Portekiz izlenimleri

6 Kasım 2004

Gülün Lizbonda görüştüğü Portekiz Cumhurbaşkanı Sampaio dahil bütün yetkililer, Türkiyenin üyeliğine kayıtsız - şartsız destek olacaklarını açıklarken, üye oluncaya kadar başlarından geçen bütün sıkıntılı olayları da Güle aktarıp Türkiyenin "Ya sabır" diyerek hareket etmesini salık vermişler.Portekizliler, Avrupa Birliğine girerken, neredeyse "deveye hendek atlattıklarını" vurgularken, en çok ağırlarına giden AB koşulunu da şöyle ifade etmişler:"Bizim müzakere sürecimiz tam 10 yıl sürdü. Biz müzakereleri tamamlayıp üyelik beklerken, ABnin verdiği karar bizi şoke etti. Dedikleri şuydu: Sizin müzakereleriniz tamamlandı ama şimdi üye olamazsanız, İspanyayı bekleyeceksiniz. İspanya da müzakereleri bitirdikten sonra beraber üye olabilirsiniz. Biz buna çok alındık. Üye olabilmek için 1.5 yıl İspanyayı bekledik."Portekizli yetkililer, ABye üyelik sürecinde yaşadıkları deneyimden Türkiyenin faydalanabileceğini de Güle iletmiş durumdalar.Portekizin Türkiyeye sempatisi Cumhurbaşkanı Sampaiodan başlıyor...Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 10 yıl önce Portekizi ziyaret ettiğinde Sampaio, Lizbon belediye başkanıymış. Demirel, parlak bir siyasetçi olan Sampaioya, "Sen" demiş, "Portekize

Yazının Devamı

Gül: Türkiyeyi Kürtlerle korkutmak yanlış

5 Kasım 2004

İki seçenekten de söz ediliyor. Hatta ABDnin Felluceye ağır bir bombardıman hazırlığı içinde olduğu konuşuluyor.Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Lizbonda yaptığımız söyleşide bu iki seçeneğin de bulunduğunu belirtiyor ama ikinci seçeneği daha güçlü bir olasılık olarak gördüğünü kaydediyor. Gül, şu değerlendirmeyi yapıyor:"Seçimden güçlenerek çıkmış olan Bush, kendini daha güvenli, başkalarına karşı bir kompleks duymadan sorunu uluslararası zeminde çözmeye yönelebilir. Yeni bir değerlendirmeye gidebilir. Yapılan hataları, yanlışları gözden geçirebilir. Ben bunu daha kuvvetli bir ihtimal olarak görüyorum. Nitekim, bunun işaretleri de var. Savaştan önce BM dahil kimseyi dinlemeyen ABD, son zamanlarda bizim daha o dönemde başlattığımız uluslararası girişimlere sıcak bakmaya, destek vermeye başladı. Örneğin Türkiyenin girişimiyle gerçekleştirilen Iraka komşu ülkeler toplantısına ilgi gösteriyor. Nitekim, 28 Kasımda Mısırda yapılması planlanan toplantıya G - 8ler de katılacak. Bu önemli bir uluslararası zemindir. ABDnin bu toplantıda yer alacak olması, ikinci seçeneği güçlendiriyor. Süreç Türkiyenin girişimlerde ve yaptığı önerilerde ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. ABD de bunu

Yazının Devamı

Suya atılan taş...

3 Kasım 2004

Org. Başbuğun geniş yer ayırdığı konuların başında son dönemde gündemin üst sıralarında bulunan AB İlerleme Raporu ve azınlıklar konusu geliyordu. Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, dün düzenlediği basın toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini açıkladı. Org. Başbuğ, azınlıklar tartışmasına girmeden önce AB ve bölge ülkeleri açısından bir uyarıda bulundu.Türkiyenin iç güvenliğinde meydana gelecek en küçük bir sarsıntının, bir göle atılan taşın yarattığı halkalar gibi, bulunduğu bölgeden başlayarak geniş bir çevreyi etkileyecek güçte olacağını söyledi. Bu nedenle de Türkiyeyi coğrafyası, yönetim yapısı, ekonomisi, dini, tarihi vb. nedenlerle sorgulayan, en çok da kendi güvenliklerini korumak için huzurlu ve güvenlikli bir Türkiyeye tahminlerinden çok daha fazla ihtiyaçları olduğunu vurguladı.İç dengeler açısından Türkiye sorunlu bir yapıya dönüşürse sonuçlarını tüm ülkelerin tahmin etmek durumunda olduklarını belirtti. Org. Başbuğun bu sözleri açık bir uyarı niteliğindeydi. Eğer, Türkiye karışır, karıştırılırsa bunun diğer ülkeler için de büyük sorunlar yaratacağını, sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklarını, bu tür girişimlerde

Yazının Devamı

Çankaya mesajları

31 Ekim 2004

Cumhurbaşkanı Sezer, her zamanki kısa ve net yanıtlarıyla tutumunu açıkladı:Türklüğün etnik bir temele dayanmadığını, vatandaşlık bağının yeterli olduğunu ve 1924 Anayasasından beri de hukuki durumun değişmediğini kaydetti. Lozanda belirlenenin dışında bir azınlık tanımının da Türkiye için söz konusu olmadığını vurgulayarak noktayı koydu.Çankaya resepsiyonunda, mesajların çoğunu Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökle Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt verdi.Org. Özkök ve Org. Büyükanıtın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlardan çıkan ilk mesaj, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Avrupa Birliğine karşı olduğu biçimindeki yorum ve yaklaşımların yanlış olduğuydu. Aksine TSKnın Türkiyenin ABye tam üyeliğinden yana olduğu, net bir şekilde komutanların açıklamalarına yansıdı. O kadar ki, Org. Özkök, Türkiyede kurum ve kesimlerin 17 Aralıka kadar hata yapmamaları gerektiğini vurgulayarak, AByle müzakerelere geçilmesine ne kadar özen gösterdiklerini yansıtmış oldu.Org. Özkökün, bu konuda "Kırmızı çizgileriniz var mı?" sorusuna yanıt verirken, ABye tam üyeliğin toplumsal bir talep olduğunu belirtmesi, ödünler tartışılırken bu kadar da olmaz denilecek çizgiyi de yine halkın

Yazının Devamı

Cumhuriyet ve kimlik

30 Ekim 2004

AB İlerleme Raporuyla gündeme gelen ve Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulunun raporuyla alevlenen azınlıklar ve kimlik tartışması, Cumhuriyet Bayramına da damgasını vurmuş oldu.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökün bayram mesajlarında Türklüğün "üst kimlik" olduğu vurgusu dikkat çekiyordu.Cumhurbaşkanı Sezerin mesajı bazı yaklaşımlara yanıt niteliğindeydi:"Türk ulusu siyasi bir kavramdır ve Atatürk milliyetçiliği kavramına dayanır. Atatürk milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi Türk ulusundan sayan, etnik köken, dil, din ve mezhep gibi nedenlerle yapılacak her ayrımcılığı reddeden, birleştirici ve bütünleştirici bir anlayışı içerir. Türk ulusundan sayılmanın tek koşulu vatandaşlık bağıdır. Yüce önder Atatürkün Ne mutlu Türküm diyene sözü bunu en iyi biçimde anlatmaktadır. Tekil devlet, özel yaşam alanlarında kalmak koşuluyla alt kimlikleri benimser. Çünkü farklı alt kimlikler toplumun zenginliğidir."Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de Cumhurbaşkanı Sezer gibi, Atatürkün Ne mutlu Türküm diyene sözünü anımsatarak, Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini dini ve etnik farklılıkları bütünleştiren bir üst kimlik

Yazının Devamı

KKTCde seçime doğru

29 Ekim 2004

Bu durum seçimin mevcut hükümetle yapılacağını gösteriyor. Yenisi kurulamadığı için görevde kalacak olan mevcut hükümet erken seçime iktidarda gidecek.Başbakan Mehmet Ali Talat ve yardımcısı Serdar Denktaşın istediği de belki buydu...Tabii erken seçimin hükümet kurulmasını kolaylaştıracak bir parlamento aritmetiği çıkarıp çıkarmayacağı da belli değil.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bütün partilerin bir araya gelerek bir seçim hükümeti oluşturmalarını önermişti ama bu öneri partilerce benimsenmedi.Bir diğer öneri ise başkanlık sistemine geçilmesiydi. Cumhurbaşkanı Denktaşın desteklediği bu öneri de kabul görmedi. Başlangıçta Başbakan Mehmet Ali Talatın bu formüle sıcak baktığı yansımış olsa da daha sonra öneriye mesafeli durdu.Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmayacağını açıklayan Rauf Denktaş, başkanlık sistemine geçilirse aday olur mu? Denktaşın bu halde de aday olmayacağı bu konuda liderlere güvence verdiği de biliniyor. Buna rağmen Talatın başkanlık sistemi için Anayasa değişikliğine sıcak bakmadığı bildiriliyor.Annan planı için yapılan referandumda Mehmet Ali Talatın yakaladığı rüzgar bugün aynı kuvvette esmiyor. Talat da bunun farkında. Nitekim, ABnin verdiği sözleri tutmamasını

Yazının Devamı

2005 veya civarı

28 Ekim 2004

Almanya Başbakanı Schröderin sözleri Türkiye için açık destek niteliğindeydi. Schröder, ABnin Türkiyeye 40 yıldır söz verdiğini, Türkiyenin Kopenhag kriterlerini yerine getirerek sözünü tuttuğunu, şimdi de ABnin tutması gerektiğini belirtti. Türkiyeye müzakere tarihi verilmesini ve müzakerelerin 2005te başlaması için desteğini bir kez daha açıkladı.Ancak aynı net tutumu Fransız Cumhurbaşkanı Chirac için söylemek zor. Chirac da Türkiyeyle müzakerelerin başlamasından yana olduğunu söyleyerek, 17 Aralık zirvesinde tarih verilmesine "evet" diyeceğini açıklamış oldu ama tereddüt yaratacak ifadeler kullanmayı da ihmal etmedi.Örneğin, "Müzakereler 2005 ve civarında başlayabilir" diyerek yeni bir zaman tanımı getirmiş oldu: 2005 civarı...2004 olmayacağına göre, geriye 2005in civarı olarak 2006 kalıyor. Chiracın Fransız kamuoyundaki tepkiyi dikkate alarak, "civarı" ifadesini kullandığı, Fransız gazetelerinin yorumu. Fransanın müzakerelerin AB Anayasasının referanduma sunulacağı 2005 yılı sonlarından sonraya bırakılması eğilimi taşıdığı da bir süredir gündemde canlı tutuluyor. Chiracın "2005 civarı" derken bunu kastettiği anlaşılıyor.Chiracın, "rezerv" sayılabilecek bir ifadesi de, son sözü

Yazının Devamı

KKTCde durum

27 Ekim 2004

Başbakan Mehmet Ali Talatın hükümetin istifasını sunmasından sonra henüz yeni hükümet kurulamadı. Hükümeti kurmakla görevlendirilen UBP lideri Derviş Eroğlu temaslarını sürdürüyor.Annan planına evet demesine karşın beklentileri gerçekleşmeyen Kıbrıs Türklerinin bir hükümet sorunuyla karşılaşmaları da bu kritik süreçte olumsuz bir faktör oldu.Başbakan Talatın istifasıyla doğan hükümet sorunun aşılamaması KKTCde yeni bir seçimi gündeme getirecektir. Başbakan Talat ve yardımcısı Serdar Denktaşın, seçime giderek yeni Meclis tablosuyla hükümeti sürdürmek istemeleri olasılık dahilinde görülüyor. Tabii yeni seçim sonuçları rahat bir şekilde hükümet kurmaya olanak tanırsa...Bugünkü tabloya yakın bir seçim sonucu çıkarsa KKTCde sağlam bir desteğe dayalı hükümet oluşturmak yine zor olacaktır. Oysa, ulusal açıdan, KKTCde sağlam bir hükümet oluşumuna acil ihtiyaç var.KKTCnin Anayasa değişikliğine giderek başkanlık sistemine geçmesi bir çözüm olarak öneriliyorsa da, bugünkü parlamento aritmetiğinden Anayasa değişikliği geçirmek de kolay görünmüyor.KKTC siyasi belirsizlik içine sürüklenirken, Rum Yönetimi ve Atinadan Türkiye ve KKTCye dönük baskılar giderek artıyor. AB Komisyonunun müzakere

Yazının Devamı