Yasa var da vicdan yok mu?

12 Şubat 1999


BİR işlemin, bir muamelenin meri hukuka, yürürlükteki hukuka uygun olması başka şey, vicdana uygun olması, vicdan denen yazılı olmayan ama kolektif olan hukuka uygun olup olmaması başka şey.
Milletvekillerinin çalışmadan alacakları 5 milyar liraya varan üç aylık maaşta da aynı ayırım geçerli.
Milletvekillerinin 15 Nisan'da üç aylık maaşlarını almaları mevcut yasalara şeklen uygun.
Vekiller; maaş ödemesi 19 Nisan'da olsa alamayacakları üç aylık maaşı, ödeme seçimden önce yani 15 Nisan'da diye alabiliyor.
Ve bu maaşı aldıkları an biliyorlar ki üç gün sonra onların dönemi son buluyor.
Yani çalışma dönemleri dışında kalan bir üç aylık zaman dilimine ait para almış oluyorlar.

Yazının Devamı

Küçük mafya ve rüşvet...

11 Şubat 1999


MAFYANIN küçüğü büyüğü olur mu?
Halkı en çok bizar edenler belki de en küçükler...
Önceki gün Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin otoparkında kan aktı. Bir genç, otoparkçılar tarafından öldürüldü.
Aşağı yukarı her otopark işinde mafya var, çete var, rüşvet var.
Hastanenin otoparkı da öyle; mafyanın elinde. Öyle bir otopark mafyası ki ateş açıp adam öldürmeyi bile sıradan bir olay gibi görebiliyor.
Ve ne acıdır ki bu mafyalaşmada hastanenin başhekiminin de payı olduğu anlatılıyor.

Yazının Devamı

ABD oldukça ha Hüseyin, ha Abdullah

10 Şubat 1999


KRAL Hüseyin. "Allah'ın verdiği canı yalnız Allah alır" diye düşmanlarına meydan okuyabilen nadir liderlerden biriydi.
Dedesi Abdullah, Aksa Camii'nde vurulduğunda göğsündeki madalyon Hüseyin'i kurtarmıştı, o sırada 16 yaşındaydı.
Suriye tarafından havada öldürülmek istendi, yatağında hançerlenmek istendi, ilacı değiştirilerek zehirlenmek istendi. Ama o ayakta kalmasını hep becerdi.
Ortadoğu'nun en hassas bölgesinde yarım asra yakın denge unsuru oldu.
Önceki günkü cenaze töreninde oluşan denge de adeta Kral Hüseyin'in hayattayken yarattığı uzlaşmacı politikanın bir yansımasıydı. Ortadoğu'daki tüm düşmanlar yan yana, omuz omuza bir aradaydı.
Cenazesinin karşısında sıralanan ABD'nin dört başkanı; Clinton, Gerard Ford, Jimmy Carter ve George Bush'un oluşturduğu anlamlı kompozisyon her zaman rastlanabilecek bir görüntü olamazdı.

Yazının Devamı

Bazı aday adayları

9 Şubat 1999


TÜRKİYE normalleşsin diyoruz. Belki de bir anlamda söyleniyor; 28 Şubat'la ilgili olarak. Ama aslında "normalleşme" her alanda ve her anlamda gerekiyor.
Bakın adaylara.
18 Nisan'ın adaylarının bir kısmına partiler adeta diyet borçlarını ödüyor.
Bunların bir kısmı sanki eski köstebek.
Hani aylarca, örneğin, "Muhalefete, kim bu bilgileri sızdırıyor?" diye sorular zihinlerde oluşurdu ya, işte artık onların cevabı çıkıyor ortaya.
Bakıyorsunuz o bilgilerin içindekilerden bazıları şimdi aday.

Yazının Devamı

Ulaşım politikası ve bir ayda 400 kayıp

7 Şubat 1999


İÇİNDE bayram günleri de olan son bir ayda karayollarındaki trafik kazalarında 400 kurban vermişiz.
Türkiye'de her büyük kazada telaffuz edilen şu cümle var:
"Demiryolları ihmal edilip karayollarına önem verildi, motorlu araç sayısı anormal arttı, işte böyle oldu."
Aslına bakarsanız motorlu araca, karayollarına önem vermek, tren yolunu, treni ihmali gerektirir mi?
İkisine birden neden önem verilmesin, mani mi var?
Trenle gidilmesi rasyonel olan yere trenle, otobanla ulaşılması gereken yere otobanla, vapurla varılması gereken yere vapurla...

Yazının Devamı

Adaylar, konuşun dinleyelim...

6 Şubat 1999


EGE Koop araştırma yaptırmış. Bu araştırma, kente göçün hızlanarak sürdüğünü gösteriyor. 2000'li yıllarda Türkiye nüfusunun % 85'i kentlerde yaşar hale gelecekmiş.
Bu iyi bir şey mi?
Eğer göçenler köydeki yaşantıyı kentte de sürdürüyorsa, ekonomik olarak kentte daha da güçsüz bir duruma mahkum oluyorsa bu göçün ne yararı olabilir?
* * *
İSTANBUL'un baş sorunu da göç, daha doğrusu "gayri nizami göç", bunun böyle olduğu biliniyor.
Bunu Tayyip Erdoğan da kabul etti; ilan etti. Ama hep tekrarladığımız gibi oy avcıları adamın sözlerini ağzına tıktılar. Göçten rant sağlayan uyanıklardan belediye önünde gösteri yapanlar bile oldu.

Yazının Devamı

Demirel'in uyarısı ve asil demokratlar

5 Şubat 1999


DAHA ne desin?
Cumhurbaşkanı, "Seçimden sonra yine 28 Şubat uyarısına benzer bir uyarıyla karşılaşılabileceği" ihtimaline dikkati çekiyor ve "Ayağınızı denk alın..." diyor...
Demirel; "Seçim sistemi tartışmasının da bu nedenle yapıldığına" işaret ederek devam ediyor: "1996'da, 1997'de olanlar unutulmamalı..."Neler olmuştu 1996'da, 1997'de:Refah Partisi mensup ve sempatizanlarının ekseriyetini aynı kefeye koymak tabii ki haksızlık olur. Bunların çok büyük bölümü; diğer partilerde ve partisiz vatandaşların arasında da ekseriyeti teşkil eden dini bütün, dine saygılı, Müslüman vatandaşlardan farklı değillerdi.Ama ne oldu? Bu ekseriyeti istismar eden bir küçük azınlık RP'yi alet edip rejimi değiştirebileceğini sandı.Söylemler korkunçtu:"Bu vatan bizimdir, rejim ve Kemalizm başkalarınındır.""Demokrasiniz sizin olsun, bize şeriat yeter.""Bu düzen değişmeli, Müslümanlar içinizdeki kin, hırs, nefret eksik olmasın.""İmam hatipler kapatılmaya kalkışılırsa, kan dökülür. Cezayir'den beter olur. Ben kan dökülmesini istiyorum. Demokrasi böyle gelecek,

Yazının Devamı

İnanılması güç bir Kuzey Irak senaryosu

4 Şubat 1999

       ABD, Irak'ı bombalıyor.
       Bir kuzeyi, bir güneyi veya hem kuzeyi, hem güneyi...
       Artık taktik iyice anlaşıldı; bu, Saddam düşene kadar devam edecek.
       Arap ülkelerinin birçoğu da Saddam'ın kaderine razı olmuş gibi görünüyorlar.
       Türkiye İncirlik'ten kalkan ABD savaş uçaklarına ses çıkarmadığına göre Ankara da durumu kabullenmiş gibi.
       Bu böyleyse Türk Dışişleri'nin Saddam sonrası hesapları yapıp politikasına ona göre yön vermesi gerekir. Herhalde bu da yapılıyordur.
       * * *

Yazının Devamı