Acı geçicidir, zafer kalıcı

11 Mart 2013

23. HAFTA

Almanya panoramanın bu haftaki başlığı, Schalke 04’ün yıldız forveti Klas Jan Huntelaar’a ait.

Hollandalı yıldızın Almanya’nın en büyük derbisinden sonra attığı bu tweet, Galatasaray maçı öncesi Gelsenkirchen’deki havayı çok güzel özetliyor. Zira, Schalke için bu hafta sonu 2-1’lik skorla kazandıkları Dortmund maçı o kadar önem taşıyor ki, Huntelaar gibi bir Hollandalı bile bu galibiyetin mutluluk sarhoşluğunu, Salı günü Galatasaray ile oynanacak Şampiyonlar Ligi mücadelesini kaçırmanın önünde tutuyor.

Fatih Terim ve futbolcuları için ise bu tweet’den çıkarılacak tek bir sonuç var. Maçın 54. dakikasında sakatlanan Huntelaar, Galatasaray karşısında kesinlikle forma giyemeyecek.

Bu hesapta olmayan eksiklik sebebiyle Jens Keller’in en zor görevi, Huntelaar’ın boşluğunu doldurmak olacak. Bu eksiklik TT Arena’daki 1-1’lik maçı takip eden ve Schalke galibiyetiyle sonuçlanan 3 lig mücadelesinde ideal kadrosunu bulmuş görünen Schalke’de taşları yerinden oynatabilir. Zira bu bölgede akla gelen ilk alternatif Pukki, Dortmund maçında mecburen oyuna girdiği andan itibaren fizik açıdan güçlü oyunculardan kurulu Dortmund defansıyla Huntelaar kadar mücadele edemedi.

Yine

Yazının Devamı

Gol olası bekçiler

6 Mart 2013

23. HAFTA

Cumartesi Hamburg’un kalesinde, yine Rene Adler vardı ve buna kimse şaşırmadı…
Alman kaleci sezon başı geldiği Hamburg’da küllerinden doğdu ve ödülü Alman milli takımına giden ışıklı yoldu. Bu hafta Adler’in takımı lig sonuncusu Fürth’le 1-1 berabere kaldı ve Avrupa kupasına giden yolda beklenmedik bir yara aldı.

Karşı kalede Wolfgang Hesl vardı…

Tam 14 hafta beklediği kazağı MaxGrün’den 10 hafta önce aldı ve bir daha da çıkarmadı. Ligin dibindeki takımının umut kırıntılarını Hamburg’da eldivenleriyle topladı. Üç direğin arasına gelen 8 topun 7'sini durdurdu ve Fürth’ün 1 puanınıeve taşıyan isim oldu.

Aynı gün Wolfsburg’un kalesinde, gene Diego Benaglio vardı ve buna kimse şaşırmadı…

Şaşırtıcı olan Benaglio’nun evinin kalesinde Schalke’den yediği 4 goldü. Bu 4 gol sadece Wolfsburg’da değil, Florya’da da akşam uykuları böldü. Galiba “o maç”yaklaşırken Schalkede geri döndü.

Yazının Devamı

Dünden sonra, yarından önce

26 Şubat 2013

23. HAFTA

Wolfram Eilenberger, Almanya’da aylık bir felsefe dergisinde baş editörlük yapan modern bir filozof. Bundan birkaç ay önce Josep Guardiola’nın, Bayern’in bir sonraki teknik direktörü olacağı haberi Alman ve Dünya basınında yankılanırken filozof gözüyle bir futbol yazısı yazdı ve ortalık karıştı. “Josep Guardiola ve Futbolun Feminenleşmesi” başlıklı yazısından sonra homofobi ve seksizmle suçlanan Eilenberger’in tezi; yıllar boyunca “maskulen”liği çağrıştıran figürlerin yüceltildiği bu ayak oyununda, “feminen” figürlerle bezeli bir sistemin başarıya ulaşmasını analiz ediyor.

Daha somutlaştırmak gerekirse, uzun pasın, fiziksel mücadelenin, itişmenin, kafa toplarının ve sert defansın yerini; kısa pasların, verkaçların, topun olduğu yere göre presin ve boş kaleye yuvarlanan topların aldığına dikkat çekiyor Eilenberger. Fizik, agresiflik, egoizm ve kasta dayalı yapının; Guardiola’nın sisteminde nasıl estetik, kolektif ve yaratıcı bir yapıya büründüğünün altını çiziyor.

Eto’o ve Ibrahimovic gibi çağın hız ve fizik gücü açısından en iyi forvetlerinden, (“sahte dokuz” olarak da bilinen) en azından klasik anlamda forvetsiz, ya da herkesin forvet olduğu sisteme gelişini

Yazının Devamı

Schalke Dosyası

19 Şubat 2013

22. HAFTA

“Pazartesi sınavı var, ama Çarşamba için okuldan izin aldık… İstanbul’a geliyor.”

Bu sözler Schalke sportif direktörü Horst Heldt’e ait. Son cümlenin gizli öznesi de, Cumartesi 2-2 biten Mainz maçında, 72. dakikada oyuna girip yaptığı asistle durumun 2-2’ye gelmesini sağlayan 17 yaşındaki Max Meyer.

Haftanın panoramasını, Bayern’in can sıkar derecedeki istikrarı, Marco Reus’un Frankfurt karşısındaki “hattrick”i, ya da Bremen’i deplasmanda 2-3 yenen Freiburg’un başarısı yerine; herkesin Almanya’dan beklediği ilk haber olan Schalke’ye ayırdık bu hafta.

Schalke’nin son durumunu anlatmayı amaçlayan bu yazıda, Max Meyer rastgele seçilmiş bir örnek değil. 1995 doğumlu genç Alman, Gelsenkirchen’lilerin hafta içi Galatasaray’la oynayacakları Şampiyonlar Ligi maçı öncesi durumu özetleyen bir isim alsında. Daha birkaç ay önce altyapıdan gelen Max, Galatasaray karşısında süre alamayabilir; ancak Schalke 04 kadrosunda, Max’ın pozisyonu olan ofansif orta sahada ilk pozisyonu burası olan isim yok; ya da daha doğru bir deyişle, “kalmadı” bu maç öncesinde. İşte bu yokluk, Schalke’nin TT Arena’daki dizilişini etkileyen perde arkası faktör olacak.

Peki klasik 4-2-3-1

Yazının Devamı

İlyada

13 Şubat 2013

21. HAFTA

RinusMichels “futbol savaştır” derken, 12 yıl formasını giyip, 7 yıl da teknik direktörlüğünü yaptığı Ajax’ınhikâyesinden etkilenmemiş olabilir mi? Şiddeti savunur görünmek pahasına, ismini Yunan mitolojisinin en önemli savaşçılarından birinden alan bir takımın, tırnak içinde en önemli “savaşçılarından” birinden feyzalarak başlarsak bu hafta Bundesliga’nın en önemli maçını anlatmaya, “futbol tanrıları” bizi affeder mi?

1. Bölüm: Tanrılara karşı

Milattan önce 8. yüzyıla kadar gitmeden, biraz karıştırıp baştan yazarak futbolun mitolojisini, 2012’nin sonlarında başladı Dortmund’un destanı. Mourinho’nun Zeus kadar yukarda, Ronaldo’nun da Herkül olduğu bu alternatif yüzyılda, Akhilleus da olsa olsa, BorussiaDortmund olurdu.Çünkü ne Messi kadar tanrılaştırıldı Reus, ne de (henüz) Mourinho kadar Zeus’tu Klopp; ama onlar Akhilleus kadar hızlı, zeki ve güçlüydüler. Zorlama bir benzetme gibi gelebilir,ama “Klopp Sistemi” hız, pres ve fizik gücüne o kadar bağlı ki;ölüm grubu denilen D grubunda(Real Madrid, Manchester City, Ajax) yarı-tanrılıklarıyla tanrıları yenmelerini izlemeye doyamadık.

İster Mourinho’nun Ronaldo’lu Real Madrid’i deyin, ister Zeus veHerkül;
ister

Yazının Devamı

Yırtık Pırtık Blue Jean

5 Şubat 2013

ALMANYA PANORAMA

20. HAFTA

Her şey Cuma akşamı Bremen-Hannover maçında Nils Petersen’in 85. dakikada podyuma çıkıp, 87. dakika itibariyle sergilediği “çift dikiş” modasıyla başladı. Hiç beklenmeyen bir skorla 0-0 bitecek gibi ilerlerken, Petersen’in iki golüyle 2-0’a gelen maç (85, 87), Cumartesi ve Pazar günleri Bundesliga’da çok hızlı bir şekilde yayılacak olan “bir maçta iki gol atma” modasının da başlangıcı oldu.

Ertesi gün modaya ilk uyan genç Hoffenheim’lı Kevin Volland’dı. Freiburg karşısında daha 4. dakikada yedikleri gole, 10. dakikada cevap verdi. Ancak kenardan “tek dikişle Bundesliga’ya tutunamayız” talimatını alınca bir de 26. dakikada geçti kalenin önünden ve lige “pamuk ipliğiyle” bağlı Hoffenheim’ına ilerleyen haftalar için biraz da olsa moral getirdi. (Hoffenheim 2, Freiburg1)

Anlaşılan Kevin, Petersen’in çift dikiş modasından 1860 Münih zamanlarından takım arkadaşı Stefan Aigner’e de bahsetmişti ki, Frankfurt Hamburg deplasmanından 3 puanı aynı modaya uyarak aldı. İki asistin de Aigner’den geldiği maçta, çift dikişi tamamlayan Frankfurt’un yeni transferi Lakic oldu (22, 36). Böylece bu sezon çok da kaliteli olmayan kumaşlardan “Eintracht” marka çok

Yazının Devamı

Okishima’ya mektuplar

30 Ocak 2013

19. HAFTA

Sevgili Shingo,

Sana yazmayalı uzun zaman oldu. Bu hafta moralim fazlasıyla yerinde ve bu sevinci kaybetmeden seninle paylaşmak istedim. Frankfurt’a yerleştiğimden beri her şey çok hızlı ilerledi. Birinci ligdeki maçlar Bochum’da oynadığım ikinci lig maçlarıyla kıyaslanamaz derecede tempolu. Oynadığımız oyun da çok farklı. Artık sol açık oynuyorum ve Occean (sol savunmacımız) o kadar fazla ileri çıkıyor ki, 90 dakikanın çoğu onun açıklarını kapatmakla geçiyor. Ama bu bir eksiklik değil, oyun sistemimizin bir parçası. Eintracht Frankfurt’ta, ne Japonya’da, ne de Vfl Bochum’da görmediğim kadar bütünlük içinde, hızlı ve farklı bir oyun oynuyoruz. Başta zorlansam da, artık Armin Veh’in benden ne istediğini çok iyi biliyorum. Arada bana zayıf ve kısa olduğum için “narin mahlûkat” diye takılıyor, ama hız ve tekniğimden çok memnun. Bu sezon bütün maçlara ilk 11’de başladım. 5 gol attım ve bu hafta 6’ıncı asistimi yaptım. (Çok güzel bir pastı. Hala izlemediysen mektubun sonunda sana ufak bir sürprizim var.)

Okishima adası kadar küçük bir şehrin takımı var burada: Hoffenheim. Takashi Usami’nin takımı. Belki Gamba Osaka’dan hatırlarsın Takashi’yi. Bu hafta Frankfurt’a

Yazının Devamı

Profesyonel taraftar ve Dortmund’lu çocuklar

23 Ocak 2013

18. HAFTA

“5-4” seyirciler için muhteşem, taraftarlar için heyecanlı, futbolcular için stresli, teknik direktörler için ise berbat bir skordur... hele 1-0 biten ilk yarıdan sonra 8 gol ikinci yarıda olmuşsa. Schalke ve Hannover, sezonun ikinci yarısını Bundesliga’da 30 yıldır gerçekleşmeyen bu istatistikle açtılar.

Hannover’in savunma yapmayı beceremediğini, başta hocaları Mirko Slomka olmak üzere herkes zaten biliyordu. Bu sebeple devre arasında Arsenal’den stoper Djourou’yu kiraladılar, ama 96 cephesinde değişen bir şey yok. Cuma akşamı Schalke de bu savunAMAma taktiğine ayak uydurunca, maç bir Bundesliga maçı olmaktan çıkıp, 2-3 dakikada bir gol atılan amatör halı saha maçlarına yakınsadı.

Peki Huntelaar, Afellay ve Jones’un yokluğunda Schalke 5 golü nasıl attı? Cevap Schalke’den çok Hannover’in taktiğinde saklı. Schalke’nin attığı 5 gölün 3’ünde Hannover defansı öyle bilinçsiz ve kontrolsüz ilerdeydi ki, maviler jet hızıyla rakip sahaya geçip, sadece “1” pasla gole gitmeyi tam 3 defa başardılar.

Yedikleri goller ise ceza sahasına atılan toplarda alan savunmasından adam adama savunmaya geçmekteki başarısızlıklarından geldi. Bu skorda Schalke kalecisi Timo

Yazının Devamı