Mars’a gittiler peki ya biz?

8 Ağustos 2012

Bu hafta gündemde bizim Mars’la, müzelerdeki eserlerle ve ünlü bir ismin evli bir sporcumuza hayranlığını dile getirmesiyle imtihanımız var

Haftaya “Mars’a gittiler, biz hâlâ köprüyü geçemedik” tweetleriyle başladık. Gün boyu başımıza ne gelse, aynı cümleyi kurduk, “Bak Amerikalılar Mars’ı keşfediyor, biz hâlâ ne yapıyoruz?”
“Mars’ta hayat var mı?” sorusuna cevap olacak Curiosity’den ilk fotoğraflar geldi, yakında renkli fotoğraflar da gelecek. Oysa ben Curiosity’den erken davranmıştım. Orlando’daki Kennedy Space Center’ı gezip burada Mars’a ayak basmış kadar olmuştum. Bakınız elimde fotoğraflı kanıt bile var. Bir uzay mekiğiyle Mars’a iniş yapmış, hatta Curiosity’de olduğu gibi inişte epey sarsılmıştım. Sonuçta da “I need my space” (Uzaya ihtiyacım var. Burada uzay, ‘kendi alanıma’ anlamında kullanılıyor) tişörtüyle kendimi ödüllendirmiştim. NASA’nın en çok satan ürünlerinin üstünde hep bu cümle var.

NASA, Kennedy Space Center’da her şeyi basit bir oyuna çeviriyor ve herkesin anlayacağı dilde anlatıyor. Şimdi de Curiosity’nin sosyal medya hesaplarını da aynı şekilde başarıyla yönetiyor. Okudukça sanki tweetler Mars’tan geliyormuş gibi hissediyorsunuz.

Bütün

Yazının Devamı

SICAK ÇOK SICAK

6 Ağustos 2012

Haftanın ilk günü moralinizi bozmak istemem ama bütün dünya kavurucu sıcakları ve iklim değişikliğini ne kadar ciddiye almamız gerektiğini konu-şuyor. Peki ya biz? Klima taktırmak dışında önlem alıyor muyuz? Yoksa sadece söyleniyor muyuz?

“İklim değişikliği aslında mevsimsel bir sorun değil ama hayatımızı değiştiren acil ısı değişikliğiyle ilgilendiğimiz tek zaman yaz ayları. Bu yaz da sıcaklar rekor düzeyde. Doğal olarak küresel ısınmanın sonuçları hakkında endişeliyiz.”

Yukarıdaki satırları pekala hepimiz söyleyebilirdik. Oysa dünkü New York Times’da New York Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Eric Klinenberg yazmış. Ürkütücü olan da bu zaten. Hepimiz aynı konudan şikayetçiyiz ve ne yazık ki hepimiz suçluyuz. Bazılarımız daha da suçlu.

Malum aşırı sıcaklar bu sene sadece ABD’de değil, Türkiye’de de büyük sorun. Hatta öyle ki klima almaya kalksanız bile en erken 2-3 haftaya gelip takabiliriz diyorlar. Öyle yoğun bir talep var.
İklim değişikliğinin bırakın dünyaya zararlarını, günlük hayatımızdaki etkilerine baksak yeter. Sıcaklardan kaynaklanan hastalıklar her geçen gün artıyor. Ama nedense ülkede birçok tartışılan sorun arasında iklim değişikliği bir türlü yer

Yazının Devamı

Ne baba ne dede sevgisi kalır

5 Ağustos 2012

Ahu Yağtu’nun babası Neşet Yağtu’nun açıklamalarını okudukça sinirlenmemek mümkün değil. Bir baba kızının en mutlu gününde nasıl canını bu kadar acıtır?

İzzet Çapa değme magazin muhabirlerini kıskandıracak bir iş daha yaptı, Ahu Yağtu’nun babası Neşet Yağtu’yla tam da kızının doğum yaptığı gün röportaj yaparak. Neşet Yağtu sanki hep bu anı beklemiş, düğmesine basılmış gibi konuşuyor. Aklına gelen her şeyi anlatıyor. Hiç düşünmeden, ağzından çıkanı kulağı duymadan bir magazincinin hayal bile edemeyeceği kadar çok malzeme veriyor. Ama bunları yaparken çok önemli bir şeyi unutuyor. Bir baba olduğunu. Tabii babaların özellikle kızları için ne kadar önemli olduğunu da. Kızının daha yeni anne olduğunu da. Düğün sırasında aileler arasında yaşanabilecek sıradan gerginlikleriyse unutamıyor, hazmedemiyor ve intikamını da bütün aileye en çok dokunacak günde alıyor.

Bir kadın babasına doğum yapacağı günü haber vermiyorsa, zaten geçerli bir nedeni vardır. Bir baba kızı doğum yaparken doğumhane kapısında kendi etinden et kopuyormuş gibi bekler. Kızına bir şey olacak diye aklı çıkar, tansiyonu zıplar. Doğum bittiğinde ilk sorduğu şey kızının sağlığıdır. Bebek ikinci plandadır.

Yazının Devamı

RAMAZAN’DA BODRUM

4 Ağustos 2012

Bodrum, uzun zamandır ilk defa sakin bir yaz geçiriyor. Peki ama bunun tek nedeni Ramazan mı?

Bodrum, eski günlerine geri döndü. Ne bunaltıcı kalabalık, ne bangır bangır müzik var. Türkbükü’nün denizi bile eskisi gibi pırıl pırıl. Koyda daha az tekne var. Tekneler de kıyıya artık çok yaklaşmıyor. Peki ama bu sakinliğin nedeni Ramazan mı? Hayır, tek neden Ramazan değil. Çünkü Bodrum’da yaz başından beri durum aynı.

Hemen başa saralım, bu yaz görmek ve görünmek isteyenlerin adresi belli, Çeşme. Malum bizde bir yer moda oldu mu yandı, suyunu çıkartıyoruz. Alaçatı modası bu yaz da son hızla devam ediyor. Daracık sokaklarda yine yürünmüyor. Neyse ki Çeşme’de gidecek çok koy var.

Yunan Adaları patladı gitti
Bu yaz İstanbullu işletmeciler de Çeşme’yi mesken tutmuş durumda. Emre Ergani’den Mert Vidinli’ye gece hayatının önemli isimleri artık Bodrum yerine Çeşme’yi tercih ediyor. Çeşme ve Bodrum’dan uzak duran tatilcilerse Yunan Adaları’nda. Hayır, sadece Ramazan nedeniyle değil. Kabul edelim, Yunan Adaları’ndaki yemek kalitesi daha iyi ve fiyatlar daha hesaplı. O yüzden imkanı olan kendini adalara atıyor.

Yazının Devamı

Nurseli idiz üzerinden prim yapanlara

1 Ağustos 2012

Nurseli İdiz’in görüntülerinin yayınlanış şekli mi daha fena yoksa ünlü isimlerin “Nurseli İdiz’e yardım edelim” diye prim yapmaya çalışması mı daha fena emin değilim

“Herkes amatör psikiyatristlik yapmaya çalışıyor. Benim teşhisim (bipolar bozukluk) belli, ama başka teşhisler koymaya çalışıyorlar. Bu benim bir ülser hastasına, hayır sen kansersin demem gibi bir şey” dedi Nurseli İdiz. Ayşe&Alişan’ın programına katıldı ve kendini anlattı. Doğrusu programda en aklı başında konuşan da yine kendisiydi. Alişan’ın ısrarla “Ama çok para kazanmıştınız, yediniz mi paraları?” sorularını da, Ayşe’nin en masum haliyle “Ee madem dokunuyor, içmeseniz” demesini de büyük bir olgunlukla dinledi. Bipolar bozukluğun doğuştan olduğunu anlatmasına rağmen ısrarla “Borçlar yüzünden mi hastalandınız?” denmesinde bile yine istifini bozmadı. Sakin sakin bütün saçma sorulara cevap verdi.
Nurseli İdiz’in görüntülerinin yayınlanış şekli mi daha fena yoksa ünlü isimlerin “Nurseli İdiz’e yardım edelim” diye prim yapmaya çalışması mı daha fena emin değilim. Dün Ayşe Özyılmazel’in gözyaşlarıyla bu görüntülere isyan etmesi üzerine Nurseli İdiz’in kızı Elif canlı yayına bağlanıp konuştu. Nurseli İdiz’in

Yazının Devamı

RIFAT ÖZBEK VE LOULOU’S

30 Temmuz 2012

Londra’da şimdi olimpiyatlar kadar Loulou’s adlı gece kulübü de konuşuluyor. Kate Moss, Mick Jagger, Daphne Guinness gibi isimler burada eğleniyor. Loulou’s’un tasarımında Rıfat Özbek imzası var

Bu ayki Vanity Fair’de tam 14 sayfa Londra’daki yeni bir kulüp, 5 Hertford Street anlatılıyor. 30 milyon sterlin yatırım yapılan kulübün 500 kurucu üyesi 25’er bin sterlin ödemiş. Kulübün alt katında bir gece kulübü var; Loulou’s. Kulüp adını, Yves Saint Laurent’in ilham kaynağı, kadın smokini fikrini bulan Loulou de la Falaise’den alıyor. Açılış gecesinde Kate Moss, Mick Jagger, Daphne Guinness, Bruce Weber gibi isimler varmış. Bir Hintli işadamı bir gecede 5 bin sterlin bahşiş bırakmış.

Londra’da sosyal hayat özel kulüplerde geçiyor. “Bir kulüpte üyelerden çok üyeliğe kabul edilmeyenler önemli” diyorlar. Bu kulüplerin içinde restoran ve gece kulübü de oluyor. Aynı çevreden insanlar burada bir araya geliyor. Ait oldukları bir yer olması hissini seviyorlar. Londra’daki hiç bitmeyen “Bu akşam nereye gidelim?” sorunu da çözülmüş oluyor.

Aile geleneği sürsün yeter
Mayfair’de yeni açılan kulüp Robin Birley’ye ait. Robin Birley, Londra’nın ünlü mekanları Annabel’s, Harry’s Bar,

Yazının Devamı

OLiMPiYAT AÇILIŞ NOTLARI

29 Temmuz 2012

“Türkiye’de olimpiyatlar izlenmiyor” diyenler, bu yıl haksız çıktı. Uykusuz kaldık, açılış törenini Eurovision gibi hakkında bol bol yorum yaparak heyecanla izledik

* Açılışı izlememizde olimpiyatların İngiltere’de olmasının ve İngilizlerin her açılış, her kutlama, her etkinlikte müzik farkıyla daima öne çıkmasının da şüphesiz etkisi çok. Tabii Oscarlı yönetmen Danny Boyle’un payını da unutmamak gerek.

* Bu yıl olimpiyat tarihinde ilk defa 204 ülkenin 204’ünden kadın atletler de ülkelerini temsil ediyor. Suudi Arabistan ilk defa kadın sporcularla olimpiyatlara katılıyor. Bizim takımda da ilk defa kadın sporcu sayısı daha fazla. 2012 yılında hâlâ kadın sporcu olması konuşuluyorsa bunda bir terslik yok mu? Kadınların sporda başarılı olması bu kadar şaşırtıcı bir şey mi?

* Ülkelerin geçitini izleyenlerde tepki aynı, “Ne kadar çok ülke var! Adını bile duymadıklarımız var! Doğu Timor gibi dünyanın en fakir ülkeleri bile olimpiyatlara katılıyor.”

Yazının Devamı

BiR KEREDEN BiR ŞEY OLMAZ MI?

28 Temmuz 2012

Aldatılan kocanın karısını affedip affetmeyeceğine kim karar verebilir? Erkek eşini aldatınca çıldıran kadınlar, kadın eşini aldatınca neden bunu bir hak gibi görür?

Bir kadın kocasını aldatıyor, kocası bu gerekçeyle boşanma davası açıyor, boşanıyorlar. Kadının avukatı Yargıtay’a gidiyor, Yargıtay, ‘Aldatma olayının süreklilik arz etmemesi ve bir defalık birdavranış olması’ nedeniyle boşanma kararını bozuyor. Bu ne demek oluyor? Evliyken 1 gecelik ilişki yaşıyorsanız sorun yok, devamı gelmiyorsa boşanmak için bir neden de yok.
Bu haberi “Kadının çapkınlık hakkı yasallaşmıştır” diye sevinerek yorumlayanlar da oldu. Konu kadın haklarına getirildi, ayrımcılık yapıldı. Ama unutulan bir şey var, kadınların buna hakkı olacaksa erkeklerin de hakkı olacak demek. Eee, iki taraf da tek gecelik ilişkiler yaşayacaksa o zaman evliliğin ne anlamı kalıyor?

Karar iki kişinin
İşin hukuki yanını bir kenara bırakalım. Duygusal boyutuna bakalım. Aldatanın kadın ya da erkek olmasının hiçbir önemi yok. Önemli olan, aldatıldığını bilen bir insan kendisini aldatmış bir kişiyle hayatını geçirmek ister mi?Büyük konuşmamak lazım. Bazen zor da olsa bunu kabul edip hayatınıza devam etmek

Yazının Devamı