Fikret Bila

       Başbakan Bülent Ecevit'in, Anayasa'nın 83 ve 100. maddelerinin değiştirilerek, Meclis soruşturma komisyonları yerine devreye doğrudan yargının girmesini sağlamaya dönük girişimini, DYP lideri Tansu Çiller'le konuştuk.
       Çiller, bu düşünceyi beş yıldır savunduğunu anımsatarak şöyle dedi:
       - Biz her zaman doğrudan yana olduk. Bu projeyi elbette destekliyoruz. Zaten bizim gündeme getirdiğimiz ve beş yıldan beri savunduğumuz bir projedir. Ben zamanında Sayın Ecevit'e de, Sayın Baykal'a da bu önerimi iletmiştim. Doğru olan da budur. Bir suç varsa, yargı doğrudan bunu saptamalıdır.
       Çiller, soruşturma komisyonlarının siyasi amaçlar için kullanıldığını da örneklerle vurguladı:
       - İktidarsanız komisyon sizi aklıyor, muhalefetteyseniz suçluyor. Bu açık. Ben bunu benimle ilgili soruşturmalar zamanında da söyledim. Gelin bunu değiştirelim, dedim. Ama oralı olmadılar. Alma mazlumun ahını, diye bir sözümüz vardır. Yine keser döner, sap döner, gün olur hesap döner, diye de bir sözümüz vardır. Böyle

       Norveç gezisinden dönen Başbakan Bülent Ecevit, ayağının tozuyla koalisyon ortakları arasındaki gerginliği yumuşatmak için yeni uyarılarda bulundu.
       Başbakan Ecevit, dünkü görüşmemizde, hükümetin bütün dünyaca takdir edilen bir verimlilik ve uyum içinde çalıştığını vurguladıktan sonra şöyle dedi:
       - Eğer bu hükümet bozulursa, memlekete günah olur. Hiçbir lider böyle bir sorumluluğu kaldıramaz.
       Başbakan'a sorduk:
       - MHP ile ANAP arasındaki gerginlik, hükümet sorununa dönüşme eğilimi gösteriyor mu?
       - Temennim dönüşmemesi. Siyasette üslup çok önemlidir. Kırıcı üslup kullanılmaması gerektiğini vurguluyorum. Bütün partiler zamanla birbirlerine muhtaç olabilirler.

       MHP lideri Devlet Bahçeli'nin dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma, koalisyon içi gerginliği tırmandıran bir nitelikteydi.
       SEKA Komisyonu'nun MHP'li üyelerin de oylarıyla ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilmesi gerektiği yolundaki kararıyla ANAP ile MHP arasında başlayan sıkıntı karşılıklı demeçlerle bir "güven" sorununa doğru sürükleniyor.
       Başbakan Ecevit'in bu sürüklenmeyi önlemek amacıyla Norveç'e gitmeden önce yaptığı ve daha çok MHP'yi uyaran nitelikteki açıklaması da durumu değiştirmiş görünmüyor.
       Başbakan Ecevit'in MHP'nin "hükümet ayrı, Meclis ayrı" görüşüne karşılık "hükümetin Meclis'ten ayrılamayacağı ve hükümetteki güvenin Meclis'te de devam etmesi gerektiği" yolundaki telkin ve tavsiyesine rağmen, MHP'nin bakış açısını koruduğu anlaşılıyor.
       MHP lideri Bahçeli'nin dünkü konuşması, SEKA Komisyonu'nun verdiği kararın Meclis Genel Kurulu'nda MHP'lilerce desteklenmesi biçiminde somutlaşırsa, koalisyonu sürdürmek zorlaşabilir.
   &n

       SEKA komisyonunda Yılmaz hakkında verilen karar nedeniyle gerginleşen ANAP - MHP ilişkileri hükümet sorununa dönüşür mü?
       Her iki partinin kurmayları da bu soruya "hayır" yanıtını veriyorlar.
       MHP'li kurmaylar komisyonda oy kullanan milletvekillerinin "vicdani kanaat"lerine göre hareket ettiklerini, bunun bir parti politikası olmadığını vurgulayarak, ANAP tarafını "işi büyütmekle" eleştiriyorlar.
       Genel Kurul aşamasında komisyon üyelerinin aksine Yılmaz lehine oy kullanacak MHP'li milletvekili sayısının çok daha fazla olduğunu belirterek, komisyon kararının hükümet krizine tırmandırılmaması gerektiğini belirtiyorlar.
       Örneğin Bayındırlık Bakanı Koray Aydın bu görüşte.
       Bahçeli'nin en yakın kurmaylarından biri olan Aydın, dünkü konuşmamızda şu değerlendirmeyi yaptı:

       SEKA komisyonunda MHP'lilerin oylarıyla ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilmesi yönünde karar alınmasından hemen sonra Başbakan Bülent Ecevit harekete geçiyor.
       Meclis Genel Kurulu'nda Mavi Akım projesi için "gizli oturum" yapılırken Başbakan Ecevit, ANAP lideri Mesut Yılmaz'la, Başkanlık kürsüsünün arkasındaki odada yüz yüze özel bir görüşme yapıyor.
       Ecevit, soruşturma komisyonunun aldığı karardan duyduğu üzüntüyü ve hükümetin temelini oluşturan güven unsurunun zedelenmesine dönük endişesini dile getirdikten sonra Mesut Bey'e ısrar ediyor:
       - Bu kararın siyasi olduğunu göstermek bakımından şimdi hükümete girmeniz isabetli olur. Böylece suçlamaların ciddiye alınacak nitelikte olmadığını da göstermiş olursunuz. Ben sizin yerinizde olsam bu aşamada hükümete girerdim.
       Ecevit'in bu ısrarlı davetine teşekkür eden ANAP lideri Yılmaz, hükümete girmesinin yanlış olacağı yanıtını veriyor:
       - Yaklaşımınıza ve önerinize teşekkür ederim.

       Başbakan Bülent Ecevit, dün kısa ve hükümetin geleceği açısından önemli bir yazılı açıklama yaptı.
       Açıklamanın özü "güven."
       Ecevit, 57. Hükümetin başarılı çalışmalar yaptığını belirttikten sonra şu vurgulamayı yapıyor, açıklamasında:
      "Bunun başta gelen nedeni, koalisyon ortakları arasındaki güven ortamı ve dayanışmadır. Koalisyon ortakları arasındaki güven ve dayanışma ortamının, yalnız hükümet düzeyinde değil, TBMM'de de devamı gerekir.
       Koalisyon ortaklarının hükümetteki ve TBMM'deki karşılıklı güveni gölgelenirse, Türkiye bundan ağır zarar görür.
       Böyle bir durumla karşılaşılmayacağını umarım."

       Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İran'a gitmek konusunda isteksiz. Bu eğilimi Köşk'e çıktığı ilk gün, gazetecilerin sorusu üzerine kamuoyuna yansıtmıştı.
       Dışişleri Bakanlığı ise Cumhurbaşkanı'na bu konuda brifing verdikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
       1- Eğer İçişleri Bakanlığı'nın İran konusunda ulaştığı bulgu ve belgeler, kanıt niteliği taşıyorsa, Tahran'a Cumhurbaşkanı düzeyinde gidilmeyebilir.
       2- Ancak bu bulgu ve belgeler, henüz Dışişleri düzeyinde masaya konulacak nitelikte değilse İran değil, ECO esas alınarak gidilebilir. Takdir Cumhurbaşkanı'na aittir.
       Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı Sezer'in düşüncesini değiştirebileceği ve Tahran'a gitme kararı alabileceği beklentisi hakimdi.
       Ancak MGK sonrasında da Sezer'in yaklaşımında bir değişiklik olmadığı anlaşılıyor.

       ANAP lideri Mesut Yılmaz hükümete girecek mi?
       Ankara'da en çok sorulan sorulardan biri bu...
       Yılmaz'ın dün Başbakanlık'ta, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'la özel bir çalışma yapması, daha sonra bu çalışmaya İçişleri Bakanı Sadattin Tantan'ın katılması bu soruyu yeniden gündeme getirdi.
       Ancak Yılmaz'ın dün Özkan'la yaptığı çalışmanın hükümete girip girmemesiyle ilgisi yok. Yakın kurmaylarının da teyit ettikleri bilgilere göre Yılmaz, şu aşamada hükümete girmeyi düşünmüyor. Hakkındaki araştırma - soruşturma komisyonları, arka arkaya lehine karar vermelerine karşın, ANAP lideri hükümete girme yönünde bir eğilim göstermiyor?
       Neden?
       Kurmayları Yılmaz'ın bu tutumunu şöyle açıklıyorlar: