Not Bazen ilişki fazla olur, mesafe azalır. İlişki mesafeye üstün gelirse o zaman gazeteci, gazeteci olmaktan çıkar. Yani en azından objektifliğini ve bağımsızlığını kaybeder.İlişki ve mesafe dengesini sağlamakla gazeteci bağımsızlık ve etkinlik hedefine ulaşabilir. Basına güven de böyle sağlanır.Bugün, ilişki-mesafe dengesini gözetmeyen tipler var mı?"İstisnalar kaideyi bozmaz."Dün de vardı, bugün de var.* * *BİR süredir bazı gazeteciler "akredite gazeteci"lerden yakınıyorlardı. Daha doğrusu, gazeteciler için uygulanan bu akreditasyonu eleştiriyorlardı.Şimdi ise, o gün akredite gazeteciliğin aleyhinde yazan gazeteciler, kendilerine "dost gazeteci"ler denilmesini hazmediyorlar.Mesela, Başbakan hep aynı gazetecileri uçağına davet ediyor. Mesela, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu "dost gazeteci"leri Huber Köşkü'nde kahvaltıya davet edip onlara en iyisinden, en yumuşağından Kayseri pastırması bile ikram ediyor!..Peki, Köşk'te ağırlananlar Cumhurbaşkanı'nı, kahvaltıda ağırlanmamışlar kadar, objektif eleştirebilirler mi? Veya onlara objektif gazeteci gözüyle bakılır mı?Zannetmem. Çünkü onlar birçok kişi için ilişkiyi mesafeye tercih etmiş gazeteciler olarak görüleceklerdir. Yani yıllarca
Not Çünkü diyasporanın tuzu kuru. Yani onlar, yani Ermenistan dışında yaşayan Ermeniler zengin, varlıklı kişiler. Hobi olarak Türk düşmanlığı yapıyorlar, bu onlara eğlendirici geliyor, tarihin acı sayfalarını karıştırmak onları mutlu ediyor.Oysa Ermenistan Ermenileri fakir, yoksul. 70-80 bin kadarı Türkiye'de kaçak işçi olarak çalışıyor. Ermeni kadınlar Türk çocuklarına bakıyor, ev işleri yapıyor.Diyasporanın düşmanlığı olmasa sınırlar açılabilir, Ermenistan Ermenileri Türkiye'de daha rahat çalışabilir. Daha rahat kazanıp daha rahat yaşayabilir. İşte Ermenistan Ermenilerinin bu rahatlığına diyaspora engel oluyor.* * *ABD'deki Ermeni toplumunun ileri gelenlerinden, yani diyasporadan gazeteci - yazar Harut Sasunyan, geçen gün, "Ermenilerin nihai amacının, iddialarının tanınması ve Türkiye'den tazminat ve toprak alınması olduğunu" söylüyordu. California Courier yayınının sahibi ve başyazarı Sasunyan, "On yıllardır Ermenilerin hedefi tanınma, tazminat ve topraktır. Artık tanınma ötesindeki aşamalara geçmek gerekiyor" diyordu. * * *Dostluk böyle mi kurulur?Harut Sasunyan boyuna posuna bakmadan büyük konuşuyor. Ermenistan Ermenilerini de tahrik ediyor.Bu tahrikler Akdamar Kilisesi'nin
Not 1 Bölünme2 GericilikBunlar, bazılarına göre hayaldir. Bazılarına göre, gerçek.Biz ikincilerden yanayız.Neden?Çünkü insan hayatı kısadır ama devletlerin hayatı uzundur. Bu bilinen bir hakikat. Ama bazıları bu gerçeği bildiği halde, işlerine gelmediği için, bilmezden geliyor. Oysa bu tehlikelerden yıllardır söz ediliyor. Onlarsa "Türkiye'de bölünme isteği ve laik düzeni sulandırma arzusu yok" diyorlar. Tekrar edelim, onlar devlet hayatının insan yaşamından çok uzun olduğunu ya düşünmüyorlar ya da art niyetliler.Onlara şu soruyu soracağım:Türkiye yıllar önceki gibi mi?Hayır.Bölünmesinden artık açıkça söz edilebiliyor ve bölünme isteyenler Ankara'da Meclis'e partilerini yollayabiliyorlar ve bunların uzantıları mesela Okmeydanı'nda molotof kokteylli, bölücü bayraklı ve istediklerini bağırarak gösteri yapabiliyor.* * *Laik düzene karşı olanlar, onu sulandırmak isteyenler de Türkiye'de kadrolaşıyor. Köşe başlarını tutuyor, ortamı belki müsait buldular, belki de meydanı boş buldular, hızla ilerliyorlar ve Anayasa'yı bile bu yönde değiştirmek istiyorlar.Peki aynı soruyu bir daha soralım; yıllar önce Türkiye'de bugünkü manzara var mıydı? Bu yola, yani bölünme ve gericilik yoluna ciddi
Not Neyin sembolü?Solcu gençliğin.Türban semboldür.Neyin sembolü?Dinci muhafazakâr gençliğin.Peki o gün solcu dediğimiz gençler yani "parkalı gençler" ne istiyorlardı?"Rejim değişikliği" diyeceksiniz. Doğrudur.Ama ne için rejim değişikliği?Onlara göre fakirlikle, yoksullukla mücadele mevcut rejim içinde olamazdı. Fakirle zengin arasındaki uçurumun giderilebilmesi için rejim değişikliği şarttı.Torpil, iltimas zenginliğe ve zengine itibar gibi, parası olanın her şeye hâkim olduğu bu rejim sürdürülemezdi, ona son verilmeli, "devrim" yapılmalılıydı. Bu devrimi "parkalı gençlik" önderliğinde işçi sınıfı yapacaktı.TV'de oynayan "Hatırla Sevgili" dizisinde Deniz Gezmiş, banka soyup elde ettikleri para için "Bu para fakir halkımızındır" diyerek işi ne kadar da basit sandığını gösteriyordu.Yani o gün de Türkiye'nin sorunu sonuçta "ekonomikti" bugün de "ekonomik"tir.* * *BUGÜN aynı fonksiyonu yerine getirmek isteyen "türbanlı gençler" var.Yani onlar da kendilerine göre ezilmişliğin, geri kalmışlığın, fakirliğin ikinci sınıf sayılmanın savaşını veriyorlar.Savaş verdiklerini zannediyorlar. Yani "parkalı gençler"le "türbanlı gençler"in ortak noktaları "ekonomi"dir, "ekonomik"tir.Parkalı
Not AKP netice olarak, Türkiye'nin üniter yapısına son verecek yolu açacak. Devletin laik sistemini değiştirecek. Onun için de yeni anayasayı da gizli kamplarda hazırlıyor. AKP desteğini ABD'den mi alıyor.Bu doğru mu?Bize göre doğru olamaz, olmamalı.Zaten doğru olsa Türkiye'deki seçmenin yüzde 47'si AKP'ye oy vermez.Çünkü, Türkiye'nin bölünmesini isteyenler bir avuç kadardır. Bakın, onların içerideki ve dışarıdaki destekçileri de Erdoğan hükümeti ve Silahlı Kuvvetler'in kararlılığını görünce acele saf değiştirdiler.* * *BAŞBAKAN Erdoğan "Meclis'te AKP'li 70 Kürt var" diyor. Yani "70 Kürt kökenli" demek istiyor.Bu cümle Türkiye'yi anlatıyor.Biz karışmışız, Türk-Kürt kökenli ayrımı yok.O kadar yok ki Güneydoğu'da hâlâ Türkçe bilmeyenler var. Yani cumhuriyet kurulduğundan beri onlara dil baskısı olmamış ki, Türkçeyi 84 yıldır öğrenemişler.* * *PEKİ, "Tarihteki Güneydoğu isyanlarını ne yapacaksınız?", diye sorulabilir.Onların çoğu dış tahriklerin eseridir. Zaten tarih bunu yazıyor.Bazı yasaklar da bu isyanlara ve isyancılara tepki olarak getirilmişBugüne bak, geçmişi gör.Güneydoğumuzu şimdi gezenler şehirlerin batıdan farklı olmadığını, insan giyim kuşamının da batıya tıpatıp
Not CHP lideri Baykal şimdi partisinin aleyhindeki manzarayı görünce, "AKP hükümetinin Aleviler için göstermelik şeyler yaptığını" söylüyor.Peki kendisi ne yapıyor?* * *AKP'nin Aleviler planında 3 aşama var.1) Cemevlerine yardım sağlanması.2) Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması.3) Alevilikle ilgili kamusal niteliği olan bir yapının oluşturulması.Alevi örgütlerinin büyük bir kısmı AKP'nin bu çalışmasına karşı çıkıyor, "Hele hele, bu çalışmaların başında Alevi olduğunu iddia eden AKP milletvekili Reha Çamuroğlu olmamalıydı" diyor.Bu konuda, belki de, Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtım Dernekleri Genel Başkanı Tekin Özdil'in söylediği söz çok şey ifade ediyor:"Başbakan, bugüne kadar hiçbir randevu talebimize yanıt vermedi. Alevilerin çoğunluğunu temsil eden örgütler dururken, ayrıkotu gibi olan bu insanlarla görüşmesini doğru bulmuyoruz."* * *BEN de geçmiş tarihlerde Alevilik üzerinde bu köşede birkaç kez durdum ve çok mektup aldım. Ve bu mektuplar ışığında şunu dedim:"Uzun süredir Aleviliğin üzerinde duruyoruz.Biz yazdıkça okuyucularımızdan mektuplar, hatta kitaplar alıyoruz.Özetle şunu söylersem yanlış olur mu: Ne kadar Alevi varsa o kadar Alevilik var.Bizim arzumuz bu 72
Not Yargı, yürütme, yasama.Yani mahkemeler, hükümet ve Meclis.Mahkemelerin, yani yargının kararıyla, isteğiyle, politikanın kararı, isteği çakışmayabilir.Yani onun doğru bildiği başka, öbürünün başka olabilir.Bunu yadırgamamak gerekir.Son olayda da böyle oldu.Savcı kanunlara baktı ve DTP'nin kapatılmasını istedi, siyaset işin icabına baktı ve DTP kapanmasa daha iyi olur, dedi.O da haklı, öteki de.Bu konuda, iki ayrı noktadan hareketle aynı sonuca varmak için başta Anayasa olmak üzere bazı kanunların değişmesi gerekiyor.O da yasama erkinin elinde.Öyleyse gelelim pratiğe.DTP kapatılmamalı, ama kanunları çiğneyen mensupları cezalandırılmalı.Ama bu nasıl sağlanacak?Dedik ya, Anayasa ve kanunlar değiştirilerek.* * *DTP'nin şu sorulara açık seçik cevap vermesi gerekli.1) DTP, PKK'nın siyasi kolu mu?2) DTP, sonuç olarak, Türkiye'nin bölünmesini mi istiyor, yoksa üniter devlet taraftarı mı?3) DTP'nin gayri resmi genel başkanı Öcalan mı?Bu sorulara, zannederim Türkiye'nin çok büyük ekseriyeti şu cevabı verecektir: DTP nihai olarak Türkiye'yi bölmek istiyor. DTP üniter devlet taraftarı değil.Bunu da DTP'lilerin sözlerinden anlıyoruz.DTP'nin binalarının çoğu bayrak ve posterlerle örgüt
Not Demirtaş bu sözleriyle Bulgaristan'daki Türklerin yakın tarihte bile neler çektiğini bilmediğini ortaya koyuyor.* * *DEMİRTAŞ, DTP'yi Türkiye partisi yapabilseydi, geri kalmış her bölgenin ve haksızlığa uğradığını sandığı her kesimin ve kişinin sözcülüğünü üstlenseydi ancak takdirlerimizi ifade edebilirdik. Oysa o bir bölgenin, bir etnik grubun sözcüsü gibi hareket etmekle, bundan böyle bölücülüğü dağda değil "düz ovada" yapmaya karar verdiğini ortaya koydu.* * *DEMİRTAŞ'a en iyi cevap Bulgaristan Türklerinden geldi:"Bulgaristan üniter bir devlettir. Özerk bölge ve yönetimleri yoktur. Bizim Hak ve Özgürlükler Partisi de bir Bulgaristan partisidir."Hak ve Özgürlükler Partisi'nin ve Bulgaristan'daki Türklerin terörle ilgileri yoktur. Resmi dil Bulgarca olduğu için bunun gereğine de harfiyen uymaktadırlar.Buna karşılık yakın geçmişte Bulgaristan'daki Türkler adeta soykırıma uğratılmak istenmiştir. "Türk" kelimesini kullanmak bile imkânsız olmuştur.Çocuklarının sünnet olmaları bile yasaktı. Onlara iş verilmiyordu. Ağzını açan, hapse atılıyor veya öldürülüyordu.Bu köşede, öldürülen Bulgaristan Türklerinden bazılarını fotoğraflarıyla yayımladık.Bu mezalim aleni, yani dünyanın