CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, YARSAV Başkanı’yken politikaya nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor:
“Ülke koşulları karar verdi diyebiliriz. Beni biraz ülkenin koşulları zorladı. Aslında yargı siyaseti yapıyordum. Hukuk üstünlüğünü savunuyorduk. Bu mücadeleyi meslek örgütünün başında yürütmeyi, geleneksel yargıç suskunluğu olanaksız kılacağı için siyaset kararı aldım.”
CHP için nasıl bir mimari öngörürsünüz diye soruyorum.
Futbola da meraklı olduğunu söylüyor ve Zidane’ın bir sözüyle sadece CHP değil siyaset için düşlediklerini anlatıyor:
“Dünya kupası maçından önce Zidane’a demişler ki ‘siz yaşlı bir futbolcusunuz.’ Zidane demiş ki ‘evet rüzgâr da yaşlıdır ama hâlâ esiyor.’ CHP’nin köklü oluşuna “eski” güzel bir cevap.”
Tarhan, siyaset zemininin yargı zemininden daha karmaşık olduğunu söylüyor.
GEORGE Clooney dünyada ve Türkiye’de sürekli liste başı...
Bedelleri değişiyor fakat listedeki yeri aynı.
Ertuğrul Özkök Oscar sonrası “Herkes bilsin. Jack Nicholson devri kapanmıştır. Artık George Clooney devri” diye yazdı.
Şimdi de “Clooney gay mi” tartışması var.
Öyle veya değil...
Ancak benim bu konuda bir anımı yansıtayım:
Sanıyorum... Galatasaray’ın Monaco stadında Real Madrid’i devirerek Süper Kupa’yı aldığı yazdı.
BUGÜN canım “Türkiye’nin orta yeri sinema” demek istiyor.
.......................
ABD’den gelen 757 bin turisti yeterli bulmayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Oscar Akademi Ödülleri töreninin canlı yayınında 5 milyon dolarlık reklam vererek Türkiye’nin tanıtımını yaptı.
ABD dahil 225 ülkede canlı olarak yayınlanan ödül törenini sadece ABD’de 45 milyon kişinin izlediği tahmin ediliyor.
Bu da Türkiye’nin Oscar’ı...
.......................
Radikal gazetesinden Emre Korkmaz “Yabancı Film Oscarı” ödülünün seçim sürecini yöneten komitenin başkanı Mark Johnson ile güzel bir röportaj yapmış.
MERHUM Necmettin Erbakan’ın içinde olduğu ortak hükümetlere isimler takmak geleneği vardı.
1973’te “demokratik sol” CHP ile kurduğu ortak hükümete “karpuz iktidar” denirdi.
Dışı Erbakan ve partisine yakıştırılan “yeşil”, içi ise Ecevit’in sol partisinin“kırmızı” rengi olan “karpuz iktidar...”
“Çok geçmez, düşer, ortasından yarılır” yorumları yapılırdı.
Gerçekten de öyle oldu.
Ecevit öylesine pişmandı ve tedirgindi ki Başbakan olarak dış seyahatinde yerine Başbakan Yardımcısı Erbakan’ı vekil bırakmayı göze alamadı.
Karpuz düştü ortasından yarıldı.
YILLAR önce ama çok da eski olmayan bir anı... KOÇ grubundan dostlarla konuşuyorduk.
“ARÇELİK” logosunun değişmesinin dönüşü ne oldu konulu bir sohbetti.
Dinlediklerimi özetle yansıtayım:
ARÇELİK kendi alanında Türkiye’nin en eski kurumu.
Zaman gelmiş, yöneticiler bu köklü geçmişin markaya bazı eksiler verebileceğinin işaretlerini almaya başlamışlar.
Kamuoyu araştırmalarında gelen cevaplar bu markanın dinamik, modern, yenilikçi teknoloji imajına ihtiyacı olduğunu gösteriyormuş.
Oysa ARÇELİK zaten bu özelliklere sahip bir kurum ama yeni nesillere de anlatılması gerek diye düşünmüşler.
CHP‘nin “parti içi iktidar sorunu” için “kalmadı” denebilir.
Üst üste iki kurultaya Kemal Kılıçdaroğlu damgasını bastı.
Ama...
“Parti içi muhalefet” bir akut yaradır. “Kapandı” denemez.
Seçimli olağan kurultayda bir şans “denemesi/zorlaması” yapacaklardır.
Ama...
Şu son “pazartesi kurultay depremin”in sadece artçı sarsıntısı olmaktan ileri gidebilecek gibi görünmüyor.
CANER Cindoruk Orhan Kemal’in eseri Hanımın Çiftliği’nden uyarlanan dizide Kemal karakterini canlandırdı. İlginçtir babası da Orhan Kemal ödüllü bir yazar.
Anlatıyor:
“Babam ilk Orhan Kemal mansiyon ödülü aldığında çok şaşırmıştık. İşporta tezgâhımıza basın ordusu yığılmıştı. Babam işportacı yazar diye ünlenmişti. Yazmak ülkemizde getiri kazandırmadığı için babam bir yandan da işportacılık yapıp ailesini geçindiriyordu. Mansiyon Ödülü’nün ardından Orhan Kemal Öykü Ödülü’nü kazandı. Edebiyat dünyasına girişi trajik oldu.”
Caner Cindoruk yazar bir baba, oyuncu bir amca ve şair bir kardeşe sahip.
Şiir okumayı seviyor...
ŞEFFAF ODA’da Nâzım Hikmet’ten, Edip Cansever’den şiirler okuyor.
ORTAMIN ve kafaların böylesine karışık olduğu bir süreci hatırlamıyorum.
Görüntüler karton dekor izlenimini veriyor.
Hangileri gerçek, hangileri değil...
New York Times’ın Türkiye’ye gönderdiği temsilcisi uzunca süre İstanbul’da ve Ankara’da kaldıktan sonra gözlemlerini yansıtan bir kitabında özetle şöyle yazmıştı:
Türk dostlarım ülkelerini “anlamam için çok rakı içmem gerektiğini” söylemişlerdi.
Tavsiyelerini yerine getirdim.
Galon galon rakı içtim.