Çağın en büyük hastalığı: Hafıza ve konsantrasyon kaybı. Hepimizde aynı rahatsızlıklar var. Bazılarımız bu durumdan şikayetçi, bazılarımız farkında bile değil
Onlarca defa gittiğimiz bir adresi unutuyor, her seferinde telefon açıp bir daha tarif alıyoruz. En yakınlarımızın bile telefon numarasını ezbere bilmiyor, kazara cep telefonumuza bir şey olursa numaralardan da, yakınlarımızdan da mahrum kalıyoruz. Bırakın doğum günlerini, hiçbir önemli tarihi hatırlamıyoruz. Daha önce bir yakınımıza aldığımız hediyeyi unutup tekrar aynısını aldığımız oluyor. Akıllı telefonumuzun hesap makinesini kullanmadan hesap kitap yapamaz hale geliyoruz. Çarpım tablosunu bile unutuyoruz artık. Sürekli avucumuzun içindeki telefon, çarpmayı da bölmeyi de yapıyor. Ne gerek var eskisi gibi tabloları ezbere bilmeye?
Hafızamızı ele geçiriyor
Sabah uyanır uyanmaz ilk iş telefonumuza sarılıyoruz. Twitter’da neler olmuş, Instagram’a hangi fotoğraflar yüklenmiş, bakıyoruz. “Like” etmek istediklerimizi ve tabii “like” etmek zorunda hissettiklerimizi “like”layıp güne öyle başlıyoruz. Artık hiçbir şeyi öğrenmemiz ya da ezberlememiz gerekmiyor. Nerede takılsak Google imdada yetişiyor.
Eskiden
Londra Film Festivali’nde Alphan Eşeli’nin ilk filmi “Eve Dönüş: Sarıkamış 1915”in özel gala yemeğiyle başlıyor, Christie’s Dubai’de gerçekleşecek Türk modern ve çağdaş sanat müzayedesiyle devam ediyoruz
Oyuncu Ralph Fiennes’den moda yazarı Suzy Menkes’e, yönetmen Mike Figgis’den Dazed&Confused ve Another Magazine gibi önemli dergilerin kurucusu Jefferson Hack’e, Dice Kayek’in ortağı Ayşe Ege’den İngilizlerin favori markası Erdem’in kurucusu Erdem Moralıoğlu’na tanıdık birçok isim bayramda Londra Film Festivali’nde buluştu. Onları bir araya getiren Alphan Eşeli’nin ilk filmi “Eve Dönüş: Sarıkamış 1915”in özel gala yemeğiydi.
“Eve Dönüş: Sarıkamış 1915’, Sarıkamış Harekatı’nın acı sonuçlarını farklı bir açıdan izleyiciye aktarıyor. Ayrıca kararlılık, hayata bağlılık ve güçlü olma duyguları üzerine yoğunlaşıyor. Film, yönetmenlerin ilk filmlerinin yarıştığı Sutherland Trophy adaylarındandı. Bu yıl Montreal Uluslararası Film Festivali’nde Fipresci Ödülü ve Golden Zenith Ödülü’nü kazandı, Haifa Uluslararası Film Festivali’nde Golden Anchor Yarışması’na seçildi. Başka ödüller de alacağına eminim.
Yeni projeler yolda
Londra’daki galanın şerefine The Ivy’de verilen
Son yıllarda Karaköy’de hemen her gün yeni bir mekan açılıyor. İşte Karaköy’de dolu dolu bir 24 saat geçirebilmek için bilmeniz gereken yeniler ve klasikler...
Fotoğraflar: HÜSEYİN ÖZDEMİR-ECE YILMAZ
Çok değil, geçen yıl tam da bu zamanlarda Karaköy’deki Unter’de bir partiye gitmek üzere taksideyim. Unter’in sokağının önüne geliyoruz, taksi şoförü telaşla “Ben bekleyeyim isterseniz, buralar hiç tekin değil” diyor. Gülerek “Gerek yok” deyip teşekkür ediyorum. O günden bugüne Karaköy her geçen gün açılan yeni bir mekanla daha da değişiyor. Artık gece hayatının en önemli güzergahlarından. Yeme-içme ve sanat uğruna gündüzleri de sık sık yolumuz düşüyor.
Evet, Karaköy’de sürekli yeni bir yer açılıyor, yine de Karaköy değişimini hâlâ tamamlayamadı. Belki de bu hoşumuza gidiyor.
Değişimi Bej başlattı
Avusturya’daki sağlıklı yaşam merkezi Viva Mayr’ın direktörü Dr. Harald Stossier’den neler öğrendim? İşte kliniğe gitmeden kendi kendimize uygulayabileceğimiz beslenme önerileri...
Tecrübeyle sabit, hiçbir beslenme uzmanı bilmediğiniz bir şey söylemiyor. Aslında söylenenlerin hepsini adımız gibi biliyoruz ama uygulamaya gelince takılıyoruz işte. Bir başkasının yanında sık sık tartıya çıkmak, kas ve yağ oranlarınızın ölçülmesi zaman zaman motive ediyor. Bazen de bildiklerimizi tekrar tekrar duymak gerekiyor uygulamaya geçebilmek için. İşte bugün Viva Mayr Klinik’in direktörü Dr. Harald Stossier’den öğrendiklerimle devam ediyoruz.
“Eskiden büyük sofralarda ailece uzun uzun yemek yeme alışkanlığımız vardı, şimdi ise hayat çok hızlandı, televizyon karşısında ya da ayaküstü hızlı atıştırmalar bizi mahvediyor. Eskiden daha çok çiğniyorduk yemekleri, artık neredeyse çiğnemeden yutar hale geldik” diyor Dr. Stossier. Haklı tabii. Israr ediyorum, kliniğe gitmeden de hayatımızı kolaylaştıracak birkaç tüyo istiyorum. İşte Dr. Stossier’in önerileri...
Her lokmayı en az 30-40 defa çiğnemeli, sindirimi kolaylaştırmak için. Tamamen sıvı hale geldikten sonra yutmalı. İlk
İngiliz Kraliyet Ailesi’nden dünyaca ünlü modacılara birçok kişi, sağlıklı yaşam için Avusturya’daki Viva Mayr Kliniği’ne gidiyor. Kliniğin direktörü Dr. Harald Stossier’le İstanbul’da buluştuk ve bakın kendisinden neler öğrendim?
İngiliz Kraliyet Ailesi’nden Türk cemiyet hayatına birçok isim zayıflamak ve gençleşmek için aynı adrese koşuyor, Avusturya’da Viva Mayr Kliniği. Lanvin’in tasarımcısı Alber Elbaz’dan Kevin Spacey’ye renkli bir müdavim kitlesi var.
Bazıları zayıflamak için gidiyor, bazıları ise sadece enerjilerini artırmak için. Vladimir
Putin’in yeni ayrıldığı eşi Lyudmia için “Orada yaşıyor” diyorlar.
O kadar çok Türk müşterileri var ki, şimdi Viva Mayr doktorları sık sık İstanbul’a gelerek burada hastalarının kontrollerini yapacak ve tabii burada bazı doktorlarla işbirliği de yapacak. Viva Mayr’ın yöneticisi Dr. Harald Stossier, İstanbul’a kadar gelince heyecanlanıyorum ve hemen gidip görüşüyorum.
Herkes tatile gitti, şehirde in cin top oynuyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Otoparklardan sinemalara birçok yer dolu. İşte bugünlerde şehirde hayatınızı kolaylaştıracak birkaç hatırlatma...
“Sonunda şehir boşaldı, trafik derdi bitti” diyoruz, tam o sırada Russel Crowe bir salyangoz resmiyle birlikte “Bu arkadaş bile İstanbul trafiğinden hızlı ilerliyor, hem de çok daha hızlı” diye tweetliyor.
“Şehir boşaldı” diyoruz. Pazar günü Zorlu Center’a gidenler otoparkta yer bulamamaktan şikayet ediyor. Şaşırıyorum. Daha yeni açılmış dev bir yaşam alanından bahsediyoruz, sadece bir AVM de değil. Nasıl otoparkta yer olmaz? “E, otoparkta yer yoksa Levazım girişinde, tam da Beymen’in önünde vale hizmeti var. Ondan faydalanılamaz mı?” diyorum, “Vale de ‘Yerimiz yok, alamayız’ dedi” cevabını alıyorum. Hatta “Mahalleye park edin” diye de bir öneride bulunmuşlar, çekiciler de biraz ileride beklerken. Neyse kibarlık yapıp söylememişler, bari ben söyleyeyim, bir dahaki sefere arabayla değil metroyla gidin. Metrodan sonra uzun bir yürüyüş sizi bekliyor, ama neyse ki yürüyen bantlar imdada yetişiyor. Zaten henüz Zorlu Center’ın taksi durağı da yok. Taksi isterseniz Levazım Taksi durağına
“Ekim ortası Bodrum’da ne işimiz var?” demeyin. Bu hafta Yalıkavak Palmarina’da Yazz & Jazz Festivali var. Yolunuz Bodrum’a düşerse kaçırmayın!
Bodrum’da bu yaz İstanbul’u aratmayacak kadar beter bir trafik vardı. Bir ara telefon şebekeleri bile çöktü. Bunların tek nedeniYse 2013 yazının en çok konuşulan yeri Yalıkavak’taki Palmarina’ydı. Bodrum’a giden gitmeyen herkes Yalıkavak marinanın ihtişamından konuşuyordu. Gidenler müze gezer gibi marinayı geziyordu. Görenler arasında beğenen çoktu, beğenmeyen de vardı. Ama herkesin kabul ettiği tek bir gerçek vardı, bu marina turizm için önemli bir gelişmeydi.
“Caz müziği sahipleniyoruz”
Palmarina’nın genel direktörü Levent Baktır’la bayram öncesi bir araya geldik. Bayram için büyük bir sürprizleri olduğunu anlattı. Bu hafta Yalıkavak marinada konserler düzenliyorlar. Yarın akşam Mustafa Sandal konseriyle başlıyor, çarşamba akşamından itibaren ise Yazz & Jazz Festivali’yle devam ediyorlar.
“Bodrum’da her marina bir müziği sahiplendi, Turgutreis klasik müzikle, Bodrum marina Latin müzikleriyle özdeşleşti. Biz de Yalıkavak marinaya en çok caz müziğin uyacağına inandığımız için bir caz festivali
Mağazaların kapısına erkenden dizilenlere rastladık. Bazı markalarda belli ürünler ilk günden tükendi. Açılışı heyecanla beklenen Zorlu Center’da bir tura çıkıyoruz
abah saat 08.30. Zorlu Center’da Beymen’in açıldığı gün. Mağaza 10.00’da açılacak. Kapıda elinde kahvesiyle bekleyen kadınlar var. Manzara bu. Şaşırıyor muyum? Hayır. Çünkü biliyorum, Zorlu Center böyle heyecanla bekleniyor. Sonradan öğreniyorum, Beymen’de ilk üç günde biten çanta ve ayakkabı modelleri var. Bkz. Isabel Marant içten platformlu spor ayakkabıları. Hâlâ mı? Evet. Tabii bunda 1000 metrekarelik çanta ve ayakkabı bölümünün de etkisi çok.
O reyonda kendini kaybetmeyecek kadın tanımıyorum.
Sanki mücevher değil, peynir ekmek satılıyor
Aradan iki hafta geçiyor. Perşembe günü itibariyle Zorlu Center’ın AVM bölümü açılıyor. Zincirlikuyu’da ana caddede elinde Zorlu Center yazılı pankartlar tutanlar var. Alışveriş merkezinin açık meydanında ise elinde alışveriş torbalarıyla kadınlar salınıyor. Özellikle Bulgari’deki kalabalığı görmeniz lazım, içeride mücevher değil, peynir ekmek satılıyor sanabilirsiniz. Sadece kadınlar mı? Hayır, Akın Öngör’den Mehmet Ali Erbil’e bir erkek ordusu da Zorlu Center’ı