YEMEK iÇiN CIBREO VE ORA D’ARIA

25 Temmuz 2012

Floransa’da gurmeler arasında popüler bir restoran Ora D’aria. Tipik İtalyan lokantalarından farklı. Zorlama bir dekoru ve mönüsü var. Giriş katında oturursanız açık mutfağa bakıyorsunuz, alt katta oturursanız manzaranız şarap kavı.

Restoran ne kadar zorlama ve sofistike görünümlü olsa da mönüyü elinize alınca durum değişiyor. Üzerinde renkli resimler olan bir çocuk kitabı gibi. Türkiye’de şık bir restoran böyle bir mönü yapsa herkes şaşırır. Yemekler lezzetli ama çok etkileyici değil.

Şef Marco Stabile daha önceki restoranı bir hapishaneye baktığı için buraya mahkumların hava alma saatinden esinlenerek isim koymuş. 2011’de ilk Michelin yıldızını kazanmış. Burası iş yapacak bir restorandan çok şefin kendi kendi tatmin ettiği bir yer olmuş.

Malum Türklerin yurt dışında gittiği restoranlar hep aynı. Türklerin Floransa’daki favori restoranı Cibreo. Hem restoranı hem kafesi var. Şef Fabio Picchi’nin yemekleri ‘fine dining’ kategorisinde ama ortam daha rahat. Mönü yok. Garsonlar bir sandalye çekip yanınıza oturuyor ve günün yemeklerini saymaya başlıyor. Tipik İtalyan restoranlarından değil, ama Floransa’ya kadar gitmişken görülmeli.

Yazının Devamı

FLORANSA’YI FLORANSA YAPAN ÖNGÖRÜ

23 Temmuz 2012

Floransa’daki bütün sanat eserlerini bağışlayan Medici Ailesi, “İleride turist gelir” diye anlaşmaya önemli bir madde koymuş, “Eserler Floransa dışına çıkarılmayacak!”

Piazza Signoria’daki Davut Heykeli’ni geçip Uffizi Gallery’ye ulaşılıyor. Uffizi Gallery’de Da Vincilerden Michelangelolara dev bir koleksiyon var. Hepsi cumartesi günkü yazımda bahsettiğim Medici Ailesi’nden kalma.

Medicilerin son temsilcisi Anna Maria Luisa de Medici’nin çocuğu olmuyor ve tüm Medici servetini ailenin Avusturya koluna devretmek zorunda kalıyor. Medici koleksiyonları Habsburg-Lorraine Hanedanı’na geçiyor. Ama bir şartla. Anna Maria Luisa, o devirde (1700’lerde) bile anlaşmaya bir şart koymayı akıl ediyor, “Eserlerin hiçbiri Floransa dışına çıkarılamaz” diyor. Gerekçesi de yıllar sonra da olsa yabancıların sırf bu eserleri görmek için Floransa’ya geleceğine inanması. Eğer zamanında anlaşmaya bu maddeyi koymasa belki bütün eserler dünyanın önemli müzelerine dağılmış olacaktı ve o zaman Floransa da Floransa olmayacaktı.

Süleyman ve Hürrem de Uffizi Müzesi’nde

Yazının Devamı

BAZILARI MARILYN SEVER

22 Temmuz 2012

Floransa’daki Salvatore Ferragamo Müzesi’nde Marilyn Monroe’nun ölümünün 50’nci yılı anısına düzenlenen ‘Marilyn’ sergisini gezdim. Bakın sergide neler dikkat çekiyor?

“Bir kadına doğru ayakkabıyı verirsen dünyayı fethedebilir” demiş Marilyn Monroe. Haksız da değil. Son zamanlarda yaşanan Christian Louboutin çılgınlığını görüyorsunuz. İngiliz The Telegraph gazetesinde kırmızı tabanlı ayakkabılarla ilgili bir haber vardı. Son zamanlarda İngiltere’de en çok satılan kırmızı boya, tam da Louboutin tonuymuş. Kadınlar Primark gibi uygun fiyatlı mağazalardan 45 TL’ye ayakkabı alıp, yanında da 6 TL bir kutu boya alıp, kendi Louboutinlerini kendileri yapıyorlarmış. Hatta işi ilerletmişler, hangi boya dökülür, hangi boya daha kalıcı olur gibi bilgilere de hakimlermiş. Haberde bir de tavsiyede bulunmuşlar, “Ayakkabının tabanını kırmızıya boyarken yere bir adet The Telegraph gazetesi serin, yerler batmasın” diye.



Onun tercihi Ferragamo
Ayakkabı çılgınlığı Louboutin’le başlamadı tabii. Marilyn Monroe döneminde Louboutin yoktu. Peki ama Marilyn Monroe en çok hangi marka ayakkabı giyerdi? Sorunun cevabı, Salvatore Ferragamo. Floransa’daki Salvatore Ferragamo Müzesi’nde ‘Marilyn’

Yazının Devamı

Medici ailesi’nin keşfi

21 Temmuz 2012

Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi sanatçıları destekleyen Floransalı Medici Ailesi’nin yazlık evi Villa Panna’dan bildiriyorum. Bakın burada nasıl bir İtalyan-Türk işbirliğine imza atıldı?

Toskana’da Villa Panna’dayım. Villa Panna, Rönesans’a ilham veren, Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi sanatçıları ve Galileo Galilei gibi astronomları destekleyen Medici Ailesi’ne aitmiş. Galilei, Medici Ailesi’nin çocuklarına ders verirmiş, Botticelli gibi Rönesans ressamları da Primavera gibi resimlerini yine Medici çocukları için yaparmış. Mediciler Floransa’nın en önemli ailesi, Floransa’yı uzun yıllar yönetmişler. Hatta içlerinden 4 kişi Papa olmuş, 2 kişiyse Fransa Kraliçesi.

Da Vinci’nin suyu
Mediciler İtalyan su markası Acqua Panna’nın çıktığı dev araziyi kendi evlerine su sağlamak için almışlar. Da Vinci de burada harita çizimi yapmış ve ne tesadüf ki çizdiği bir haritada Acqua Panna’nın yerini de, Milano’daki San Pellegrino’nun yerini de işaretlemiş. Yüz yıllar sonra 2002’de San Pellegrino, Acqua Panna’yı satın almış. San Pellegrino’yu da Nestle satın almış. Da Vinci’nin haritası şimdi İngiltere’de bir müzede sergileniyor.

Yazının Devamı

Aradaki farkı bulun

18 Temmuz 2012

THY, Skylife ve Ramazan eki için iki Ramazan ilanı hazırlamış. İkisini yan yana koyunca aklınıza ilk ne geliyor?

Türk Hava Yolları’nın dergisi Skylife, Ramazan için turistlere yönelik İngilizce bir ek hazırlamış. Kapakta ‘İstanbul’da Unutulmaz Bir Ramazan’ yazıyor. İçinde Ramazan’la ilgili birçok bilgi ve görülmesi gereken yerler listeleri var. Buraya kadar tamam.


Derken arka kapaktaki ilan gözüme çarpıyor. Fotoğraftaki babanın kıyafetine bakacak olursak 4 kişilik bir Arap ailesi, arkalarında Kız Kulesi manzarası eşliğinde bir iftar yemeğindeler. Üstlerinde de ‘Experince Ramadan in the City of Lights, İstanbul’ yazıyor. “Ramazan’ı ışıklar şehri İstanbul’da yaşayın” diyorlar. Malum ‘Işıklar Şehri’ denince akla ilk Paris geliyor. Sırf Vikipedi’de bile ‘Işıklar Şehri’ denince Paris’in yanı sıra 16 şehir çıkıyor. Hayır, aralarında İstanbul yok. Asya’yla Avrupa’yı birleştiren İstanbul kadar özel bir şehri ‘Işıklar Şehri’ne indirgemek haksızlık değil mi? En altta da ‘Globally Yours, Turkish Airlines’ yazıyor.


Daha bu reklam hakkında konuşurken bir de Skylife’ı açıyorum, aynı reklam yine karşımda. Tam da Temel Kotil’in ‘Hoşgeldiniz’ yazısının yanında. Aynı kadraj,

Yazının Devamı

Köprüde evlenme teklifi

16 Temmuz 2012

Yarından itibaren ücretsiz olacak köprü çoğumuz için trafik demek, bazıları içinse romantizm.

Cumartesi gecesi Ortaköy Banyan’da bir doğum günü yemeği için buluştuk. Normalde herkes geç kalır. Bu sefer herkes erken gelmişti. Nedeni basitti, herkes sıcaktan bunalmış ya da klimadan donmuş, bir an önce kendini deniz kenarına atma derdindeydi.

Banyan’ın yeri Ortaköy’deki mekanlar arasında en güzeli. Hem püfür püfür esiyor hem de tepeden her yere hakimsiniz. Fenerbahçe’nin son transferinin tekneyle Anjelique’e gelişini de, Feriye’deki düğünde halay çekilişini de kuş bakışı izleyebiliyorsunuz. Manzara nefis, yemekler de çok başarılı. Bir tek hesapta kuver ve servis ücreti olarak iki ayrı maddenin de eklenmesi tuhaf ama ona da yapacak bir şey yok.

Banyan’da gördüğüm en şaşırtıcı manzara, Boğaz Köprüsü’ne lazerle yazılan evlenme teklifi oldu. Gerçi yazılar biraz fluydu a ma yine de zaman zaman netleşiyordu. Meğer artık böyle bir adet varmış. Duymuştum ama daha önce şahit olmamıştım. Boğaz’da tekne gezintisine çıkıp sonra da köprüye yansıtılan yazılarla önce ilan-ı aşk sonra da evlenme teklifi yapılabiliyormuş. Hatta bu hizmeti ‘İstanbul aşkınıza tanıklık etsin’ diye

Yazının Devamı

SIRF SEAN PENN iÇiN BiLE iZLENiR

15 Temmuz 2012

Bu hafta sonu izleyebileceğiniz en iyi iki şey, Sean Penn’in son filmi ‘Olmak İstediğim Yer’ ve müzik festivali ‘One Love’

Bu sıcaklarda tek olmak istediğim yer, bol klimalı sinema salonları. Ne tesadüf ki, son izlediğim filmin adı da ‘Olmak İstediğim Yer’ ya da orijinal haliyle ‘This Must Be The Place’. Başrolde Sean Penn var. Dublin’de yaşayan ve depresyonda olan eski bir rock star Cheyenne’i canlandırıyor. Siyah peruk, kırmızı ruj ve siyah göz makyajıyla The Cure’un solisti Robert Smith’i andırıyor. Filmin ilk 15 dakikası Cheyenne’in monoton ve alçak sesli konuşmasına alışmakla geçiyor. Başta ne dediğini anlamakta epey zorlanıyorsunuz ama sonradan alışıyorsunuz.
Filmde eğlenceli detaylar var. O Gotik görünümüyle Cheyenne, asansörde kalıcı rujlar hakkında konuşan kadınlara dönüp “İşin sırrı ruju sürmeden dudaklarınızı pudralamak” diyor.

Eleştirmenlere katılmıyorum
Ara ara tempo düşüyor ama yine de izlemeye devam etmek istiyorsunuz.
Cheyenne’ ingotik, genç arkadaşı Mary rolünde ise Bono ve Ali Hewson’ın kızı Eve Hewson var. Filme adını veren şarkıyı ve filmin diğer müziklerini de yapan David Byrne da görünüyor beyazperdede. Bazı acımasız eleştirmenler Byrne’ın

Yazının Devamı

Son zamanların en önemli hastalığı

14 Temmuz 2012

İnternet bağımlılığının uyuşturucu ya da alkol bağımlılığından farkı var mı? Uzmanlar neden ‘iklim değişikliği kadar önemli bir sorun’ diye uyarıyor?

Haftada 38 saat internet kullanıyor musunuz? Çoğumuz daha hafta ortasında 38 saati tamamlamış oluyoruz. Sadece bilgisayar başında geçirdiğiniz zaman değil, akıllı telefonunuzla oynadığınız, epostalarınıza baktığınız, Twitter ya da Facebook hesaplarınızda geçirdiğiniz zaman da sayılıyor. Eğer soruma cevabınız “Evet”se üzülerek söylemeliyim ki, siz bir internet bağımlısısınız. Tıpkı benim ve daha birçok kişinin olduğu gibi.
Bu yıl ilk defa internet bağımlılığı davranış bozuklukları arasına resmen alındı, yeni yayınlanacak davranış bozuklukları el kitabında yer verildi. Çin, Tayvan, Kore gibi ülkeler internet bağımlılığını ulusal bir sağlık krizi olarak görüp tedavilere başladı. Tabii bunda internette sanal çocuk büyütürken kendi bebeğini ihmal edip ölümüne sebebiyet verenler de, bir tıkla yemeğini ısmarlayıp yerinden hiç kalkmadan günler geçirip kan pıhtılaşmasından ölenler de etkili oldu.

‘Bilgisayar elektronik kokain’
Newsweek’in bu haftaki kapak konusundan bahsediyorum size. Başlık: ‘iCrazy’. İnternet bağımlılığının

Yazının Devamı