Kavimler göçü

8 Mayıs 2022

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Göç konusu hafife alınamaz. Öyle olsaydı tarihte bir dönemi ve toptan bir altüst oluşu getiren olaylar dizisinin adı “kavimler göçü” olmazdı.  

Neyse, devam edelim… 

Sosyolojide daha önceleri sınırlı bir çalışma alanı olan göç sorunu özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bu bilim dalı içindeki ağırlığını artırmaya başladı. 21. yüzyıla geldiğimizde ise göç meselesi sosyolojinin temel alanlarından biri haline geldi. Üstelik her geçen gün ağırlığı daha da artıyor.  

Böyle de olmak zorunda çünkü günümüzün en önemli olgularından biri göç ve bu mesele gittikçe daha da önem kazanacak. Kuraklık, kıtlık, savaş ve otoriter yönetimler nedeniyle daha büyük boyutlarda göçlerle karşılaşacağımız aşikâr. Üstelik, göç rotasının tam ortasında yer alan, o meşhur sözde olduğu gibi “Asya ve Avrupa arasında bir köprü olan” ülkemiz bu

Yazının Devamı

Adınız balık, ağaç ya da koyun olsaydı…

24 Nisan 2022

Ne yapardınız? 1500’lü yıllarda Anadolu’da yaşasaydınız olabilirdi. Hatta çerçi, köse ve ulumaz da olabilirdi.

Emre Taş isimli bir araştırmacının Tarihi Kadim isimli bir internet sitesi için yazdığı bir yazıya denk geldim.  Yazar Taş’ın, “16. Yüzyıl Osmanlı Taşrasında Kişi İsimleri” başlıklı yazısının giriş kısmı dikkat çekici. Türklerin tarih boyunca ne kadar çok değişim geçirdiğini, farklı kültürlerle ne denli iç içe olduğunu anlatan yazıda yeni ve pek hoş bir atasözüyle de tanışıyorsunuz: Tatsız (yabancısız) Türk, başsız börk olmaz.  Türk dilinin başyapıtlarından Divanı Lügat-ı Türk’te yazmış bu atasözünü Kaşgarlı Mahmut; Emre Taş’a göre gizli bir şikâyetle.

Adana, Sivas, Çorum ve Aydın tahrir defterlerinden derlenen isimler arasında bugün de kullandığımız birçok isim olmakla beraber, arada çok ilginç olanlara da rastlıyoruz. Mesela ağaç, balık, boğa, budak bulgar, çardak, (nazardan korunmak için) çirkin ya da

Yazının Devamı

Mülteci nedir?

17 Nisan 2022

Mülteci nedir, sığınmacı nedir, geçici koruma statüsü nedir, kaçak göçmen nedir? Bu soruların yanıtlarını bilmezsek ülkemizdeki yaklaşık 5 milyon yabancı uyruklu insan ile ilgili hukuki durumun ne olduğunu, onların ne gibi haklara ve sorumluluklara sahip olduğunu, buna mukabil bizim ne gibi hak ve sorumluluklara sahip olduğumuzu bilemeyiz. Yanı sıra, göç meselesinin aynı zamanda çok ama çok önemli bir siyasi ve sosyolojik mesele olduğunu bilmezsek yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunların ne olduğunu da bilemeyiz. Daha da önemlisi, göç meselesinin hem göç eden hem de gittiği yerde karşılaştığı kişi açısından bireysel bir mesele olduğunu bilmiyorsak buna yönelik üretilen politikaların neye yol açacağını da bilemeyiz. Bunları bilmeyince de çözümden çok soruna hizmet eden bir dilin ve anlayışın değirmenine su taşırız, tüm iyi niyetimize ve hatta belki haklılığımıza rağmen.  

Elbette sıradan vatandaşlarımızın hepsinin bu kavramları bilmesini beklemek hata olur. Hatta bilmemesi kadar doğal bir durum olmadığının da farkındayım.

Yazının Devamı

Adalet duygusu zedelenirse

10 Nisan 2022

Haberlerimizde Türkiye’deki yargı kararlarına sık sık yer veriyoruz. Bu haberleri yaparken hukukçulara da başvuruyoruz çünkü biz hukukçu değiliz. Ama öyle kararlarla karşılaşıyoruz ki bu kararların toplumdaki adalet hissine tamir edilmesi çok güç zararlar verdiğini hukukçu olmasak da gayet net biçimde görebiliyoruz. Bu soyut bir tartışma değil üstelik. Yankısını ve etkisini gündelik hayatta hemen görüyoruz maalesef. Birbirinden çok ama çok farklı alanlarda ortaya çıksa da sebebi hep aynı, toplumun adalet duygusunun ağır yara almış olması.

Bunun faturasını geçen hafta ve bu hafta iki kişi çok ağır bir biçimde, hayatlarını kaybederek ödedi. 26 Mart gecesi İstanbul Kartal’da iddiaya göre bir otomobili çalmaya kalkarken yakalanan 29 yaşındaki Çetin Gül aralarında araç sahibinin de bulunduğu sekiz mahalleli tarafından linç edilerek öldürüldü.

3 Nisan’da ise Ergün Arslan (40) Diyarbakır’da 12 yaşında bir kız çocuğunun fotoğrafını çektiği

Yazının Devamı

Bir sokakta karşılaşan hırsızlar

3 Nisan 2022

Sepya renkli bir güvenlik kamerası. Gece bir sokağı gösteriyor. Görüntünün sol üst köşesinden bir adam giriyor önce görüntüye, omzunda bir şey taşıyor. Sonra hemen arkasında ikinci kişiyi görüyoruz. İkisi birlikte uzun bir demir parçası taşıyormuş meğer, görüntülerden anladığımız bu. Tam o sırada ekranın sol tarafından biri giriyor görüntüye. Bir binanın birinci katından yere atlıyor. Atlayan adam ve demir taşıyan adamlar selamlaşıyor. Sonra demiri taşıyanlar kendi yoluna giderken atlayan adam da binanın önünde birtakım boruları sökme işine koyuluyor. Görüntüde gördüklerimiz bunlar. Olan işe şu: İki hırsız bir iş yerinden çaldıkları demir parçasını götürürken geçtikleri bir sokakta, bir iş yerinin klima cihazını çalan hırsızla karşılaşıyor. Selamlaşıyor hırsızlar ve hepsi de kendi işine büyük bir rahatlıkla devam ediyor.

Ukrayna savaşına dair notlar

Ukrayna’da savaş hâlâ sürüyor. 40 gündür devam eden savaşın bir cephesi de ekonomik yaptırımlar. Bu

Yazının Devamı

Ukrayna savaşına dair notlar

27 Mart 2022

Bu haftanın belki de en önemli olaylarından biri AB ile ABD arasında imzalanan doğal gaz anlaşması oldu. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD ile 2022 için 15 milyar metreküplük bir sıvılaştırılmış doğal gaz anlaşması imzalandığını duyurdu. Anlaşma kapsamında ABD’den alınacak doğal gaz miktarı bir sonraki yıl 50 milyar metreküpe çıkacak. Böylelikle AB’nin Rusya doğal gazına olan bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. Ama bu pek kolay olmayacak gibi çünkü ABD’den alınacak miktar Rusya’dan alınan gazın sadece üçte birini karşılayabiliyor. Çünkü AB’nin Rusya’dan yıllık doğalgaz ithalatı 150 milyar metreküp civarında.

Bu savaşın kazananlarında birini şimdiden ilan edebiliriz: ABD. Küresel güç savaşında istediği birçok şeyi elde etti. Mesela, NATO yeni bir dinamizm kazandı. Mesela, Avrupa ülkeleri NATO’ya aktardıkları fon miktarını artırma konusunda çok isteksizdi yakın zamana kadar; şimdi bu da değişti. Rusya uluslararası sistemden darbe üstüne darbe yedi. Silah satışlarını hiç saymıyorum

Yazının Devamı

Ukrayna savaşına dair notlar (3)

20 Mart 2022

Ukrayna’daki savaş karşımıza başka bir dram daha çıkardı. Taşıyıcı annelik pazarı. Geçen hafta işgal nedeniyle Kiev’de taşıyıcı anneden doğmuş 21 bebeğin bir sığınakta bakıldığı haberleri yansıdı kamuoyuna. Haberlere göre bebeklerin Batılı “aileleri” zaten savaş yüzünden “çocuklarına” ulaşmakta zorluk çekiyorken karşılarına bir de yasaların “yetersizliği” çıkıyormuş. O nedenle, yeni yasal düzenlemeler yapılmalıymış. Bu konu halen uluslararası camiada ciddi biçimde tartışılıyor bu arada. Dünyanın saygın üniversiteleri ve hukuk kurumları bu konunun ciddi biçimde üzerine eğiliyor.

Ukrayna taşıyıcı annelik “pazarının” lideri. Özetle şöyle bir karşılaştırma yeterli olur sanırım bunun sebebini anlamak için. Ukrayna’da ortalama yıllık gelir 2020 sonu itibarıyla 3 bin 727 dolardı. Tüm üyelerin dâhil edildiği AB bölgesi ortalama geliri ise 2020 sonunda 46 bin 914 dolar olmuş. Aynı rakam ABD’de 60 bin doların üzerinde. Ukrayna’da her ay ortalama 150-200 kadının taşıyıcı anneliğe başladığı

Yazının Devamı

Rusya’nın Ukrayna işgaline dair notlar (2)

13 Mart 2022

1- İptal kültürü demiştim ya geçen hafta, işte ona dair bir sürü yeni gelişme yaşandı. Her biri birbirinden saçma üstelik. Votka dökenler de vardı mesela; “İçmeyiz bir daha Rus içkisini” diye bağırarak. Hollanda’yı protesto ederken portakal bıçaklayan vatandaşımıza haksızlık ettiğimizi düşündüm ister istemez. Ama en saçması David Gilmour’un yaptığıydı sanırım. Pink Floyd’un 1987’den bu yana yaptığı tüm albümlerin ve kendi solo albümlerinin Rusya’daki dijital satış mağazalarından kaldırılacağını açıkladı. Rusya’nın Ukrayna işgalini kınayıp, Ukrayna ile dayanışacakmış böylelikle. O kadar saçma ki niye saçma olduğunu saçmalamadan açıklamak mümkün değil.

2- Türk televizyon izleyicisinin savaşa olan “ilgisi” nispeten uzun sürdü. Ben bir hafta sonunda savaşa dair haberlere ilginin düşeceğini sanıyordum 10-15 gün izlendi bu haberler ama sonra ilgi yavaş yavaş düşmeye başladı. Sanırım bu kadar uzun sürmesinde ayçiçeği yağı

Yazının Devamı