Güneş'in bayramı

28 Eylül 2015

Tam anlamıyla “bayramlık” bir maçtı. Beşiktaş da Fenerbahçe de sadece “sonuç odaklı” oynadılar. Futbolun temel ilkelerinden çoğunu ıskaladılar, kafayı fena halde “gole” taktılar. O nedenle karşılıklı hücum sahnelerinin yürekleri ağızlara getirdiği, savunmacıların feleğinin şaştığı ve karşılıklı olarak kendi kalelerini yaktıkları bol skorlu bir oyun izledik.

Gündem sıkıntılı, günümüz bayram... Eh, işte olabildiğince eğlendik!

Diyoruz ya “bayramlık” bir maçtı diye... Görev değil, gösteri yapanlar belirledi maçı...

Orta alanda her iki takım da topu rahatça karşı alana taşıdı... İtiş - kakış arasında savunma görevleri unutuldu, ihmal edildi. Her iki taraf maçı kazanmak için her türlü riski göze aldı, iyi de yaptılar... Teknik direktörler hamle üstüne hamle yaptı. Şenol Hoca, savunmayı güçlendirmek için (Necip, İsmail), Pereira maçı çevirmek için (Volkan, Diego, V.Persie) hamle yaptılar.

Bu maçın parlayan yıldızları var.. En başta Gomez’i saymalıyız... Attığı iki golle Beşiktaş taraftarlarının yüreğindeki sızıları bitirdi. Gökhan Töre, Gomez’in iki golünde de (korner atışı ve asist) pay sahibi oldu. Volkan Şen’in sakatlanan Markoviç’in yerine oyuna girmesinden sonra

Yazının Devamı

Batsın bu futbol!

23 Eylül 2015

TFF Başkanvekili Hüsnü Güreli, 18 Süper Lig kulübünün toplam 3 milyar 948 milyon lira borcu olduğunu, çoğu kağıt üzerinde var sayılan alacaklarının ise 479 milyon lirayla sınırlı kaldığını açıklamış. Sözün kısası net borç 3 milyar 469 milyon TL.
Elbette bu borç iyi yönetilemiyor. Sözüm ona yeniden yapılandırmalarla, ceza uygulamalarının ertelenmesiyle, idare-i maslahatçılık yapılarak hayata devam ediliyor. Ne var ki içeride yaptığınız bu iyi niyetli göz yummalar, görmezden gelmeler, süreyi uzatmalar FİFA ve UEFA kriterlerine göre beklenen kabulü görmüyor. Galatasaray’ın Avrupa Kupaları’na katılma hakkını son anda koruması, Beşiktaş’ın “ancak satış geliri kadar transfer yapmasına” izin verilmesi bu borç sarmalının eriştiği sıcak ve tehlikeli noktaların habercisi.
Türkiye Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği, üretmeyen, sürekli borçlanan, gelirleri arttıkça borçları da katlanan futbolumuzun geleceğini kurtarmak adına yıllardır beklenen hamleleri nihayet bu yıl hayata geçirme konusunda anlaşmış durumda. Güreli’nin açıklamalarına göre 18 Süper Lig kulübü “Süper Lig AŞ”yi kuracak ve pay sahibi olacaklar. Bu şirket başta TV yayın hakları olmak üzere en üstteki futbol

Yazının Devamı

Kaza ve hata

22 Eylül 2015

Beşiktaş, 3 bininci golünü aradı Ankara’da. Kime karşı? Gençlerbirliği’ne karşı. Peki ne oldu? Önce 58 yıllık Süper Lig tarihindeki bin beş yüz atmış birinci golü yedi Gençlerbirliği’nden. Kim attı? Beşiktaş’ın solbeki Tosic, kafayla kendi kalesine attı. Evet, bu bir kaza golüydü. Ahmet Oğuz sağdan ortaladığında El Kebir’le Tosic gelen topa birlikte yükseldiler. Top Tosic’in kafasına çarpıp kaleye gitti. Ne dedik, kaza gol! Böyle şeyler olur.
Asıl sorun görünmez kaza golünde değil. Beşiktaş’ın Başkent’te oyuna başlayan onbirindeydi... Anladık, Oğuzhan sakat... Oyun merkezinde bilinen sakatların (Tolgay, Veli) yanı sıra üçüncü boşluk doğmuş. Şenol Güneş, bu boşluğu Jose Sosa ile doldurma kararı vermiş. Olcay ve Gökhan kanatlarda. Santrfor Gomez’in arkasındaki oyuncu kim? Quaresma! İşte kurgudaki büyük hata burada... Sosa, hücum bölgesinden geride, Atiba ile ortaklık kurmaya çalışıyor. Bu ortaklıkta savunma direnci, savunma disiplini ve fiziksel dayanıklılık gerekiyor. Sosa’nın yaratıcılığı var, asistleri var ama, savunma yönü zayıf. Buna karşılık Ricardo Quaresma’nın kendine oynayan laubali, etkisiz, verimsiz, uyumsuz gayretleri kimini eğlendiriyor, kimini de sinirlendiriyor.

Yazının Devamı

Güzel ve ciddiyetsiz!

18 Eylül 2015

Olcay cezalı, Oğuzhan sakat, riske edilmiyor... Gökhan Töre kenarda. Ricardo Quaresma ile Kerim Frei iki kanatta rol kesiyorlar. Ortada Jose Sosa, önünde Cenk Tosun var. Şenol Hoca, Mario Gomez’i de kenarda oturtuyor. Arnavutluk temsilcisi Skenderbeu karşısında Beşiktaş yine de ağır basıyor.

Top kullanma yüzdesi 60’a 40... Beşiktaş sahanın efendisi. En az 7 gol pozisyonu var.

Quaresma, Cenk Tosun, tek golü atan Sosa kale ağzından inanılmaz goller kaçırıyor. Biraz gösteri yaparcasına, zaman zaman rakibe saygıyı sorgulatan, ciddiyetten uzak, tedirgin eden bir laubalilikle, eğlenerek oynuyorlar. Açıkçası dalga geçiyorlar. Bu durum genç İskenderbey kadrosunu umutlandırıyor. Direnme aşamasını geçip maça ortak olmaya çalışıyorlar. Topu kazanıp uzun pasla, bazen driplingle Beşiktaş ceza yayına kadar geliyorlar. Oradan çektikleri şutlar kötü şeyler getiriyor akla...

Neyse ki Şenol Hoca, bu yıl tuvaldeki ilk rötuşu Beşiktaş savunmasında yapmış. Hücumcular gevşedikçe savunmacılar sıkıyorlar vidaları... Bir kaza golüne uğramamak için ciddiyet ve dayanışma örneği veriyorlar.

Beşiktaş için çok kıymetli bir gelişme bu... Rakip takımın seviyesi ne olursa olsun, dörtte üçü değişen

Yazının Devamı

Futbolun şarkısı: Yıldızların Altında

16 Eylül 2015

Luis Nani, Robin van Persie... Mario Gomez, Ricardo Quaresma... Lukas Podolski, Samuel Eto’o... Oscar Cardozo, Tom de Sutter...

Süper Lig’deki yabancılar listesi böylece uzayıp gider...

3,5,6 derken sınırların genişletilip hemen hemen kalkmasıyla kulüplerimiz iştahlı alıcı pozisyonuna girip - nereden buldularsa - taze paralarla seçerek, beğenerek yıldız futbolcuları topladılar.

Yazının başında adı geçenler, yıldız futbolcuların en parlak kuşağını oluşturuyorlar.

Tek tek bakıp incelediğimizde Şampiyonlar Ligi’nde final oynayanlar, Kupa’yı kucaklayanlar, Dünya Kupası’nda top koşturan oyuncular... Ustalıkları, becerileri, kariyerleri hiç de küçümsenecek gibi değil. Ligin ilk dört haftasına baktığımızda golleri de sıraladılar, takım oyununun dişlisi olarak örnek maçlar da sıraladılar. Hakçası, aldıkları parayı da hak ettiklerini, hak edeceklerini gösterdiler.

Hepsi kaliteli

Bu tabloyu Mustafa (Denizli) Hoca ile de konuştum önceki gece... Futbolun tekniğinden çok, ekonomisi ile ilgilenen Erdal Batmaz dostum da konunun nereye gideceğini merakla bekliyordu... Mustafa Hoca, “Evet, hepsi de kaliteli adamlar” dedi: “Böyle bakınca oynanan futbola da bir kalite

Yazının Devamı

Gomez'in cenneti!

14 Eylül 2015

Geçen sezonun ortaları, İtalya... Fiorentina Teknik Direktörü Vincenzo Montella -ki kendisi eski bir Roma golcüsüdür - Alman futbolcu Mario Gomez’i odasına çağırıp, “Otur ve seyret!” diyor... Temaşa faslı bitince noktayı koyuyor:
“Bak burada deminden beri attığın gollerden bir seçki sundum sana... Bunların aynısını atmanı istiyorum, tamam mı!”
Mario Gomez gülüyor:
“İyi ama Sinyor” diyor, “Bu takımda bana Joachim’den başka top atan yok ki! Buna karşılık çift santrfor oynatıyorsunuz ve alamadığım toplarla benden gol bekliyorsunuz!”
Gomez’in İtalya’dan koparak kariyerini Türkiye’de yeniden başlatma kararının altında bu öykü yatıyor.
Atatürk Olimpiyat Stadı’na dönersek...
Dün ikindi saatlerinde Beşiktaş orkestrası ile solist Mario Gomez’in “futbol konseri” vardı.

Yazının Devamı

Arda'nın acıları

9 Eylül 2015

Türkiye-Letonya (1-1) maçından sonra, galibiyetin elimizden ıslak sabun gibi kayıp gitmesiyle Türk futbolunun tüm sorunları - maşallah - başarıyla (!) masaya yatırıldı.
Analiz edildi, tanı konuldu, kesildi, biçildi, doğrandı...
Karakter tahlilleri, performans değerlendirmeleri yapıldı. Hükümler verildi, çözümler önerildi. Kurtuluş’un kitabı yazıldı.
Arada tarihe geçecek büyük saptamalar da vardı tabii...
Örneğin Arda için “Madem büyük futbolcusun, büyük yıldızsın... Maçın sonucunu da değiştireceksin!. Sen bunu yapmadın, yapmadın!” anlamına gelen, dokunan, dokunduran saptamalar.
Bizim spor medyamızda, yazılı ve görsel yorumlarda Arda’nın vaziyeti böylece paketlene dursun, Barcelona Kulübü’nde Arda’nın performansı sevinç ve memnuniyetle karşılanıyordu. As gazetesinin haberine göre, Barça’nın 6 aylık transfer yasağı dolana kadar takımda oynayamayacak durumdaki Arda’nın antrenman performansı, takıma uyumu Teknik Direktör Luis Enrique’yi tatmin etmişti. Asıl merak edilen, Arda’nın maç performansıydı. O nedenle Enrique Türkiye - Letonya maçını baştan sona dikkatle izledi. Maç bittiğinde, 90 dakika sahada kalan Arda’nın gayet iyi oynadığını söyledi: “Maç eksiğinden dolayı

Yazının Devamı

Bu sonuç çok kıymetli

7 Eylül 2015

Nihayet, galibiyet... Van Gaal’den sonra bir türlü kendini toparlayamayan ve bizden beter hallere düşen Hollanda’yı yenmek - kimse dudak büküp küçümsemesin - yine de Basketbolcularımız’ın İtalya zaferi kadar “kıymetli” bir başarıdır bence. Fatih Terim’i de kutlayalım ter döküp koşan, hüner gösterip coşan futbolcularımızı da.

Başarı kıymetli... Çünkü, hayal kırıklığı yaratan oyunların, skorların, hataların ve beceriksizliklerin faturasını topluca kestiğimiz Milli Takım, itibarını ve iddiasını kaybetmiş, “ezik” bir duruma düşmüştü. Bırakın oynamayı, ayakta durmak bile zordu böyle ortamda... Neyse ki hayal kırıklıkları karşısında kendi içine dönerek birbirine sarılan, dayanışmanın en iyi örneklerinden birini veren Milli Takım, aradığı şefkati ve desteği Konya seyircisinden buldu. Hem de fazlasıyla. Bu maçlar İstanbul’da oynandığı zaman, tribünlerde ya sessiz tiyatro seyircileri (!) oluşuyor, ya da kör fanatizmden beslenip dünyayı kulüp renkleriyle algılayan taraftarlar... En küçük hatada inanılmaz öfkelerle rakip takımdan gelen çocuklara sallayan, küfür ve alay edenleri unutmayalım. TFF ve Federasyon, Konya seçimiyle en azından bu sevgisiz öfkeden kurtarmıştır Milli Takım’ı.

M

Yazının Devamı