Osman Efendi notlarım

25 Eylül 2009

SON Osmanlı da göçtü. Osman Efendi’den sonra ailenin başına geçmesi gereken en yaşlı Osmanlı, ABD silahlı kuvvetlerinden emekli bir çavuş olan Cem Efendi’ydi, aile üzerinde otoritesi olamazdı. Kimse bu statü için onu kabullenmiyordu. Geçen yıl öldü.
Osman Efendi’nin ölümüyle birlikte saltanat geleneklerindeki son kale düşmüş oluyor.
Osman Efendi’yle Milliyet ve Kanal D için 2 kez söyleşme şansım oldu.
Çok zarif, yakışıklı, hoş sohbet, rint meşrep, nüktesi bol, gülen ve güldüren, görgülü bu son Osmanlı’yla sohbet keyifliydi.
Saatler eriyordu.
Daha önce yayımlanan bu söyleşilerden bazı satırları yansıtayım...

Yazının Devamı

Finalde kupayı ıskaladık

24 Eylül 2009

TÜRKİYE, Dünya Kupası Finali’ni dün kaybetti.
Bu kupa, başka kupa...
Kazansaydı, Birleşmiş Milletler’in bilim, kültür, eğitim alanında küresel doruğu olan UNESCO’nun başında Zülfü Livaneli olacaktı.
Ankara’nın sadece omuz vermesi yeterliydi.
Gerisi Amerika’nın ve Avrupa’nın desteğiyle zaten gelecekti.
Anlatayım...
UNESCO, muazzam bir örgüt.

Yazının Devamı

Asker ve Merkez Bankası

23 Eylül 2009

DEMOKRASİLERDE “Genelkurmay Başkanı’nın statüsünü sorgulamak” ve “Milli Savunma bakanlarına bağlılığını vurgulamak” askere çakmakla görevli timlerin ötesinde çıtayı yükseltmek -halisane- amacıyla da olabilir.
Ama... Demokrasilerde merkez bankalarının bağımsızlığı, Başbakan Erdoğan tarafından sorgulandığında “Tokmak onlarda, davul bizim omuzumuzda” söylemine tıss...
Ne bir ses, ne bir nefes...
İşte demokraside bu “çifte standart” olmuyor.
Amerika’da 16 yıl aralıksız Merkez Bankası konumundaki FED’in başkanlığını yapan alan Greenspan “mutlak bağımsızlığını” anlatıyor.
Başkan Nixon’ı düşüren ünlü gazeteci Bob Woodward’ın kaleme aldığı anılar kitabı “Maestro”dan satırlar...
1- Merkez Bankası Başkanı’na, hiçbir ABD Başkanı ya da bir siyasetçi onun görev alanında olan konularda tek kelime edemez.

Yazının Devamı

Baskın seçim kokuları

22 Eylül 2009

SİYASET havasını iyi koklayan burunlara “erken seçim” kokuları geliyor.
Sandıkların 2010 sonbaharında kurulması olasılığı az değil.
Kamuoyu yoklamaları, AKP’nin oy yitirmekte olduğunu göstermekte.
Buna karşılık özellikle MHP, DTP’de yükseliş var. CHP’deki yükseliş oranı daha düşük.
Ancak, gene de AKP’nin tek başına iktidar olma şansı hâlâ var. Önümüzdeki süreçte Erdoğan ve kurmayları “ana akımı” izleyeceklerdir. İleriye dönük gözlemlerle “baskın seçim kararı” alabilirler.
Değişik coğrafyalardaki liderlerin zaman zaman bir araya geldiklerinde iki ülkenin uluslararası ilişkileri ötesinde birbirlerine “iç siyaset hamlelerini” de anlattıkları bir gerçektir.
Örneğin...

Yazının Devamı

Dahi piyanistin sarılma-öpme turları

20 Eylül 2009



David Helfgott ile kuliste...

ŞİZOFREN dahi sahne arkasında nasıldır? Konseri bittikten sonra David Helfgott’un kulisteki odasındaydım.
Koşarak geldi. Adımı sordu. Boynuma sarılıp, yanağımdan öptü.
Hemen ardından fotoğrafı çeken arkadaşa adını sordu. Ona da sarıldı. Yanağından öptü.

Yazının Devamı

Ses ve çalgı

19 Eylül 2009

DUYARLI bir soru: “PKK, Güneydoğu’da yol yapan müteahhitlerin 10 iş makinesini ateşe veriyor.
Yöredeki Kürt kökenli yurttaşların kullanacağı bu yolu engellemekle PKK çelişkiye düşmüş olmuyor mu?”
Bu soruyu Başbakan Erdoğan partisinin il başkanlarıyla yapılan toplantıda yöneltti.
Gerçekten...
“Hem bölgenin ve insanlarının ihmal edilerek geri bırakıldıkları iddiasını örgütün varoluş nedeni olarak açıklayacaksın, hem de bölgeye ve bölge insanlarına götürülen hizmetleri sabote edeceksin... Bu bir çelişki değil de nedir?”
Devlet gelenekleri ve hukuk kuralları ötesinde bu örnek bile “açılım”da DTP’nin “PKK’yı yok sayamazsınız. Taraflardan biridir” söyleminin hiç de gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor.
Kürt kökenlilerin yaşadığı köyleri, mezraları bas, evlere gir; “Biz çamurlu su içerken, siz buzdolabından su içeceksiniz öyle mi!” diye kalaşnikoflarla buzdolaplarını tara.

Yazının Devamı

İftar notları

18 Eylül 2009

BAŞBAKAN Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın onuruna verilen iftar davetine konuk oldum.
İzlenimlerimi yansıtayım:
AKP İl Başkanlığı ev sahibiydi.
Mekân Atatürk Havalimanı’nın bitişiğindeki WOW Oteli salonu.
Böyle bir iftar yemeğinde, Başbakan’la ya da Suriye Cumhurbaşkanı ile konuşulamayacağını -tecrübelerimle- biliyordum ama orada yapacağım ilginç gazetecilik olabileceğini düşünerek gittim.
WOW, açılımı Mehmet Nazif Günal olan MNG’nin oteli...
Kapıdan girişte hem örtülü, hem başı açık genç kızlar ve genç kadınlar tarafından karşılanıyordu konuklar...

Yazının Devamı

Demokrasinin mabadına raptiye

17 Eylül 2009

ADALET ve Kalkınma Partisi’nin 7 yıldır “olmadığını” kanıtlamaya çalıştığı “gizli ajanda” önyargısı ancak böyle vurgulanabilirdi.
Mabada raptiye koymak gibi bir şey...
Bu partiden seçilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “işte gizli ajanda” dedirtecek bir “içki yasağı referandumunu” siyaset gündeminde patlatıverdi.
Başkentin göbeğinde, en işlek ve en keyifli caddesindeki kafelere, lokantalara alkollü içki yasağı getirmek için referandum düzenlemeye kalkmak, AKP’nin bacağına sıkmaktır.
“Ankara’da bunu yapmaya kalkışan zihniyet, Anadolu’nun diğer illerinde neler yapmaz... Asıl amaçlarının ne olduğu ortaya çıkıyor” yorumlarına çanak tutulmuştur.
Gerçi... Özellikle İç Anadolu illerinde alkollü içki satan dükkân bulmak bir süredir zaten mümkün değil.
İstanbul’dan gelen “saf”lar bir dükkânın kapısından başını uzatıp “Rakı var mı?” diye sorsa, alacağı cevap, “Buralarda bulamazsın, boşuna arama” olur ama bu de facto durum öyle kamu kurumlarının düzenlediği halkoylamasıyla falan değil, sosyo-psikolojik nedenlerledir. Buna “mahalle baskısı” demek daha doğru.

Yazının Devamı