Kürtçe yayına izin

14 Mart 2002


<#comment>Kürtçe eğitim ve yayın tartışmaları bir sonuca bağlanıyor. Koalisyon ortakları ve Meclis'teki muhalefet partileri Kürtçe eğitime karşılar. Ancak Kürtçe televizyon yayını konusunda koalisyon ortakları bir uzlaşmaya varmış görünüyorlar. Nihai karar ise 29 Mart'ta yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında verilecek.
Başbakan Ecevit'in Kürtçe televizyon yayını konusunda koalisyon ortakları arasında bir uzlaşma havası doğduğunu ve sorun çıkacağını sanmadığını belirtmesinden sonra bu konudaki çalışmalar da hızlanmış durumda.
29 Mart'ta toplanacak olan Milli Güvenlik Kurulu'na TRT'den de sorumlu olan Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu davetli. TRT Genel Müdürü Yücel Yener'in TRT vericileri ve altyapı ile GAP televizyonunun yayınları hakkında bilgi vereceği MGK'da Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu da Kürtçe televizyon yayınının siyasi ve hukuki yönlerini değerlendiren bir sunuş yapacak.
Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu, dünkü görüşmemizde bu konuda hazırlık ve düşüncesini şöyle özetledi:
"Başka dilde yayına engel olan hukuki düzenlemeleri kaldıracağız. RTÜK yasasında bu yönde bir değişiklik hazırlığı içindeyiz. Eğer MGK ve hükümetten aynı yönde

Yazının Devamı

İsrail'e kim dur diyecek?

13 Mart 2002


<#comment>İsrail - Filistin çatışmasında her gün onlarca insan ölüyor. Ölenlerin sayısı yüzleri çoktan aştı. Çatışma giderek İsrail'in Filistin'i işgaline dönüştü.
Ramallah'ı işgal etti, Arafat'ın karargahını tanklarla kuşattı, füzelerle yerle bir ediyor, her gün en az 20 - 30 Filistinli ölüyor ve dünyadan "çıt" çıkmıyor.
Filistinlilerin intihar saldırıları dahil, terör eylemleri de sürüyor. Elbette, bu eylemler sonucunda masum sivil İsraillerin öldüğü de gerçek. Ancak bu dengesiz savaşta, İsrail ordusunun topyekün Filistin'i işgali ve Filistinlileri "yok etme" amacıyla yaptığı saldırılara "dur" denmesi gerekiyor.
İşine geldiğinde bir günde Bosna'ya, Kosova'ya, Afganistan'a, Irak'a müdahale edebilen Batı dünyası, İsrail'in Filistin'i kan gölüne çevirerek işgal etmesini seyretmeyi sürdürüyor. Sadece Batı dünyası değil, Arap dünyası da olayı kenardan izlemekle yetiniyor.
Nazi Almanyası'nın Yahudilere uyguladığı soykırım, insanlık dışı yok etme uygulamalarını unutmuş görünen Şaron yönetimi, tek kutuplu dünya koşullarını fırsat bilerek başta Arafat olmak üzere Filistinlilerin üzerine tüm gücüyle yüklenmiş durumda.
Dünyanın önce bu dengesiz savaşı

Yazının Devamı

Cheney'nin ziyareti ve Cem'in uyarısı

11 Mart 2002


<#comment>ABD Başkan Yardımcısı Cheney'nin 19 Mart'ta Ankara'da olması bekleniyor.
Ankara, ziyaret için hazırlıklarını sürdürüyor.
Cheney'nin ziyaretinde gündemin ilk iki sırasını Irak ve İsrail - Filistin sorunun alması bekleniyor.
Ankara açısından öncelikli konu İsrail - Filistin çatışması. Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, Cheney'nin ziyareti öncesinde yaptığı uyarı, Ankara'nın tutumunu göstermesi bakımından önemli. Türkiye ilk kez Dışişleri Bakanı düzeyinde İsrail'in dikkatini çekmiş oldu. Cem, terörist faaliyetleri eleştirirken, İsrail'in yaptığının da "masum insanları öldürmek" olduğunu ifade etti.
Cem'in sözlerinden de anlaşılıyor ki, Ankara, İsrail konusunda Cheney'nin dikkatini çekecek ve şiddetin bir an önce durdurulması için ABD'nin ağırlığını koymasını isteyecek.
Cheney'nin gündeminde ise ilk sırada Irak konusunun bulunduğu açık. Ankara ziyaretinde, Türk tarafı, daha çok Cheney'yi dinleme eğiliminde. Türkiye'nin Irak konusundaki görüşleri biliniyor, Ankara, müdahaleye karşı. Doğacak sonuçlardan kaygılı. Elbette, bu görüşleri Cheney'ye tekrar edecek.

Yazının Devamı

Batılılara rağmen batılılaşma

10 Mart 2002


<#comment>Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme hedefinde bir sapma var mı?
Yok. Türkiye, bu hedefi, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefinin bir parçası olarak görüyor ve yorumluyor.
Atatürk de, çağdaş, laik bir Cumhuriyet kurarken, yüzünü batıya dönerken, batılı ülkelerle savaştan henüz yeni çıkmıştı. Batılı işgal ordularını yendikten sonra batı değerleri ve ölçüleriyle örtüşen laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve hedef olarak çağdaş uygarlık düzeyini gösterdi. İşaret ettiği yine batıydı. Ama bunu yaparken Avrupalıların bütün isteklerine boyun eğerek, onların yardım ve desteğiyle değil, cephede olduğu gibi masada da dişe diş mücadele ederek yaptı.
Bir anlamda batılılarla değil "batılılara rağmen" bu çağdaş ve laik Cumhuriyeti kurdu.
Bugünkü tartışmalar içinde duruma bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin benzer bir yaklaşım içinde olduğu söylenebilir. Türk Silahlı Kuvvetleri, en üst seviyede Avrupa Birliği'ne giriş hedefinden şaşmamak gerektiğini vurgulamışlardır. Ancak, Türkiye'nin bu yolda Avrupa ülkelerinden çok büyük bir destek ve yardım gördüğünü söylemek de mümkün değildir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bugünkü

Yazının Devamı

Org. Kılınç'ın sözleri

9 Mart 2002


<#comment>Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın, Harp Akademileri'ndeki panelde Avrupa Birliği'yle ilgili olarak açıkladığı görüşü yankılandı.
Org. Kılınç, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye hiçbir konuda yardımcı olmadığı saptamasını yaptıktan sonra, ABD'yi göz ardı etmeden Rusya ve mümkünse İran'la yakınlaşmanın yararlı olacağını ifade etti. Org. Kılınç, bu yaklaşımın kişisel görüşü olduğunu vurgulamayı ihmal etmedi.
Her ne kadar Org. Kılınç, kişisel görüş vurgulaması yaptıysa da, bu değerlendirmenin Genelkurmay'ca da paylaşıldığı kanısı oluştu. Bu kanının oluşması da doğal ve normal karşılanmalı. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çalışma düzeni ve titizliğini bilenler, Org. Kılınç düzeyindeki komutanların yansıttıkları yaklaşımların genellikle diğer komutanlarca da paylaşıldığını bilirler.
Önce Org. Kılınç'ın sözlerine bakalım...
MGK Genel Sekreteri, Avrupa Birliği'nin milli menfaatler açısından Türkiye'ye en küçük bir yardımı olmadığını belirtti. Bu saptama doğrudur. Buna karşın ABD'nin Türkiye'ye daha yakın durduğu ve yardımcı olduğu saptaması da doğrudur.
Özellikle terörle mücadele ve terörist örgütlere karşı tutumu ele

Yazının Devamı

Ecevit: Sorun çıkmaz

7 Mart 2002


<#comment>MHP lideri Bahçeli ile ANAP lideri Yılmaz arasında Avrupa Birliği konusunda yükselen tansiyon, önceki gün yapılan liderler zirvesiyle düşürülmüş görünüyor.
Başbakan Ecevit'in, bu zirvede, iki liderden ricası şu oldu:
"Tartışmaları kendi aramızda yapalım. Kamuoyuna açık tartışmayalım."Ecevit'in önerisi daha sık bir araya gelinmesi ve sorunların bu görüşmelerde çözülmesi yönünde. Medya üzerinden tartışmanın koalisyonun görüntüsünü olumsuz yönde etkilediği ve bazı çevrelerce de istismar edildiği düşüncesinde.
Bu yaklaşım içinde önceki gün yapılan zirve, koalisyon liderleri arasındaki gerginliği büyük ölçüde gidermiş durumda.
Başbakan Ecevit, üç lider ve parti arasında uzlaşmanın esas olduğunu belirterek, önümüzdeki dönemde ciddi bir problem yaşanmayacağını kaydediyor.
Ecevit, dünkü görüşmemizde, son tartışmaların da esas olarak ufak - tefek sayılabilecek görüş ayrılıkları niteliğinde olduğunu, derin bir sorun bulunmadığını vurguladı.

Yazının Devamı

MHP'nin itirazı

6 Mart 2002


<#comment>Avrupa Birliği konusunda MHP lideri Devlet Bahçeli ile ANAP lideri Mesut Yılmaz arasındaki dolaylı tartışma sürüyor.
MHP lideri Bahçeli ve MHP sözcüleri, ANAP kanadının dayanaksız ve zamansız bir tartışma başlattığı kanısındalar.
İdamın kaldırılması ve Kürtçe konusunda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne kısa vadeli bir taahhütte bulunmadığını anımsatan MHP sözcülerine göre, ANAP lideri Yılmaz ve partisi, dayanaksız bir acelecilik içinde davranıyorlar.
Bahçeli'nin yaklaşımı, Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesi'ne karşılık niteliğinde olan ve üç liderin de imzasını taşıyan Ulusal Program'da yer alan taahhüt ve ifadelerin esas alınması. Ulusal Program'da, idam konusunun TBMM'nin yetkisinde olacağı, Türkiye'nin 1984'ten bu yana yaşam hakkının özüne dokunmaya özen gösterdiği ve bu konunun TBMM'de orta vadede ele alınacağı ifadesinin bulunduğuna dikkat çekiyor.
MHP'nin yaklaşımına göre idam konusu kısa vadeli taahhütler arasında değil ve Ankara, Ulusal Program'da yer aldığı gibi zamanı gelince bu konuyu TBMM'de ele alacaktır. Ayrıca, TCK'nın 125. madde dışındaki ölüm cezalarının kaldırılmasına da bir itirazı yoktur. Bu durumda, idamın kaldırılması

Yazının Devamı

Bahçeli'nin çizdiği çerçeve

4 Mart 2002


<#comment>MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, idamın kaldırılması, Avrupa Birliği, Kürtçe yayın gibi tartışılan konulara ilişkin olarak partinin tutumunu netleştiren açıklamalar yaptı.
Bahçeli'nin partisinin önceki gün yapılanan Merkez Yönetim Kurulu toplantısında çizdiği çerçeve, MHP'ye dönük eleştirilere yanıt niteliği taşıdığı gibi, koalisyonun ikinci büyük partisinin alacağı tutumu ve hareket edebileceği sınırları da belirliyor.
Önce idam cezasının kaldırılmasından başlarsak...
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından hazırlanan ve imzaya açılan yasa tasarısı konusunda Bahçeli ve MHP'nin ölüm cezasının kaldırılacağı alanların daha da genişletilmesinden yana olduğunu söyleyebiliriz. Tasarı, Türk Ceza Yasası ile Kaçakçılığın Men ve Takibine İlişkin Yasa da Anayasa'daki istisnaları (savaş, yakın savaş ve terör halleri) dışında ölüm cezasını kaldırıyor.
Ancak bu tasarı Türk Ceza Yasası'nda terörle bağlantılı 125, 146, 149 , 168. maddeleri kaldırmıyor. Hatta terörle ilgisi olmayan ve ölüm cezası düzenleyen 450. maddeyi de kapsama almıyor.
Bu tasarı karşısında Bahçeli'nin genişletici bir tutum takındığı ve 125. madde hariç diğer

Yazının Devamı