Ecevit'in Bush'a önerisi

22 Eylül 2001


<#comment>ABD'nin, Afganistan'ı hedef göstermesinden sonra nasıl bir yol izleyeceği henüz bilinmiyor. Bölgede askeri gücünü artırmaya yönelen ABD'nin, Taliban yönetimine söylediği, "ya Ladin'i verirsiniz ya da sonuçlarına katlanırsınız" biçiminde özetlenebilir.
Şimdi bütün dünya ABD'nin ne yapacağını merakla bekliyor.
Bu arada Ankara ne yapıyor?
Ankara'nın pasif kaldığı yönündeki eleştirilerin yanı sıra, Başbakan Ecevit'in ne düşündüğü, ABD ile nasıl temas edildiği, ABD'ye neden gidilmediği gibi sorular da sık sık gündeme getiriliyor.
Başbakan Ecevit, bütün bu soruların yanıtını CNN - Türk Genel Müdürü Taha Akyol'a verdi. Taha Akyol'un, CNN - Türk'teki "Eğrisi Doğrusu" programına konuk olan Başbakan Ecevit'in verdiği yanıtlarda hem Ankara'nın sanıldığından daha ağırlıklı biçimde devrede olduğu, hem de ABD Başkanı Bush'a sorunun çözümüyle ilgili uygulanabilir bir model öneren tek başkentin Ankara olduğu anlaşıldı.
Ecevit'in, ABD Başkanı Bush'a önerisini şöyle özetleyebiliriz:

Yazının Devamı

Başbakanlık'ta durum

21 Eylül 2001


<#comment>Ankara'nın terörle mücadele konusunda ABD'yi ayrı bir yere koyduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'nin terörle mücadelesinde ABD'den gördüğü yardım her vesile ile dile getiriliyor. Ankara, bu yaklaşım içinde, tarihin en büyük terörist saldırısına uğrayan ABD'nin taleplerini karşılamaya hazır. Washington'un nelere ihtiyaç duyduğunu bildirmesini bekliyor.
Ancak, bugüne kadar Washington'dan Ankara'ya iletilmiş bir talep yok. Ankara ise her türlü talebi karşılamaya hazır olduğunu bildirmiş durumda.
Önceki gün Başbakanlık'ta ve dün de Cumhurbaşkanlığı'nda yapılan güvenlik zirvelerinden çıkan kararın da bu olduğu ifade edilebilir.
Başbakanlık'ta yapılan mesainin 11 Eylül günü ve sonrasında değişmediği yönündeki eleştiriler, Başbakanlık koridorlarında tartışılıyor. 11 Eylül günü Başbakanlık'ta neden sabaha kadar ışıkların yanmadığı, Başbakan Ecevit'in neden sabahlamadığı yolundaki soruların yersiz ve haksız olduğuna dikkat çekiliyor.
Bu eleştirilerin 11 Eylül günü Başbakanlık'ta yapılan mesainin ve arka planda alınan kararların bilinmeyişinden kaynaklandığı vurgulanıyor.
11 Eylül günü, saldırı öğrenildikten sonra Başbakanlık'ta nasıl bir mesai yapıldı ve

Yazının Devamı

Asker ve 5. madde

20 Eylül 2001


<#comment>ABD'nin başvurusu üzerine NATO, 5. maddeyi işletmeye karar verdi. ABD'ye yapılan terörist saldırı karşısında NATO ülkeleri 5. madde gereğince saldırı kendilerine de yapılmış gibi ortak harekete geçecekler.
ABD'nin saldırıyı "savaş" olarak görmesi ve teröre karşı topyekün mücadele kararı alması ve buna NATO'yu ortak etmesinden sonra, son saldırıya nasıl karşılık verileceği merak ediliyor.
Türkiye açısından önemli bir nokta da NATO'nun 5. maddesi çerçevesinde Ankara'dan neyin nasıl isteneceği. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı Cem, Türkiye'nin ABD'nin yanında olduğunu ve terörle mücadelede en deneyimli ülkelerden biri olarak elinden gelen yardımın yapılacağını açıkladılar.
Terörle mücadele ederken ABD'den destek, Avrupa'dan köstek gören Ankara, Washington'un yanında yer almak konusunda tereddüt göstermeyecektir. Böyle acı bir vesileyle de olsa, Avrupa dahil tüm dünyanın Türkiye'nin yıllardır bulunduğu ve savunduğu çizgiye yeni geldiği söylenebilir.
Ankara, NATO çerçevesinde ABD'ye nasıl yardımcı olabileceği üzerinde çalışıyor. Büyük olasılıkla Genelkurmay, bugün, 5. maddenin nasıl işleyeceğini konu alan bir açıklama yapacak.

Yazının Devamı

Yücelen'in önerisi

19 Eylül 2001


<#comment>İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, bir ilki gerçekleştirerek kendisinden önce görev yapmış 17 eski İçişleri bakanıyla bir toplantı yaptı.
Parti ayırımı gözetmeksizin tüm eski İçişleri bakanlarını bir araya getiren Yücelen, bu toplantıda hem ABD'ye yapılan terörist saldırıyı, hem de diğer sorunlarla ilgili olarak eski bakanlarla görüş alışverişi yaptı, onların önerilerini aldı.
Bu toplantıdan çıkan önemli bir sonuç da terörle mücadele konusunda geliştirilen bir öneri oldu.
Yücelen'in gündeme getirdiği ve eski İçişleri bakanlarının da desteklediği öneri Birleşmiş Milletler nezdinde bir "anti - terör dairesi" kurulması. Dünyada terörle mücadelenin bu merkezden ve bütün ülkelerin işbirliğiyle yürütülmesi. Tıpkı İnterpol gibi bir çalışma örgütü ve işleyişi kurulması.
Bakan Yücelen, dünkü görüşmemizde söz konusu öneriyi şöyle açtı:
"Biz, terörle mücadele konusunda dünyada en fazla deneyime, birikime sahip ülkeyiz. Bu deneyim ve birikimimizi terörle mücadele konusunda bütün dünyayla paylaşmaya hazırız. Eğer bizim önerdiğimiz şekilde Birleşmiş Milletler nezdinde bir daire kurulursa, terörle mücadelede başarı artar. Dünyanın neresinde olursa olsun

Yazının Devamı

Savaş reklamları

18 Eylül 2001


<#comment>ABD'nin, uğradığı terörist saldırıya nasıl yanıt vereceği beklenirken, bir yandan da "savaş reklamları" yapılıyor.
Dünya ve Türk kamuoyuna, ABD bu saldırıya nasıl karşılık verirse versin yeridir, yargısı yerleştiriliyor. Durum Körfez Savaşı'ndan çok farklı olduğu halde, ABD'nin yanında oluşturulan koalisyonun saldırı hazırlıkları, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Batı dünyasında çoktan meşruiyet ve kamuoyu desteği kazandı.
Bu konuda en istekli kurumlardan biri de sanki Türk medyası gibi görünüyor. Her gün yayımlanan savaş senaryoları, ABD'nin elindeki savaş gücü, Afganistan haritaları, dakika başında tekrar yayına sokulan, "savaş hali" jenerikleri, haber vermekten çok bilerek veya bilmeyerek "silah ve savaş" reklamları gibi görünüyor.
Afganistan'ın dağ dağ, tepe tepe yayımlanan haritalarının üzerine kondurulmuş çeşit çeşit Amerikan savaş uçakları, füzeleri, en yakın denize konuşlandırılmış uçak gemileri, yakınlardaki üslerde havalanmaya hazır jetler... Her birinin yanına iliştirilmiş ne kadar zamanda ne kadar insan öldürebileceğini anlatan silah künyeleri...
Medya savaşa çoktan girmiş durumda...
"Ne oluyor, ne oluyoruz" diye sormak gerekirken,

Yazının Devamı

‘Onun arabası var’

17 Eylül 2001



<#comment>Bursa ekonomisini dinleyince Mustafa Sandal’ın "onun arabası var" şarkısını anımsamamak mümkün değil.
Bursa’da her söz mutlaka "araba"ya değiyor. Bursa’nın krize girişi de arabayla, çıkışı da...
Ekonomik krizin talep daralmasına yol açtığı sektörlerin başında otomobil geliyor. İki krizle birlikte iptal edilen, ertelenen otomobil talepleri Bursa ekonomisini otomotivin yan sektörleriyle birlikte hızlı bir daralmaya yöneltmiş. Kriz Bursa’ya otomobille girmiş. Hemen söylemek gerekir ki krizin çıkış yoluna girmesi de yine otomobille olmuş.
Şöyle ki:
2000 yılında 208 bin olan yerli araç üretimi 2001 yılında 69 bine; 202 bin olan araç ithalatı 62 bine düşmüş. İç piyasaya dönük bu daralma yan sektörlerde 4 misli bir daralmaya yol açmış. Otomotiv sanayiinin istihdam ettiği her işçi için 4 işçi istihdam eden yan sanayilerdeki istihdam daralması daha fazla gerçekleşmiş.

Yazının Devamı

Asker gözüyle

15 Eylül 2001


<#comment>New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Pentagon'a sivil yolcu uçaklarının çarptırılması ile gerçekleştirilen ve tarihe "bin yılın terör eylemi" olarak geçmeye aday saldırıya, terörü 15 yıllık bir mücadele sonunda etkisiz kılmayı başarmış Türkiye'de asker gözüyle nasıl bakılıyor?
Başta ABD yönetimi ve kamuoyu olmak üzere uluslararası çevreler, bu eylemi terörist Usame bin Ladin'in yüksek teknoloji kullanarak gerçekleştirdiği bir eylem olarak görüyorlar.
Dünyada terörle mücadele konusunda en deneyimli ve en başarılı güvenlik gücüne sahip olan Türkiye'nin asker gözüyle bu yargılara tümüyle katıldığını söylemek mümkün değil.
Ankara'da askeri çevrelerin bu vahşi eylemi değerlendirirken, şu noktaları dikkate getirdiklerini söyleyebiliriz:
Bu eylemin bir uluslararası dayanışmanın ürünü olduğu görülüyor. Tek başına Ortadoğu kökenli bir terör örgütünün gerçekleştirmesi olanaksız. Eylemde, eylemin gerçekleştirildiği ülke içinden yardım gördüğü de rahatlıkla söylenebilir. ABD içinden destek görmeden böyle bir eylem gerçekleştirilemez. Saldırıda yer desteği açıkça gözleniyor. Havaalanlarında ve hedefe yönelmede açık bir yer desteği var. Bu desteğin

Yazının Devamı

İzmir'in farkı

14 Eylül 2001



<#comment>İZMİR
Bir aya yakın süredir Anadolu'yu gezen Milliyet TIR'ı İzmir'e girdiğinde farklı bir ruh hali hemen göze çarpıyor.
Anadolu kentlerinde özellikle kriz sonrası ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunların yarattığı karamsarlık ve asık yüz, İzmir'de yok.
İzmir'in sorunu yok mu?
Elbette var.

Yazının Devamı