Polat’ı ihraçtan önce ‘özeleştiri’

18 Aralık 2011

"Kuru"nun yanında "yaş"ı da cayır cayır yakan telefon dinlemeleri tefrika edildikçe, sağda solda daha nice yangınlar çıkacak Allah bilir.
Başarılı Galatasaray muhabiri kardeşim Nevzat Dindar, Adnan Polat’ın Aziz Yıldırım ile “Liseliler” hakkında ileri geri konuşmasının sarı -kırmızılı camiadaki tepkilerini izlemiş ve Adnan Polat’a kulüpten ihraç yolu gözüktüğünü yazmış.
“Boğuşuyorum bizim içerdeki p..larla” diyor Adnan Polat.
“Adamlarda hiç takdir duygusu yok p.....ler” diyor.
“Kanlarının mavi olduğunu sananlar var galiba” diyor.
Elbette küplere binmiş Liseliler... Bir sürü kongre üyesi yönetime başvurarak Polat’ın ihraç edilmesini istemiş.
İyi de... Merak ettiğim iki şey var:

Yazının Devamı

Siyasetçiyi futboldan korumak lazım

16 Aralık 2011

Hani hep diyoruz ya; “Futbola siyaset karışmasın” diye... Sanmayın ki, futbolu koruyup, gözetmeye çalışıyoruz sadece!..
Asıl siyasetçilerimizi sakınıyoruz.
Dikkat edin; futbolu yönetmek / kontrol altına almayı geçin, sadece onunla ilgili fikir beyan eden, bir penaltıda bir kartta görüş zikreden siyasetçi bile yanıyor. Karizma çiziliyor.
En son Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç. Şike cezalarına indirim yasası Çankaya’dan dönünce “Bir daha meclise getirmeye cesaret edemezler” dedi, bir haftada pişman oldu:
“O cümlem affedilmez bir hataydı”!
Aslında sayın Arınç’ın bir suçu yok. Politikacılar memleket meseleleriyle uğraşmaktan futbolun iç dinamiklerini anlamaya, tribünlerin nabzını tutumaya fırsat bulamıyorlar. Parti aidiyeti, kulüp aidiyetine yer bırakmıyor belli ki.
Oysa sokaklar öyle mi?

Yazının Devamı

Fenerbahçe, Aydınlar'ın kıymetini bilsin!

14 Aralık 2011

Amiyane tabiriyle “kıyakçılığın sonu ayakçılık” diye bir laf var ya... Aynen öyle Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu’nun durumu!
Aman “yumuşak geçiş” yapalım, aman “dev gibi camiaları futboldan soğutmayalım”, aman “marka değerini alaşağı etmeyelim” dedikçe, ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilen ve resmen “günah keçisi” haline gelen bir Federasyon kaldı şimdi elimizde.
Ayıp olmasa “Tüm bu rezillikler senin yüzünden” diyecekler Aydınlar’a!
Nedir bu?
“Yavuz hırsız ev sahibine baskın çıkar” hikayesi.
* * *
Artık yeni bir aşamadayız. İddianame mahkemede kabul edildi; tutuksuz yargılamaya adım atıldı, iş geldi Futbol Federasyonu tarafından verilmesi gereken cezalara.

Yazının Devamı

Güzel şeyler de oluyor

11 Aralık 2011

Enis Fosforoğlu, genç kuşaklara fair-play olgusunu aşılamak için büyük gayret gösteriyor.

Kulağımızı çeker, sopa gösterir, ceza keser... Kızarız, diş geçiremeyiz.Yaparız, beğendiremeyiz. Çifte standartından, zulmünden şikayetçiyiz.
Nedir bu UEFA; sömürge valimiz mi?..
Hayır... İyi bir şey yaptık da UEFA tebrik etmedi mi sanki?
* * *
Bakın, bir anektot anlatayım:

Yazının Devamı

Aykut Kocaman “korkak” mı ?

10 Aralık 2011

Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’a “ezile ezile/şaşkınlık içinde” yenildiği derbideki takım ve taktik seçimi yüzünden “korkak” diyorlar şimdi !..
Hoppalaa...
Futbola “korkak” sıfatını Hıncal Uluç sokmuştu ve onunki gibi keskin bir zekanın belki de en büyük kusuruydu.
Bir kere insanların ne kadar gelişmişse/ne kadar bilirse, muhtemel kötü sonuçları hesap edip o kadar “korku” duymaları normaldir.
İkincisi, “korku” denilen duygu, “önlem” ve “çözüm” geliştirmesine yarar insanın.
Üçüncüsü ise, aptal cesareti yerine hem korkup hem de gereğini yapanlara “kahraman” denir.
Hangisi uyuyor derbideki Aykut Kocaman’a?

Yazının Devamı

Sonunda "şike cezaları inecek"!

7 Aralık 2011

Bir iktidar partisinin ve onun kurduğu Hükümet’in birinci görevi nedir? Ülke çapında yankılanan ve hemen herkesi rahatsız eden “kaos”a el koyup halkı rahatlatmak ve acil çare bulmak değil mi?
“Futbol kaosunda” tam tersi oluyor farkında mısınız?
Vicdanları acıtan “asırlık şike cezalarını” makul hale getirmek için kanun taklifi hazırlanıyor, Meclis’te konsensüs ile kabul ediliyor, Parti içinden engellemelere, Hükümet içinden tersini söylemelere rağmen Çankaya’ya gidiyor; yanıt ret.
Aynı iktidar içinden alkışlayanlar var, “İmzamızın arkasında duralım” diyenler ve Cumhurbaşkanını bay pas etmeyi planlayanlar...
Oysa bu isimlerin hepsi aynı ideallerin, dünya görüşünün, disiplinin paydaşları. Hemen her konuda tekvücutlar.
Bir tek futbol konusunda anlaşamıyorlar. Ezeli futbol rakipleri anlaştılar, düşman yöneticiler anlaştılar, “ebedi siyaset kardeşleri” toplumu “hasta” etmek uğruna tatlı tatlı tartışıyor şimdi.
Bence bilerek.

Yazının Devamı

Hakan Şükür’den Quaresma’ya

3 Aralık 2011

İşte size bir itiraf!.. Futbol hayatı boyunca Hakan Şükür’ü en sık ve en sert eleştirenlerden biri benim.
Ne hayat görüşünü benimsedim, ne zekasını kullanma şeklini, ne de futbola “spor dışı fikirler” itelemesini.
Allahı var bir kere bile terbiye sınırını aşmasa da her ağzını açtığında bu köşeden sert bir yazı buldu karşısında.
Ama...
Bir gün bile “futbolculuğuna” laf etmedim.
En formsuz günlerinde, herkes yerden yere vururken, asla yeteneğini/golcülüğünü tartışmadım.
Çünkü aptal değilim!

Yazının Devamı

UEFA “baş dansözü” Cornu

1 Aralık 2011

UEFA başmüfettişi omuz çantasıyla gelip Şike Operasyonu Savcısı ile görüştüğünde ben de yazmıştım. “Gizli belgeleri mi gösterdi” sayın savcı diye.
Çünkü, Cornu aynı gün geri döndüğünde UEFA, Fenerbahçe’yi “suçlu” ilan etmiş ve TFF’ye “Ya sen Avrupa’dan men et, ya ben ederim” demişti.
Demek ki, UEFA Başmüfettişi çantası dolu gitmişti buradan!
* * *
Zaman geçti, Fenerbahçe’nin açtığı davada ifade vermek zorunda kaldı Cornu. Savcının belge falan göstermediğini, kararını futbol federasyonumuzdan Arıboğan ve Helvacı’nın anlattıklarına dayanarak verdiğini açıkladı. Dediğine göre, Arıboğan ile Helvacı Fenerbahçe için “şikeci” garantisi vermişti.
Koskoca UEFA Başmüfettişi...
Tam bu noktada Fenerbahçe “yerden göğe” haklıdır.

Yazının Devamı