SEVGİLİLER GÜNÜ VURGUNU

10 Şubat 2010



Da Mario


Sevgililer Günü de aynı yılbaşı gibi oldu. Bu ‘özel günde’ yılın geri kalan her gününde yapabileceğiniz bir programa normalde ödeyeceğiniz paranın birkaç katını ödüyorsunuz. Bir de kırmızı güller ve kalpler üstünüze üstünüze geliyor.
Tam da hâlâ Sevgililer Günü’nü kutlayan var mı derken bir telefon geldi. Bir arkadaşım İstanbul’un en iyi İtalyan restoranlarından Da Mario’yu aramış, Sevgililer Günü rezervasyonu yaptırmak için. ‘Özel bir uygulama var’ demişler, ‘Kişi başı minimum 150 TL harcamanız gerekiyor’ diye de eklemişler. Arkadaşım bu özel uygulamayı anlayamamış, bir de Vogue’u denemek istemiş. Vogue’da da aynı özel uygulamadan bahsedilmiş ve bir de ‘Parayı önceden alıyoruz’ demişler.

Yemek mi, banka kredisi mi?

Yazının Devamı

Dim sum ‘yeni sushi’ mi oluyor?

7 Şubat 2010



Christopher Penna ve Ben Carrington, İstanbul’a inşaat işi için gelmişti. Ama girişimci ruh engel tanımıyor! Şimdi sahibi oldukları Çin restoranında nefis mantılar yiyebilirsiniz.

İstanbul’da gezen tozanların son iki senedir yakından tanıdığı iki İngiliz işadamı var. Bir yandan Bodrum’da inşaat yapıyor, bir yandan da İstanbul’u 'İstanbulluyum' diyenlerden iyi yaşıyorlar. En havalı partilerde de karşınıza çıkıyorlar. Biri Ben Carrington, diğeri Christopher Penna. (Ya da Türk basınının bildiği adıyla ‘Hande Atazi’nin emlakçı sevgilisi Chris’.) İstanbul’a ilk inşaat işi için gelmişler. Ben şehre ilk geldiğinde Reina’ya, Chris ise Sunset’e vurulmuş. İstanbul’da büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorlar. Hayatlarına burada devam etmekte kararlılar. Tabii bu arada bir ayakları da Londra’da.
Bu ikili İstanbul’da Çin mutfağıyla ilgili bir açık olduğunu düşünüyor. Bu yüzden de dün İstinye Park’ta Dim Sum adlı bir restoran açtılar. Dim sum, 'Çin mantısı' demek. Malum şimdi dünyada yükselen trend. Hatta New York’ta dim sum için ‘yeni sushi’ bile diyorlar.
Buharda pişmiş dim sumlar son derece sağlıklı. Çinli şeften genç kalmasının sırrının her gün dim sum yemek olduğunu da

Yazının Devamı

MEG RYAN HAKLI, BiZ NASIL KAÇACAĞIZ?

6 Şubat 2010




İstanbul Fashion Week bu yıl Santralistanbul’da olduğu için daha az izleyici gelir sanıyordum. Geçen yıl İTÜ Taşkışla’daki izdihamdan defileleri bile izleyemeden zor kaçmıştım. Bu yıl nedense kendimi çok daha organize bir moda haftasına hazırladım. Ne yazık ki organizasyon konusunda olumlu hiçbir gelişme yok.
Moda haftasına neden bu kadar çok kişi davet ediliyor anlamak mümkün değil. Yurtdışındaki gibi yerlerin üstüne isimleri yazsalar yine ortalık karışır, ‘kim öne oturtuldu, kim arkaya kaldı’ diye problem çıkar. Ama en azından herkesin oturacak bir yeri olur.

Burada bürokrasi olmaz
Moda, belli bir kitlenin ilgi alanına giriyor ama yine de herkes moda haftasında görünmek istiyor. En başta da gereksiz bir protokol durumu var. Önce moda haftasını bu bürokratik engellerden kurtarmak lazım. Böyle bir etkinliğin açılışında sıra sıra dizilmiş takım elbiseli devlet adamlarını kurdele keserken görmek istemiyoruz. Evet, kurdele kesmeye meraklı bir toplumuz. Ama bari İstanbul Fashion Week’i rahat bırakın da tasarımcıları, tasarımları, modelleri görelim, konuşalım.

Yazının Devamı

Pozitif düşünce balonu söndü!

3 Şubat 2010

Pozitif düşünce hayatımızın merkezinde. Sağlık, mutluluk, huzur, aşk, başarı, para, hangi konu açılırsa açılsın, hep bir pozitif düşünelim, düşünürsek olur ruh hali içindeyiz. Böyle düşüne düşüne olacak diye eskisi kadar çabalamıyoruz artık.
Sağlıksız beslenip sağlıklı olmayı, çalışmadan başarılı olmayı, kazandığımızdan çok harcayıp zengin olmayı bekliyoruz. Bekliyoruz, bekliyoruz hiçbir şey olmuyor. E, kendi kendimize yükseltmedik beklentileri. Kutsal kitabımız ‘Sır’ ile zirve yapan dev bir pozitif düşünce endüstrisi var arkamızda. Milyar dolarlar dönüyor, her gün yeni gurular keşfediliyor, yeni kitaplar çıkıyor.
Bizde de durum aynı. Bkz. Özer Çiller’in son kitabı ‘Yazgı, Değişken Kader’... Gerçi Özer Bey’in zamanı durdurmuş ve başına ne gelirse gelsin hep mutlu olma halini görünce içimizi bir umut kaplıyor. Ama nedense uzun sürmüyor.

Ekonomik krizin suçlusu: Pozitif düşünce
Şimdi başucumdaki kitap da tam bu pozitif düşünce konusunu sorguluyor. Adı ‘Smile or Die: How Positive Thinking Fooled America And The World’. Türkçesi, ‘Gülümse ya da öl: Pozitif düşünce Amerika’yı ve dünyayı nasıl kandırdı’.
Yazar Barbara Ehrenreich’e göre bir devir daha sona eriyor, pozitif düşünce

Yazının Devamı

AVM’ler pazar günü kapanırsa ne yaparız?

31 Ocak 2010




Alışveriş merkezlerinin pazar günü kapalı olması gündemde. Yeni tasarıda böyle bir madde var. Bunun üzerine, "Alışveriş merkezlerini pazar günü kapatmak sektörü bitirir" dedi Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği Başkanı Hakan Kodal. Sadece sektörü mü? Hepimizi bitirir bu karar. Neden mi? Çünkü biz artık alışveriş merkezlerinden önce ne yaptığımızı unuttuk. Bu kadar çok alışveriş merkezi yokken, sadece Galleria ve Akmerkez varken böyle değildi tabii. O zaman alışveriş merkezine gitmek başlı başına bir programdı. Artık öyle değil ki... Sinemaya da, markete de, manava da, spora da, yemeğe de, sergiye de gitmek demek alışveriş merkezlerine gitmek demek. Artık alışverişten çok birer yaşam alanı haline geldiler. Sokaklarda yürümeyi, otopark aramayı unuttuk. Sürekli yeni bir alışveriş merkezi açılıyor. Halen inşaat ve planlama aşamasında olan tam 109 alışveriş merkezi var. Bu yıl 32’sinin açılması bekleniyor. Her yer alışveriş merkezi olunca hayat tarzımız da değişti ister istemez. Varsa yoksa alışveriş merkezindeyiz. Olur ki bu karar uygulanırsa pazar günleri ne yapacağız, nereye gideceğiz çok merak ediyorum.


İstanbul burayı konuşuyor

Yazının Devamı

GÜNÜN KONUSU AŞK

30 Ocak 2010

Hepsi Hikaye, Bebek’te ilginç bir yer. Burada her konuyla ilgili workshoplar yapılıyor. Bir gün Ayhan Sicimoğlu Peru’yu anlatıyor, bir yandan kokteyller hazırlarken. Bir başka gün Ali Kabaş fotoğraf tekniklerini paylaşıyor. Herkesi ilgilendirecek bir atölye var programda.
Zeynep Atılgan Boneval, Be Quintessentially’deki yöneticilik kariyerini ‘hepsi hikaye’ diye bırakıp burayı açmış. Şimdi şubat ayı için heyecanlı bir proje hazırlıyor. Malum önümüz Sevgililer Günü. Kırmızı güllerden ve kalplerden boğulmadan da yapılacak bir şeyler var işte. 360 derece Aşk sohbetleri de böyle. 9 Şubat’ta başlıyor, 25 Şubat’a kadar devam edecek.

Sertab Erener’den Akın Öngör’e
Programda neler var? Sertab Erener ile aşkın ritmi, Ayşe Tolga ile aşkın kokusu, Aret Vartanyan ile doğaçlama aşk, Bahar Korçan ile aşkın tasarımı, Erdoğan Mitrani ile sinemada aşk, Feride Edige ile işte aşk, Ali Canip Olgunlu ile tasavvufta aşk, Selim İleri ile edebiyatta aşk, Akın Öngör ile doğa aşkı...
Sohbetlere katılmak için önceden rezervasyon yaptırmak ve 60 TL ödemek gerekiyor. Ama bir taşla iki kuş vuruyorsunuz. Hem istediğiniz konuşmacıyı dinliyorsunuz hem de aynı zamanda WWF - Türkiye Doğal Hayatı Koruma

Yazının Devamı

BİR ŞEHRİN KAÇ MODA HAFTASI OLUR?

27 Ocak 2010

Her şehrin bir moda haftası organizasyonu olur. Bizde sanki ne kadar çok olursa o kadar iyi olur anlayışı hakim. Her önüne gelen bir moda haftası, daha doğrusu moda günleri organizasyonu yapıyor. Hangisi resmi, hangisi korsan pek çok kişi bilmiyor. Gönül istiyor ki hepsi birleşsin ve bir tane adam gibi moda haftamız olsun.
Tam bir hafta sonra bugün resmi İstanbul Fashion Days başlıyor. 3-6 Şubat’ta, hem de bu yıl santralistanbul’da. Evet, geçen yılki gibi şehrin göbeğinde, İTÜ Taşkışla’da değil. Ama bu yüzden geçen yılki gibi bir izdiham olmaz diye seviniyorum. En azından santralistanbul’a kadar gidip de kalabalıktan defileleri izleyememek olmaz diye ümit ediyorum.
Gerçi şimdiden aksaklıklar başladı. Basına yollanan kitlerdeki yetkililere e-mail atıyorsunuz, ‘Böyle bir e-mail adresi yoktur’ diye geri dönüyor. Neyse, aksaklıkların bu kadarla kalmasını umuyorum. Moda haftalarının partileri de önemli. Bahar Korçan diyor ki, ‘Her gece bir tasarımcının ya da markanın partisi olacak’. Bu gidişle partiler de defileler kadar konuşulacak.
Keşke bu organizasyonda birkaç yabancı markanın ya da tasarımcının da defilesi olsaydı. Evet, programda Eva Gronbach gibi bir Alman tasarımcının

Yazının Devamı

X nasıl bir yer olmuş?

23 Ocak 2010



X Restaurant, İKSV’nin Şişhane’deki yeni binası Deniz Palas’ın altıncı katında açıldı.


Son zamanlarda en çok gitmek istediğim restoran X. İKSV’nin Şişhane’deki yeni binası Deniz Palas’ın altıncı katında. X ve Borsa, Masa ve İstanbul Modern Cafe aynı ailenin imzasını taşıyor. Bu yüzden de yemeklerden Borsa kalitesi bekliyor insan.
Bir restoran hakkında gerçekten fikir sahibi olmak istiyorsanız açılış ve davetler bittikten sonra daha sakin bir zamanında yemeğe gideceksiniz. Ben de öyle yaptım.

Yazının Devamı