<#comment>#comment>ABD Başkan Yardımcısı Cheney'nin Ortadoğu gezisi bitti. Cheney son durak olarak Ankara'daydı.
Cheney'nin bölge ülkeleri ve Ankara ziyaretinin sonuçları şöyle sıralanabilir:
1- ABD, Türkiye dahil bölge ülkelerinden Irak'a müdahale için destek alamamıştır.
2- Bu durum, ABD'nin Körfez Savaşı sırasında olduğu gibi Irak'a müdahale için geniş katılımlı ve güçlü bir uluslararası koalisyon kuramayacağını göstermektedir.
3- Türkiye ve diğer bölge ülekeleri ABD Başkan Yardımcısı'na Irak'tan önce İsrail - Filistin sorununa eğilmek gerektiğini iletmişlerdir.
4- Bölgedeki nabzı tutan Cheney, yakın gelecekte Irak'a bir askeri müdahale planlamadıklarını dünya kamuoyuna açıklamıştır.
<#comment>#comment>Başbakan Bülent Ecevit, ABD Başkan Yardımcısı Cheney’yle yaptığı görüşmeden çok memnun görünüyor. Dün sabahki görüşmemizde "Nasılsınız" diye sorduğumuzda, "Bugün çok daha iyiyim. Görüşmeler çok olumlu geçti, çok memnunum" diyerek yanıt verdi. Ecevit’in memnuniyeti büyük ölçüde Cheney’nin görünürde bir müdahale olmayacağını söylemesi. Ecevit, bu açıklamanın her şeyden önce Türk ekonomisi ve özellikle de turizmi için çok önemli olduğunu vurguluyor. "Bu konuda güvence almış oldunuz mu, ikna oldunuz mu" sorumuza şu yanıtı verdi: "Tabii, Cheney’nin sözlerinin ve yaklaşımının bir güvence olduğu söylenebilir. Çünkü ABD’nin en yetkili kişilerinden biri olarak konuşuyor."
BU IRAK İÇİN BİR FIRSAT
Başbakan Ecevit, görüşmelerin eksenini oluşturan Saddam yönetimi ve Irak konusunda ABD Başkan Yardımcısı Cheney’ye nasıl bir değerlendirme yaptı?
Başbakan Ecevit’in bu sorumuza verdiği yanıt şöyle: "Bilinen görüşmelerimizi yineledikten sonra Sayın Cheney’ye şunu söyledim: Irak yönetimi çevresine zarar verecek durumda değil. Körfez Savaşı’ndan bu yana, 10 yıldır yakından izliyoruz. Irak’tan kolay kolay bir tehlike gelmez. Komşularına zarar veremez. Irak’tan
<#comment>#comment>
Ecevit’in, Cheney’ye Irak’la ilgili olarak verdiği mesajı şöyle özetlemek mümkün: n Irak’a müdahaleden en fazla etkilenecek ülke Türkiye’dir. Her şeyden önce böyle bir müdahale olursa Türkiye’nin turizm sektörü büyük zarar görecektir.
Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda çok duyarlıdır. Müdahale olursa kuzeyde Kürt devleti oldubittisiyle karşılaşılabilir, Irak’ın güney bölgesi ise İran’ın nüfuzuna girebilir, bu da Irak’ın bölünmesi anlamına gelir.
Müdahale olursa Irak’taki Türkmenlerin zarar görmesi olasılığı Türkiye’yi endişelendirmektedir, Türkmenlerin güvenliği ve haklarının nasıl güvenceye alınacağı belli değildir.
BARIŞ SAĞLANMALI
<#comment>#comment>Görev tazminatlarını düzenleyen kararnameyle ilgili olarak kamu personelinin şikayetleri sürüyor. Görev tazminatı göstergesi 1000 - 6000 arasında olan kamu personelinin tazminatlarında artış sağlayan kararnamenin, "eşit işe eşit ücret" projesinin bir parçası ve ilk aşaması olduğu görüşüne katılmayan memurların görüş ve şikayetlerini Maliye Bakanı Sümer Oral'a aktardık.
Şikayetleri şöyle özetlemek mümkün:
Kararname çok az sayıda yöneticiyi kapsamaktadır. Bazı meslekler, örneğin mühendisler kararname dışında bırakılmıştır. Sağlanan tazminat artışı benzer nitelikteki memurların maaşlarını eşitlememiş, aksine bazıları lehine dengesizliği artırmıştır. Zaten iyi maaş alan yönetici memurların olanakları artırılmıştır. Kararnameye karşın aynı işi farklı kurumlarda yapan personelin maaş farkları sürmektedir. Dolayısıyla bu düzenleme ne yatay, ne dikey eşitliği sağlanacak bir niteliğe sahiptir.
Maliye Bakanı Sümer Oral, bu şikayetlerin kendisine ulaştığını, şikayet nedenlerini bildiğini vurguladıktan sonra şu yanıtı verdi:
"Öncelikle bilinmesi gerekir ki yaptığımız düzenlemenin amacı genel olarak memur maaşlarının artırılması değildir. Memur maaşlarındaki
<#comment>#comment>
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, yarından sonra Ankara'ya gelecek.
Bölge ülkelerine yaptığı turu tamamlayan Cheney'yi Ankara'da nasıl bir mesaj bekliyor?
Bu soruya üst düzeyden aldığımız yanıt, şöyle özetlenebilir:
"Önce İsrail - Filistin sorununa bakalım. Önce kanı durduralım."Bu yanıtın diğer bir anlamı da, Ankara'daki gündem sıralamasında Irak'ın birinci madde olmadığı. Oysa, Cheney'nin gündeminde ilk sırayı Irak'ın aldığı biliniyor.
Ankara, Cheney'nin ziyareti sırasında kapsamlı bir Ortadoğu dosyasını ön plana çıkarma eğiliminde. Bu dosyanın ana konusunu da, İsrail - Filistin sorunu ve son zamanlarda tırmanan şiddet oluşturuyor.
<#comment>#comment>Hükümetin "eşit işe eşit ücret" proejinin ilk aşaması olarak sunduğu, görev tazminatlarını artıran kararnamesi yürürlüğe girdi.
Kararname genel ifade ile yönetici konumdaki kamu personelinin maaşlarında artış sağladı.
Maliye Bakanı Sümer Oral'ın ifadesiyle amaç, maaş artışından çok benzer niteliklere sahip ve benzer görevleri yürüten kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğini gidermeye yönelikti.
Bu yaklaşımı "yatay adalet" olarak da tanımlayabiliriz. Yakın niteliklere ve yakın görevlere sahip kamu personelinin ücretleri arasında yatay dengeyi sağlamak...
Maliye Bakanlığı'nın işe aşama aşama yaklaşmasının temel nedeni kuşku yok ki bütçe olanaklarının darlığıdır. Bu darlık yeni bir durum da değil. Yıllardır böyle.
Dar olanaklarla hazırlandığı vurgulanan kararname kapsamına girenler doğal olarak bir nefes almış durumdalar. Yatay ücret dengesizliğine dönük şikayetler belki belli oranda azalmış olabilir. Ancak tümüyle ortadan kalkmış değil. Kararname kapsamına girmeyen veya çok az farkla dışarda kalmış kamu personeli şikayetlerini sürdürüyor.
<#comment>#comment>Son günlerde artan banka soygunları, soygun girişimleri düşündürücü.
Bir hafta, on gün gibi çok kısa bir zaman aralığında üç banka ve bir banka mutemedi silahlı kişilerce soyuldu, soyulmaya çalışıldı.
Banka soygunları çok uzun süreden beri Türkiye'nin gündeminde yoktu. Bu eylemler insanı hemen 12 Eylül öncesi günlere götürüyor.
O dönemde banka soygunları sık başvurulan eylem türleri arasındaydı. Ancak, bugünkü girişimlerle karşılaştırıldığında önemli farklar taşıdıkları söylenebilir.
Güvenlik güçlerinin ortaya çıkarabildikleri verilere göre son günlerde İstanbul'da yaşanan banka soygunlarının siyasi bir yönü yok gibi. Soyguncular arasında da organize bir ilişki kurulamıyor. Soygunların bir yasa dışı örgüt işi olmadığı değerlendirmesi yapılıyor. Başka bir ifade ile adi soygunlar veya soygun girişimleri.
Bu veriler ve saptamalar dikkate alındığında son olayların 12 Eylül öncesi gibi terör faaliyetinden çok anarşi tanımına daha yakın durduğu söylenebilir ki, bu da olayın siyasi değil sosyal yönünün ön planda olduğunu gösterir.
<#comment>#comment>Hükümetin hazırladığı ikinci uyum paketi tamamlandı. Bugün yarın TBMM'ye sevk edilecek.
Paket ile ilgili tartışmalar koalisyon ortakları arasında sonuca bağlanırken iki önemli düzenlemenin paketten ayrılması kararına varıldı:
"İdam ve Kürtçe"İdam cezasıyla ilgili olarak Anayasa'da yapılan ve bu cezayı savaş, yakın savaş hali ve terör halleri dışında kaldıran hükme uygun olarak Türk Ceza Yasası'nda yapılması düşünülen değişiklikler paketin dışında tutuldu. İdam cezasıyla ilgili olarak koalisyonun MHP kanadından gelen itiraz bir anlamda diğer koalisyon ortaklarınca da kabul edilmiş oldu. Bu itiraz, idam cezasının kaldırılması hedefinin Avrupa Birliği'ne verilen Ulusal Program'da "orta vadeli" işler arasında sayıldığı, bu nedenle de bu konuda acele bir düzenlemeye gereksinim olmadığı yönündeydi. MHP'nin bu görüşte direnmesi üzerine idam cezasıyla ilgili düzenleme ileriye atılmış oldu. Konunun ne zaman ele alınacağıyla ilgili olarak da bir tarih belirlenmedi.
Paketten ayrı tutulan diğer konu da Kürtçe yayın...
Kürtçe yayın konusunda bazı tereddütler bulunmakla birlikte koalisyon ortakları arasında bir uzlaşma olduğu biliniyor. Buna bazı