SURİYE Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “açılım” için Türk gazetecilere “PKK içindeki Suriye Kürtlerini affedebiliriz. Ülkeye kabul edebiliriz” söylemi önemli bir işarettir.
“Çözüme her zamankinden daha yakınız” iddialarını doğrulayan göstergelerden biridir. PKK’daki Suriye Kürtleri 1.500’ü buluyor. Yönetim kademelerinde onlar da var. Çözüm arayışlarında bu 1.500 Suriyeli Kürt bir sorundur.
“Siz Türkiye’ye dönebiliyorsunuz, biz nereye gidebiliriz?” diye direnirlerse, yokuş daha da dikleşir.
Genç Başkan Esad, çözüm sürecine ciddi bir katkıda bulunabileceğini göstermiştir. Suriye için inanılması zor bir tavır değişikliği bu.
Suriye’ye dönemin Başbakanı Turgut Özal ile giden gazeteciler arasındaydım.
Devasa yemek salonunun bir tarafında protokol sofrası kurulmuştu, Özal ve Beşar Esad’ın babası o zamanki Başkan Hafız Esad yan yanaydılar.
Gazeteciler, komutanlar, diplomatlar, yüksek bürokratlar için kurulan sofra da onların tam karşısındaydı.
KANIN durmasını isteyen herkesin -ilke olarak- desteklediği “açılım”, dün de Türkiye gündemindeydi.
Ankara doruklarında “daha gerçekçi bir yol haritasının” karakalem eskizleri oluşmakta...
Henüz sadece “eskiz” aşamasında olmak nedeniyle elbette somut adımlar tartışılamıyor.
Ancak...
Her projenin arkasında “karar”, yani “irade” vardır. Önünde ise hayata geçirilmesi için planlara dönüşecek “eskizler...”
O nedenle şimdilik projenin arkasındaki iradeye omuz veren toplum psikolojisi inşa edilmekte.
Bu topraklardaki insanlarımızın büyük çoğunluğu, “kanın durması için çözüm formüllerinin üretilmesi” ortak paydasında yer alıyorlar.
İSTANBUL sürprizler şehri... Boğaz’da 326 yıllık olduğunu öğrendiğim dev çınar da bir örnek.
İki kişinin karşılıklı kucakladığında elleri birbirine değmeyen “anıt çınar” 1683 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ölmeden onun tarafından toprağa dikilmiş.
Paşa, o yıl öleceğini elbette bilemezdi ama yaşamda belki en güzel izlerden birini bıraktı.
Çünkü çınar 326 yaşında ve hâlâ yaprakları yeşil ve canlı. Önümüzdeki yüzyılda da bütün güzelliği ve görkemiyle ayakta duracağı izlenimini veriyor.
“Kökleri artık Boğaz’ın sularına ulaşmıştır” diyorlar.
KAN, tehditle durur mu? Abdullah Öcalan’ın, avukatları aracılığıyla Fırat Haber Ajansı’nda yayımlanan mesajı tehdittir.
“Kürt sorununda çözüm gelişmezse, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üç ay içinde bitirilir. Özal gibi onu da yok edebilirler.”
Yani...
En “naif” yorum bile “PKK eylemleri öyle yoğunlaşır, kentlere, kıyılara da yayılır ki, iktidar çaresiz kalarak çöker. Erdoğan da biter” olabilir.
Daha “keskin” tehdit ise “Özal gibi bitirilir” referansıdır.
Bu açıdan yorum “Özal’ın da bir Kürt açılımının eşiğinde olduğu zaman bunun engellenmesi için bazı güçler tarafından öldürüldüğü yolundaki iddialar” hatırlanarak yapılmalı.
Öte yandan...
BİR süredir “tasfiye edilecek gazeteciler” asistleri yapılıyor.
Ancak...
Daha da ilginci, bu asistlere çakanlar...
Onlara göre, “patronlarını tasfiye ettirecek gazeteciler daha ilginç...”
Yani... Kapılarına çarpı işareti konan gazetecilerin yanı sıra bir de çift çarpı işareti konulanlar var.
Daha önce patronlarını tasfiye ettirmiş gazeteciler olduğuna gönderme yapıyorlar.
Bunun Ankara’dan alınan mesajların yansıması olduğu apaçık ortadaydı.
Palete “ölüm renkleri” koymuşuz... Çığ altında kalan yerleşim bölgelerinde cenazeler kaldırılır. Gazetelere, TV ekranlarına “beyaz ölüm” söylemini taşırız.
Deprem olur. Binlerce ev yıkılır... Maden ocakları çöker... İnsanlarımız ölür, “kara ölüm” manşetini atarız.
Sel baskınlarında yitirdiklerimiz için “ölüm rengi” nedir?
İşte, şiddetli yağmurlar sonucu sel felaketi...
Şu satırlar yazıldığı sıradaki can kaybı 31’di.
Bu değişmez “kader” mi?
SÜRECE çomak sokmasının ötesinde... Aysel Tuğluk’un “açılım fos çıkarsa ayrılmak tartışılır” mesajı altı dolu olmayan bir blöf mü?
İsveç’in İstanbul eski Başkonsolosu Ingmar Karlsson’dan “Kürt açılımına” ilginç bulduğum bir söylemi yansıtıyorum...(*)
Başkonsolos Ingmar Karlsson’un “Türkiye, Kürtler ve İslam” üzerine yazdığı kitapları var.
Kürt sorunu konusunda derinleşmiş bir diplomat oluşu, söylemine ağırlık kazandırıyor.
Özetleyeyim:
* Kürtlerin Ata-Kürt’ü yok. Ortadoğu ülkelerindeki Kürtleri bir araya getirecek Atatürk gibi bir liderleri olmadığı için, Türkiye’deki Kürtleri de kapsayan büyük Kürdistan’ı kurmaları mümkün değil.
* Bugün Irak’ın kuzeyinde bütün halinde görünseler bile aslında Barzanistan ve Talabistan adları verilebilecek iki ayrı fiili devlet var.
TÜRKİYE’nin sorunları sadece bu ülkenin topraklarına özgü değil. Başka ülkelerin “seyir defterlerinde” de benzer kayıtlar var.
Onlardan yararlanmak gerekir...
.......................
Bir dostun teknesiyle Korsika Adası’ndaki limana girdik.
Bir gece kalıp, sabah erkenden çıkacak, denize açılacaktık.
Kaptan, pasaportlarımızı aldı, teknenin belgeleriyle birlikte liman ve gümrük yönetimlerine gidip gerekli işlemleri yaptı.
“Her şey tamamdır. Karaya çıkabilirsiniz” dedi.