Umarım Emenike işe yaramaz!!!

28 Mayıs 2011

Medya istediği kadar yönlendirici olsun, yorumcular istediği kadar kanaat önderi yerine konsun, bilgi ve fikir alışverişinde ana unsur okuyuculardır.
Yoksa “seyircisiz futbola döner” bizim iş; tadı tuzu kalmaz.
Ve hiçbir gazeteci sokağa kulağını tıkayamaz.
Gerektiğinde “tersini söyler” ama duymazdan gelemez kamuoyunu.
Nedir sokağın konusu?
Emenike... Emenike... Emenike!
Şampiyonluğu üstündeki kalın/kaba perde.

Yazının Devamı

Terim’in, Batuhan riski

27 Mayıs 2011

Bu bir eleştiri yazısı değildir. Hatta tam tersi... Bir yandan eleştirirken Türkiye’nin en başarılı hocası Fatih Terim’in “istikrar abidesi” olduğunu da kanıtlayabilir.
İstikrar denilen davranış şekline her zaman “olumlu” anlamlar yüklenmeyeceğini biliyoruz elbet. Lakin nereden baktığınıza bağlıdır bu meret!
Terim’le iş yapıyorsanız, heyecana da alışacaksınız, ilginçliklere de, hırsa, motivasyona, düşük yoğunluklu kavgaya da...
“Ben merkezlilik” onun olacak, siz “sen merkezlilik”le idare edeceksiniz!
Bir tanesini bile “geride kaldı” diye hesaplarsanız, ofsayta düşersiniz.
Bakınız, Fatih Terim, üçüncü teknik iktidarını idrak edip Süleyman Demirel’in “iktidara gelip gitme” rekoruna bir adım daha yaklaşırken “Zaman hepimizi geliştiriyor” dedi, ama can çıkmayınca huy çıkmıyor galiba!..
Nereden mi anlıyoruz?

Yazının Devamı

Ben “susturucu” değilim!

26 Mayıs 2011

Şenol Hoca, karşısında kırk basın mensubu otururken, hala benim kulağımı çınlatınca üzüleyim mi, sevineyim mi bilemedim, ama konuya açıklık getirmeliyim:
Şöyle bir bölüm var basın toplantısında:
Soru: Susturulduk dediniz. Futbolun kurumları, baskı altında kaldı dediniz (...)
Yanıt: Susturulmak şu; benim söylediklerim farklı aktarıldı. Bu da bir nevi susturulmaktır. Bunu yazanlardan biri Ercan Güven. “Bırakacağım” söylendi. Sonra üzerimize saldırıldı. Oyuncularımı istemediğim, güvensizlik havası yaratılmaya çalışıldı(...)
Sevgili Hocamızın kastettiği yazıda söz konusu bölüm şu:
Zirvedeyken acı çeken Trabzonspor’un akordunu bozan asıl neden epeydir kaynadı gitti:
Durduk yerde “Şampiyon olursak takımı bırakacağım” demişti Şenol Hocam!..

Yazının Devamı

Volkan’a sahip çıkın!

25 Mayıs 2011

Yazık... Müthiş bir yarış sonunda Fenerbahçe soluk soluğa şampiyon olmuş, muhteşem stadında muhteşem seyircisiyle kucak kucağa kupasına sarılıyor. Çimenlerin üzerindeki futbolcular hırs ve terden uzak ve bebekleriyle oynayarak izleyenleri adeta evlerinin içine, özel hayatlarına kabul ediyor. Şarkılar, espriler, ışıldayan yüzler, Fenerbahçe’nin büyük usta İslam Çupi tarafından bile “tarif edilemeyen” büyüklüğüne büyüklük katıyor. Biz ne yazmak zorunda kalıyoruz!
Çünkü bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk kişi çıkarmaya çalışıyoruz.
Yeter ki, 40 milyon kişi rahatsız olmasın.
Zor ama mecburuz.
* * *
Biliyorsunuz; “Sahaya giren Cim-Bom’lu olsun” dedi Volkan efendi.
Ve adresi bilinmeyen bir edepsizlik:

Yazının Devamı

Siz size yetemezsiniz!

24 Mayıs 2011

Nereden çıktı bu “Biz bize yeteriz çünkü Fenerbahçeliyiz” tişortu? Fenerbahçe gibi “enerjisini” hatta “geçimini” sevgiden sağlayan “en büyük kamu malı”nın, kamuyu “biz” ve “onlar” diye ayırması akla mantığa uygun mu?
Üstelik en mutlu gününde.
Şampiyon olmuşken.
Kupa da sende top da; herkesi kucaklayıp yanaklarından öpsene!
Futbolcuları soyunma odasına koşturup “biz bize yeteriz” sloganına bulamak, “Şu anda ne kadar Fenerbahçeli varsa o kadar kalsın. Bir fazlasını istemiyoruz” anlamına gelmiyor mu?
İtmek değil mi insanları?
Alkışlayacak rakip taraftarları, gülümseyecek ev kadınlarını, çocukları “düşündüklerine” pişman etmek değil mi?

Yazının Devamı

Terim böyle alınmaz!

20 Mayıs 2011

Nedir bu?.. Hata mı, dikkatsizlik mi, şanssızlık mı, uğursuzluk mu?..
Yoksa “ileri görüş” diye bir kavram Florya’dan kovuldu mu?
Galatasaray’da her “olumlu” hamlenin derin ve kalıcı “olumsuzluklarla” gerçekleşmesi, adeta bir yaraya dönüşmesi, bitmeyecek rahatsızlıklara yataklık etmesi, sorun haline gelmesi, yazılı olmayan bir kanun mu yoksa?
* * *
Hiç unutmuyorum Ali Dürüst’ün yıllar önceki samimi itirafını:
“Bir UEFA şampiyonu olduk iki yakamız bir araya gelmedi” demişti.
Gerçekten de her takıma sınıf atlatacak, her takımı refaha taşıyacak başarı, Galatasaray’da sonun başlangıcıydı sanki.

Yazının Devamı

Başrolde Aziz Yıldırım

18 Mayıs 2011

Evet... Fenerbahçe’nin her şampiyonluğunda başkan Aziz Yıldırım başroldedir.
Lakin, “hangi rolü” oynadığına dair rivayet muhteliftir.
Kimine göre federasyona baskı yapar istediğini söker alır. Hatta bazı federasyonlar onun tarafından kurulup, onun marifetiyle ortadan kaldırılmaktadır.
Kimine göre elinde enjektörle soyunma odalarında “azizsilin” yapmaktadır.
Rakiplerin ayarını bozan da odur.
Hakemleri fırçalayan da...
Teşvik falan gırla.

Yazının Devamı

‘Tetikleyen’ kim?

14 Mayıs 2011

Bursa sokaklarını Cizre’deki Newroz kutlamalarına (!) çeviren “futbol soslu terör eylemi”nden sonra Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın ümitsiz ve mantıksız savunmalarına tek kelime etmedim.
Zamanında bir meslektaşıma saldıran Başkan olsa da “yakaladım, öcümüzü alayım” ucuzluğuna sapmadım.
Sonuç olarak o bir kulüp başkanıydı ve kulübünü korumak zorundaydı.
İstediği kadar saçma argümanlarla olsun, istediği kadar kuralları görmezden gelsin, istediği kadar “bir seferlik” ayrıcalık istesin, bir şehrin takımının başındaydı ve en lümpeninden en entelektüeline kadar tüm taraftarların ondan beklediği bu “cansiperane” savunmaydı!
* * *
Dünyanın her yerinde böyle miydi?..
Asla.

Yazının Devamı