Çok özel adamlar

27 Nisan 2009

Hayır, bu maçın golcülerini değil, onlara ışık tutan, asist yapan, pozisyon hazırlayan çok özel adamları alkışlayacağım... Tello ve Yusuf’u...
Bunlar öyle özel adamlar ki, en formsuz, en yorgun, en durgun ve en sıkıntılı dönemlerinde dahi, topu en yaratıcı biçimde kullanıp maçın akışını değiştirebilirler. Futbol tarihimizin sezonluk lig kayıplarına hükmederek sonucu belirleyebilirler. Hayır, sakat ve cezalı olmadıkları sürece onlardan umudunuzu kesemezsiniz. Ve onlar golcünün arkasında gerçek yıldız gibi parlarlar. Hiç solmadan, kaybolmadan...
Bobo ve Holosko’yu günün golcüleri olarak alkışlayalım... Flaşlar patlasın. Yakın plan vuruş görüntüleri üst üste tekrarlansın. Ama kimse Tello ve Yusuf örneğindeki gerçek kahramanları unutmasın. Bobo ve Holosko bir buji kıvılcımı gibi anlıktır. Ya da fotoğraf makinasının çakıp sönen flaşı gibidirler. Elbette gol fotoğraflarında yer almak haklarıdır.
Tello ve Yusuf’a saygı duymak ise hepimizin görevi. Geçen hafta İnönü’de bir golü

Yazının Devamı

Dön artık Nobre!

23 Nisan 2009

Nobre’nin rakibe yaptığı baskı, hareketli ve atletik yapısı, takım oyununa katkısı ne kadar da değerliymiş!

Dileyen Mert desin, isteyen Marcio... Ama şurası kesin ki Nobre olmadan Beşiktaş’ın işi zor... Hem de çok zor!
Nobre’nin oynamadığı maçlara bakın... Beşiktaş bitmez, tükenmez bir istek ve enerjiyle gol için bastırıyor, ama istediği etkinliği bir türlü kuramıyor. O baskıdan aradığı golleri çıkaramıyor.
Nobre’nin oynamadığı maçlarda “Abdurrahman Çelebi” rolü de Bobo’da... Bobo yine pozisyona giriyor. Tek başına kaleciyle karşı karşıya kalıyor, ama adam geçemiyor. Son vuruşu yapacak zeka yok, demeyeceğim. Tekniğinin olmadığı kesin!
Buruk bir final vizesi oldu bu... Beşiktaş, İnönü’de ligden sonra kupada da teslim bayrağını çekti Ankaraspor’a... Geçen hafta Fenerbahçe’yi yendikleri maça kadar galibiyeti unutmuş olan Aykut Kocaman’ın ekibi, anlaşılan o ki açığı kapatmak için İnönü’yü bir fırsat olarak görmüş... Hak ettikleri bir galibiyet aldılar, bir gol daha

Yazının Devamı

Devdenet, az yönet!

22 Nisan 2009

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Türk Sporu ile ilgili geniş ve ayrıntılı bir araştırma yapıp ağır bir dosya çıkarmış ortaya. Biz buna Denetleme Kurulu Raporu diyoruz. Devlet Denetleme Kurulu, devletin adı üzerinde en ciddi organlarından biri... Aradığı her bilgiye ve belgeye bizden daha kolay ve çabuk ulaşır. Gerçeği daha yakından bulur, görür ve tesbit eder. Aksaklık nerede teşhisi koyar.
Cumhurbaşkanı’na raporunu sunar. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, kendi isteği ve talimatıyla yapılan bu denetlemenin raporunu da okur elbet.
Okur ve gereğinin yapılması için yetkilerini kullanır.
Meclis’i, hükümeti, ilgili bakanlıkları yazılıya da sözlü olarak uyarır. Önerilerini sunar. Kuşkunuz olmasın, yetkilerini de kullanmakta en küçük tereddüte yer bırakmaz..
Kısaca “ Devdenet ” diyeceğim Devlet Denetleme Kurulu’na.
Ağırbaşlı, yol, usul erkan bilen Devdenet başkan ve üyelerine saygı duyuyorum.
Türk Sporu’ndaki hastalıkların çoğunu teşhis etmişler. Doğru tanı koymuşlar. Onları gerçekten kutlamak gerekiyor.

Yazının Devamı

Eline sağlık İbo!

20 Nisan 2009

Sivasspor, Konya’da puan kaybetmiş, Fenerbahçe zirvedeki umudunu da iddiasını da yitirmiş... İlk bakışta koşullar, Beşiktaş’ı liderliğe çağırıyor. Çoğu kişinin sezon başında aklına bile getirmediği şampiyonluk şansı Beşiktaş’a göz kırpıyor.
İl Güvenlik Kurulu yine beklenen kararı aldı, Bursaspor seyircisine İnönü Stadı’nı kapattı. Olası provokasyona karşı herkes paranoya düzeyinde tetikteydi. Kendi evinde, sadece kendi seyircisi (taraftarı) ile ağırladı Beşiktaş konuğunu...
Konuk da Bursaspor’du, iyi mi ! Ertuğrul Sağlam, bir yanda “gönderilmiş olmanın” mahcubiyetini Beşiktaş’a yükleyerek geldi İnönü’ye... Bir yandan da kafasındaki UEFA hesaplarını sahaya döktü.
Bez afişlerle, posterler ve pankartlarla İnönü’de vaziyet alan Beşiktaş taraftarı, ortamı düğün yerine döndürmeye kararlıydı. Şampiyonluğa belki de en çok onlar inanıyordu.
Hepsi tamam da, Beşiktaş negatif ve pozitifiyle böylesine karmaşık bir baskı ortamında ayakta kalabililir miydi ?
Sorunun yanıtını “hayır” olarak

Yazının Devamı

Arena’nın aktörleri

15 Nisan 2009

Ali Sami Yen Stadı’nda yaşadığımız ya da tanık olduğumuz görüntüler, çok mu şaşırttı ? Hayır... Bence beklenen bir şeydi. Biraz ayar kaçtı, biraz havası kaçtı ve futbolsuz derbi tam da beklendiği gibi kin ve nefretle dolup taşarak herkese öfke saçtı!
Bu öfkeden hepimiz nasiplendik. Bazılarımız utanmıştır, olabilir. Utanmak, artık eskiyen değerler hükmünde olduğu ve pek de endüstriyel bir değer taşımadığı için, geçiniz...
Pazar günü sergilenen tablo, temeli yıllar önce atılmış bir yozlaşmanın ürünüdür. Bu ürün paketlenip hazırlanmış, içine iktidar savaşı, eyyamcılık, yalakalık, yalancılık, bol bol ego sosu konarak, görgüsüzlük, yüzsüzlük, yalancılık katılarak pazarlanmıştır.
Marka değeri diyerek medyaya yüklenenler de gözlerimizin içine bakarak marka değerini yerle bir edecek her türlü haltı işlemekte hiçbir sakınca görmemişlerdir.
Fenerbahçe’nin Şükrü Saracoğlu gibi onurlu bir devlet adamının, eski bir başbakan/başkanın adını taşıyan stadına

Yazının Devamı

Rezil derbi!

13 Nisan 2009

Günün sorusu şu: Galatasaray yönetiminin cezalandırdığı, teknik direktörün yok saydığı Lincoln derbide oynayacaksa, bu maçın yaklaşık 1 saati boşa geçmiş olmuyor mu?
Çoğuna göre, Lincoln’ün kulübede beklediği 57 dakikalık bölümde Galatasaray orta alanda top çaldı, oyun kurdu, gol pozisyonlarına girdi, goller kaçırdı.
Ama oyunun liderliğini üstlenen oyuncusu yoktu. Ne Arda, ne Kewell, ne Ayhan, ne de Ümit Karan. Baros da sorunlu Fenerbahçe defansında Lugano’nun sıkı takibinde sıkışınca ortada ayan beyan tartışılmaz gerçek kendini gösterdi: Lincoln aranıyordu, ama yoktu.
Lincoln’süz dakikalarda Fenerbahçe, Selçuk’un gergin ve sert oyunuyla yıpranmış, Aragones ilk yarı biterken onu kenara alıp, Deniz’i oyuna sür-müştü. Gökhan Gönül’ün 22. dakikada sakatlanarak yerini Yasin’e bırakmasından sonra Fenerbahçe savunması, klasik dörtlüsünden sadece 1 adamla (Lugano) temsil ediliyordu. Bu durum ilk yarı boyunca Roberto Carlos’un solbekte tıkanıp

Yazının Devamı

Denizli doğru sayıyı (23) buldu!

11 Nisan 2009

Beşiktaşlı futbolcular piyango bileti almasın. Çünkü en büyük ikramiyeyi zaten kazandılar Kocaeli’nde


Beşiktaşlı futbolcular piyango bileti almasın. Çünkü en büyük ikramiyeyi zaten kazandılar Kocaeli’nde...
Bu kadar kötü bir oyuna böylesine parlak bir skor, ancak futbolda olur.
Zaten o yüzden değil mi her takımın her rakibi yenebilmesi... Kötü oynayanın da kazanabilmesi. Futbol da bu yüzden en yaygın spor dalı değil mi dünyada ?
Beşiktaş, Sivasspor’la liderlik mücadelesi yapıyor. Çoğuna göre son iki şampiyon adayından biri...

Yazının Devamı

Büyü bozulunca!

8 Nisan 2009

Sporda gündem sürekli değişiyor, yenileniyor... Sporun doğasındaki dinamizm ve değişim, o gündemi izlerken hepimizde doğal olarak atlamalara neden oluyor.
Günceli izlerken, bazı gerçekleri gözden kaçırıyoruz. Kolay yollara sapıyoruz. Biraz düşünüp tartışmayı derinleştirmek, analiz alanını genişletmek yerine, önümüze bakıyoruz.
Önümüzde Fenerbahçe-Galatasaray derbisi var...
Milli Takım ve sorunları artık geride kaldı!
Kolay yaklaşım budur...
Dünya Kupası’na katılma şansı benim için sıfırlandığına, çoğu kişi için çok azaldığına göre derbi bilmecesi, derbi tartışmaları daha sıcaktır. Orada ısınıp avunabiliriz.
Ama öyle olmamalı.

Yazının Devamı