Baykal Bağdat’a gidecek

11 Haziran 2009

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, CHP lideri Deniz Baykal’ı Bağdat’a davet etti. CHP lideri Baykal, Talabani’nin davetine “evet” diyecek ve uygun bir zamanda gidecek.
Bağdat’tan böyle bir davet ilk kez geliyor. Irak Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin ana muhalefet liderini Bağdat’a davet ediyor.
Baykal’ın bu daveti kabul edip etmeyeceği merak konusuydu. Baykal’la dün bu konuyu konuştum. CHP lideri, daveti kabul etmek eğiliminde.

‘Bağdat’a giderim’
Baykal, dünkü görüşmemizde şu değerlendirmeyi yaptı:
“Talabani, daveti Irak Cumhurbaşkanı sıfatıyla ve çok nazik bir üslupla yapıyor. Resmi bir davet. Benim görüşlerimi, tezlerimi bilerek davet ediyor. Bu çerçevede Bağdat’a giderim. Olumsuz bakmak için bir neden görmüyorum. Ben Talabani’yi en çok eleştirmiş olanlardan biriyim. Görüşlerine karşı çıkmış, gereken cevaplarımı vermişim. O da benim görüşlerimi biliyor. Konuyu elbette arkadaşlarla da değerlendireceğiz.”

Yazının Devamı

RTÜK Başkanı siyasal soruna dönüştü

10 Haziran 2009

RTÜK Başkanı Zahid Akman, istifa etmeyeceğini bir kez daha açıkladı. Başkanlık süresi sona erdikten sonra bir daha aday olmayacağını açıklamakla yetindi. Başkanlığa aday olmayacak, RTÜK üyesi olarak görevi devam edecek.
Kuşku yok ki, Zahid Akman’ın bir suçu olup olmadığına ancak mahkeme karar verebilir. Ancak, bazı görevler ve konular hassastır. Bu konumdaki kişiler, yargı sürecinin sağlıklı yürüyebilmesi için işgal ettikleri makamı bırakırlar.
Denetim hukukumuz ve bürokratik geleneğimiz bu yöndedir. Örneğin, bir teftiş sırasında veya sonrasında soruşturma söz konusu olursa, yetkili müfettiş, görevliyi açığa alır. Buna yetkisi yoksa, açığa alınmasını yetkili makama teklif eder ve onun gereği yapılır. Bunun amacı, soruşturmanın selametidir.
Bağımsız kurullarda böyle bir hukuk yok. Eğer soruşturma özel usullere tabi ise yetkili makamın onay vermesi gerekir. Zahid Akman olayında böyle bir durum görmüyoruz. RTÜK’ün sağladığı dokunulmazlık sürüyor. İstifa ise tek taraflı bir tasarruf ve Akman istifa etmiyor.

S

Yazının Devamı

Gizli anlaşma tartışması

9 Haziran 2009

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırının mayından temizlenmesi sonrasında elde edilecek arazinin İsrailli şirketlere verileceği iddiasını yanıtlarken, ortaya yeni bir iddia attı.
DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde İsrail’le “gizli “anlaşmalar yapıldığını söyledi ve ekledi:
“Gizli olduğu için açıklayamam.”
Başbakan, bu iddiayı yabancılara toprak veya gayrimenkul satışıyla ilgili olarak söyledi. Ancak bu anlaşmaların, “toprak satışıyla mı yoksa başka bir konuyla mı ilgili olduğu” tam anlaşılamadı.

Gizli mi?
Yabancılara mülk satışı konusunda geçmişte sert tartışmalar oldu. Örneğin Rahşan Ecevit’in, bazı iller ve ilçeler için yabancılara çok sayıda gayrimenkul satılmasından endişe duyduğuna ilişkin demeçleri vardı. Bu tartışmalar, AKP’nin iktidar döneminde de yapıldı.

Yazının Devamı

Başbuğ’un Yugoslavya vurgusu

7 Haziran 2009

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, ABD’deki açıklamalarını dün de sürdürdü.
Bir gün önce, teröristi arayıp, bulup teslim almasının, teslim olmazsa etkisiz kılınmasının TSK’nın görevi olduğunu belirtmişti. Org. Başbuğ, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Üniter devletin çivisi oynatılamaz” dedi ve “Oynatırsanız, bakın Yugoslavya örneği var” vurgusu da yaptı.
Bir süredir yürütülen “fırsat ve çözüm” tartışması içinde Org. Başbuğ, TSK’nın durduğu yeri yineliyor.
Genelkurmay Başkanı’nın açıkladığı çizgiler, “çözüm” tartışmasını sürdüren ve bu yönde güçlü bir “beklenti” yaratan kesimler açısından önemli mesajlar taşıyor.
Org. Başbuğ’un 14 Nisan konuşması ve izleyen günlerde Ankara’da yaptığı basın toplantısında TSK’nın Kürt vatandaşlarımıza ve kültürel haklara nasıl yaklaştığını ortaya koymuştu.
Başbuğ’un net bir şekilde açıkladığı çerçeve,

Yazının Devamı

Başbuğ’un duruşu aynı

6 Haziran 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Kürt sorunu konusunda “İyi şeyler olacak” açıklamasıyla birlikte yeni bir hava estirilmeye başlamıştı.
PKK’nın dağ kadrosunu yöneten Murat Karayılan’ın Hasan Cemal’e verdiği mülakat sonrasında İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın sözleri bu havayı güçlendirmişti.
Cumhurbaşkanı Gül, “İyi şeyler olacak”, “Bu sorun Türkiye’nin en büyük sorunudur” gibi sözlerine açıklık getirmedi. Başbakan Erdoğan, konuya biraz uzak durdu, “Cumhurbaşkanı iyi niyetle çabalıyor” demekle yetindi.
Ancak DTP ve PKK çizgisine yakın seyreden yayın organları, Ankara ile PKK arasında dolaylı da olsa bir “müzakere” olabileceği, sorunun bu yolla çözülebileceği yönündeki beklentiyi güçlendirdiler. Buna diğer gazetelerdeki bazı yazarlar da katıldı.
CHP ve MHP bu konudaki duruşlarını açıkladılar. MHP lideri Devlet Bahçeli, bu tür girişimleri “ihanet” olarak niteledi. CHP lideri Deniz Baykal,

Yazının Devamı

Bakan Akdağ’dan yeni yanıtlar

5 Haziran 2009

Tam Gün Yasa Tasarısı’yla ilgili yeni itiraz ve eleştirileri dün yansıtmıştım. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ bu itiraz ve eleştirilere de yanıt verdi.

Döner sermayelerin batması
Üniversitelerin dile getirdiği eleştirilerin başında, tasarının böyle yasalaşması halinde hastanelerin batacağı geliyordu. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener’in dünkü yazımda yer alan bu görüşünü, diğer üniversite rektörleri de paylaşmışlardı.
Akdağ, özel muayene ve ameliyat ücretlerinin kesilmesiyle zaten zor durumda olan döner sermayelerin tümüyle batacağı görüşüne katılmıyor. Bu konuda yanıtı şöyle oldu:
“Döner sermayelerin bu yolla elde ettikleri gelirin toplam gelirleri içindeki payı yüzde 10 civarındadır. Bazı üniversite hastanelerinde bu daha fazla olabilir. Bu konunun bir kaynak sorunu yaratacağının farkındayız. Bu sorunu Sağlık Uygulama Talimatı’ndaki fiyatlamaları yeniden belirleyerek aşabileceğimizi düşünüyorum. Özellikle (A) dediğimiz ameliyat türleri için

Yazının Devamı

Tam Gün’e üç itiraz daha

4 Haziran 2009

Tam Gün Yasa Tasarısı’na öğretim üyelerinin yönelttiği itirazları ve Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın yanıtlarını sunmuştum.
Bu konuda doktor, hemşire, teknisyen gibi sağlık personelinden, hasta ve hasta yakınlarından çok sayıda e-mail aldım. Sağlık Bakanı Akdağ’ın yanıtlarından sonra yoğunlukla gelen üç itirazı daha paylaşmak istiyorum.

Rektör Erdener: “Batarız”
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, ilke olarak tam gün çalışmaya karşı olmadıklarını, ancak, tasarının bu şekilde yasalaşması halinde üniversite hastanelerinin tümüyle batma tehlikesiyle karşılaşacaklarını söyledi. Prof. Dr. Erdener, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Biz Tam Gün’e karşı değiliz. Ancak tasarı, hastalardan alınan özel muayene ve ameliyat ödemelerini kaldırıyor. Bu ödemeler döner sermayeler için çok önemli. Bunun bizim için anlamı döner sermaye gelirlerimizin yüzde 18’ini kaldırmaktır. Tasarı bu ödemeleri kaldırıyor ama yerine bir şey koymuyor. Örneğin Maliye Bakanlığı bu

Yazının Devamı

Bakan Akdağ’dan tam gün itirazlarına yanıt

3 Haziran 2009

Meclis’e sevk edilen tam gün yasasına öğretim üyelerinin yaptığı eleştirileri dört grupta aktarmıştım.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, bu eleştirileri dikkatle okuduğunu, araştırdığını belirterek, her birine yanıt verdi.

‘Halkçı yasa’
“Tam güne kendini sosyal demokrat, solcu, sosyalist veya sosyalist kökenli diye tarif eden hocalar, yazarlar, gazeteciler neden ve nasıl itiraz ederler, anlamıyorum” diyen Akdağ, ayrıca devlet hastanelerinde uygulanan tam gün sisteminden vatandaşların ve sağlık çalışanlarının memnun olduklarını da anımsatmak istediğini kaydetti.
“Nitekim” diye de ekledi, “Biz sağlıkta dönüşüm programını uygulamaya başladıktan sonra muayenehanesini kapatıp devlet hastanelerine dönen doktorların oranı yüzde 80 civarındadır. Bu yasadan sonra üniversite hastanelerinde de böyle olacağını tahmin ediyorum. Bu tahminimin abartılı olmadığını birlikte göreceğiz.”

Yazının Devamı