Bir deniz yıldızını kurtarmak

25 Ekim 2011

GAZETEDEKİ odamın duvarında asılı olanlar arasından biri de Amerika’nın büyük yardım kuruluşu “AmeriCares”in “teşekkür sertifikası”dır.
Van depremi için yazıya başlarken o sertifikaya baktım.
Zamanın kara tünelinde yolculuğa çıktım.
Anlatayım...
Marmara depremi sonrası bölgeye gitmiştim.
İlk gözlemimiz stadyum olmuştu.
Tribünlerde dağlar gibi ekmek yığınları dikkat çekiciydi.

Yazının Devamı

Behzat Ç. ‘Tiyatroda arınıyorum’

23 Ekim 2011

BEHZAT Ç.‘deki rolüyle Erdal Beşikçioğlu’nun karakteri örtüşüyor. Nasıl mı?
Kadife eldiven içinde “demir yumruk” diye bir söz vardır.
O tam tersi “içi kadife demir yumruk.”
Konuştukça özündeki sıcaklık hissediliyor dost bakışlarla eşleşiyor. İzleyici de bunu algılıyor.
Buna tanık oldum.
...........................
48. Antalya Altın Portakal Film Festivali...

Yazının Devamı

Çakma siyaset azizleri

22 Ekim 2011

IRAK‘ta Saddam... Mısır’da Mübarek... Libya’da Kaddafi...
Bu üç megaloman, psikopat, şizofren, sadist de yok artık.
Peki...
Reenkarne “Hitler” dizisinin sonu mu?
Bu sorunun cevabı başka bir soruda...
“Bu mitoz bölünmeyle çoğalarak yerküreye Hitler zombileri tepeden mi iniyor, yoksa onları halklar mı yaratıyor?”
Ne yazık ki “her ulusun kendine layık olanları başa getirdiği”, siyasetin ve tarihin gerçeğidir.

Yazının Devamı

‘İnsan beyni’ anıtı

21 Ekim 2011

İSRAİL‘de gizli servisin anıtı, kumtaşından yapılmış devasa bir “insan beynidir.”
Servisin (Mossad) efsane şefi Meir Amit’in şu sözünü yansıtır:
“İstihbarat işi insan zekâsıyla ilgilidir...”
Anıtta İsrail istihbarat servislerinde hizmet vermiş, artık yaşamayan yüzlerce kadın ve erkeğin isimleri kazılıdır.
Anıtı çevreleyen beton duvarların içinde o isimlerin tek tek anlatıldığı dosya odaları yer alır; hayatı, askeri hizmetleri... Ama ajan olarak “sır” görevleri hakkında tek satır yoktur.
Ayrıca müze bölümünde onlara ait bazı objeler sergilenir. “Bir parfüm şişesindeki” görünmez mürekkep, ütü altına yerleştirilmiş bir verici. Çaydanlıktaki verici, 6 Gün Savaşı öncesi Mısır Başkanı Nasır ile Ürdün Kralı Hüseyin’in konuşmalarının dinleme bandı, iz bırakmış önemli casusların kullandıkları kristal radyolar...
Bu ajanları anmak için anıtın sinagogunda özel dua günleri listesi olduğunu da belirteyim...

Yazının Devamı

Kandil’de bir oğul

20 Ekim 2011

KİMİN olursa olsun... Aileleri ve çocukları hedef alan siyaset yapılmasına kesinlikle karşıyım.
O nedenle aşağıdaki satırları “hani mesela” kaydıyla okuyun.
Türkiye gizli servislerinin PKK’nın başı konumundaki Murat Karayılan’ın oğlunu -eğer varsa ve o da Kandil’deyse- veya yeğenini “ajan” yapabildiğini varsayalım...
Tüm eylemleri, PKK’ya gelen istihbaratı, PKK’nın para ve silah kaynaklarını Ankara’ya bildiriyor.
Bu “çok özel ajanlığını” yıllarca sürdürüyor. Yakalanmıyor.
İstihbarat budur işte...
“Olacak şey mi bunlar” diye soruyor olabilirsiniz?

Yazının Devamı

Takas ve sonrası

19 Ekim 2011

HAMAS‘ın elinde 5 yıldır esir tutulan İsrailli er Gilat Şalid 1027 Filistinli mahkûmla takas edildi.
Tarihin en büyük “tutuklu takası” bu.
“Hamas’ın zaferi” denebilir.
Nereden nereye!
Hamas bedensel engelli Şeyh Yasin’in öncülüğünde kuruldu.
9 Aralık 1987 tarihinde Gazze’deki evinde topladığı Filistinli önderlerin sayısı 10 bile değildi.
Daha ileri tarihlerde ise “Şûra” diye anılan örgütün yönetim kurulu toplantılarında gerekli olan 23 üye ancak bulunabiliyordu.

Yazının Devamı

Nefes alan taşlar

18 Ekim 2011

SHAKESPEARE‘nin Richard III oyunundan notlar almıştım.
Bunlardan biri “nefes alan taşlar”dı.
Kral Richard III’ün zulmüne karşı sessiz kalan, başkaldıramayan “tepkisiz” halk için bir yergiydi bu.
Krallığın yurttaşları “taş” gibi duruyorlardı.
Tek farkları nefes alıp vermeleriydi.
Amerika’da gençliğin caddelere dökülerek Wall Street’i işgal eylemleri ve bu tepki dalgasının dünyadaki 82 ülkeye yayılması “soluk alan taşların” da harekete geçeceğini gösterdi.
Gençler önce “ücretsiz üniversite eğitimi” için buluştular.

Yazının Devamı

Y. Demirören: ‘TV’miz de olacak...’

16 Ekim 2011



ŞEFFAF ODA’nın bugünkü konuğu, Kulüpler Birliği Başkanı, medya patronu ve işadamı Yıldırım Demirören.
Yıldırım Demirören’e “Milliyet ve Vatan’ı” soruyorum. Anlatıyor:
“İyi gidiyor. Kamuoyuna yansıyan ortaklar arasında sorunlar var ama biz onlara hiç bakmıyoruz. Bizim hedefimiz gazetedeki yazarlarımızla, çalışanlarımızla gazetelerimizi nasıl büyütürüz. Nasıl daha iyi hale getiririz. Bunun çalışmasını yapıyoruz. Milliyet ve Vatan’ın çok daha yükselmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Demirören TV kanalı kurmak hedefini de dile getirdi.
Programın diğer konuğu sanatçı Bengü “ben de bir müzik programı yapmak istiyorum, başkana iletmiş olayım” diyor.

Yazının Devamı