Fotoğrafa iyi bakın. Sağ başta bir gazeteci.
Medya tarihine “ABD Başkanı’nı (Nixon) düşüren gazete yönetmeni” olarak geçmiş Ben Bradlee...
Kolunu, yanında oturan dönemin ABD Başkanı J. F. Kennedy’nin eşi Jacqueline Kennedy’nin omuzuna atmış. Sadece ABD’nin değil dünyanın “First Lady”siyle tam bir “kanka/kanki” durumundalar.
Kanepenin diğer ucunda ABD Başkanı J. F. Kennedy ve yanında Ben Bradlee’nin eşi Antoinette ...
Dördü keyifle objektife gülümsüyorlar.
Dünyanın çok az ülkesinde böyle bir fotoğraf karesine rastlanabilir.
Bir gazetecinin First Lady ile böyle bir görüntüsüne Cumhuriyet’in hiçbir döneminde Türkiye insanı tanık olmamıştır.
Medyaya yansıyan “açık istihbaratın” bir de gerisi var.
“Akil insanlar (!)” toplantısında Davutoğlu işte bu “kamera arkasını” yansıtmış.
Yıldıray Oğur’dan işte -özetle- bu “kamera arkası” görüntüler.
.......................
Davutoğlu “çözüm sürecinde”, geçtiğimiz kâbus gibi haftaya nasıl geldiğimizi büyük bir açıklıkla anlattı.
“Bildiğimiz gibi değil” dedirten çözüm sürecinin son bir ayının hikâyesiydi bu.
3 Eylül 2014
Şöyle bir söz vardır: “Bilgisiz fikir olmaz...”
Bütün samimiyetimle ifade ediyorum ki Ankara’nın “Kobani” politikasının ne olduğunu bir türlü anlayamadım.
Anlayan var mı, bilemem.
O nedenle yorum yapmakta -gerçekten- zorlanıyorum.
Ne “yandaşların” ne “karşıtların” korosundan da bir “çıkarım” yapabilmiş değilim.
..........................
Alt alta birkaçını tam ters köşeye yatışlarla sıralayayım.
Milliyetçilik rüzgârları tribünlerden yeşil sahalara da indi.
Önce...
Sırbistan - Arnavutluk milli maçında uzaktan kumandalı “mini helikoptere” bağlanmış Makedonya’yı Arnavutluk içinde gösteren bayrak uçuruldu.
Sırp bir futbolcunun bayrağı koparıp yırtması üzerine iki tarafın futbolcuları, yedekleri, teknik adamları derken tribündekiler de kapıştılar.
Ortalık karıştı.
.......................
Bu kez Korsika takımıyla bir Fransız takımının maçında saha gene karıştı.
SİNEMA klasiklerinden birinin adıdır “Roma Tatili...”
Simgesi “Vespa motosiklet üzerinde gazeteci ve sevgilisinin (Gregory Peck, Audrey Hepburn) şu fotoğrafıdır.”
Kaldığımız “çok gün görmüş” Romanico Palace Hotel’in çatı katı bir belgesel platformu gibi.
Otelde kalmış pek çok dünya ünlüsünün fotoğraflarının yanı sıra “Roma Tatili”nden film görüntüleri ve tam önünde filmde kullanılan motosikletin dönem kopyası.
Belgesel gibi fotoğrafların önünde ve o dönem Vespa’sının üstünde dayanamayıp bir de fotoğraf çektirdim.
Kırmızı halıda yürüdüm
Arkadaşım Güneydoğu’da birkaç gün geçirdi. Yeni döndü.
İzlenimlerini, gözlemlerini anlattı.
İşte bunlardan biri:
Bir kasabanın benzin istasyonu...
3-5 sandalye atmışlar.
Oturduk, yöre gençleriyle laflıyoruz.
MİLLİ Takım’ın “çizdiği grafik” elbette hüzün verici.
Fatih Hoca’yı hedef alan eleştirilerin “teknik” boyutlarını tartışamam.
“İyi maç seyircisi” sınırları içinde kalan futbol bilgimi aşar.
Ama...
Fatih Terim için çeyrek yüzyılı aşkın bir sürece dayalı değerlendirmem var.
Milli Takım’da ve Galatasaray’da futbol tarihimize geçen pırıltıların altındaki imzadır.
Türkiye futbolunun başarılarla kanıtlanmış en iyi hocasıdır.
Birinci Körfez Savaşı... Amerikan kuvvetleri karargâhı olarak kullanılan otelin bir odasında çok iyi Türkçe konuşan subayı dinliyorum.
Subay duvarda asılı olan haritada avucunu gezdirerek dehşet içinde dinlediğim açıklamalar ediyor:
“Savaş bitecek.
Amerikan kuvvetleri çekilecek.
Bıraktığı silahlar Kuzey Irak’taki Kürtlerin eline geçecek.
Kürtler Türkiye’den toprak isteyecek.
Ya vermeyeceksiniz ve savaşacaksınız ya da toprak vereceksiniz.”