İÇ kargaşa alışılmışı aştı.
Dış baskı son yılların en yoğunu.
Ve seçim kapıda.
Üstelik sıkıntıları defedecek güçte bir yönetimden de yoksunuz.
İç kapayıcı cümleleri sıralayıp duruyoruz.
Ama realist olalım; Türkiye'nin hali toz pembe mi? Değil. Toz duman...
* * *
BAŞIMIZI iki elimizin arasına alıp düşünelim. Almanya neden büyük ve istikrarlı ülke?
Sebebi belli.
16 yıldır değişmeyen bir iktidara sahipti de ondan.
Belki "bu tek başına neden olmaz" diyebilirsiniz, ama başlıca nedeni bu ve diğer nedenlerin ana kaynağı da bu.
16 yıl aynı hükümet iktidarda kalınca demokrasi yara mı alıyor?
Hayır.
Alman demokrasisinin bizimkinden daha geri olduğu söylenebilir mi?
SİYASETEN bakınca, çete olaylarına haklı, haksız bulaştırılmak istenmeyen üst düzey politikacı yok gibi.
Eyüp Aşık'tan sonra ortaya çıkan Meral Akşener'le ilgili bant da bunu gösteriyor.
Bu konuda Eyüp Aşık'ın sözleri ilginç:
"Mafyayla ilgili siyasetçi çok. Mafya Türkiye'de öyle kısa sürede kökünden kazınacak gibi değil. Her yaptıklarını önemli kişiler bilir."
* * *
EYÜP Aşık'ı dinledikten sonra şimdi onun biraz da merakının kurbanı olduğunu düşünebiliyorum. İşi basite indirgeme sayılmazsa bu böyle.
Aşık; "Ben ilişkiyi devlete bilgi toplamak için kurdum" demek istiyor.
BİRİ bitmeden öteki çıkıyor. Üretken ülke Türkiye.
Yapılacağı şüpheli de olsa, seçim üzerine çeşitlemeler günlerimizi dolduruyordu. Sonra Vergi Yasası tartışmaları çıktı.
Daha onlardan kurtulmadan işte yeniden döndük çetelere.
Aynı anda Tayyip Erdoğan'ın hal'i...
* * *
NELERLE uğraşması gerekirken Türkiye nelerle uğraşıyor?
Bundan kısa bir süre önce "Alaaddin Çakıcı'yla konuşan bakan" konusu gündeme geldiğinde, Eyüp Aşık pek de üstüne alınmıyordu. Oysa açıklanan son konuşma bantları acı gerçeği ortaya serdi.
YARGITAY Başkanı yeni adli yılı açışta uyardı.
Yargının bağımsız olmadığını, tekrarladı, vurguladı.
Hakimlerin geçim şartlarının düzeltilmesi gereğine işaret etti.
Üniversitenin açılışında konuşan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Süha Sevük de önceki gün uyarıda bulundu:
Bu sistem hırsızları koruyor... Siyasiler açık, kapalı takiye yapıyor. Partiler din - devlet konusundaki tavırlarını açığa kavuşturmalı.
Daha kısa bir süre önce de ekonomik uyarılara tanık olmuştuk.
Yeni Vergi Yasası'nın aksayan yönlerini bankacılar eleştirdi.
YASEMİN Yalçın'la kocası İlyas İlbey'in Bodrum'da genç bir gazeteciyi dövdükleri haberini biliyorsunuz.
Yasemin Yalçın, eşi ve dostları denize giriyorlar. Yasemin Hanım yedi aylık hamile.
Ve magazin muhabiri bir genç arkadaşımız gizlenerek uzaktan Yasemin Yalçın'ın fotoğraflarını çekiyor.
Yasemin Yalçın değil de Claudia Schiffer veya Cindy Crawford bile olsa hamileliğinin son dönemine gelmiş bir kadının vücudu pek de güzel olamaz.
Üstelik güzel de olsa bu hanım hamileyken resminin çekilmesini, hele gizli olarak çekilmesini, kendisine çeki düzen verme imkanı olmadan izinsiz çekilmesini istemeyebilir.
İşte bu gizli çekimin farkına varan İlyas İlbey de kaba güç kullanarak filmlere el koymak isteyince, itiş - kakış oluyor. Tatsız olaylar yaşanıyor.
* * *
KUZEY Irak'la ilgili gelişmeler şimdilik düşman kardeşlerin uzlaşması şeklinde sonuç verdi. ABD; Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesut Barzani ile Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani'yi barıştırdı ve aralarındaki çekişmeye görüntü olarak da olsa son verdi.
Dört yıldır en şiddetli şekilde süren ve çatışmalara neden olan rekabetin kesin olarak bitip bitmediğini gelecek günler gösterecek.
Anlaşıldığı kadarıyla şimdi Kuzey Irak'ta yeniden seçimler yapılacak.
Bölgenin Bağdat'tan bağımsız bir parlamentosu olacak.
İki partinin katılımıyla hemen, yani seçimlerden önce kurulacak geçici bir ortak yönetim bölgeyi idare edecek.
İki liderin Kuzey Irak'ta PKK'nın yuvalanmasına ve sızmalarına engel olma sözü verdikleri de belirtiliyor.
* * *
ARAP Birliği, Kahire'de toplandı. En önemli görüşme konusu Türkiye ile İsrail yakınlaşması oldu.
Genel Sekreter İsmet Abdülmecit'in cümlesi şöyle: "İsrail'in Türkiye ile askeri bağlarının geliştirilmesi Arapların ulusal çıkarları açısından gerçek bir tehlike oluşturacaktır."
Toplantıya katılan Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el Şara da Türkiye - İsrail işbirliğinin Arap dünyasını tehdit ettiğini ileri sürerek şunları söylüyordu:
"İsrail'in açgözlülüğü Arapları hiçbir zaman şaşırtmaz, ancak Türkiye'nin Arap ve Müslümanların hislerine en ufak bir saygı göstermeden İsrail'le askeri işbirliğine girmesi, bütün Araplar için büyük bir tehlike sinyalidir."
Tesadüfe bakın ki aynı saatlerde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş de, Suriye sınırında yaptığı konuşmada sanki Faruk el Şara'ya cevap veriyor, PKK'ya destek verdiği için Suriye'yi uyarıyordu:
"Artık sabrımız kalmadı. Eğer gerekli tedbirleri almazlarsa biz Türk milleti olarak her türlü tedbiri almak