"Sorry!.."

1 Aralık 2001

Betty, Avustralya'nın yerli halkından bir Aborcin... 7 yaşında evinin "nünde oynarken "beyaz adam" tarafından kaçırılıp bir eve hizmetçi olarak verilmiş.O kaçırılırken mutfakta olan annesini 30 yıl sonra bulabilmiş. Ve artık dilini anlamadığını dehşetle fark etmiş.Avustralya tarihinde "kayıp kuşak" diye adlandırılan o kuşaktan b"yle yüz binlerce insan var.Şimdi Aborcinler o "kayıp yıllar" ının hesabını soruyorlar. Betty Smith de o hareketin "ncülerinden biri...Ben Sydney'deyken Avustralya halkı 100 bin kişilik bir yürüyüşle bu harekete desteğini g"sterdi. Asıl g"zyaşartıcı olan neydi biliyor musunuz: Yürüyüş sürerken bir g"steri uçağı geçti ve arkasında g"ğe beyaz dumanla yazılmış şu notu bıraktı: "Sorry!.." ("üzgünüz!")* * * Dostluğundan her zaman gururlandığım Tomris Giritlioğlu' nun "Salkım Hanım'ın Taneleri" ni de o günlerde, izbe bir montaj odasında, ham kopyasından izlemiştim.Filmin, fırtınalar koparacağı belliydi. Ama bende, g"ğe dumanla yazılmış bir "Sorry" yazısı etkisi bırakmıştı.Cumhuriyet tarihinin bir utanç sayfası, cesaretle, "zgüvenle dile getiriliyor, buna karşın Varlık Vergisi mahkumları ile onların kapısında bekleyen askeri aynı duygu hattında

Yazının Devamı

"Sorry!.."

1 Aralık 2001


<#comment>2 yıl önce Avustralya'da Betty'nin öyküsünü dinlemiştim.
Betty, Avustralya'nın yerli halkından bir Aborcin...7 yaşında evinin önünde oynarken "beyaz adam" tarafından kaçırılıp bir eve hizmetçi olarak verilmiş.
O kaçırılırken mutfakta olan annesini 30 yıl sonra bulabilmiş. Ve artık dilini anlamadığını dehşetle fark etmiş.
Avustralya tarihinde "kayıp kuşak" diye adlandırılan o kuşaktan böyle yüz binlerce insan var.
Şimdi Aborcinler o "kayıp yıllar"ının hesabını soruyorlar.
Betty Smith de o hareketin öncülerinden biri...

Yazının Devamı

İkizler sürpriz sever

29 Kasım 2001


<#comment>İtiraf edeyim ki, bekliyordum Erdal İnönü'nün "Ben yokum" açıklamasını...
Daha önceki, "insanları çaresiz bırakmamalıyız" türünden "Varım" imalarına rağmen...
Çünkü o bir "İkizler"...Bir omuzundaki melek "Hadi gir" derken, öbüründeki şeytan "Deli olma, dur" der.
Ortanın solundaki kadere bakınız ki, sosyal demokrasi tahtının "İkizler" Ecevit'ten sonraki lider adayı da "İkizler" çıktı.Ve son anda yan çizip binlerce insanın umudunu yıktı.* * *Açıkçası ben, partinin oluşumunu uzaktan uzağa izlememe rağmen, İnönü'den, yazın "Pembe Köşk mahreçli" bir yazıdan sonra umudu kesmiştim.5 Ağustos tarihli Milliyet'te "Metin Toker'in Not Defteri", ondan "jolly good fellow" ("Efendiden iyi bir adam") diye söz ediyor, ancak "tereddüt huyunun meşhur olduğunu" hatırlatıyordu.Toker usta, "75 yaşındaki, kalanı beyazlaşmış dökük saçlı, ince uzun vücudu hafif öne eğik fizik profesörü" diye tanımladığı kayınbiraderi için "Başbakan İnönü" diye tezahürat yapılmasını ise "Dam üstünde saksağan..." diye yorumluyordu.Toker'e göre, İnönü politikalarının özlemi içinde olanların varlığı pek duyulmamıştı:"Bu olsa olsa bütün

Yazının Devamı

Vatandaş! ™püşme tokuş!

27 Kasım 2001

RTšK Başkanı Nuri Kayış, Hürriyet' te Ayşe Arman' a bademcik ameliyatı yapar gibi "püşmenin gripten tüberküloza, hatta - Allah muhafaza - AİDS'e kadar yüzlerce hastalığa davetiye çıkarabileceğini açıkladı. Tarkan gibi "ağız açık, dil saçık" "püşürsek mikrop kapabiliriz. En iyisi kafa tokuşmak...Ben bu "tos" y"ntemini, geçen ay r"portaj yaptığım emektar bir siyasetçiyle denedim ilk kez... Tarkan' ın klibindekiyle kıyas kabul etmeyeceğini rahatlıkla s"yleyebilirim!* * * Devlet nihayet busemize de ağırlığını koydu. Ne doğru dürüst yürümeyi biliyoruz, ne adam gibi "püşmeyi...O yüzden bizimki hayat değil, "uyarı panoları potpurisi" sanki... "Yere tükürme, hız yapma, yüksek sesle konuşma!""Büyüğünü sev, küçüğünü koru!""Adam gibi eğlen, az konuş!""™püşme, tokuş!" Diş fırçalamayı sevmediğimiz gibi, sandıkta oy vermeyi de bilmediğimizden, bize bahşedilen bir fırsatı kullanayım derken ikide bir abuk sabuk partilere oy verip ülkeyi uçuruma sürüklüyoruz.Gelip düzeltiyorlar, haydi sil baştan!..Kamu hastanesi duvarındaki fotoğrafından sus işareti yapan hemşire rolündeki devletimiz, - herhalde iyi niyetle - neredeyse bir asırdır aleme nizam vermeye, bizi adam etmeye uğraşıyor; olmuyor,

Yazının Devamı

Vatandaş! Öpüşme tokuş!

27 Kasım 2001


<#comment>Devlet nihayet busemize de ağırlığını koydu.
RTÜK Başkanı Nuri Kayış, Hürriyet'te Ayşe Arman'a bademcik ameliyatı yapar gibi öpüşmenin gripten tüberküloza, hatta - Allah muhafaza - AİDS'e kadar yüzlerce hastalığa davetiye çıkarabileceğini açıkladı.
Tarkan gibi "ağız açık, dil saçık" öpüşürsek mikrop kapabiliriz. En iyisi kafa tokuşmak...
Ben bu "tos" yöntemini, geçen ay röportaj yaptığım emektar bir siyasetçiyle denedim ilk kez...
Tarkan'ın klibindekiyle kıyas kabul etmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim!

Yazının Devamı

Liseliler için...

25 Kasım 2001


<#comment>Ayrılmayı hiç beceremedim ben...
Hatırımda kalan ilk ayrılık anısı ilkgençliğimden...
15'imdeydim. Ruhumun perileri, huysuzca başıma üşüşüp ilk aşkımla vedalaşma vaktinin geldiğini söylüyordu inatla...
Ama nihai konuşmada dilim tutuluyordu.
Baktım olmuyor, kendimce çok etkili bir yol buldum:
Ona bir kaset yapacaktım.

Yazının Devamı

Sevgili öğretmenim!

24 Kasım 2001


<#comment>1942 yılıydı. Cihan savaşının tam ortası yani...
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitiren 3 öğretmen adayı, tayin oldukları yerlere dağılmadan önce mezuniyetlerini kutlamak için Ankara'ya geldiler. Ulus'ta bir lokantaya oturup kendilerine içkili bir ziyafet çektiler. Ancak hesap geldiğinde neşeleri kaçtı. Ceplerindeki para yetmiyordu.
"Yandık, ne yapacağız" diye düşünürken içlerinden Cafer, "Siz biraz oyalanın, ben para bulup geleyim" dedi. Ankara'da kimseyi tanımıyordu. Tek bildiği isim Köy Enstitüleri'nin kurucusu, efsanevi eğitimci İsmail Hakkı Tonguç'tu. Cafer İlköğretim Genel Müdürlüğü'nün kapısını çaldı. Genel Müdür Tonguç, genç öğrenciyi buyur etti. Çakırkeyif Cafer ayakta zor duruyordu. Utana sıkıla, başlarına geleni anlattı:
"Tonguç Baba... Zor durumda kaldık. Sizden başka yardım isteyebileceğimiz kimse yok. Borcumuzu en kısa zamanda öderiz" dedi.
Tonguç, hemen elini cebine atıp, Cafer'in içki parasını denkleştirdi. Uğurlarken de babacan bir tavırla nasihat etti:
"Bir daha geldiğinde daha iyi bir gerekçen olsun."

Yazının Devamı

Cimbom'un otobüsünü kim çaldı?

22 Kasım 2001


<#comment>

Galatasaray, Ağustosta Sofya'da Levski maçına geldiğinde otelinin otoparkından otobüsü çalınmıştı.
"Koca otobüs nasıl çalınır" demeyin, aynı şey bir süre sonra yine Sofya'da Beşiktaş'ın otobüsünün başına da geldi.
Bize Sofya'yı gezdiren şoför olayı hatırlatınca normal karşıladı:
"Benim de geçen ay 2 minibüsüm çalındı. Sonra arkadaşlar aracı oldu, mafyaya 1300 Mark verdik, 3 saat sonra bulundu."Meğer sistem böyle işliyormuş:

Yazının Devamı