksın konuşsun

29 Nisan 2010

İstanbul’dan yöneltilen sorulara Antalya’dan yanıt gelmeli. İsmail Cem Televizyon Ödülleri’nin adına yakışır bir şekilde devam etmesi için gerekli olan bu...

Günlerdir medyada İsmail Cem Televizyon Ödülleri eleştiriliyor. Kimi kategorilerde yanlış yapıldığını söylüyor, kimi jürinin yaptığı tercihe karşı olduğunu dile getiriyor, kimi TRT’nin yarışmayı protesto ettiğini yazıyor. Onca insan sanki duvara konuşuyor. Çünkü karşı taraftan ‘tık’ yok. Peki bu işin sahibi yok mu? Var. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve AKSAV. İkisinin de başkanı aynı; Prof. Dr. Mustafa Akaydın.
Dört dalda ödül alan ‘Hanımın Çiftliği’ dizisinin yapımcısı, yönetmeni ve başrol oyuncusu ortaklaşa basın toplantısı düzenleyip, “Ezel dizisiyle yarışma arasındaki organik bağları açıklayın” diyorsa, susmanın, dinlemede kalmanın değil, konuşmanın zamanıdır artık.
Bu satırların kaleme alındığı saatlere kadar İstanbul’dan yöneltilen sorulara Antalya’dan yanıt veren olmamıştı. Umuyor ve diliyorum ki en kısa sürede Akaydın, bir basın toplantısı ya da basın açıklamasıyla, yapılan eleştiri ve suçlamalara gerekli yanıtları verir. İsmail Cem Televizyon Ödülleri’nin İsmail Cem’in hayatı gibi lekesiz ve tertemiz devam etmesi

Yazının Devamı

Yılların oyuncuları nasıl oyuna geldi?

28 Nisan 2010

İlyas adında bir genç, üç yüz Yeşilçam emektarını kandırdı. Hayatlarının sonbaharında boş yere ümitlenen bu insanlar şimdi hüsran ve şaşkınlık içinde...

Trajikomik ve tam filmlik bir olay bu. Yeşilçam tarihinde, yapımcısından yönetmenine, figüranından set işçisine, karakter oyuncusundan jönüne, 300 civarındaki insanı, oynadığı müthiş oyunun parçası yapan başka biri daha çıkmadı. 20’li yaşlardaki bir genç, Yeşilçam’ın usta oyuncularına öyle bir oyun oynadı ki, hiçbiri girdiği şoktan daha kurtulamadı.
Gelelim olayın kendisine: İlyas Ö. adlı 20’li yaşlarda bir genç Yeşilçam’a gelir ve önce Yusuf Çatalbaş’ı, onun aracılığıyla Yeşilçam’ın emekçilerinden Necdet Kökeş’i bulur. Bir amcasının Kütahya milletvekili, öteki amcasının Kütahya Porselen’in sahibi olduğunu söyleyen genç, “Amcam Türk Sineması’na ve Yeşilçam’a aşık biri. O yüzden Kütahya Seramik’in, Kütahya’da çekilecek altı serilik yeni reklam filminde Yeşilçam’ın tüm jönleri ve karakter oyuncularını oynatmak istiyoruz” der ve ilk olarak Kökeş’le el sıkışır. Bölüm başı 50 bin lira 48 yıllık sinema emekçisinin rüyasında bile göremeyeceği bir paradır. O yüzden “Acaba rüyada mıyım?” diye kendine çimdik bile atar.

Böyle teklife kim

Yazının Devamı