Bravo Cim Bom’a!

29 Haziran 2020

Galatasaray, en sıkıntılı, en arızalı döneminde Başakşehir’e teslim olmadı, iddiasını zirveye taşıyamadı ama şampiyonluk hesaplarında denklemi yeniden kurdu. Bu anlamda Fatih Terim’i ve oyuncularını kutlamalıyız.
Sekiz oyuncusu yoktu konuk takımın… Kalecisi, stoperleri, santrforları sakatlanmış, oyundan düşmüş, devre dışı kalmış. Yedekler de cezalı… Hadi, Muslera’nın yerine yine bir kaleci (Okan) koydunuz. Stoperleri ne yapacaksınız? Marcao yok, Luyindama zaten yok… Neyse elde var Donk, yanına da Lemina’yı görevlendirip zoraki alternatifler oluşturmuş Fatih Terim… Ama santrforlar yok… Falcao sakat, ondan önce Andone sakat… Tam nöbeti alacakken Adem Büyük cezalı…
Onyekuru’yu ortaya alıp bir hücum planı uyguladı Fatih Terim. Onyekuru’dan istediğini alabildi mi? Hayır. Ama oyuna beklenmedik biçimde ağırlığını koydu. Orta alandan kaptığı topları Feghouli, Belhanda, Emre Akbaba ve Ömer Bayram’la Başakşehir yarı alanına yıktı. Başakşehir’i hep savunma pozisyonunda oynamaya zorladı. Topun yüzde 64’ünü alıp hem zamana

Yazının Devamı

Düdük kampa sığmadı

24 Haziran 2020

Merkez Hakem Kurulu, üç aylık ara dönemde hakemlerin olası form düşüklüklerini önlemek amacıyla Riva’da özel bir kamp programı uyguladı.

Ayrıntılara girmek istemiyorum. Ama görüldü ki iyi niyetli uygulama, arızalı sonuçlar yarattı. Süper Lig’in en kritik final sürecinde gündemi oluşturan hakem hataları, gollerde, penaltılarda, fauller ve fena hareketlerde, sarı ve kırmızı kartlarda futbolun önüne geçti.

Teknik direktörleri ve oyuncularıyla “taraftarsız”, “seyircisiz” puan mücadelesi veren takımlar, performanslarından önce hatalı hakem kararlarının “kurbanı” olarak önümüze geliyor. Kendilerini böyle tanımlayan hocalar, futbolcular var. Medya da tanımlamaya katılıyor. Teknik, taktik, strateji çok arka planda kalıyor. Hakem değerlendirmeleri maçların önüne geçiyor. Futbolcu hatası gayet doğal karşılanırken, hakemin kararı ağır eleştirilerle gündeme geliyor.

Hatırlayın, futbola döndüğümüz 27. Haftada Rizespor-Galatasaray (2-0) maçının hakemi Yaşar

Yazının Devamı

Çak bir “beşlik”!

21 Haziran 2020

Ne zamandır “beşlikler”i özlüyordu Beşiktaş. Dün adeta döktürdü ve beşledi. Futbolda bazı oyuncular var, takımlarının kimliğini belirliyorlar. Beşiktaş için Burak Yılmaz böyle bir oyuncu… Adem Ljajic de öyle.. Atiba, Elneny, Gökhan’ı da katalım.
Denizlispor kendi sahasında, Beşiktaş da deplasmanda aynı özelliği taşıyorlar. İlk golü atıp öne geçtikleri maçı kaybetmiyorlar. Demek ki daha santrada keskin bir mücadele başlıyor. Ama o da ne? Düğün mü, dernek mi, bayram kutlaması mı, bilemiyoruz. Havai fişekler peş peşe patlıyor… Pat,pat, pat!.. Pat…Pat… Gürültü futbolu etkiliyor. .Pat pat’lar da katılıyor santra vuruşuna… Dikkat dağıtan, adeta dürter gibi rahatsız eden bir durum bu. Gürültü virüsü diyelim… İki hoca da futbolcular da şikayetçi… Oyuna konsantre olamıyorlar. Kalkavan durduruyor. Kolluk kuvvetlerinin müdahalesiyle normale dönüyoruz.
Oyuna bakınca… Beşiktaş topun sahibi. Yenildikleri Antalyaspor maçındaki gibi seri pas

Yazının Devamı

Muslera’nın ayağı, Galatasaray’ın hayalleri

17 Haziran 2020

Galatasaray kalecisi Muslera’nın başına gelen kaza, insan yüreği taşıyan herkesin “Vah” diyeceği kadar acıdır, dramatiktir. Galatasaray ise “Vah” demekle kalamaz… Onların çektiği acıyı, üzüntüyü, kırılan umutlarıyla birleştirdiğimiz zaman ortaya “Eyvah!” feryadı çıkıyor.
Kendi adıma şunu açıklamam gerek. Galatasaraylı olmadığımı herkes bilir. Kişisel sporcu taraftarlığımı daha önemserim. Böyle olunca Muslera’nın yediği her gol beni üzer. Maçın sonucu bir yana, Uruguaylı genç adamın, yediği her golden sonra o masum yüzünde oluşan mahcup ifadeden çok etkilenirim. Takımının her başarısına olağanüstü katkı veren, sorunsuz ve sıkıntısız kaç profesyonel vardır bizim ligimizde, bilmiyorum. Ama Muslera’nın başarısıyla beyefendiliğini, sadakatini, insanlığını, centilmenliğini, çalışkanlığını bir arada takdir etmek gerekir. Süper Ligimizde bugünden kendine çok özel bir yer edinmiştir. Ama onun Uruguay futbolunda da çok özel bir yeri vardır: Unutulmaz kalecilere bakıldığında Maspoli ve

Yazının Devamı

Sergen Hoca geç kaldı

14 Haziran 2020

88 günlük arada yeteri kadar çalışabildiler mi? Bekledikleri verimlilik düzeyine çıkabildiler mi? Skor tabelasına bakınca görüyorsunuz ki olmamış… Sergen Hoca da yanlış bir on birle başladı maça… O nedenle maçı Antalyaspor kazandı. Uyandıkları zaman tren kaçmıştı.
Maç başladı, Beşiktaş seri ve isabetli paslarla Antalya yarı alanına yerleşti. Ama Antalyaspor’un oluşturduğu kalabalıkla alan daraltması yüzünden zorlandılar.Topla adam eksiltemediler. İsabetli şut atamadılar.
Gole yakın ve sıcak oynaması beklenen oyunculara baktık. Sergen Yalçın’ın güvendiği Güven, hocasının verdiği şansı tepti. Çabası yeterli olmadı. Diaby ile Boyd’un sağ ve sol kanatta ne yaptıklarını hiç anlayamadık. Sağda Gökhan Gönül, solda genç Rıdvan, önde oynayan arkadaşlarından daha gayretli, daha istekliydiler. Boateng’in oyundaki varlığı Atiba’nın gerisindeydi. Atiba’nın gayretlerine saygı duyuyoruz. Bitiş düdüğüne kadar sahadaydı. Sürekli hücumu beslemeye çalıştı. Ama yaşıyla birlikte ağırlaşan

Yazının Devamı

TFF Başkanını sigaya çekmek... AYIP!

10 Haziran 2020

Bu ülkenin en sorunlu alanı iletişim... Yüzlerce, binlerce örnek var. Siyasetten, ekonomiden, magazine... Sanattan, felsefeden, spora kadar...
İletişim sorunlu, çünkü ağzınızdan çıkan sözcükleri eğiyor büküyor, sivri uçlu kancalar haline getirip aklınızda olmayan algılarla size yüklenebiliyorlar..
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir’e karşı Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Başkanvekili Semih Özsoy’un, daha sonra da Yüksek Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük’ün açtığı söylem savaşları, iletişimin nasıl bir mayın tarlasına dönüştüğünün en sivri örnekleri.
Efendim, canlı yayınlanan TV programında genç meslektaşımız TFF Başkanına “şike iddiaları” ile ilgili bir soru yöneltiyor. Özdemir de 2011’de futbolumuzun yaşadığı kargaşalı “3 Temmuz süreci”ni hatırlatıp “Dokuz yıldan beri şike olayına rastlamadık. Amatör liglere kadar her ligden gelen ihbar ve şikayetleri araştırıyoruz. Kurullarımız var” diyor.
Vaay!.. Sen misin “9

Yazının Devamı

Oyunu ve dayanışmayı yeniden öğrendik Teşekkürler korona

3 Haziran 2020

Korona günlerinin “normale dönüş” aşamasında ölümlerin ve toplumun belini büken ekonomik kayıpların yanı sıra kazandıklarımızı da kayıt altına almak gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle sporda!
Sporun temel dinamiği olan “rekabet” sezonun iptal edilmesi, seyircisiz maçlar, uzun süren aralar nedeniyle yumuşadı, sesini ve önceliğini kaybetti, neredeyse unutulur duruma dönüştü.
Olimpiyat oyunlarının 1 yıl ertelenmesi, kota, performans, rekor ve madalya kovalayan sporcuları sakinleştirdi. Kendi sağlıklarını korumak, sınırlı biçimde “yarışmasız” fiziksel çalışmalarla “hazır olmak”, öncelikli kaygılarını oluşturdu. Sakat sporcular tedavilerini tamamlama fırsatı buldular.
Sadece sporda değil, hayatın her alanında insanlar evlerine kapandı. Duygu ve düşünceler, görüş ve anlayışlar, sıradanlıklar ve öncelikler değişti. Korona öncesi tartışmalar, polemikler ve demeç savaşlarıyla günlerimizi dolduran “rekabet” korona sürecinde bir adım geri çekildi. Ortak kaygı ve tasalar unutulmaması

Yazının Devamı

Oy birliğiyle HAYIR

27 Mayıs 2020

Türkiye Futbol Federasyonu, geçen hafta 7 kulübün “küme düşme kaldırılsın” çağrısına yanıt verecek. Hemen söyleyelim: Bu karar, hiçbir sürprize yer bırakmayacak şekilde bellidir.
7 kulübün başvurusuna karşı TFF Yönetim Kurulu’nun oybirliğiyle “hayır” kararı vermesi bekleniyor.
Puan cetvelinin alt sırasındaki 7 kulüp, başarısızlıklarını, yanlışlarını, ihmallerini, yapısal sorunlarını bir yana iterek bir anlamda statünün yok sayılmasını istediler. O günkü toplantıda Özdemir doğrudan karşı çıkarak müzakere yollarını da kapayabilir, 7 kulübe “vıdı vıdı” yapma şansı verebilirdi. Medyamız da konu kıtlığından bu olayı evire çevire işler ve gündemi geçiştirirdi.
Bayram öncesi yaşanan bu durumun yazılı basındaki değerlendirmelerine baktım. Milliyet’te örneğin, 23 Mayıs Cumartesi günü üçümüz (Şansal, Cemal, ben) 21 takımlı bir kaosa dönüşecek lige “hayır” demiştik. Hürriyet’teki arkadaşlarımız da Uğur Meleke gibi- küme düşmenin

Yazının Devamı