Ankara ne yapıyor anlayan var mı?

20 Mart 2003


<#comment> AKP ve Tayyip Erdoğan karar verene kadar savaş başladı.
Bu hikayeyi biliyorsunuz. Yıllar önce bu köşede yer almıştı. Ama bugünkü durumumuza o kadar uyuyor ki, o nedenle tekrar edebiliriz.
Ağa atın üstünde, uşak yaya yola çıkmışlar. Şakacı ağa, yolda inek dışkısı görmüş, uşağa; "Bunu yersen sen ata binersin, ben yürürüm" demiş. Uşak dışkıyı yemiş, ata atlamış. Ağa yaya, yola devam etmişler. Ağa bu durumu içine bir türlü sindirememiş. Yolda bir inek dışkısı daha görmüşler, ağa; "Ben bu dışkıyı yiyebilir miyim?", diye sormuş, uşak; "Yiyemezsiniz" deyince, "Yersem ben ata, sen yaya, kabul mü?" diyerek dışkıyı yutmuş. Ağa ata, uşak yaya ilk çıktıkları gibi yola koyulmuşlar. Bir ara ağa uyanmış(!) ve bağırmış; "Madem durum değişmeyecekti, peki biz bu boku niye yedik?"
***
IRAK konusunda Ankara’nın tutumu da bu hikayeyi anımsatıyor.
Madem sonunda şöyle veya böyle ABD’yi destekleyecektik, yani madem başa dönecektik, öyleyse niye hem ABD’yi, hem AB’yi, hem Irak’ı, hem bazı Arap ülkelerini, hem Kürtleri karşımıza aldık. Geçen sürede hepsiyle bozuştuk. Piyasayı da altüst ettik. ABD’den gelecek 6 milyar doları da kaybettik. Bu ne kadar dirayetli(!) bir

Yazının Devamı

Bu bakanlık hiç olmadı, ama şimdi kurulmalı

13 Mart 2003

Ama, 3 milyonluk "Irak Türk topluluğu" şu ana kadar devamlı eziyet çekti, yerinden yurdundan edildi, katliama uğradı.Kuzeydeki dağlık bölgede toplu halde bulunan Kürtlerin aksine, bir arada olmadıkları için Türkler, Saddama direnemedi.Yıllarca; "kardeşimiz, akrabamız" dediğimiz Türkiye pasaportlu Barzani bugün Türkiyenin güneydoğusuna sahip çıkıyor, çeşitli haritalarla bu haddini bilmezliğini dünyaya sergiliyor."TBMMde 75 milletvekilim var" diyebiliyor.Oysa, Ankara Bağdata, yıllarca "benim Irakta 3 milyon soydaşım var" diyemedi. Türkleri sahiplenip, koruyamadı.***TÜRKİYE Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun temelleri üzerine kuruldu.Balkanlarda, eski Yugoslavyada, Makedonyada, Bosnada, Kosovada, Batı Trakyada, Bulgaristanda kalan Türkler hep ezildi. En tabii haklar bile onlara çok görüldü.Bulgaristanda daha dün, Jivkov döneminde Türkler Bulgarlaştırılmak istendi. İsimleri değiştirildi, sünnet yasaklandı. Bu insanlık dışı uygulamaya karşı çıkanlar öldürüldü.400 bin Türk yerlerinden yurtlarından edilerek Türkiyeye sürüldü.Uluslararası hukuk kurumları bu soykırıma seyirci kaldı. İnsan Hakları Mahkemesi hala bu soykırımı ele almaktan kaçınıyor.Türkiye de, bu insanlık dışı olayları

Yazının Devamı

Bu bakanlık hiç olmadı, ama şimdi kurulmalı

13 Mart 2003


<#comment> Irak Türklerini korumak, kollamak Türk devletinin görevidir. Kendi insanını Saddam’ın veya Barzani’nin insafına terk etmek Ankara’yı küçültür.
Ama, 3 milyonluk "Irak Türk topluluğu" şu ana kadar devamlı eziyet çekti, yerinden yurdundan edildi, katliama uğradı.
Kuzeydeki dağlık bölgede toplu halde bulunan Kürtlerin aksine, bir arada olmadıkları için Türkler, Saddam’a direnemedi.
Yıllarca; "kardeşimiz, akrabamız" dediğimiz Türkiye pasaportlu Barzani bugün Türkiye’nin güneydoğusuna sahip çıkıyor, çeşitli haritalarla bu haddini bilmezliğini dünyaya sergiliyor.
"TBMM’de 75 milletvekilim var" diyebiliyor.
Oysa, Ankara Bağdat’a, yıllarca "benim Irak’ta 3 milyon soydaşım var" diyemedi. Türkleri sahiplenip, koruyamadı.

Yazının Devamı

Tuvalet kâğıdı kalmadı zımpara kâğıdı verelim

6 Mart 2003

Bölgesinde lider Türkiye gitti, yerine ürkek, kararsız bir ülke geldi. Halk, vizyonu olmayan bir iktidarın günahlarını ödüyor."Akılsız başın cezasını ayaklar çeker" sözünü hatırlatan bir durum var.***BARZANİ ve Talabani, güçlerini birleştirdiklerini ilan ettiler. Kime karşı? Önce Erbilde, ertesi gün Akrada, Dianada Türk bayrakları yakıldı.Tezkere kabul görmediğine göre, artık Kuzey Iraka Türk askeri giremeyecek. Hava Kuvvetleri Komutanı Asparuk da böyle diyor. Belki olanların da geri çekilmesi gerekecek. Peki gerektiğinde Kuzey Irakta barışa Türkiye nasıl yardımcı olabilecek?AKPnin bu konudaki, meşruiyet temeli sağlam(!) "B" planı ne acaba?***CHP ve Baykal, nasıl olsa bu tezkere çıkacak düşüncesiyle olsa gerek, rahat bir şekilde "savaşa karşı" olma gösterisi yaptı. Prestij depolamak istedi.Tezkerenin kabul edilmemesiyle de, yine CHP kazandı. Şimdi de Türkiyenin içine düştüğü, ekonomik, siyasi ve güvenlik perişanlığını eleştirerek prestijine prestij katmaya çalışacak. AKPyi yerden yere vuracak. Buna başladı bile.İlk bakışta; Türkiye kaybetti, CHP kâr etti...***PEKİ şimdi ne olacak?Kabul edilmeyen tezkerenin bir benzeri yeniden gündeme gelebilir mi?Siirt seçimleri veya BM

Yazının Devamı

Tuvalet kâğıdı kalmadı zımpara kâğıdı verelim

6 Mart 2003


<#comment> AKP iktidarı daha üçüncü ayında ekonomide, siyasette ve güvenlikte iflas etti. Bakın vatandaşın başına sağanak gibi vergi yağıyor. Maliye Bakanı da bunu "Barışın bedeli" diye izah ediyor. Tezkerenin kabul edilmemiş olmasına bağlıyor. AKP’nin vaatlerinin tam tersi yaşanıyor. Durum, acemi bakkal çırağının mantığı ile izah edilebilir; "Tuvalet kâğıdı kalmadı, zımpara kâğıdı verelim..."
Bölgesinde lider Türkiye gitti, yerine ürkek, kararsız bir ülke geldi. Halk, vizyonu olmayan bir iktidarın günahlarını ödüyor.
"Akılsız başın cezasını ayaklar çeker" sözünü hatırlatan bir durum var.
***
BARZANİ ve Talabani, güçlerini birleştirdiklerini ilan ettiler. Kime karşı? Önce Erbil’de, ertesi gün Akra’da, Diana’da Türk bayrakları yakıldı.
Tezkere kabul görmediğine göre, artık Kuzey Irak’a Türk askeri giremeyecek. Hava Kuvvetleri Komutanı Asparuk da böyle diyor. Belki olanların da geri çekilmesi gerekecek. Peki gerektiğinde Kuzey Irak’ta barışa Türkiye nasıl yardımcı olabilecek?

Yazının Devamı

Irak savaşı değil Kuzey Irak savaşı

27 Şubat 2003

"Ben Rizeliyim, eşim Siirtli, işte birlik, bütünlük."Kuzey Irakla Güneydoğu bölgemizi bir arada, ayrı bir devlet gibi gösteren haritaları basıp yayanlara anlamlı bir yanıt.***TÜRKİYEnin Kuzey Irakla ilgili endişeleri var. Ankara şu beş konu üzerinde duruyor:l Kürt devleti kurulmasın. l Göç önlensin. l Petrol bölgeleri işgal edilmesin. l Türkmenler korunsun. l PKK canlanmasın.Türkiye bunun için Kuzey Irakta etkili olmak istiyor.Kürt liderlerin buna şiddetle itirazı var. Hatta tehditleri var. Aldıkları meclis kararı da, Busha başvuruları da bunu gösteriyor.Oysa aynı Kürt liderler Türkiyenin endişelerinin yersiz olduğunu da belirtiyorlar. Eğer bu sözlerinde samimi iseler, o zaman Ankaranın önlem arzusundan niye kuşku duyuyorlar, anlamak güç.***HAFTALARCA süren tartışmalardan sonra anlaşıldı ki, ABD için Saddamın düşmemesi demek, Bushun intiharı demektir.Bu durum sonunda Ankaradan da görüldü ki, Tayyip Erdoğan adeta şu üç kelimelik manşeti attı:"Denklemin dışında kalamayız." Ve bu düşünceyle de olsa gerek, ABD ile daha müzakereler sona ermeden "yabancı askerleri Türkiyede bulundurmayı da kapsayan tezkere" hazırlandı ve Meclise sevk edildi.Oysa, uzun süre "denklemin içinde olmak için

Yazının Devamı

Irak savaşı değil Kuzey Irak savaşı

27 Şubat 2003


<#comment> Tayyip Erdoğan önemli bir cümle sarf etti. Türkiye’de etnik ayrılık, gayrılık olmadığının, daha doğrusu olamayacağının canlı ifadesi, Türkiye’deki aile yapısının fotoğrafı gibi bir cümle...
"Ben Rizeliyim, eşim Siirtli, işte birlik, bütünlük."
Kuzey Irak’la Güneydoğu bölgemizi bir arada, ayrı bir devlet gibi gösteren haritaları basıp yayanlara anlamlı bir yanıt.
***
TÜRKİYE’nin Kuzey Irak’la ilgili endişeleri var. Ankara şu beş konu üzerinde duruyor:
l Kürt devleti kurulmasın. l Göç önlensin. l Petrol bölgeleri işgal edilmesin. l Türkmenler korunsun. l PKK canlanmasın.

Yazının Devamı

Türkiyenin denemediği rejim kalmadı; sonuç?..

20 Şubat 2003

"...Türkiyede her türlü rejim denendi, bir komünizm kaldı..."Yönetimimizdeki şu çeşitliliğe bakın; mutlakiyet, meşrutiyet, cumhuriyet, tek adamlık, tek parti yönetimi, meclis hükümeti, çok partili dönem, demokrasi, askeri yönetimler, demokratik cumhuriyet, parlamenter sistem...Başgil Hocanın "Allah korusun ama bu gidişle ona da sıra gelecek" kehaneti belki de tutabilirdi, eğer komünizm baba ocağında intihar etmeseydi.Bu manzaradan şu sonuç çıkmaz mı? Toplumumuzda bir siyasi olgunluk noksanlığı var.O nedenle de yıllardır Türkiyede işler yolunda gitmiyor, çoğulcu, katılımcı demokrasi de, hak hukuk da, istihdam da, üretim de, paylaşım da, refah da hayal oluyor.Oysa rejimler, sistemler araçtır. Halkın mutluluğunun aracı.Ama biz o kadar rejim, sistem denediğimiz, şu kadar deneyim geçirdiğimiz halde görüyoruz ki bu macera amaca ulaşmamıza, yani toplumsal mutluluğu yakalamamıza yeterli olmamış.***UYGULADIĞINIZI söylediğiniz, "demokrasi" de olsa, Batılı anlamda denetim organları olmayınca veya olanlar işletilmeyince elde edilen mutluluk da bir zümreye tanınan imtiyaz halinde kalıyor.Toplumumuzda siyasi olgunluk noksanlığı var derken bunu söylemek istiyoruz.Son örnek; halk hortumcular ve

Yazının Devamı