ERGENEKON davasında açıklanan kararlar için farklı pencerelerden farklı görüntüler var.
1“İnsani Bakış”: Meslektaşlarımızın ve yüzlerce tutuklunun evlerine ateş düştü.
Cezaların bir kısmı için “yaşamını hapishanede tamamlamak” anlamına gelen uzunluğu düşündürücüdür.
Cezalar “şahsidir” ama sadece teoride...
Aslında...
Aileler de bu cezaları paylaşacaklardır.
Çocukların babalarını, annelerin eşlerini sadece haftada bir görebilmeleri de cezanın onlara sirayeti değil mi?
ERGENEKON davası kararları açıklandı. Sadece cezalara bakarak -eksik bilgiyle- değerlendirme yapmak yanlış olabilir.
“Gerekçeli karar” beklenmelidir.
Mahkeme “hangi kanıtlarla, hangi yorumlarla, hangi bağlantılarla, hangi sebep sonuç ilişkileri kurarak” bu kararları vermiş?
Bakılmalı...
Sağlıklı bir “yorum” ancak böyle oluşabilir.
.........................
Gerekçeler, kararların omurgası olan “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçlamasının, mahkeme heyetindeki kanaat dayanaklarını gösterecektir.
ÇEVRESİNDE sevilen ve sayılan bir işadamı. Eşi ve çocuğuyla düzgün yaşamı olan bir “aile babası...”
İnce yapılı, gözlüklü, efendi görünüşlü...
Onun 24 genç kadını öldüren “seri katil” olabileceği akla gelecek son şey.
Evindeki haritada ormanlar ve buzlarla kaplı bir alandaki 24 yere çarpı işareti koymuş.
Bunlardan 17’sinden öldürdüğü kadınların cesetleri çıkmış.
Birini ayı yerken bulmuşlar.
Adam ekonomik sıkıntısı olan çok genç yaşlarda kızları ya da fahişeleri seçiyor.
KOÇ grubuna ait Tüpraş’ta “kaçak var” iddiasıyla başlatılan inceleme yankılar yaptı.
Elbette hiç kimse, hiçbir kurum “vergi denetiminden” muaf değildir.
Koç grubu da gerek görüldüğünde incelenir.
Bunda yadırganacak bir şey olamaz.
Neredeyse cumhuriyetle yaşıt olan bu kuruluş kim bilir kaç kez vergi denetiminden geçti.
Kamuoyu sadece o denetimlerden sonra Koç grubuna verilen “takdirnamelerle” haberdar oldu.
Bu defaki denetim için söylenenleri, yazılanları, ekranlara yansıyan konuşmaları tekrarlamaya gerek de yok fayda da...
Haziran eylemlerinin süperlig maçlarıyla birlikte tribünlerde sürdürüleceği fısıltıları yaygınlaşmıştı.
“Sıkı önlemler” alınacağı açıklandı.
“Siyasi içerikli” tezahürat “kırmızı çizgi...”
Gerçekten...
Spor karşılaşmalarında “siyaset” yanlıştır.
Tribünler “siyaset forumu” değil.
Hele “siyaset” içerikli küfür ve hakaret hem suçtur, hem de tribünlerde kitlesel kavgalara, çatışmalara neden olabilir.
FOTOĞRAFTA yandan görünen kişiyi tanıdınız mı?
Şimdi Irak Cumhurbaşkanı olan Kürt lider Celal Talabani...
Bağdat yönetimine karşı dağlarda savaştığı yılların görüntüsü bu.
Fotoğraf “Amerikan istihbarat belgeleriyle KÜRTLER” adlı kitaptan... (*)
Küçük yer örtüsü üzerinde bağdaş kurmuş, önünde her dağ kadrosunda olduğu gibi bir transistörlü radyo.
PKK’nın Bekaa Kampı’nın “subay odası (!)” diye anılan camları kırık küçük bir bölmesinde de TRT’nin akşam haberleri dinlenirdi.
AMAN‘lar dünyanın seçkin otel zincirlerinden biridir. Her şeyleriyle özeldir.
Örneğin...
Tayland’da kaldığım AMAN Resort’ta resepsiyon masası yoktu.
Pırıl pırıl cilalı tahta zemin üzerinde çıplak ayaklı, eteği kasığına kadar yırtmaçlı hoş bir kız bizi karşıladı. Tiril tiril bembeyaz keten döşemeli, elektrikle çalışan golf aracına bindirerek kalacağımız bungalova götürdü.
Akşamüstü restoranın karşısında müzik yapan grup 5 kişilikti.
Ama öyle oturuyorlardı ki karşıdan 3 kişiymiş gibi görünüyordu.
Hiçbir şeyin görüntü kirliliği yaratmasına olanak tanımayan bir mimari...
Şırnak’a havalimanı... Yakında Hakkari’ye de... Paradigma değişimidir bu.
Doğu’ya, Güneydoğu’ya devletin bakışı değişmiştir.
Cumhuriyetin tek partili döneminde Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a ait olduğu iddia edilen görüş “Doğu’ya, Güneydoğu’ya yol yapılmasın, düşman Türkiye’yi işgale geçerse o yolları kullanır” diye özetlenebilir.
Genel kanı bu politikanın “Kürtlere karşı bir tedbir” olduğudur.
Belki doğruluk payı vardır ama bu daha çok bir “savunma kaygısı.”
Özellikle Rus işgali yaşamış doğuda anlaşılmayacak şey değil.
Ayrıca soğuk savaş yıllarında da bu “devlet tavrı” sürmüştür. Ve...