Caddenin en şenlikli bölümü Caddebostan-Çatalçeşme arasında gezintiye çıkıyoruz. Yeme-içmeden alışverişe, Cadde klasiklerinden yeni keşiflere bakın programımızda neler var?
Cadde’de çok şey değişti ama Kazım Kulan Pasajı çocukluğumda neyse bugün de o.
Bugün Bağdat Caddesi’nde tura çıkıyoruz. Gözlerim hep yükseklerde. Yanlış anlamayın, hırstan değil. Bağdat Caddesi’nin ‘kat kat tat’ sloganlı gofretlerden bir farkı yok. Eskiden apartmanların sadece giriş katları, hadi bilemediniz, birinci katları mağaza olurdu. Şimdi ise Bağdat Caddesi’nde durum değişmiş, mağazalar apartmanların en üst katlarına kadar tırmanmış. Bu durumda Bağdat Caddesi’ne bir süredir gitmiyorsanız ister istemez gözünüz bir karış havada kalıyor, apartmanların tepesinde ne var ne yok merak ediyorsunuz. En çok gelinlikçiler, abiyeciler ve pilates stüdyoları dikkat çekiyor, tabii cadde kızlarının sevdiği solaryumcular da buralara konuşlanmış.
Yeni keşif: Petit Pain Patisserie
“Bedeni topluyor, dirileştiriyor” denilen 20 parçalık Chalayan/Mavi koleksiyonunu Sabancı Müzesi’nde Hüseyin Çağlayan’dan dinledik
Chalayan/Mavi koleksiyonunu görmek ve Hüseyin Çağlayan’dan dinlemek üzere Sabancı Müzesi’nde toplandık. “Başka Türk markalardan da teklif aldım ama doğru bulmadığım için kabul etmedim” diye başladı Çağlayan konuşmasına. Mavi’yi uluslararası başarısı olan tek Türk marka olarak gördüğünü ekledi. Bunu uluslararası başarısı olan tek Türk moda tasarımcısının söylemesi önemli.
“Türküm ama Londralıyım”
Hüseyin Çağlayan Londra’da yaşıyor. İngiltere’de kendini anlatırken de Türk kimliğini öne çıkarıyor.“Farklı hikayeler anlatıyorum defilelerimde, farklı kültürden geliyorum. Kıbrıslı Türk’üm, savaşla bölünen bir Ada’dan geliyorum, müslümanım ama laik yetiştirildim. Kendimi Türk olarak görüyorum. Londralıyım aynı zamanda ama İngiliz değilim. İngiltere’de yabancıyım” diyor.
Hüseyin Çağlayan’ın Mavi için hazırladığı koleksiyon bir video sunumuyla tanıtılıyor. Hüseyin Çağlayan başta altını çiziyor, videonun kendisine ait olmadığının. Gönül isterdi ki, Chalayan koleksiyonunun videosu da Çağlayan imzası taşısın. Malum moda tasarımlarıyla olduğu kadar
Dünyanın en güçlü 10’uncu kadını, Facebook’un tepe yöneticisi, Sheryl Sandberg’ün 500 milyon dolarlık serveti var. Peki ama kadınlar hakkında ne biliyor?
Forbes listesinde dünyanın en güçlü 10’uncu kadını. Boşuna demiyor, “Michelle Obama’dan bile daha güçlüymüşsün diye annem bile dalga geçti, bu listelere inanmamak lazım.” Sonra anlatıyor, çalışma arkadaşları onu tebrik ederken ne kadar utandığını ve “Bu listelere inanmamak lazım” demeyi tekrarladığını. Sonunda asistanı uyarıyor, “Bu iyi bir şey, dalga geçmemeli tam aksine gülümseyerek teşekkür etmelisin” diye.
Birkaç hafta önce ‘Time’ dergisinin kapağında masum bir fotoğrafı vardı, üzerinde de ‘Başarılı olduğu için ondan nefret etmeyin’ yazıyordu. 43 yaşında, iki çocuk annesi, evli. Tamamen kendi kendine yaptığı 500 milyon dolarlık bir serveti var. Şimdi ‘Lean In’ adlı kitabıyla kadınlar, iş hayatı ve liderliği sorguluyor. Evet, bildiniz, Facebook’un COO’su Sheryl Sandberg’den söz ediyorum.
Sheryl Sandberg, 2010’da yaptığı TED konuşmasında “Kadınlar kendilerini geri çekiyor, herkes tarafından sevilmeyi fazla önemsiyor, meşgulum ya da bir gün çocuk yapmak isterim gibi bahanelere sığınabiliyor. Hatta hâlâ bu işi
Türk televizyonlarının en eğlenceli yarışmalarından Survivor ve Popstar yüzünden hepimiz ekran başına kilitlendik. Peki ama favoriniz hangisi?
Yoksa siz hâlâ belgeselleri izlemekten Türk televizyonlarının medar-ı iftiharı Survivor ve Popstar’dan bihaber misiniz? Ünlülerle gönüllüler yarışıyor, ünlüler kazandıkça gönüllüler deliriyor. Delirdikçe, açlığın da etkisiyle birbirlerini yiyorlar. Popstar’daysa kimsenin birbirini yiyecek hali yok, herkes Bülent Ersoy’un önünde boynu kıldan ince, önünü ilikleyip hazırolda duruyor. Ama bu fevkaladenin fevkinde durumu anlatmaya kelimeler de yetmiyor. Mutlaka izlemelisiniz.
Hâlâ izlemediyseniz evde, ofiste, aklınıza gelecek gelmeyecek birçok yerde muhabbete dahil olabilmeniz için küçük bir karşılaştırmayla sizi aydınlatayım. Survivor ve Popstar’ı en azından cümle içinde kullanmanız gerektiğinde bu tüyolar işinize yarayacak. Çünkü herkes şimdi kilitlenmiş şekilde bu iki yarışmayı izliyor ve bu yarışmaları konuşuyor.
Survivor Panama için, Popstar Bülent Ersoy için izlenir
Survivor’da yarışmacıları, Popstar’daysa yarışmacıları değil, jüri üyelerini izliyoruz. Daha Popstar adayları arasından dikkat çekici kimse çıkmadı,
Haftaya moda dünyasından müjdelerle başlayalım. İşte Hakan Yıldırım, Ayşe-Ece Ege ve Hüseyin Çağlayan’dan son dakika haberleri...
Hakan Yıldırım’dan sample sale
Londra Moda Haftası’na katıldı, “Moda fotoğrafçısı Mert Alaş’ın desteği” dendi. Andam ödülü’nü aldı, “Şaibeli” dendi. Paris Moda Haftası’na katıldı, defilelerini Carine Roitfeld’den Daphne Guinness’e moda dünyasının önemli isimleri izledi, diyecek bir şey bulunamadı. Bu sefer de Çemişgezekli olması hedef alındı, sanki her moda tasarımcısı doğma büyüme Parisli olmak zorundaymış gibi. Markasının adı ‘Hakaan’ diye bile acımasızca eleştirenler oldu Hakan Yıldırım’ı.
Mart başında gerçekleşen Paris Moda Haftası’nda artık rüştünü ispatlamış Hüseyin Çağlayan’dan sonra resmi takvimde yer alan yegane tasarımcımızdı. Buna rağmen utanarak söylüyorum, son defilesini Türk basını görmezden geldi. Oysa Carine Roitfeld yine ön sıradaydı.
Hakan Yıldırım ne kadar başarılı olursa olsun, ben şöyleyim böyleyim diye ortada bağırıp çağırmadı, pozlar vermedi. Yeniyetme moda tasarımcıları gibi olmadığı bir şey olmaya çalışmadı, tam aksine hiç değişmedi. Kabul etmek lazım, son dönemlerde Türkiye’den çıkıp da yurtdışında kendi markasıyla
Uzaklara gidemiyorsanız yapılabilecek en iyi şey, yaşadığınız şehirde turist olmak. Galata beni hep heyecanlandırıyor. Bugünü Galata’da gezmeye ayırıyoruz
Nişantaşı’nın kalabalığı üstüme üstüme geldi, kendimi Galata’ya attım, benimle artık bütünleşen topuklu ayakkabıları geride bırakarak... Nişantaşı’nda yaşayanlar bilir, mahalleden hiç çıkmadan bütün işlerinizi halletmek mümkün çünkü her şey elinizin altında. Yine de şehir ve gündem ağır geldiğinde kaçıp gitmek istiyorsunuz. Uzaklara gidemiyorsanız yapılabilecek en iyi şey, yaşadığınız şehirde turist olmak. Galata her gittiğimde tarihi binalarıyla ve yeni yüzüyle beni heyecanlandırıyor. Şimdi birlikte hızlandırılmış bir tura çıkıyoruz.
İlk istikamet: Tepebaşı
Turumuza önce Şişhane metro istasyonuna çok yakın olan Tepebaşı’ndaki Gram’la başlıyoruz, sağlıklı yemek uğruna. Gram,
Tam bir hafta kaldı 32’nci İstanbul Film Festivali’nin başlamasına. Festival, 14 Nisan’a kadar devam edecek. Bu yıl her zamankinden daha çok film var. İşte, hayat kolaylaştıracak listeler
Son bir haftadır masamda bir kitapçık var. Her fırsatta açıp çalışıyorum. Şimdiye kadar o kadar çok sayfa kıvırmışım ki, işin içinden çıkamaz bir haldeyim. Elimdeki kitapçık bakkal defterine dönmüş durumda. Kıvırdığım her sayfada bir film var. Hepsini izlemek istiyorum ama bir yandan da bunun mümkün olmayacağını çok iyi biliyorum. Neyse ki beklenen yardım, İKSV Medya İlişkileri Direktörü Ayşe Bulutgil’den geliyor, İstanbul Film Festivali Direktör Yardımcısı Kerem Ayan’ın seçimlerini gönderiyor bana. Ben de kıvırdığım sayfalarla Kerem Ayan’ın seçimlerini karşılaştırarak kendi listemi yapıyorum. Buyrunuz...
* ’Aklımı Oynatacağım/Los Amantes Pasajeros’: Festivalin açılışında gösterilecek. Pedro Almodovar’ın son filmi. Usta yönetmen, “Hafif bir komedi” diye tanımlıyor. Antonio Banderas, Penelope Cruz ve Paz Vega da ufak rollerde karşımıza çıkıyor.
* ’Yasak Aşk/Two Mothers’: Anne Fontaine’in filmi. Naomi Watts ve Robin Wright birbirlerinin oğullarına aşık olan iki dostu canlandırıyor.
6 ünlü mimarın bir araya geldiği ‘Geleceğin Mimarları’ projesi için yapılan tasarımlar Esma Sultan Yalısı’nda sergilendi. Bakalım sırada ne var?
Esma Sultan Yalısı, bu kez mimarları ağırladı.
Mimarlarla çalışmak zordur, projeleri genelde vaat ettikleri tarihte bitiremezler. 1.5 ay önce tam 6 tanınmış mimarı Berrin Yoleri bir araya getirdi ve onlardan bir sosyal sorumluluk projesinde yer almalarını istedi. 1.5 ay gibi kısa bir sürede 6 mimar da tamamen gönüllü olarak çalıştı ve tam da söz verdikleri gün projelerini teslim etti.
18 Mart akşamı Ortaköy’deki Esma Sultan Yalısı’ndayız, projeleri görmek üzere. Girişe dev bir heykel kurulmuş. Eski dünyayla yeni dünyayı birbirine bağlayan, Serra Gate adı verilen tasarım Gökhan Avcıoğlu’na ait. Aliye Simavi, Avcıoğlu’yla işbirliği yapmış, hatta öğrenciler seramikleri yapıştırırken Aliye Simavi de canla başla çalışmış.
Serra Gate, Nişantaşı’na
Birkaç hafta önce yazmıştım, Gökhan Avcıoğlu’nun artık şehir heykelleri de yapacağını ve Çağla Cabaoğlu Galeri’yle çalışacağını. Çağla Cabaoğlu’na rastlıyorum davette, Gökhan Avcıoğlu’nun Serra Gate’ini Nişantaşı’nda Park Şamdan’ın önünde sergileyecekleri müjdesini veriyor. Yolunuz