Bu yaz nasıl geçti?

3 Eylül 2009

Sigara içenlerin karşı olduğu, içmeyenlerin bayıldığı sigara yasağı işe yaradı. Bkz. Sigara tüketiminde ilk ayda yüzde 15 düşüş var.
Gece hayatında en yeni gözdeler Joke Perestroyka ve Club 29 Les Ottomans oldu. Gündüzleri Bebek’te Happily Ever After’ın güzel bir kalabalığı vardı. İstinye Park’ta Bej ve Masa da en çok gidilen mekânlardan oldu.
Türkbükü’nden sonra Alaçatı’nın da eski tadı kalmadı. Babylon Alaçatı, Alaçatı Beach Resort ve Otto arasında mekik dokundu.
Bodrum’da Gümüşlük tekrar popüler oldu. Türkbükü’nde kalanlar bile akşamları Gümüşlük Limon ve Mimoza’ya akın etti.
Görmek ve görünmek istemeyenler tatillerini bu yıl Kaş’ta geçirdi.
Yurtdışı tatil rotalarının başında Dubrovnik, Mikanos, Simi ve İbiza geldi. Simi’deki meşhur Manos tanınmış Türklerle ilgili anılarını diğer Türk müşterilerine anlattı. İbiza’da Pascha’nın gece kulübünde tanıdıklarla karşılaşıldı.
Her sohbet dönüp dolaşıp Ajda Pekkan’ın bacaklarının sırrına geldi. Rivayetler bitmiyor. Artık bu konuda aydınlanmak için Ajda Pekkan’ın Ender Saraç’la Star TV’de yapacağı programı heyecanla bekliyoruz.

Yazının Devamı

Moda Günleri ve Bodrum

1 Eylül 2009

Geçen hafta sonunun sorusu şuydu, İstanbul’da Moda Günleri mi, Bodrum’da son tatil günleri mi? Sadece bana kalsa İstanbul Moda Günleri’ni tercih edebilirdim. Ama nedense kendimi Bodrum’da buluverdim.
Bodrum’a gitmeden birkaç saat önce İTÜ Taşkışla’ya koştum. Fuar alanını gezdim. Bahçeli avluda oturdum, Otto’da bir şeyler yedim ve en önemlisi Mehtap Elaidi’nin defilesini izledim.

Defilede izdiham
Defile perşembe günü saat 15.30’daydı. Bir iş günü öğleden sonrası... İzdihamı görünce şaşırdım. Meğer ne kadar çok moda meraklısı varmış. Herkes içeri girmek için birbirini itiyor, kapıdaki görevliler davetlileri geri itiyor. Davetliler ısrarla ‘Ama bizim davetiyemiz var’ diyor. Görevliler ‘E, ne yapalım?’ diye kısa ve net, umursamaz cevaplar veriyor.
Tam bizde olacak bir fiyasko. Ya gerçekten çok fazla davetiye dağıtılıyor ya davetiyesiz çok kişi geliyor ya da organizasyon zayıf. Belki de d şıkkı, hepsi.
İçerisi sauna gibi. Bir süre sonra ‘Aman defileyi izlemeyeyim, atölyesine giderim nasıl olsa’ deyip kendinizi can havliyle önce o kalabalığın arasına, sonra da dışarı atıyorsunuz. İzlediğiniz defileden aklınızda pek bir şey kalmıyor. Elaidi’yi Teşvikiye’deki ilk yerinden beri

Yazının Devamı

Şimdi bunlar konuşuluyor

27 Ağustos 2009

Eda, Nurettin, Bora:
Eda’nın bir halkla ilişkiler uzmanı arkadaşıyla ayrılığı basına nasıl açıkladığından hain kadın olduğuna kadar çok şey yazılıp çizildi. Kiminle konuşsam Eda’yı haklı buluyor. 28 yaşındaki genç bir kadının 50’lerindeki bir erkekle bir ilişki yaşayıp sonra da ayrılıp kendi yaşıtı bir erkekle yeni bir ilişkiye başlaması gayet normal. Bunda ayıplanacak ne var ki?
Herkes ilişki yürümezse ayrılıyor. Bazıları hemen başkasını buluyor, bazıları uzun süre bulamıyor. Önemli olan bu değil ki.
Nurettin Hasman’ın ağır laflarını okudukça iyi ki ayrılmışlar diyorsunuz. Bir kez daha görüyoruz. Ayrılık sonrası ne kadar acı çekseniz de kesinlikle konuşmamak lazım. Bkz. Sibel Can gibi haklıyken sonra haksız duruma da düşebiliyorsunuz.

Fashion Days:
Moda günlerimiz bugün başlıyor, cumartesi gecesi son buluyor. Sabah 11.00’den gece 21.00’e kadar 1.5 saat aralıklarla sürekli defileler var. Bahar Korçan, Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Özlem Süer, Hatice Gökçe, Mehtap Elaidi’nin defileleri kaçırılmayacak! Bir de tabii aralarında Müge Ersin’in de yer aldığı cuma sabahı 11.00’deki karma defile... Ayrıntılı program www.istanbulfashiondays.com adresinde. Umarım moda günleri yazın

Yazının Devamı

Biri Nihat Odabaşı’nı gözetliyor

25 Ağustos 2009

Bu işin en zevkli yanı sürekli değişik insanlarla tanışmak. Dün okuduğunuz röportaj sayesinde Nihat Odabaşı’yla tanıştım. Bir anda Biri Nihat’ı Gözetliyor durumunun içinde buldum kendimi.
İlk gün Maslak’taki çekimine gittim. Nasıl bir nizam intizam durumu, anlatamam. Dergi çekimleri nedeniyle birçok usta fotoğrafçının setinde bulundum. Ama böyle set görmedim. Nihat Odabaşı her şeye müdahale ediyor. Normal bir durumda bu çok rahatsız edici olabilir ama çok iyi bir gözü var, tespitlerini çok doğru buluyorsunuz. Maslak’taki konuşma kısa sürdü, bir davete yetişmesi gerekiyordu.
Sonra ikinci buluşma Teşvikiye’de oldu. Home office’ini gezdim, işlerinden gardırobuna her konuda fikir sahibi oldum. Sokaklarda fotoğraflar çektik. Güzel oldu ama ona yetmedi tabii.
“Hadi, yarın Arkeoloji Müzesi’nde çekim var, oraya da gel, orada da çekelim” deyiverdi. Müzeden çıktık, Sultanahmet sokaklarında gezdik, fotoğraflar çekildi. Benim Nihat Odabaşı’yla koca bir albümüm oldu, onun da birçok fotoğrafı... Sokakta gezerken herkesin onu tanıması beni çok şaşırttı. “Gülben Ergen’in taptığı adam” diyen de oldu, “Ünlü fotoğrafçı” diyen de... Türkiye’de başka hiçbir fotoğrafçının böyle popstar ilgisi

Yazının Devamı

Moda bizim için bir semt adıdır

20 Ağustos 2009

Derishow’un yıllar önceki bir reklam kampanyasının sloganıydı. Bir moda firmasının bu sloganla çıkışı o zaman da çok eğlenceliydi.
Bu hafta bu slogandan çok uzakta geçiyor benim için. Nereye gitsem kendimi bir şekilde modayla ilgili bir şeylerin içinde buldum.
Pazartesi Nihat Odabaşı’yla buluşacaktım. Bir derginin (adını vermeyelim, sürprizi kaçmasın) kapak çekimi için Arkeoloji Müzesi’ndeydi. Orada buluştuk. Kapakta Dice Kayek’ten Ayşe Ege, yeni parlayan model Selda Car ve Nihat Odabaşı bir araya geldi. Aklınıza gelmeyecek bir üçlü ama konsept İstanbul’da moda. Çekimi izlerken Arkeoloji Müzesi’nin serin bahçesinde ve içinde binbir çeşit moda çekimine de şahit oldum.
Ertesi gün İstinye Park’taki mağazaların indirim çılgınlığını izledim. Herkesin, kendim de dahil, kendini nasıl kaybettiğine inanamadım.
Aynı gün efsane moda dergisi Vogue’un genel yayın yönetmeni resmi olarak açıklandı. Türkiye’de Mart 2010’da çıkacak olan derginin genel yayın yönetmeni Seda Domaniç oldu.
Aynı akşam Four Seasons’daki Mango defilesindeydim. Vintage’a doyamayan Ece Sükan’dan arı gibi çalışan Tülin Şahin’e, çok beğendiğim Ahu Yağtu’dan son zamanlarda hakkında çok konuşulan Tuğçe Kazaz’a

Yazının Devamı

Ne var, ne yok?

18 Ağustos 2009

Anjelique’de Deep Dish:
Anjelique’in en güzel gecesi artık gelenekselleşen Deep Dish gecesi oluyor. Tam trafik saatinde Beylerbeyi’nden Ortaköy’e gitmek üzere deniz taksiye atlıyoruz, tam 3 dakikada ve 20 TL’ye olay yerindeyiz. Alt kattayız. Burada Wan-na’nın mönüsünden yemekler ve yukarıdakinden farklı müzik var. Bence alt katın yemekleri üst kattaki Akdeniz mutfağı ağırlıklı restorandan çok daha başarılı. Yemek sonrası da üst kata çıkıp Deep Dish’i bekliyoruz. Sharam inanılmaz çalıyor. Yerinizde duramıyorsunuz. Anjelique’i ilk defa bu kadar kalabalık görüyorum.

Ni out, Park in:
Nişantaşı bu aralar çok sakin. Görmek ve görünmek isteyenler Bebek’ten sonra şimdi de İstinye Park’ta. İstinye Park’ta gözükmek için iki adres var, Masa ve Bej. Masa, Umut Özkanca’nın restoranı. Hatta burada kardeş işletme Borsa’nın mönüsünden sipariş verirseniz de getiriyorlar. Hemen karşıdaki, Beymen’in içindeki Bej ise Lal Feray’ın yeri. İstanbul’un en iyi panzanellası burada.

Lucca’da masa yapmak:

Yazının Devamı

İstanbul’da hareket bitmiyor

13 Ağustos 2009

Pazartesi gecesi Joke Perestroyka’da Feel Like A Star partisi vardı. Daha Bodrum yorgunluğunu üstümden atamamış, pazartesi sendromundan kurtulamamış bir halde partiye gittim.
Bir de ne göreyim... Sanki günlerden pazartesi değil. Bu bir yaz partisi değil de sanki bir düğün gibi... Herkes çok ama çok süslü.

Kinski, Hemingway ve diğerleri...
Bir masada Nastassja Kinski, Mariel Hemingway ve Steve Guttenberg oturuyor. Bizim kadınlar ne kadar frapansa Kinski ve Hemingway de o kadar sade.
Herkes Nastassja Kinski’nin etrafında fıldır fıldır dönüyor. Tanışmak, el sıkışmak, hediye vermek ve fotoğraf çektirmek isteyenler...
Bunlardan biri de siyah Rouland Mouret elbisesi ve tüllü şapkasıyla Hande Ataizi. Hande, Kinski’nin yanına gidiyor, tanışıyor ve birlikte fotoğraf çektiriyor. Herkes ağzı açık onları izliyor ve aynı şeyi söylüyor, “Bir Kinski’ye bak, bir Hande’ye...” Hande’nin yanında doğrusu Kinski çok sıradan kalıyor. Belli belirsiz makyajı, sade kıyafetiyle son derece iddiasız. Hiç de erkeklerin rüyalarını süsleyen kadın gibi değil. Ahı gitmiş vahı kalmış diyenler oluyor. Bu konuşmaları duyan yıldız fotoğrafçı Nihat Odabaşı diyor ki, “Acımasız olmayın, kadın kaç yaşında!”

Yazının Devamı

Bodrum’da yılın en eğlenceli düğünü

11 Ağustos 2009

Pazar gecesi saat 23.00. Yer Bodrum-Milas Havalimanı. Kapıda uzuuun bir kuyruk. Sırada Sibel Can’dan Emel Acar’a tanınmış simalar.
Zar zor içeri girdiğimizde bir arkadaşımı görüyorum. Daha merhaba bile demeden, “Burası Ship Ahoy’dan daha piyasa” diyor, gülüyoruz. Gerçekten de havaalanında insanlar üst üste. Oturacak tek bir yer bile yok. Herkes eğlenceden yorgun, birbirini süzüyor. Bu kadar kalabalığa göre az bir rötarla kendimizi uçağa atıyoruz.

Şehir dışında düğün trendi
Gelelim bizim Bodrum’da bulunma sebebimize. Hayırlı bir iş için gittik. İbiza’da başlayan bekarlığa veda kutlamaları cumartesi akşamı Kuum’da nihayet sona erdi.
Aylar önce Bettina Hakko ve Candan Kıramer söylemişti, “Artık ‘destination wedding’ler tercih ediliyor” diye. ‘Destination wedding’ dedikleri, şehir dışında yapılan düğünler her şeyden önce çok eğlenceli geçiyor. Çünkü herkes tatilde, tatil havasında oluyor. Kimse işten çıkmış, trafikte bunalmış olmuyor. Böyle düğünlerde davetlilerin tek derdi denizden çıkıp da kuaföre gitmeye üşenmek... Gelin ve damat için aslında o kadar da kolay değil. Çünkü tatil boyunca misafirleri eğlendirmek de onlara düşüyor. Şımartılacak zamanları olmuyor.

Yazının Devamı