Kıbrıs'ta umut başka bahara kaldı

2 Eylül 1998

       DENKTAŞ'ın önerisi Kıbrıs sorununa kesin çözüm için yapılabilecek tekliflerin en akla yakını:
       Konfederasyon.
       Yani, iki toplumlu, iki devletli bir Kıbrıs ama iki devlet arasında gevşek de olsa bir ortaklık, bir birlik, dışa karşı tek olma özelliği...
       Eğer Kıbrıslı Rumlar ve Atina, gerçekten çözüm istiyorsa mevcut şartlarda olabilirlik bakımından bundan iyisi bulunmaz.
       Bulunmaz, çünkü yıllardır süren pazarlıkları gördük, bıktık; Kıbrıs'ta adeta çözümsüzlüğün kader haline geldiğini izledik. Dünya da buna tanık oldu...
       İşte şimdi bu fasit daire kırabilirdi, bu çıkmaz sokak açılabilirdi, eğer Rumlar ve Atina Denktaş'ın teklifini bu kadar kaba bir şekilde reddetmeseydi...
       Reddediş kabadır. Nezaket kurallarından uzaktır. Uzlaşma istemezliğin belgesidir.

Yazının Devamı

Doğru bilgiyi kim verecek?

1 Eylül 1998

      "ÇAKICI hiçbir devlet hizmetinde kullanılmadı.
       Çakıcı'yı devlet adına kullanmak isteyenler oldu, ama Çakıcı onları kullandı.
       Yavuz Ataç'ı da, onun daha üstündekini de Çakıcı'nın kullandığı anlaşıldı.
       Olayın yüzde 60'ını çözdük..."
       Bu sözleri Başbakan Yılmaz dün söyledi.
       Yılmaz'ın hüsnüniyetinden şüphe edilemez. Gayretleri meydanda. Pis de olsa, tehlikeli gibi de görülse, gerçeklerin ortaya çıkması için elinden geleni yapıyor.
       Elinden geleni yaptığını nereden anlıyoruz? Yıllardır süren apseye ancak onun neşter vurma cesaretini ve kararlılığını göstermesinden.

Yazının Devamı

Mektuplardaki gerçek

16 Ağustos 1998

       GAZETECİLİĞİN ilkelerinden birincisi doğruluktur ve bu açıdan da gazetecilik kadar denetime tabi bir başka meslek herhalde yoktur.
       Her kelimeniz, her cümleniz milyonlarca göz ve beyin tarafından süzgeçten geçirilir; bunlardan bir bölümü gıyabınızda tartışsa, eleştirse bile, bir bölümü açar telefonu, geçer faksı, basar İnternet'in tuşuna, ya sizi teşvik eder, tebrik eder ödüllendirir, ya da veryansın eder.
       Hepsi muhteremdir.
       Onlar olmazsa gazeteci de olmaz.
       Gazeteci ile okuyucu bir bütündür, bir paranın iki yüzü gibi...
       Bir okuyucunun mektubu bunları hatırlattı.
       Bir tatil arifesinde bu köşede şunları söylemişiz:

Yazının Devamı

Beyrut aşkı Beşiktaş'ı yaktı

15 Ağustos 1998

       İSTANBUL içinde CHP'li iki belediyeden biri Beşiktaş.
       Başkanı; Ayfer Atay.
       Atay, 42 yıllık politikacı. 23 yıllık belediyeci. Geçmişte İstanbul belediye başkanlarından İsvan'ın ve Kotil'in başkan yardımcılığını yapan, Dalan döneminde Belediye Meclisi'nde muhalefetin grup başkanı olan Ayfer Atay iki dönemdir Beşiktaş'ı yönetiyor.
       Peki yönetmeye devam edecek mi?
       Aday olma konusunda tereddütleri var. Sağlık sorunları onu düşündürüyor.
       Ama şu sözlerinde de bazı ipuçları saklı...
      "Artık özellikle belediye başkanlığı seçimlerini almak için yalnız bir partinin adayı olmak yetmiyor. Aday kişinin kim olduğu da önemli..."

Yazının Devamı

Cepheler oluşuyor, savaş başlayabilir

14 Ağustos 1998

       SAFLAR beliriyor.
       Erken seçim olacaksa, daha 9 ay da olsa partiler cepheleşme yolunda hızla harekete geçti.
       Mehmet Barlas'ın hakemliğinde yapılan Otağtepe zirvesi, Fazilet'le DYP'nin; bazı küçük partilerin de desteğini alarak bir cephe oluşturacaklarını gösteriyor.
       Bu küçükler şimdili; Korkut Özal'ın Demokrat Partisi, Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisi, Besim Tibuk'un Liberal Demokrat Partisi.
       Liderleri anlamak güç. Bir süre önce "hiçbir partiyle ittifaka ihtiyacımız yok" derler ama bir de bakarsınız, ittifakın katmerlisinin peşine düşerler.
       * * *
       YENİ seçim kanunu ve yeni partiler kanunu, yani Türkiye'yi siyasi istikrara, birlik ve bütünlüğe götürecek yasal düzenlemeler olmayınca partilerin ittifaklar için boşluk arayışına girmeleri kaçınılmaz oluyor.

Yazının Devamı

Küçük meseleler asıl meselemiz

12 Ağustos 1998

       KALDIR siyaset, koy siyaset...
       Suda balık gibiyiz, suyumuz siyaset; akvaryumun dışına çıkmak sanki sonumuz olacak.
       Oysa topyekün vatandaşın, tek tek hepimizin, siyasetin dışında günlük sorunlarımız var ve bunlar hayati sorunlar. Ama bunları sorun değilmiş gibi es geçiyoruz.
       * * *
       BELKİ de günde birkaç kez taksiye, dolmuşa biniyorsunuz.
       Peki bunlardan hangisinde bir bombanın üzerine oturup seyahat ettiğinizi biliyorsunuz?
       Sizin rızanız olmadan, hatta haberiniz olmadan her an patlamaya hazır bir bombanın üzerinde yolculuk ediyorsunuz.

Yazının Devamı

Ölüme giden konvoylar

11 Ağustos 1998

       ERKEN seçim.
       Dokuz ay sonra olacak seçime erken seçim denir mi?
       Buna olsa olsa haberli seçim denir.
       Herkesin haberi olsun ki ona göre tutum saptasın...
       Bazı bürokratlar işi ipe sersin.
       Bazıları aday olma endişesiyle tarafgirane davranmayı istikbalinin garantisi saysın.
       Bazı milletvekilleri, adaylığı garantilemek amacıyla partiler arası becayiş için zaman kazanmış olsun.

Yazının Devamı

Yeğenler de pay aldı

10 Ağustos 1998

       Üvey babam seneler önce çocuksuz ölmüş. Öldüğünde annem varmış bir de üvey babamın kardeşlerinin çocukları. Sonra annem öldü. Üvey babamdan ben miras alır mıyım? Kardeşlerinin çocukları alır mı? Annemin intifa hakkı veya mülkiyet hakkını seçtiğini bilmiyorum, nasıl öğreneceğiz?
       Ö.Ö. - Muğla
      Üvey babanız öldüğünde mirasçı olarak eşi ve yeğenleri bulunuyordu. Bu tarihte mirası anneniz, yeğenlerle birlikte paylaşacaktı, size bir şey yoktu. Annenizin payı dörtte bir mülkiyetle birlikte yarı intifa hakkı idi. Geri kalan dörtte bir mülkiyet ile yarı kuru mülkiyet yeğenlere eşit paylaşılacaktı.
       Annenizin ölümü ile yarı intifa hakkı son buldu. Yeğenler yarı intifa hakkına da sahip oldular ve payları dörtte üç tam mülkiyete dönüştü. Annenizde dörtte bir tam mülkiyet vardı. Onun ölümü ile tek mirasçı siz olduğunuz için annenize ait tüm mal varlığının sahibi oldunuz. Böylece üvey babanızdan dolaylı olarak size mal kaldı.
       Üvey babanızın öldüğü tarihteki kanun hükümlerine göre annenizin mülkiyet veya intifa

Yazının Devamı